Nusret Yerli (Hipnoterapist)

Nusret Yerli (Hipnoterapist) Dt.

Nusret Yerli, 1 Nisan 1954'de Denizli - Çivrilde doğdu, 1978 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldu.Ankara'da Hipnoz eğitimini aldıktan sonra Hipnoterapist ve Diş Hekimi olarak çalışmalarını sürdürmekted

05/12/2022

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ İNSAN MODELİ

1- Bu insanlar, yaşamın her yönünü severler, şikâyet etmekle ya da olayların daha değişik olmasını istemekle vakit kaybetmezler.

2- Bağımsızlıklarına çok düşkündürler. Aileye güçlü bir sevgi ve bağlılık duymalarına rağmen, ilişkilerinde bağımsız olmaya özen gösterirler.

3- Sevgi anlayışları, sevdiklerine hiçbir değeri zorla kabul ettirmemeyi gerektirir.

4- Onay aramak gereksinimleri yoktur. Övgü ve ödül talep etmezler.

5- Çok açık ve dürüst konuşurlar, çünkü vermek istedikleri mesajları, başkalarını memnun etmek için dikkatli sözcükler arkasına gizlemezler.

6- Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi iyi bilirler.

7- Kendilerini şikâyet etmeden kabullenirler. Fiziksel benliklerini, sahteliklerle gizlemezler.

8- Doğal yaşamı takdir ederler. Başkalarına eğlenceli gelmeyen şeylerden zevk alma yetenekleri vardır. Gün batımını izlemek, ya da kırlarda küçük bir gezinti yapabilmek, doğum yapan bir kediyi izlemek onlar için mükemmel bir şeydir ve şükran duyarlar.

9- Başka insanları çok iyi anlarlar ve asla şaşırıp şok olmazlar.

10- Gereksiz kavgalarda asla taraf olmazlar.

11- Hastalık hastası değildirler.

12- Dürüsttürler, asla yalan söylemezler, olayları çarpıtmazlar.

13- İnsanlar hakkında konuşmaz, insanlarla konuşurlar.

14- Titizlik ya da düzenlilik gibi dertleri yoktur, verimli yaşamaya bakarlar. Organizasyon nevrozundan bağımsız oldukları için yaratıcıdırlar.

15- Bu insanların müthiş bir enerjileri vardır. Enerjileri doğaüstü değildir, yalnızca yaşamı ve yaşamdaki aktiviteleri sevmelerinin bir sonucudur.

16- Şiddetli bir merak duygusuna sahiptirler. Hep araştırır, yaşamlarının her anını kavramak isterler. Her insan, her varlık ve her olay, daha çok öğrenmek için bir fırsattır.

17- Başarısız olmaktan korkmazlar, hatta onu sevinçle kabul ederler. Bu insanlar, kendilerine zarar verecek duyguları yok etme ve kendilerine verdikleri değeri artıracak olanları doya doya yaşama yeteneğine sahiptirler.

18- Bu mutlu insanlar, asla kendilerini savunma gereksinimi duymazlar. Basitçe 'her şey yolunda, biz yalnızca farklıyız. Anlaşmak zorunda değiliz' derler. Bir tartışmayı, kazanma ve karşısındakini konumunun yanlışlığına ikna etme gereksinimi duymadan, burada keserler.

19- Değerleri dar değildir. Kendilerini tüm insan ırkının bir parçası olarak görürler. Daha çok düşman öldürmekten sevinç duymazlar.

20- Kahramanları ya da putlaştırdıkları insanları yoktur. Herkesi insan olarak görür ve hiç kimseyi kendilerinden önemli konuma getirmezler.

21- Başkalarının yeteneksizliği nedeni ile kazanmak yerine, zaferi kendi çabaları ile elde etmeyi yeğlerler.

22- Komşularının ne yaptığını fark etmezler, çünkü var olmakla meşguldürler.

23- En önemlisi bu insanlar 'KENDİLERİNİ SEVERLER'. Kendilerine acımak, kendilerini reddetmek, kendilerine öfkelenmek için zamanları yoktur. Elbette sorunları vardır, ama sorunların onları duygusal paralizasyona götürmesine izin vermezler. Tökezleyip düştüklerinde, tekrar ayağa kalkar ve sızlanmadan yaşamaya devam ederler.

24- Hatalı alanlardan bağımsız insanlar, mutluluğu kovalamazlar, sadece yaşarlar ve mutluluk onları bulur. Gerçekten nadir bulunan insanlardır, onlar için her gün mükemmeldir.

Dr. Wayne Dyer

20/06/2022

ARTIK FARKINDAYIM 💙💚💛❤️🧡💜

• Artık kendimi kimseye sevdirmeye çalışmıyorum. Sevmeyenin hep bir bahanesi olduğunun farkındayım.

• Artık kimseye olur olmaz beni eleştirme hakkı tanımıyorum. Biliyorum ki ben özel ve değerliyim ve kimseye kendimi kanıtlamak zorunda değilim.

• Artık kendini beğenmişe, ukalaya, kibirliye hayatımda yer vermemem gerektiğinin farkındayım.

