Doğanın Mücizeleri ile Şifa

Doğanın Mücizeleri ile Şifa Gümüş Suyu İle Gelen Sağlık. Farklı hastalıklar ve farklı hastalık şiddetleri göz önüne alınarak özel karışımlar hazırlanır.

Sipariş İçin Cep ;0 532 245 65 74


Açıklama
“Gümüş Suyu” çok özel yöntemler kullanılarak saf gümüşün suyla karıştırılmasından oluşan; tedavi edici özellikler taşıyan, bağışıklık sistemini kuvvetlendirme etkisine sahip bir terkiptir.

“Gümüş Suyu”; karışımdaki gümüş yoğunluğuna (ppm) bağlı olarak değişik etkiler gösterir. Kullanım miktarı ve süresi de bu esasa göre belirlenir. Antibiyotik ilaçlar

bir çok hastalığa neden olan Bakterileri yok etmeyip sadece çoğalmalarını önler ve yanlızca kuluçka döneminden yeni çıkmış olan bakteriler üzerinde kısmende etkilidir. Antibiyotiklerin Virüsler üzerinde Hiçbir Etkisi yoktur. Antibiyotiklerin, bakteriyi bastırma etkisi yüzünden, Bakteriler kendi bağışıklık sistemlerini geliştirip artık Antibiyotiklere karşı dirençli hale gelmektedirler. Bu yüzden farklı formasyonda karşımıza çıkmakta ve bu yeni formasyona karşı bir antibiyotik geliştirmek için harcanan zaman içerisinde bir çok vatandaşımız hayatını kaybetmektedir. Gümüş suyu ise antibiyotiklerin tersine Bakterileri ve Virüsleri yok etmektedir. Bakteri ve Virüsler Gümüş Suyuna karşı direnç gösteremeyip bağışıklık kazanamamaktadırlar. Bilimsel çalışmaları sonucu bilinen mikropların hiç birinin Kolloidal Gümüşe 6 dakkidan fazla dayanamayacağını söylemiştir. Gümüş suyu, Amerikan EPA (Environmental Protection Agency) şirketi tarafından da onaylanmış bir üründür. Günümüzde çorap, hamile korsesi, atlet, saklama kabı, biberon, nevresim, boya, yara bandı, yatak, yanık tedavileri, şampuan, krem, roll-on, traş macunu, ve daha bir çok alanda kullanılan gümüş iyonlarını, içilebilir, damlatılabilir ve sürülebilir formasyonda sizlere sunuyoruz.

650 farklı hastalığa neden olan bakteri ve virüsleri yok eden Gümüş Suyu artık sizlerin hizmetinde.

KALP KRİZİ GEÇİREN KİŞİNİN YAPACAKLARIÇok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın.Birdenbire göğsünüzde,kolunuza ve ...
22/01/2025

