
17/10/2024
Cömertliği meslek edin ihsanla insan
Avlanabilir kapan ile vahşi hayvan
Kılıç ile dize gelmeyen düşmanları
Ancak lütfunla zincire vurabilirsin
[Kâşifî]
BÜTÜN AYIPLARI ÖRTEN SANAT NEDİR?
Cömertlik, iyilikle anılmaya; ihsan, makam sahibi ve mutlu olmaya sebep olur. İnsanlar, özellikle ileri gelenler cömertlikten daha iyi bir sıfata sahip değillerdir.
Rivayet edildiğine göre, cömertlik cennette bir ağaçtır; daha doğrusu Cenâb-ı Hakk’ın rızâ ırmağı kenarında bir fidandır. Onun dalı İlliyyîn cennetine kadar yükselir. Onun tomurcuğu dünyada iyi namlı olmak, meyvesi ise âhirette yücelik ve fazilettir.
Bir filozofa, “Bütün sanatların üstünü örten ayıp nedir?” diye sordular.
Filozof, “Cimrilik!” diye cevap verdi.
Bu defa “Bütün ayıpları örten sanat nedir?” diye sordular.
Filozof: “Cömertlik!” diye cevap verdi.
Cimrilikten kurtulmadıkça iftihar ve yüceliğin serkeş atının bağlanamayacağı kesin olarak bilinmelidir.
Büyük İskender, Aristoteles’e, “Din ve dünya mutluluğu ne sayesinde elde edilir?” diye sordu.
Aristoteles, “Cömertlik sayesinde!” dedi.
Din mutluluğu, Allah’ın, “Kim bir iyilik yaparsa ona bunun on katı verilir.”1 diye bahsettiği şeydir.
Dünya mutluluğuna gelince, halkın gönlünü “İnsan ihsanın kölesidir.” hükmü gereği cömertlikle kazanabilirsin. Çünkü kalp sultandır. Sultan olan gönül birine ancak kalıbın kalbe uyarak tuzağa düşmesiyle esir olur.
Cömertlik ile efendilik bir kişide toplanınca yüzüne mutluluk kapıları açılır ve dilediği her şey onun için hazırlanır.
***
Anlatıldığına göre, Hüsrev Perviz’in iyi ordu kumandası ve düşman öldürmesiyle meşhur olan, memlekette sağlam görüşlü, azimli, padişaha yakın ve devletin direği olmasıyla tanınan bir komutanı vardı. Hüsrev Perviz, onun dirayet ve doğru görüşlülüğü sayesinde haktan sapmıyordu.
Beyit:
Sayesinde taze Hüsrev merası
Pazısıyla devletin sırtı sağlam
Casuslar, Padişah’a, “Böyle giderse senin komutanın itaat caddesinden çıkacak ve inatçılık, isyankârlık ve azgınlık yoluna girecek; o isyana kalkışmadan tedbirini al ve bunun çaresine bak!” diye haber ulaştırdı.
Hüsrev Perviz bu söz üzerinde düşündü ve şöyle dedi: “Eğer o kararlı bir şekilde memleketin her tarafında isyana kalkışır ve ordu komutanları da onunla işbirliği yaparsa bu isyan devlet adamlarını zayıflatabilir ve saltanatın temellerini sarsabilir.”
Bu hususta devlet adamları, ileri gelenlerle istişare etti. Oybirliğiyle bu komutanın hapse atılmasına karar verildi.
Hüsrev Perviz, onların bu tedbirini çok beğendi. Başka bir gün onu yanına çağırarak öncekinden daha yüksek bir makama getirdi. Onun güzel huylarını ve iyi hasletlerini övdü ve ona hak ettiğinden fazla para ve hediye verdi.
Onun tutuklanıp hapse atılmasında yarar gören devlet adamları, bir fırsat bulunca padişaha kararından niçin vazgeçtiğini sordular.
Hüsrev Perviz gülümseyerek şöyle dedi:
“Ben ne görüşünüze ters davrandım ne de kararımdan vazgeçtim. Siz hapsedilmesini istemiştiniz. Ben de onu kendisinden daha güçlü bir zincir olmayan ihsan zinciriyle bağlamak istedim. Her zincirin belli bir uzvu bağladığını ve her uzvu bağlayan zincirin ne tür bir bağ olduğunun bilindiğini düşündüm. Ben de gönlünü bağlamak istedim. Zira gönül, vücutta sultan; uzuvlar da onun hizmetçi ve uşakları konumundadır. Vücudun asıl uzvu bir bağ ile bağlanınca ona tâbi olan bütün uzuvlar da bağlanmış olur. Diğer uzuvlara takılan demir zincir kopar ama gönle takılan ihsan ve kerem zinciri kopmaz.”
Bu durum şu temsil ile anlatılmıştır: Vahşi bir kuşu kapan ile avlarsın ama insanı ancak ihsan ve cömertlik ile avlayabilirsin.
Hüsrev Perviz’in aklına geldiği gibi, onun muhalefet ateşi, padişahın ihsan pınarından akan su ile söner ve düşmanlık fidanının kökü saltanatın kerem pençesiyle göğüs zemininden koparılır. Ondan sonra saf niyetli ve temiz kalpli kullar hizmet kemerini bağlar ve kalan ömürlerinde ona itaatten geri durmazlar.
***
II.Hüsrev: Hüsrev Perviz, "Muzaffer Hüsrev", bir yıl kesinti hariç 590'dan 628'e kadar hüküm süren İran'ın son büyük Sasani kralı (şah) olarak kabul edilir.
I.Hüsrev ya da Farsçada bilinen haliyle Enûşirvân (ölümsüz ruh), Âdil Enûşirvân adıyla da tanınan 531–579 yılları arasında Sasani İmparatorluğu'nun hükümdarılığını yapan Nûşîrevân’ın torunu, 579 ile 590 yılları arasında Sasani hükümdarlığı yapan IV. Hürmüz’ün oğludur.
Düzenleyen:
Süleyman Hilmi Çam
Kaynak:
Ahlâk-ı Muhsinî (Kâşifî’nin Ahlâk Kitabı) Hüseyin Vâiz-i Kâşifî, Hazırlayan: Prof. Dr. Murat Demirkol, Arşiv Kayıt: Süleymaniye Yazma Eser Ktp., Ayasofya, Nr. 2829, İstanbul, 2019, Sayfa: 218-226