• Artık her şeye bir “ama” cevabı verenlere bir şeyler anlatmaktan onlara çözüm üretmemek gerektiğini fark ettim.. Biliyorum ki isteyenin planı istemeyenin “ama”sı var.

• Artık körü körüne eleştirenler ile körü körüne savunanları aynı kefeye koyuyorum. Fanatiklere nefes tüketmemek gerektiğinin farkındayım.

• Artık başkasının dedikodusunu yapanla, sırrımı ve özelimi paylaşmıyorum. Bugün ona yapanın, yarın bana yapacağının farkındayım.

• Artık inatçı insanlara bir şey inandırmaya, ikna etmeye çalışmıyorum. “Bu onların kişiliği” demem gerektiğinin farkındayım.

• Artık affedemeyen, mükemmeliyetçi ve katı insanlardan uzak duruyorum. Hata yapan, özür dilemesini bilen insanlarla hayatı paylaşmam gerektiğinin farkındayım.

• Artık kimseyi mutlu etmek zorunda olmadığımı farkındayım. Beni hayatının merkezine koyanları, benim üzerimden var olanları, benim üzerimden mutlu olmak isteyenleri, istemediğimi fark ettim.

• Artık kendini geri çektiğinde de senin sayende yaşayanların ve mutlu olanların başının çaresine baktığını farkındayım.

• Artık kendini ulaşılmaz gösterenin aslında ambalajdan ibaret olduğunu farkındayım.

• Artık kimseyi hayatında zorla tutamayacağını, gitmek isteyenin bahanesi olduğu gibi kalmak isteyenin de bahane aradığını farkındayım.

• Artık iyi insanlar için daha çok çabalamam gerektiğini farkındayım.

• Artık iyi hissettiren insanlar için, daha çok emek vermem gerektiğini farkındayım.

• Artık iyi bir ilişki için sevgiden çok iyi anlaşmanın önemli olduğunun farkındayım.

• Artık kimin yanında “kendim “isem onun yanında daha mutlu olduğumun farkındayım.

• Artık hırslı insanlardan uzak durmam gerektiğinin farkındayım. Amaçları için herkesi kullanabileceklerinin farkındayım.

• Artık gerçek dostluklarda mesafenin önemli olmadığının farkındayım. Yıllar sonra bile bir araya geldiklerinde kaldıkları yerden devam ettiklerini öğrendim.

İnsaf Kılıç’ tan Alıntı

Hayatının en önemli günü evlendiğin gün değildir.Veya kolejden mezun olduğun veya ilk işe girdiğin zaman değildir.Hayır....
16/06/2022

Hayatının en önemli günü evlendiğin gün değildir.Veya kolejden mezun olduğun veya ilk işe girdiğin zaman değildir.Hayır. Hayatının en önemli günü kendi gerçek değerini anladığın gündür. Yeterli olduğunu anladığın gün. Sadece kendin için değil dünya için de yeterli olduğunu. Kendini sevmenin ne olduğunu anladığın gündür.. Kendi içinde başlayan sonsuz sevgi, seninle başlayan ve başkalarıyla paylaştığın. İçinde zaten her zaman var olmuş olan sevgiyle tanıştığın. İşte hayatının en önemli günü budur. Kendi gerçek değerini anladığın gün. Ve senin yerine başkasının asla konulamayacağını anladığın. Tek ve biricik olduğun gerçeğiyle yüzleştiğin.

Bunun farkına çok az kişi varıyor. Halbuki amacımız kendimizle sarılmayı başlatmak, özümüze inmek, kendi değerimize sahip çıkmak.Her ne olursa olsun.. Zor şartlar altında, haksız şartlar altında,imkansız addedilen şartlar altında.İç gücünü anladığında önem verdiğin, taçlandırdığın çoğu duygu kaybolmaya başlar.İllüzyonun seni sarmalayan sahte çehresi düşmeye ve arkasındaki gerçek ortaya çıkmaya başlar. Sonsuz olduğun gerçeği.Şu an yaşadıklarının sadece oyunun bir parçası olduğunu ve senin hayat yolunda sadece minik mihenk taşları olduğunun farkına varırsın. Menzil bellidir. Sen yine oraya seninle, koskoca yüreğinle,yalnız gideceksin. Etrafını saran kalabalık, seni üzen kalabalık, sana değer veren kalabalık hep birer sembol olarak geride kalacak. Hiçbiri yolun sonunda yanında olmayacak. Sen ve senin ait olduğun sonsuz sevgiyle başbaşa kalacaksın.

O halde daha ne düşünüyorsun? Ne bu değersizlik duygun? Ne bu çaresizliğin? Ne bu kendini bırakma hallerin? Pespembe bulutlara tutunmaya ne dersin? Kapat gözlerini ve yolculuk başlasın..