KALP KRİZİ GEÇİREN KİŞİNİN YAPACAKLARI

Çok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın.Birdenbire göğsünüzde,kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan korkunç bir ağrı hissediyorsunuz.En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp başaramayacağınızdan bile emin değilsiniz.
NE YAPACAKSINIZ..?
PEK ÇOK İNSAN KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİ SIRADA TEK BAŞINA OLUYOR, ETRAFTA YARDIM EDECEK KİMSE BULUNMUYOR.
KALP ATIŞLARI DÜZENSİZLEŞEN VE KENDİSİNİ BAYILACAKMIŞ GİBİ HİSSEDEN BİRİNİN BİLİNCİNİ YİTİRMEDEN ÖNCE YALNIZCA 10 SANİYE KADAR ZAMANI VARDIR.BU DURUMDA NE YAPMANIZ GEREKİR?
PANİĞE KAPILMADAN ÜST ÜSTE KUVVETLİCE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN.
ARABANIZI SAĞA ÇEKİN MOTORU DURDURUN DÖRTLÜLERİ YAKIN ARABANIN ARKASINA GEÇİP SIRT ÜSTÜ YERE YATIN EGER SOLUNUM YOLLARINIZDA BIR SIKINTI YOKSA AYAKLARINIZI ARABANIZIN BAGAJINA DOĞRU YUKARI KALDIRIN VE ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN ÖKSÜRMEDEN ÖNCE HER SEFERİNDE DERİN BİR NEFES ALIN;
ÖKSÜRÜKLERİNİZ GÜÇLÜ OLSUN,DERİNDEN GELSİN VE UZUN SÜRSÜN,TIPKI GÖĞSÜNÜZDE BİRİKMİŞ BALGAMI ATMAYA ÇALIŞIR GİBİ ÖKSÜRÜN. HER İKİ SANİYEDE BİR DERİN NEFES ALIP ÖKSÜRÜN VE BUNU YARDIM GELENE DEK YADA KALP ATIŞLARINIZ TEKRAR NORMALE DÖNENE DEK SÜREKLİ YAPIN.
SAKIN ARABANIZIN İÇİNDE OTURMAYIN BU ESNADA SİZİ GÖREN İNSANLAR YARDIM EDECEKLERDİR DERİN NEFES ALMAK CİĞERLERİ OKSİJENLE DOLDURUR.ÖKSÜRMEK KALBE TAZYİK YAPAR VE KAN DOLAŞIMINI RAHATLATIR.KALBE UYGULANAN BU TAZYİK,KALBİN NORMAL RİTMİNE DÖNMESİNİ KOLAYLAŞTIRIR.
BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE YETİŞECEK ZAMANI TANIR. AYAKLARINIZ YUKARI DOĞRU KALDIRILMIŞ OLDUĞUNDAN VÜCUDUNUZDAKİ BÜTÜN KAN KALBE BASINÇ YAPACAKTIR. BU POSİZYONDA YATMAK KALBİN NORMAL ÇALIŞMAYA DÜZENİNE GEÇMESİNE YARDIMCI OLUR BU KONUDA MÜMKÜN OLDUĞUNCA ÇOK
KİŞİYİ BİLGİLENDİRİN.
BU BİLGİ SAYISIZ İNSANIN HAYATINI KURTARABİLİR !!!
ASLA, 'BENİM BAŞIMA GELMEZ!' DİYE DÜŞÜNMEYİN. HAYAT TARZIMIZIN EPEYCE DEĞİŞTİĞİ ŞU SON YILLARDA ARTIK HER YAŞTA İNSAN KALP KRİZİ GEÇİRİYOR...

Malzemeler:Bu günlerde çocuklarınıza bile rahatlıkla verebileceğiniz doğal takviye :Malzemeler:1 adet orta boy kavanozka...
14/01/2024

Malzemeler:
Bu günlerde çocuklarınıza bile rahatlıkla verebileceğiniz doğal takviye :

Malzemeler:
1 adet orta boy kavanoz
kavanozun yarısını dolduracak kadar taze zencefil
1 limon (dilimlenmiş)
yeteri kadar bal
Hazırlanışı:

Zencefilin kabuklarını soyun ve incecik (jülyen doğrama) dilimleyin. Kavanoza yerleştirin ve limonları da ilave edin. Üzerine balı ekleyin. Kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabına kaldırın.
Kullanırken; bir çay bardağına 1 dilim limon, zencefil şurubundan bir ya da iki yemek kaşığı koyun ve üzerine sıcak su ekleyerek karıştırıp için.
Sıcak olarak içtiğiniz gibi aynı miktardaki karışıma soğuk su ya da soda ekleyerek de içebilirsiniz.
Karışım buzdolabında 2-3 ay bekleyebilir. Sonbaharla birlikte gribal hastalıklarda evlerin baş köşesine yerleşmeye başladı bile. Ateş, burun akıntısı, boğaz ağrısı derken ardından gelen öksürüğü kesmek en uzun süreçtir. Hazırlayacağınız şurubu soğuk algınlığına yakalanmadan önce çay gibi ailece günde bir fincan içebilirseniz koruyucu özelliğinden yararlanır, sonrasında ise öksürüğe karşı doğal tedavi olarak kullanabilirsiniz. Ayrıca araç tutmasından ya da
mide üşütmelerinden kaynaklanan bulantılara karşı da çok etkili.

Mitoloji de ve botanikte "ölümsüz ağaç" diye geçen bu tabiat mucizesinin bir tek ölüme çaresi yok adeta. Zeytinyağı kült...
26/12/2023

Mitoloji de ve botanikte "ölümsüz ağaç" diye geçen bu tabiat mucizesinin bir tek ölüme çaresi yok adeta. Zeytinyağı kültürünü Akdeniz'e yayan ise Giritliler.

Sağlık açısından sağladığı faydaların her geçen gün daha da artacağına inandığım tabiatın sihirli formülü 'zeytinyağı'nı bir kez de ben anlatmak istiyorum.

Köpek balığı karaciğerinin aktif maddesi var

Alzheimer hastalığına karşı koruyucu etkisinden tutun da yaşlanmayı geciktirici etkilerine kadar pek çok yararı var zeytinyağının. Tüm bu etkilerinden, zeytinyağı içeriğindeki faydalı yağ asitleri, fosfor, kükürt, kalsiyum, flor, magnezyum, A, C, E ve K vitaminleri, polifenoller başta olmak üzere kuvvetli antioksidanlar ve 'squalene' sorumlu.