03/02/2022
14/11/2021

Einstein'ın ABD üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru:
-Tanrı'ya inanmıyor musun?...
Einstein hep şu cevabı verirdi:
“Spinoza'nın tanrısına inanıyorum”.
Spinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır...
Şöyle özetleyebiliriz:
*Baruch de Spinoza*, 17. yüzyıl felsefesinin üç büyük "Rasyonalist"inden biri olarak kabul edilir, Fransız *Descartes* ile birlikte.
*Spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre
Tanrı şöyle derdi:
Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!
Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.
Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..
Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !
Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..
Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;
çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!
O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..
Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;
Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !
Bana güven, ama önce kendine güven ve herşeyi benden istemeyi bırak;
Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?
Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..
Benden özür dilemeyi de bırak;
çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam... Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?
Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?
Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?
Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..
Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur....
Ben seni tamamen özgür kıldım;
Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.
SADECE SEVGİ VAR..!!!
Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!
Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..
Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..
Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?... Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..
İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..
Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?
Beni dışarıda ararsan bulamazsın.
Beni sadece kendi içinde bulursun.
SPİNOZA

11/08/2021

DUYGULAR, FREKANSLAR VE SONUÇLARI

▪️Kendinden utanç duyan başkasını aşağılar, eziyet eder 20 Hertz de titreşir.
Sonuç: Yok oluş.

▪️Suçluluk duyan kin tutar, suçlar, 30 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Yıkım.

▪️Duyguları körelen başkalarını kınar, eleştirir, 50 Hertz de titreşir.
Sonuç: Tıkanmak ve çaresizlik.

▪️Yetersizlik duygusu hisseden kibirle örtünür, 75 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Keder ve pişmanlık.

▪️Korkuyla yaşayan cezalandırır, 100 Hertz de titreşir.
Sonuç: Daha fazla korku ve anksiyete.

▪️Doyumsuzluk, ihtiras hisseden muhtaç olur, 125 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Kölelik ve hayal kirikliği.

▪️Öfke hisseden intikam peşine düşer, 150 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Nefret ve saldırganlık

▪️Gururlu olan talep eder, küçümser, 175 Hertz de titreşir.
Sonuç: Balon gibi şişmek.

▪️izin verip, destekleyen cesaret sahibidir, 200-250 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Özgürlük ve güç kazanmak

▪️Umutlu olan ilham vericidir, 310 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Değişime açık olmak.

▪️Kendisiyle barışık olan uyumlu ve merhametlidir, 350 Hertz de titreşir.
Sonuç: Affetmek ve aşmak.

▪️Anlamı gören bilgedir, 400 Hertz de titreşir. Sonuç: Görünenin ötesini idrak etmek.

▪️Seven, sevilendir, 500 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Yaratıcı güç ve ilhamla dolmak.

▪️Bütünlüğüne kavuşan Birliği yaşar, 540 Hertz de titreşir.
Sonuç: Sevinç ve dinginlik bir aradadır.

▪️Tamlığı deneyimleyen mükemmelliği deneyimler, 600 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Aydınlanmak.

▪️Özben'i (Self i) deneyimleyen 700-1000 Hertz'de titreşir.
Sonuç: Saf bilinç.

▪️En yüksek frekansa (700-1000 Hertz) ulaşmış bir bilinç, düşük frekanslı 70 milyon bilinci dengeleyebilir...

09/08/2021

Einstein'ın ABD üniversitelerinde konferans verdiğinde öğrencilerin ona sık sık sordukları soru:

-Tanrı'ya inanmıyor musun?...

Einstein hep şu cevabı verirdi:

“Spinoza'nın tanrısına inanıyorum”.

Spinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır...

Şöyle özetleyebiliriz:

*Baruch de Spinoza*, 17. yüzyıl felsefesinin üç büyük "Rasyonalist"inden biri olarak kabul edilir, Fransız *Descartes* ile birlikte.

*Spinoza'nın tanrısı ya da doğasına göre

Tanrı şöyle derdi:

Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak!

Yapmanı istediğim tek şey, dünyaya çıkıp hayatının tadını çıkarmandır.

Eğlenmeni, şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkarmanı istiyorum..

Kendi inşa ettiğin tapınaklara gitmeyi de bırak. Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun !

Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde, göllerde, plajlarda ve senin kalbindedir..

Sefil hayatın için beni suçlamayı bırak;

çünkü ben sana hiçbir zaman yanlış bir şey olduğunu ya da günahkar olduğunu ya da cinselliğinin kötü bir şey olduğunu söylemedim!

O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suçlama..

Benimle hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı da bırak;

Gün doğumunda, bir manzarada, arkadaşlarının dostluğunda, küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan, henüz yazının bilinmediği devirlerde benim adıma yazıldığı iddia edilen hiçbir kitapta beni bulamazsın !

Bana güven, ama önce kendine güven ve herşeyi benden istemeyi bırak;

Bana işimi nasıl yapacağımı sen mi söyleyeceksin?

Benden korkmayı da bırak; Çünkü ben öcü değilim ve seni yargılamıyorum, seni eleştirmiyorum, sana sinirlenmiyor, seni rahatsız etmiyorum, asla seni cezalandırmıyorum. Beni sadece sevmen yeterlidir..

Benden özür dilemeyi de bırak;

çünkü affedilecek bir şey yok. Eğer seni ben yarattıysam... Seni özgür iradenle donattım. Sana verdiğim akıl ve iradeni kullanarak yaşıyorsan seni nasıl suçlayabilirim?

Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?

Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir?

Her türlü emirleri unut, her türlü yasayı unut; bunlar seni manipüle etmek için, seni kontrol etmek için, senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur. Bunlara inanma, sadece kendi aklını kullan..

Kendine saygı göster ve kendin için istemediğin şeyi başkalarına da yapma. Senden tek istediğim hayatına dikkat etmen. Çünkü bu hayat ne bir test, ne bir basamak, ne bir adım, ne bir prova ne de cennete giden bir yoldur....

Ben seni tamamen özgür kıldım;

Ödül yok, ceza yok, günahlar yok, erdem yok, kimse skor taşımıyor, kimse kayıt tutmuyor.

SADECE SEVGİ VAR..!!!

Ancak hayatında bir cennet veya cehennem yaratmak için kesinlikle özgürsün.!!

Bu hayattan sonra bir ne olup olmadığını söyleyemem, ama sana bir tavsiye verebilirim ; Bu hayattan sonra bir şey yokmuş gibi yaşa. Düşün ki bu hayat senin zevk alman, sevmen ve var olman için vardır, yani hiçbir şey yoksa, sana verdiğim bu yaşama fırsatından zevk almış olacaksın. Ama eğer bir şey varsa, orada da sana iyi mi kötü mü diye sormayacağım.. Sana soracağım tek şey, beğendin mi? Eğlendin mi? En çok neyi beğendin? Yaşamında ne öğrendin ve hangi güzel işleri yaptın olacaktır..

Bana inanmayı bırak; inanmak tahmin etmek, hayal etmektir. Bana inanmanı istemiyorum, beni kendinde hissetmeni istiyorum. Beni sevmen yeterli..

Övülmekten sıkıldım, teşekkür edilmekten bıktım. Minnettarlık hissediyor musun? Bunu kendine, sağlığına, ilişkilerine ve dünyaya göz kulak olarak ifade et. İzlendiğini mi hissediyorsun?... Neşeni ifade et! Beni övmenin doğru yolları bunlardır..

İşleri zorlaştırmayı bırak ve benim hakkımda birilerinin öğrettiklerini papağan gibi tekrarlamaktan vazgeç..

Emin olabileceğin tek şey burada olduğun, ve yaşadığındır..Nitekim bu dünya harikalarla doludur.. Etrafına baktığında beni görecek ve hissedeceksin.. Neden daha fazla mucizeye ihtiyacın var ki?

Beni dışarıda ararsan bulamazsın.

Beni sadece kendi içinde bulursun.

SPİNOZA

16/07/2021

Hayatınızda baş etmekte zorlandığınız sorunlar yaşadığınız bir dönemde, aslında bu zorlukları aşma imkanına sahip olduğunuzu da hatırlamalısınız.
Hayatımızda tanıdığımız en sevgi dolu ve bilge kişiler, sevdiklerini kaybetmiş ya da kalpleri kırılmış, acıyı tatmış insanlar oluyorlar. Ancak bu insanların bu kadar sevgi dolu ve bilge olması, acılarına rağmen hayata devam etmeleri ve sorunları atlatmalarından kaynaklanıyor. Bu insanlar düşe kalka hayatı anlarken, aynı zamanda takdir ve hassasiyet de kazanıyorlar. Tabii bu güçlü duruşlarına doğuştan sahip olmuyorlar; bu zamanla kazanılan bir beceri…

Gerçekçi konuşmak gerekirse, zor zamanlar yaşayan kişiler önemli sınavlar atlatıyor. Kimileri bu sınavlar yüzünden dayanma gücünü yitirirken, kimileri bu sınavların onları güçlendirdiğine tanık olurlar. İşte bu noktada, yaşadıklarının onları nasıl etkileyeceğine karar verecek olan da kendileridir.

İşte zor zamanlarınızla baş etmenize yardımcı olacak 10 gerçek!

1. Acı hayatın ve aşkın bir parçasıdır ve sizi olgunlaştırır

Pek çok insan gerçeklerden ve kendi hislerinden korkar. Hayatın ve sevginin ne kadar güzel olduğundan bahsedip sonra onlardan kaçanların sayısı hiç de az değil. Gerçek duygularını kendine bile itiraf edemeyen insanların hayatın ve aşkın bazen acıttığını kabul etmeleri gerekir.

Genç yaşta kendini acının zararlı olduğuna inandıranlar için gerçek hayatla ve gerçek aşkla karşılaşıldığında bunlarla baş etmek neredeyse imkânsız hale geliyor. Aslında sevilmeye ve canlı olduğunuzu hissetmeye ne kadar ihtiyaç duyuyorsanız acıya da o kadar ihtiyaç duyuyorsunuz. Çünkü acı uyanmak demektir. Acıyı saklamak yerine güzel bir hismiş gibi taşımak çok önemli. Çünkü ne kadar güçlü olduğunuzu ancak güçlü olmak zorunda kaldığınızda anlayabilirsiniz.

Bütün mesele yolunda gitmeyen şeylere nasıl yaklaştığınız. Acı bir histir ve hisleriniz sizin gerçeğinizin bir parçasıdır. Eğer onlardan utanır onları saklarsanız güvensizliğin hayatınızı mahvetmesine izin verirsiniz. Aşkın ve hayatın gerçeklerine göğüs germenin tam vakti. Acı çekerek daha güçlü daha bilge ve daha gerçekçi bir hayat yaratın.