Squalen, son yılların gözde kansere karşı koruyucu desteklerinden 'köpek balığı karaciğeri'nin ana aktif maddesi. Zeytinyağının içerdiği squalene, aynı dozda olmasa da zeytinyağında da mevcut ve düzenli kullanıldığında mide bağırsak kanserleri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi olduğu birçok bilimsel çalışmada defalarca gündeme gelmştir.

Biliyor muydunuz ?

Zeytinyağındaki faydalı yağ asitlerinin bileşiminin anne sütüne çok yakındır.

20. yy ikinci yarısında yapılmış epidemiyolojik çalışmalar net bir şekilde gösteriyor ki Akdeniz kıyılarında yaşayan insanlar, kronik dejeneratif hastalıkların birçoğuna çok daha az yakalanıyorlar, kansere de öyleÖ Bundan en büyük pay, zeytinyağında bulunan 'doymamış' diye tabir ettiğimiz yağ asitlerini içeriyor olması.

Doymuş ve doymamış yağ nedir?

Bu doymuşluk meselesi tamamen yağın kimyasal formülü ile ilgili bir durum. Yağlar, formül olarak gliserin ve yağ asitlerinin birleşimleri. Yağ asitleri kimyasal olarak çift bağ içerip içermemelerine göre doymuş ve doymamış yağ asidi olarak sınıflandırılıyorlar. Kimyasal bağ terimi ise bu noktada, karbon atomlarını birbirine bağlayan tutunma noktalarını ifade ediyor. Çift bağ demek de, aslında yedekte bir bağ olduğu anlamına geliyor ve bu 'yedek bağ', her an dokulara saldırıp onlara zarar verne tehlikesi bulunan oksijen zararlılarına bağlanıp, onları etkisiz hale getirerek HÜCRE VE DOKULARI KORUYOR. Tüm bu sebepler yüzünden biz yağların çift bağ içermesini, yani doymamış olmasını istiyoruz.

Peki ya zeytin yaprağı ve zeytin altı suyu?

Yalnızca zeytinyağı değil zeytin yaprağının da kansere karşı savaştığına dair oldukça fazla bilimsel veri var henüz kanıtlanmamakla birlikte. Zeytin alt suyu da bilinmeyen bir başka "SAKLI CEVHER". Çoğu kez israf edilen bu kıymetli sıvıda da kuvvetli antioksidan özelliğe sahip polifenolik bileşikler ve oleoresin hidroxitirazol mevcut.

Özellikle siyah zeytin altı suyu bu açıdan çok zengin. Bir zeytin kavanozunu veya tenekesini açtığınızda o simsiyah zeytin altı suyundan birkaç kaşık aktarın zeytin tabağınıza ve salatalarınıza. Ancak beklenmiş ve üzeri küf tutmuş zeytin altı sularını asla kullanmayın, bu küflü kısımdaki 'aflatoksin' adlı maddenin kendisi karaciğer ve kalın bağırsak kanserine neden oluyor. Bir de teneke yerine cam kavanozları tercih edin çünkü ne yazık ki birçok teneke konserve, zeytin ve salça kutularının içini kaplamada kullanılan maddelerden bir kısmının kanserojen olduğu şüphesi var.

Doğumla birlikte gelen sağlık

Hamilelik dönemindeki dengeli zeytinyağı tüketimi anne karnındaki bebeğin gelişimini ve doğumunu olumlu yönde etkiliyor.

Zeytinyağı, fetusun gelişiminde önemi olan E vitaminin sağlanmasında ve doğar doğmaz oksijene uyum sağlamaya çalışan bebeklerin bu dönemdeki oksijensiz kalmaya bağlı olumsuz durumları önlemede anahtar bir role sahiptir.

Kalp ve damar hastalıkları için bir sihir

Her şeyden önce zeytinyağı tüketiminin öncelikli etkisi, kalp ve damar hastalıkları karşı koruyu ve tedavi edici olmasıdır. Zeytinyağı; kalp-damar hastalıklarının oluşum riskini azaltır ve hastalık oluştuktan sonra tekrar oluşumunu engeller

Zeytinyağdan dengeli bir diyetin

-Kanda pıhtı formunun oluşumunu önlediği,

-Toplam kan kolesterolü, LDL-kolesterol ve trigliserit seviyesini düşürdüğü bilinmektedir.