2. Olayı kafada bitirmek, kazanmaya giden yolun yarısını aşmanızı sağlar

Zor zamanlar geçirmek çok doğaldır. Hayatın her zaman mükemmel olmasını beklemek denizde yüzerken dalgaların asla sizi sarsmamasını hep yükseltmesini beklemek gibidir. Buna rağmen artan ve azalan dalgaların aslında aynı denizde olduğunu fark edebildiğiniz zaman, sizi üzen ve mutlu eden şeylerle barış içinde yaşamaya başlayabilirsiniz. Açık ve net bir şey var ki o da hayattaki çıkışlarınızın düşüşlerinize ihtiyacı olduğu.

Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse de hayat mükemmel olmasa bile yeterince iyi. Mükemmel bir yaşam oluşturmaktan bahsetmiyoruz ama defolu hayatın güzelliklerini unutmamak gerek. Her sabah kalktığınızda sizin için orda olan şeylere bir göz atın. Her şey olağandışı, her gün size hediye. Hayata hiçbir zaman üstünkörü davranmayın. Manevi şeylere değer vermek her gün çevrenizdekilere hayran olmanızı sağlar.

Acının sizi umutsuzluğa düşürmesine, negatifliğin sizi yıpratmasına ve acıların tatlılığınızı çalmasına izin vermeyin. Çevrenizdeki insanlar size katılmayabilirler ama siz Dünya’nın hala çok güzel bir yer olduğunu bilmenin gururunu taşıyın. Düşüncelerinizi ve sizin için gerçek olan şeyleri değiştirin. Bunları uygulamaya karar verdiğinizde zihniniz en güçlü şey olacaktır.

3. En büyük korkularınız aslında gerçek değildir

Zor zamanlarınızda kalbinizin sesini dinlemek ve farklı bir yol izlemek zordur ama eğer korkularınız sizi durduruyorsa işte bu pek de hoş olmaz. Korkular çok baskın olup çok fazla insanı bozguna uğratsa da aslında göründüğü kadar güçlü değildir. Korkular sadece zihninizin izin verdiği kadar derindir yani hala kontrol sizde. Kontrolü elinize alın.

Çözüm yolu ise korkularınızı farkına varmanız. Korkularınızı dile getirin eğer getirmezseniz sizi karanlığıyla örter. Hatta unuttuğunuz ve hiç beklemediğiniz bir anda tekrar ortaya çıkar çünkü siz hiçbir zaman sizi mağlup eden o düşmanla tam olarak yüzleşmemiş olursunuz.

Eğer korkularınızla yüzleşebilirseniz onu alt edebilirsiniz sadece cesaretli olun. Cesaret korkmamak değildir, korkularınızın ilerlemenize engel olmasına izin vermemenizdir bunu unutmayın.

4. Deneyimleriniz sayesinde olgunlaşırsınız

Zamanla hayatın hiç de düşündüğünüz gibi kolay ya da zor olmadığını göreceksiniz. Umduğunuz gibi gelişmeyen olaylar aynı zamanda beklentilerinizle uyuşmayabilir. Aslında bu durum göründüğü kadar kötü değil, hayatı daha ilginç bir hale getiriyor.

Eğer her şeyin bir yolu yordamı olduğunu düşünmeyi bırakırsanız sadece var oldukları için onlara minnet duyabilirsiniz. Hayatın sürprizleri nadiren beklediğiniz şekilde size sunduğunu fark edersiniz. Deneyimlerinizi hayatta bir şeyler istediğiniz şekilde gitmediğinde kazanırsınız. Deneyimler hayattaki en değerli şeydir, gücünüzü onlar inşa eder.

Yaralarınızı ve korkularınızı bilgeliğe dönüştürebilecek gücünüz var; sadece harekete geçmelisiniz. Olanları kabul edip, öğrendiklerinizi ilerlemek için kullanın. Deneyimleriniz size ilerde karşılaşacağınız şeylerle baş etme gücü verir. Bunların farkına varın ve kendinizi serbest bırakın.

5. Sorumluluğunu almadığınız durumları değiştiremezsiniz

Sigmund Freud ‘İnsanların çoğu gerçekte özgürlük istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu sorumluluktan korkar’ demiştir. Bahsedilen kişi siz olmayın. Eğer yaptığınız şeyler için başkalarını suçlarsanız sorumluluktan kaçmış olursunuz. Hayatınızın o aşamasındaki gücünüzden de vazgeçmiş olursunuz.

Mutluluğunuzun sebebi aldığınız sorumluluktur. Eğer daha mutlu olmak istiyorsanız mutluluğunuzu başkalarının inşa ettiğini düşünmeyi bırakın. Aynı şekilde şu an mutsuzsanız bu da kimsenin suçu değil. Sonuç olarak mutluluğunuz sizin kendinize güveninize ve hayatınızda bir adım ileri gitmek için sorumluluk almak istemek istemenizdeki tutkunuza bağlı. Bu tamamen sizin hayattaki kontrolünüzle, kendinizi düşünmenizle ve farklılığı seçmek için kesin kararlar almanızla alakalı. Bu sizin kendi hayatınızın kurbanı değil kahramanı olmanızla ilgili.

6. Baş etmeniz gereken tek şey ‘şu an’ yaşadıklarınız

Bir gün her şey mükemmel olacak pek de gerçekçi bir yaklaşım değil. Hayat şu an tüm gerçekliğiyle yaşanıyor. İdealleştirilmiş bir gelecek için çalıştığımız doğru ama bunun olması için bugünün dünyasıyla baş edebilmek gerek.

Bazen şu an bulunduğunuz durumla karşılaşmaktan kaçınırsınız çünkü eski deneyimlerinize dayalı bir düşünceniz vardır ve şu an olmak istediğiniz yerde değilsinizdir. Aslında gerçek şu ki şu an olduğunuz yer yarın kazanacaklarınız için olmanız gereken yerdir yani şu an bulunduğunuz yerin değerini bilin.

Aileniz ve arkadaşlarınız görmezden gelmeyi bırakın ve sadece biraz zamanınızı ayırıp nefes aldığınız için ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün. Çevrenize bir bakın ve önünüzdeki olasılıkları görün. Korktuğunuz çoğu şey aslında yok. Sevdiğiniz çok fazla şey size tahmin ettiğinizden daha yakın. Hayatınızı anlamaya ve ona minnet duymaya sadece bir düşünce uzaktasınız.

Mutluluk sadece şimdiki zaman içersinde zihninizde tasarlanabilen bir şey. Üzülerek söylüyoruz ki gelecekte veya geçmişte değil. Gençler onları bekleyen mutluluğun gelecek yıllarda karşılarına çıkacağını düşünseler de yaşlı insanlar en güzel zamanlarının gençlikleri olduğunu söylüyorlar. Bunların ikisi de olmayın ve geçmişin ve geleceğin şu anınızı çalmasına izin vermeyin.

7. Her zaman minnettar olacağınız bir şey vardır

Siz güldüğünüzde hayat daha iyi bir yer haline geliyor. Olumsuz durumlarda pozitif olabilmek saf olduğunuzu değil güçlü olduğunuzu gösterir. Eğer sizin de hayatınızda ağlanacak ve şikayet edilecek bir sürü şey varsa ve buna rağmen gülümseyip hayata minnet duyuyorsanız; doğru şeyi yapıyorsunuz demektir.

Ya eğer bir gün sadece minnet duyduğunuz şeylere sahip olarak uyanırsanız?

Size kalan güzel şeyleri görün ve onlara gülümseyin. Hayatınızdaki küçük şeylere minnet duyun çünkü onları bir araya getirdiğinizde sizin için ne kadar değerli olduklarını fark edeceksiniz. Günün sonunda duyduğunuz minnet mutluluktan kaynaklanmıyor ancak minnettarlık sizi mutlu yapıyor.

8. Güzel şeylerin gerçekleşmesi zaman alır

En iyi sonuçları çok nadir anlık sonuçlarla elde edersiniz. Eğer sabırlı olursanız potansiyelinizi çok rahat arttırabilirsiniz. Eğer istekleriniz hemen yerine getiriliyorsa ileriye bakmak için hiç bir sebebiniz olmaz. Umut ve gelişim aşamasındaki tüm güzellikleri kaçırırsınız.

Sabır beklemek değil, inandığınız şey uğruna çalışırken iyi tutumunuzu her zaman koruyabilme yeteneğidir. Bu odaklanabilmek ve güvenli küçük adımlar atmaktır. Unutmayın ki dağa tırmanırken de belli bir zamanda bir taştan diğerine geçebiliyoruz. Bir taştan diğerine hareket etmek ilerlemektir. Taşın küçük veya büyük olması ise önemli değildir…

Sonuç olarak siz anlık bir tatminden çok daha fazlasını hak ediyorsunuz. Unutmayın ki anlık gelen bir şey aynı hızda gider. Değer zaman alır ve yaratmaya olan bağlılık yaratıcısından daha uzun yaşar.

9. Diğer insanların onayına ihtiyacınız yok

Çok önemli bir şeye ulaşmaya çalıştığınızda bazen başkalarına yaptığınızı doğrulatmak için bakarsınız. Ama doğruyu söylemek gerekirse bu pek de işe yaramaz.

Ne siz bu hayatta başkalarının beklentileriyle yaşıyorsunuz ne de onlar sizinkilerle. Kendi patikanızı kendiniz döşeyin. Başarı herkes için farklı bir anlam taşır. Sonuç olarak başarı aslında hayatınızı kendi belirlediğiniz yönde mutlu şekilde geçirmektir.

Etkileyici olmak için gösterişli olmanıza ve önemli olmak için ünlü olmanıza gerek yok. Kimse tarafından onaylanmaya ihtiyacınız yok. Siz zaten değerlisiniz. Sadece kendinize ve ulaşmak istediğiniz şeye güvenin.

Alçakgönüllü olmanıza rağmen çok etkileyici olabilirsiniz. İnsanların ayaklarınıza kapanıp size tapmaması başarısız olduğunuzu göstermez. Duyulmayan başarı duyulan kadar tatlı, gösterişli ve gerçekten uzak olabilir. Başarı sizin onu nasıl tanımladığınızdır, başkalarının değil.