Biliyor muydunuz ?

Zeytinyağının tansiyon dengeleyici ve özellikle yüksek tansiyon hastalarında tansiyon düşürücü etkisi vardır.

Archieves of İnternational Medicine'da yer alan bir araştırmada, Farklı yağlarla beslenen çalışma grupları arasından zeytinyağı ile beslenen grupta önemli derecede tansiyon düşürücü etkisi ve bu kişilerin tansiyon ilacı ihtiyaçlarını da yüzde 48 gibi ciddi bir oranda azalttığı saptanmıştır.

Metabolik sendrom savaşçısı

İspanya'daki 2008 II.Uluslararası Zeytinyağı ve Sağlık Konsensusu Raporlarına göre, giderek artan sayıda bilimsel kanıt gösteriyor ki zeytinyağı kullanımı, beraberinde, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, obesite ve kalp damar hastalıkları ve bu hastalıklarının hepsinin birarada bulunulmasına verilen ad olan "metabolik sendrom" görülme riskinde azalmayı da beraberinde getiriyor.

Alzheimer'a karşı koruyucu

Osteoporoz (kemik erimesi), bunama ve alzheimer hastalıklarının gelişiminde zeytinyağı tüketiminin, kalsiyumun emilimini arttırması, beyin hücrelerinin zarında bulunan yağ asitlerinin yapısını oluşturması nedeniyle olumlu etkisi kanıtlanmıştır.

Zeytin yağındaki polifenolik bileşiklerin kuvvetli antioksidan ve antiinflamatuar etkileri ile alzheimer hastalığına karşı koruyucu olduğu da gündeme geldi bu kongrede. Üzerinde durulan en önemli konu şu oldu: Farklı popülasyonlar üzerinde yapılan vaka-kontrol ve panel çalışmaları gösteriyor ki Akdeniz diyeti ile beslenen İspanya, Yunanistan ve İtalya'da kanser görülme sıklığı Kuzey Avrupa ülkelerine göre çok daha azdı, özellikle de meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleri.

Sindirim sisteminin bekçilerinden

Mide, pankreas ve ince bağırsaklarda görülen reflü, pankreatit, emilim bozuklukları gibi pek çok hastalığın tedavisinde olumlu etkileri saptanmıştır.

Bağışıklık sistemini güçlendirir

Son yıllardaki çalışmalar zeytinyağının bağışıklık sistemini güçlendirici etkisini ortaya çıkarmıştır. Bu etkide lenfositlerin artışını azaltmasının önemi vardır ve inflamasyonu düzenleyici etkisi ile bazı bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde oldukça etkindir.

Biliyor muydunuz ?

Özellikle Akdeniz tipi beslenmenin, koroner arter hastalıklarını önlediği, depresyon ve ruh hali üzerine olumlu etkisinin ortaya konduğu pek çok çalışma yapılmıştır .

Kansere karşı bumerang etkisi

Beslenme ve kanser ilişkisinin araştırıldığı çalışmalar sonucunda zeytinyağı tüketiminin, bazı kanser çeşitlerine karşı, meme, prostat, endometrium, sindirim sistemi vb. özellikle koruyucu bir etki gösterdiği açıklanmıştır. Daha spesifik olarak da zeytinyağının kronik karaciğer ve kolon olarak bilinen bağırsak hastalıklarından korunmada etkili olduğu ve bu etkinin de yapısında bulunan oleik asitten kaynaklandığı bilinmektedir.

Zeytinyağındaki antioksidan maddeler ise; E vitamini, karotenler fenolik bileşikler'dir. Çoğunlukla taze meyve ve sebzelerde bulunan bu antioksidan maddeler, meyveden elde edilen tek yağ olan zeytinyağında bu nedenle çoktur. Bu maddeler yağın kendisini de havanın oksijenine karşı koruyarak
acılaşmasını engeller. Ancak yağlara uygulanan rafinasyon veya endüstriyel işlemler bu maddelerin miktarını azaltır.

Meme ve bağırsak kanserinde etkili

2011 Temmuz'da, "Lipids in Health and Disease-Sağlıkta ve Hastalıkta Yağlar" adlı bilimsel yayında zeytinyağı tüketim sıklığının kanser görülme sıklığı ile ters orantılı olduğunu gösteren, 13.800 hasta ve 23.340 sağlıklı kişiyi içeren 19 ayrı gözleme dayalı çalışmanın meta analizine yer verildi. Meta analiz, aynı konuda ama farklı merkezlerde yapılan çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilip değerlendirilmesi anlamına geliyor. Binlerce hasta ve sağlıklı kişiyi ayrıntılı olarak değerlendirmesi göstermiştir ki, zeytinyağı tüketimi fazla olan kişilerde meme ve bağırsak kanserleri, belirgin olarak daha az görülüyor. Çalışma bitiminde varılan sonuç ise şu: "Zeytinyağı kansere karşı koruyucudur."

Peki ya obezite?

Doğru ya zayıflamayı yağsız beslenmeyle eşdeğer tutan ve bu şekilde yağı düşman ilan eden pek çok diyet ve yanlış beslenme stili var.

Yapılan pek çok çalışmada, zeytinyağı içeren zayıflama diyetlerinin hiç yağ içermeyen diyetlere göre daha uzun dönemde ancak daha fazla kilo kaybına neden olduğu saptanmıştır. Bunun nedeni diyete lezzet katarak uygulanabilirliğini artırması, daha fazla ve uzun süre doygunluk hissi vermesi ve sebze tüketimini cazip hale getirmesidir.

Zayıflamak istiyorsanız...

Tam da bu noktada bilimin kabul ettiği bir gerçeği bir kez daha vurgulamak gerekirse ki gerekiyor: Günlük almamız gereken enerjinin yüzde 15-30'unun yağlardan gelmesi gerekiyor. Eğer zayıflamak istiyorsanız bile enerjinizin minimum yüzde 15'ini sağlıklı yağlardan almalısınız.

Zeytinyağı olarak düşünürsek, günde ortalama 2000 kalori enerji ihtiyacı olan bir birey ortalama olarak günde 60 gram yağ almalıdır. Bunun bir kısmını zaten görünmez yağlardan (et, balık, süt, yoğurt, fındık, badem, ceviz) aldığını düşünürsek, bunlara ek olarak günde ortalama 20 gram zeytinyağı alarak zeytinyağının tüm faydalarından yararlanılabilir.

UZMAN DİYETİSYEN BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİMitoloji de ve botanikte "ölümsüz ağaç" diye geçen bu tabiat mucizesinin bir tek ölüme çaresi yok adeta. Zeytinyağı kültürünü Akdeniz'e yayan ise Giritliler.

Sağlık açısından sağladığı faydaların her geçen gün daha da artacağına inandığım tabiatın sihirli formülü 'zeytinyağı'nı bir kez de ben anlatmak istiyorum.

Köpek balığı karaciğerinin aktif maddesi var

Alzheimer hastalığına karşı koruyucu etkisinden tutun da yaşlanmayı geciktirici etkilerine kadar pek çok yararı var zeytinyağının. Tüm bu etkilerinden, zeytinyağı içeriğindeki faydalı yağ asitleri, fosfor, kükürt, kalsiyum, flor, magnezyum, A, C, E ve K vitaminleri, polifenoller başta olmak üzere kuvvetli antioksidanlar ve 'squalene' sorumlu.

Squalen, son yılların gözde kansere karşı koruyucu desteklerinden 'köpek balığı karaciğeri'nin ana aktif maddesi. Zeytinyağının içerdiği squalene, aynı dozda olmasa da zeytinyağında da mevcut ve düzenli kullanıldığında mide bağırsak kanserleri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi olduğu birçok bilimsel çalışmada defalarca gündeme gelmştir.

Biliyor muydunuz ?

Zeytinyağındaki faydalı yağ asitlerinin bileşiminin anne sütüne çok yakındır.

20. yy ikinci yarısında yapılmış epidemiyolojik çalışmalar net bir şekilde gösteriyor ki Akdeniz kıyılarında yaşayan insanlar, kronik dejeneratif hastalıkların birçoğuna çok daha az yakalanıyorlar, kansere de öyleÖ Bundan en büyük pay, zeytinyağında bulunan 'doymamış' diye tabir ettiğimiz yağ asitlerini içeriyor olması.

Doymuş ve doymamış yağ nedir?

Bu doymuşluk meselesi tamamen yağın kimyasal formülü ile ilgili bir durum. Yağlar, formül olarak gliserin ve yağ asitlerinin birleşimleri. Yağ asitleri kimyasal olarak çift bağ içerip içermemelerine göre doymuş ve doymamış yağ asidi olarak sınıflandırılıyorlar. Kimyasal bağ terimi ise bu noktada, karbon atomlarını birbirine bağlayan tutunma noktalarını ifade ediyor. Çift bağ demek de, aslında yedekte bir bağ olduğu anlamına geliyor ve bu 'yedek bağ', her an dokulara saldırıp onlara zarar verne tehlikesi bulunan oksijen zararlılarına bağlanıp, onları etkisiz hale getirerek HÜCRE VE DOKULARI KORUYOR. Tüm bu sebepler yüzünden biz yağların çift bağ içermesini, yani doymamış olmasını istiyoruz.