10. Yalnız değilsiniz

Kötü zamanlarınızda çevrenize bakıp insanların ne kadar mutlu olduğunu söylemek çok kolay ama herkes gerçekten mutlu değil. Pek çok insan kendi içinde mücadele veriyor. Eğer kendinizi insanlara açıp birbirinizle konuşursanız yalnız olmadığınızın fark edersiniz. Çoğu insan aslında sizinle aynı savaşta dövüşüyor, hepiniz bu işte berabersiniz. Her ne kadar buluduğunuz durumdan utansanız da unutmayın ki sizinle aynı şekilde hisseden bir sürü insan var. Eğer kendi kendinize yalnız olduğunuzu söylüyorsanız aslında o sizin kendi zihninizin bir yanılgısı. Her zaman yanınızda insanlar var onlarla hemen konuşamasanız bile onlar ordalar.

Eğer umutsuz hissediyorsanız şöyle düşünün: Pek çok insan sizin gibi hissedip baş etmeye çalışıyor meselelerle. Tek fark herkesin kendi içerisinde kendi hayatında uğraşıyor olması. Yalnız olmadığınızı unutmayın.

The Mind Unleashed'den çeviren: Öykü Çetin www.radikal.com

27/05/2021

BİLİNCİN YÜKSELDİKÇE NELER OLUR?

Bilinci henüz senin kadar yükselmemiş olanların konuşmaları sana eski tadı vetmez.

Kendin gibi olan insanlar arar ve onlarla bir şekilde karşılaşmaya...yeni dostluklar oluşturmaya başlarsın.

Sana söylenen şeyleri olduğu gibi doğru kabul etmek yerine sorgulamaya başlarsın.

Korkuların azalır.

Eskiden zoraki yaptığın şeyleri artık yapmaya mecbur hissetmezsin.

Kendini çok daha rahat ifade etmeye başlarsın.

İstemediğin şeylere rahatca " hayır" diyebilirsin.

Tek başına kalmaktan keyif almaya başlarsın.

Hayatta gerçekten yaşamak istediğin gibi yaşayıp yaşamadığını sorgulamaya başlarsın.

Gerçekten ne yapmak sana heyacan veriyorsa
onun peşine düşersin.

Olumsuzluklar seni eskisi kadar üzmez olur.

Kötü giden şeylere dertlenmek yerine çözüm
bulmaya odaklı olursun.

Etrafında sıkıntı veren şeyler seni etkilemez.

Gelecek için kaygılanmazsın.

Başına kötü birşey geldiğinde eskiden olduğu
kadar üzülmezsin.

Birisi sana hakaret ettiğinde ...bağirdığında
etkilenmez ve ayni şekilde tepki verme ihtiyacı
duymazsın...

Övgüler de seni eskisi gibi etkilemez.

Onaylama ve takdir edilme ihtiyacı hissetmezsin.

Birilerine bir şeyleri ispat etme isteğin ve çaban
biter.

Seni rahatsız eden zihin konuşmaları gitgide
azalır ve zor duyulur hale gelir.

Öfke ya da üzüntü gibi duygular ara sıra gelir.
Ama senin üzerindeki etkileri dakikalar içinde geçer...üzerine yapışmaz. Ve seni günlerce rahatsız etmezler.

Diğer insanların hiç bir şeyine kıskanmazsın.

İnsanların senin hakkında ne düşüneceklerini
Umursamazsınız.

İnsanlara gruplara ayırmazsın ve herkese ayni
davranırsın.

Yapılan hataları çok çabuk affetersin.

Dısarıda ne olursa olsun içinde sebepsiz bir sevinç olur.

Her yerde ve herkesin yanında kendin gibi olursun.

Herkesin içinde ayni ÖZ'ün parçası olduğunu
fark etmeye başlarsın.

DÜNYA bir oyun alanı gibi gelmeye başlar.

İçinde sürekli hissettiğin huzuru kimse bozamaz.
( Alıntı)

20/05/2021

Bilinçaltına Olumlamaları Daha Çabuk Kabul Ettirmek İçin Bir Teknik...

Bir aralar, patlamış mısır satışlarını neredeyse % 60 artırmak amacıyla yaygın bir biçimde kullanılıyorlardı.

Bugün ise dünya çapında yayınlanan pek çok “zihinsel” şova konu oluyorlar.
Elbette, bilinçaltı mesajlardan bahsediyorum. Ne var ki, medyadaki bütün o abartılı reklamlara rağmen, bilinçaltı mesajlar yalnızca bize bir kutu kola daha aldırmak için uğraşan reklam dehaları tarafından kullanılmıyor; yaşamlarımızda ciddi ve kalıcı değişiklikler yaratmak amacıyla da kullanılabiliyor.

Bu kısa makalede, sizinle, bu akşamdan itibaren bilinçaltı mesajların amacınıza hizmet etmesini sağlamak için kullanabileceğiniz bir yöntemi paylaşacağım.