Peki ya zeytin yaprağı ve zeytin altı suyu?

Yalnızca zeytinyağı değil zeytin yaprağının da kansere karşı savaştığına dair oldukça fazla bilimsel veri var henüz kanıtlanmamakla birlikte. Zeytin alt suyu da bilinmeyen bir başka "SAKLI CEVHER". Çoğu kez israf edilen bu kıymetli sıvıda da kuvvetli antioksidan özelliğe sahip polifenolik bileşikler ve oleoresin hidroxitirazol mevcut.

Özellikle siyah zeytin altı suyu bu açıdan çok zengin. Bir zeytin kavanozunu veya tenekesini açtığınızda o simsiyah zeytin altı suyundan birkaç kaşık aktarın zeytin tabağınıza ve salatalarınıza. Ancak beklenmiş ve üzeri küf tutmuş zeytin altı sularını asla kullanmayın, bu küflü kısımdaki 'aflatoksin' adlı maddenin kendisi karaciğer ve kalın bağırsak kanserine neden oluyor. Bir de teneke yerine cam kavanozları tercih edin çünkü ne yazık ki birçok teneke konserve, zeytin ve salça kutularının içini kaplamada kullanılan maddelerden bir kısmının kanserojen olduğu şüphesi var.

Doğumla birlikte gelen sağlık

Hamilelik dönemindeki dengeli zeytinyağı tüketimi anne karnındaki bebeğin gelişimini ve doğumunu olumlu yönde etkiliyor.

Zeytinyağı, fetusun gelişiminde önemi olan E vitaminin sağlanmasında ve doğar doğmaz oksijene uyum sağlamaya çalışan bebeklerin bu dönemdeki oksijensiz kalmaya bağlı olumsuz durumları önlemede anahtar bir role sahiptir.

Kalp ve damar hastalıkları için bir sihir

Her şeyden önce zeytinyağı tüketiminin öncelikli etkisi, kalp ve damar hastalıkları karşı koruyu ve tedavi edici olmasıdır. Zeytinyağı; kalp-damar hastalıklarının oluşum riskini azaltır ve hastalık oluştuktan sonra tekrar oluşumunu engeller

Zeytinyağdan dengeli bir diyetin

-Kanda pıhtı formunun oluşumunu önlediği,

-Toplam kan kolesterolü, LDL-kolesterol ve trigliserit seviyesini düşürdüğü bilinmektedir.

Biliyor muydunuz ?

Zeytinyağının tansiyon dengeleyici ve özellikle yüksek tansiyon hastalarında tansiyon düşürücü etkisi vardır.

Archieves of İnternational Medicine'da yer alan bir araştırmada, Farklı yağlarla beslenen çalışma grupları arasından zeytinyağı ile beslenen grupta önemli derecede tansiyon düşürücü etkisi ve bu kişilerin tansiyon ilacı ihtiyaçlarını da yüzde 48 gibi ciddi bir oranda azalttığı saptanmıştır.

Metabolik sendrom savaşçısı

İspanya'daki 2008 II.Uluslararası Zeytinyağı ve Sağlık Konsensusu Raporlarına göre, giderek artan sayıda bilimsel kanıt gösteriyor ki zeytinyağı kullanımı, beraberinde, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, obesite ve kalp damar hastalıkları ve bu hastalıklarının hepsinin birarada bulunulmasına verilen ad olan "metabolik sendrom" görülme riskinde azalmayı da beraberinde getiriyor.

Alzheimer'a karşı koruyucu

Osteoporoz (kemik erimesi), bunama ve alzheimer hastalıklarının gelişiminde zeytinyağı tüketiminin, kalsiyumun emilimini arttırması, beyin hücrelerinin zarında bulunan yağ asitlerinin yapısını oluşturması nedeniyle olumlu etkisi kanıtlanmıştır.

Zeytin yağındaki polifenolik bileşiklerin kuvvetli antioksidan ve antiinflamatuar etkileri ile alzheimer hastalığına karşı koruyucu olduğu da gündeme geldi bu kongrede. Üzerinde durulan en önemli konu şu oldu: Farklı popülasyonlar üzerinde yapılan vaka-kontrol ve panel çalışmaları gösteriyor ki Akdeniz diyeti ile beslenen İspanya, Yunanistan ve İtalya'da kanser görülme sıklığı Kuzey Avrupa ülkelerine göre çok daha azdı, özellikle de meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleri.