Başlamadan önce kendimize şunu soralım:
Bilinçaltı mesajlar tam olarak nedir? Bilinçaltı kavramı, “bilinç eşiğinin altında” olarak tanımlanır. Bilinçaltı mesaj oluşumu, güçlü bilinçaltına mesaj gönderme eylemini ifade eder.
Beynin bu kısmı, bellekten vücut ısısına ve bilincinizin ana özelliklerini belirlemeye kadar her şeyi kontrol eder.

Bilinçaltı mesaj oluşumuyla ilgili en ünlü deney, Dr. James Vicary tarafından yapılmıştır. Vicary, “Patlamış mısır istiyorum” ve “Daha çok kola iç” sözcüklerini, bir grup sinema izleyicisinin önünde yalnızca 100 milisaniye süreyle yakıp söndürmüştür.
Bilinç eşiğinin altında olduğundan, aslında kimse mesajları “görmemiştir”; ama patlamış mısır satışları % 57,8, kola satışları ise % 18,1 artmıştır.

ABD Hükümeti, çok geçmeden, reklamlarda bu güçlü öneri tekniğinin kullanımını yasaklamıştır.
Ama, bir süre sonra, bu tekniğin harika bir kendi kendine yardım aracı olabileceği fark edilmiştir ve kitleler, birdenbire, kişisel gelişim komutlarını doğrudan bilinçaltına gönderme gücüne sahip olmuşlardır.

Peki nasıl?
Bilinçaltı mesajları “gönderebilmenin” başlıca iki yolu vardır.
Görsel olarak; örneğin, tanınmış Subliminal Power yazılım aracı ile. Ya da daha az etkili olsa da sesi kullanarak; çoğu kitabevinden satın alabileceğiniz bilinçaltı CD’leri ile.

Bütçeniz azsa, bilinçaltı mesaj oluşumunun gücünden faydalanmanızı sağlamaya başlamanın çok daha hesaplı bir yolu var. Şöyle: Yaşamınızda hemen şimdi yoğunlaşmak istediğiniz birkaç ana hedefi belirlemekle başlayın.
Örneğin, daha hızlı öğrenmeyi ya da sigarayı bırakmayı isteyebilirsiniz. Bu hedefi, “Ben hızla öğrenirim” ya da “Sigarayı bırakmaya hazırım” gibi, basit, kısa ve olumlu bir onaylama cümlesi şeklinde yazın.

Şimdi, onaylama cümlenizi, beyaz bir kartonun üzerine açıkça ve kalın siyah keçe kalemle yazın.
Üç ya da daha fazla kart hazırlayın. Her birinde ana temanıza odaklanan onaylama cümleleri olsun.
Bunları bir elektrik feneriyle birlikte yatağınızın kenarında saklayın.

Sırada asosyal kısım var.
Zihninizin kabul etme kapasitesinin yüksek olduğu anı yakalayacağız; bilinçaltınıza girişi sağlayan kapının sonuna dek açık olduğu gece yarısında zihninizi uyandıracağız.

Çalar saatinizi sabah 3’e kurun. Sonra her zamanki gibi uyuyun. Zili duyar duymaz, alarmı kapatın ve neredeyse içgüdüsel bir şekilde, onaylama cümlelerinin bulunduğu kartonları ve elektrik fenerinizi alın.

Oda zifiri karanlık olmalı. Daha sonra, feneri her bir kartona doğru defalarca yakıp söndürün. Bunu yaparken, kartonlara bakın.
Sözcükleri bilinçli olarak seçmeye çalışmayın.
Bu bilinçaltı mesajlar, bilinçaltınız içindir.
İşiniz bitince, basitçe feneri söndürün; kartonları yere bırakın ve uyumaya devam edin.
Uykuya dalmak, yalnızca iki dakikanızı alacaktır.
Emin olun, derin ve huzurlu bir uyku uyuyacaksınız.
Bu kadar.

Biraz önce bilinçaltınıza bir dizi bilinçaltı mesaj gönderdiniz.
Sırada heyecanlı bir şey var.
Pek çok kişi, bu tekniği birkaç gece kullandıktan sonra, hedeflerine ulaşmada yardımcı olan ya da kararlarını etkileyen, sorun çözücü rüyalar gördüklerini belirtmişlerdir.

Yalnızca bir hafta sonra ve neredeyse tüm katılımcılar, ana hedeflerine doğru önemli bir adım attıklarını fark ederler.
Öğrenim hızları ciddi oranda artar. Nikotin bağımlılıkları yarı yarıya azalır.
Değişim, içten olmaktadır.
Bu, çok basit bir sistemdir; ama gayet güçlüdür ve ne yazık ki çok az kullanılır.

Yazar: Bradley Thompson

Address

Muhsin Yazicioglu Caddesi 1425 Sok. No. 30
Ankara

Opening Hours

Monday 09:00 - 17:00
Tuesday 09:00 - 17:00
Wednesday 09:00 - 17:00
Thursday 09:00 - 17:00
Friday 09:00 - 17:00
Saturday 09:00 - 17:00
Sunday 09:00 - 17:00

Telephone

+905325796141

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Nusret Yerli (Hipnoterapist) posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Nusret Yerli (Hipnoterapist):

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category