Sindirim sisteminin bekçilerinden

Mide, pankreas ve ince bağırsaklarda görülen reflü, pankreatit, emilim bozuklukları gibi pek çok hastalığın tedavisinde olumlu etkileri saptanmıştır.

Bağışıklık sistemini güçlendirir

Son yıllardaki çalışmalar zeytinyağının bağışıklık sistemini güçlendirici etkisini ortaya çıkarmıştır. Bu etkide lenfositlerin artışını azaltmasının önemi vardır ve inflamasyonu düzenleyici etkisi ile bazı bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde oldukça etkindir.

Biliyor muydunuz ?

Özellikle Akdeniz tipi beslenmenin, koroner arter hastalıklarını önlediği, depresyon ve ruh hali üzerine olumlu etkisinin ortaya konduğu pek çok çalışma yapılmıştır .

Kansere karşı bumerang etkisi

Beslenme ve kanser ilişkisinin araştırıldığı çalışmalar sonucunda zeytinyağı tüketiminin, bazı kanser çeşitlerine karşı, meme, prostat, endometrium, sindirim sistemi vb. özellikle koruyucu bir etki gösterdiği açıklanmıştır. Daha spesifik olarak da zeytinyağının kronik karaciğer ve kolon olarak bilinen bağırsak hastalıklarından korunmada etkili olduğu ve bu etkinin de yapısında bulunan oleik asitten kaynaklandığı bilinmektedir.

Zeytinyağındaki antioksidan maddeler ise; E vitamini, karotenler fenolik bileşikler'dir. Çoğunlukla taze meyve ve sebzelerde bulunan bu antioksidan maddeler, meyveden elde edilen tek yağ olan zeytinyağında bu nedenle çoktur. Bu maddeler yağın kendisini de havanın oksijenine karşı koruyarak
acılaşmasını engeller. Ancak yağlara uygulanan rafinasyon veya endüstriyel işlemler bu maddelerin miktarını azaltır.

Meme ve bağırsak kanserinde etkili

2011 Temmuz'da, "Lipids in Health and Disease-Sağlıkta ve Hastalıkta Yağlar" adlı bilimsel yayında zeytinyağı tüketim sıklığının kanser görülme sıklığı ile ters orantılı olduğunu gösteren, 13.800 hasta ve 23.340 sağlıklı kişiyi içeren 19 ayrı gözleme dayalı çalışmanın meta analizine yer verildi. Meta analiz, aynı konuda ama farklı merkezlerde yapılan çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilip değerlendirilmesi anlamına geliyor. Binlerce hasta ve sağlıklı kişiyi ayrıntılı olarak değerlendirmesi göstermiştir ki, zeytinyağı tüketimi fazla olan kişilerde meme ve bağırsak kanserleri, belirgin olarak daha az görülüyor. Çalışma bitiminde varılan sonuç ise şu: "Zeytinyağı kansere karşı koruyucudur."

Peki ya obezite?

Doğru ya zayıflamayı yağsız beslenmeyle eşdeğer tutan ve bu şekilde yağı düşman ilan eden pek çok diyet ve yanlış beslenme stili var.

Yapılan pek çok çalışmada, zeytinyağı içeren zayıflama diyetlerinin hiç yağ içermeyen diyetlere göre daha uzun dönemde ancak daha fazla kilo kaybına neden olduğu saptanmıştır. Bunun nedeni diyete lezzet katarak uygulanabilirliğini artırması, daha fazla ve uzun süre doygunluk hissi vermesi ve sebze tüketimini cazip hale getirmesidir.

Zayıflamak istiyorsanız...

Tam da bu noktada bilimin kabul ettiği bir gerçeği bir kez daha vurgulamak gerekirse ki gerekiyor: Günlük almamız gereken enerjinin yüzde 15-30'unun yağlardan gelmesi gerekiyor. Eğer zayıflamak istiyorsanız bile enerjinizin minimum yüzde 15'ini sağlıklı yağlardan almalısınız.

Zeytinyağı olarak düşünürsek, günde ortalama 2000 kalori enerji ihtiyacı olan bir birey ortalama olarak günde 60 gram yağ almalıdır. Bunun bir kısmını zaten görünmez yağlardan (et, balık, süt, yoğurt, fındık, badem, ceviz) aldığını düşünürsek, bunlara ek olarak günde ortalama 20 gram zeytinyağı alarak zeytinyağının tüm faydalarından yararlanılabilir.

UZMAN DİYETİSYEN BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİ

SİĞİLLERDE, CİLT PROBLEMLERİNDE VE BAZI VİRÜSLERDE GÜMÜŞ SUYUNUN KULLANILIŞI1-SiğillerSiğiller ,HPV ailesindeki virüsler...
26/11/2023

SİĞİLLERDE, CİLT PROBLEMLERİNDE VE BAZI VİRÜSLERDE GÜMÜŞ SUYUNUN KULLANILIŞI

1-Siğiller
Siğiller ,HPV ailesindeki virüslerin yol açtığı cildin üst katmanında bir enfeksiyondur.Cildin bu dış tabakasını, genellikle küçük bir çizik ile istila ettiğinde, cildin dış tabakasında hücrelerin hızla büyümesine neden olur ve siğil oluşturur.
Gümüş suyunun siğillerde kullanımı genelde şöyledir: ister siğillerinizin üzerine püskürtme yöntemi uygulayıp kurumasını bekleyin veya bir parça pamuğu gümüş suyu ile ıslatıp siil olan bölgede uzun süre bekletin.Genel yaygın kullanım şekli budur.Bunun yanında gümüş suyunu güvenli günlük dozlarda içerek kullanabilirsiniz.
2-MOLLUSCUM CONTAGIOSUM
Molluscum contagiosum iyi huylu viral bir hastalıktır. Molluscum'a neden olan virüs doğrudan veya dolaylı olarak giyim, havlu vb. ürünlerden paylaşarak geçirilebilir. Ayrıca yüzme havuzlarında da alınabilir.Küçük çocuklu aileler genellikle banyo suyunu paylaşır ve bu şekilde yayılabilir.Yetişkinler arasında cinsel temas yoluyla da geçilebilir, bu durumda Molluscum ge***al bölgenin etrafında görülür.
Gümüş suyununun bu hastalıktada kullanımı yaygındır ve sonuç alan bir çok hasta mevcuttur.Bölgeye püskürtülerek uygulanabilir. Bunun yanında gümüş suyunu güvenli günlük dozlarda içerek kullanabilirsiniz.
3-Zona
Zona, kabarcık bir deri döküntüsüne neden olabilir ve bu da iki ila dört hafta sürebilir; hatta daha uzun sürebilir. Bazı hastalar, aylarca sürebilen ciddi bir sinir ağrısı yaşarlar, hatta döküntü kaybolduktan sonra bile yıllarca bu sıkıntıyı atlatamazlar. Buna post-herpetik nevralji denir ve zona hastalığının en yaygın komplikasyonudur.Zona, su çiçeği hastalığına neden olan aynı virüs olan varicella zoster virüsünden kaynaklanır.Uzmanlar, yıllar sonra, özellikle fiziksel veya zihinsel stres dönemlerinde ve bağışıklık düşük olduğunda bu hastalığın yeniden faaliyete geçebileceğini söylerler.
Zona hastalığından kaynaklanan ağrı, genellikle kontrol edilemeyen kaşıntı ve derin, zayıflatıcı ağrılarla birlikte derin yanma veya "bıçaklama" ağrısı olarak tanımlanabilir.

Gümüş suyunun bu hastalıkta yaygın kullanımı jel şeklinde bölgeye sürülerek ve oral yolla ağızda 15-20 saniye dil atında beklettikten sonra yutulması şeklindedir.
Not: Jelinizi, ister argan yağı isterseniz de Hindistan cevizi yağının içine bir miktar gümüş suyu karıştırarak oluşturabilirsiniz.

Bu şekilde kullanımı salgının uzun sürmesini engelleyip, şiddetinin de azaltmasını sağlayacaktır.
Çok şiddetli zona meydana geldiğinde kullanıclardan bazılarının günlük 50 ml - 600 ml arası gümüş suyu yuttukları kaynaklarda mevcuttur.Aynı zamanda bu kişiler cilt lezyonlarına gün içinde 3-5 sefer gümüş suyu püskürttüklerini anlatmışlardır.

4- HIV ve Herpes Simpleks Virüsü
Araştırmalar bu virüslerde de gümüş suyunun etkili olduğunu göstermiştir.

Daha önce Gümüş Suyu kullandınız mı? Hücresel solunum üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olan kolloidal gümüş suyu, vücu...
29/10/2023

Daha önce Gümüş Suyu kullandınız mı?
Hücresel solunum üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olan kolloidal gümüş suyu, vücuda birçok açıdan fayda sağlar. Bununla birlikte, tıbbi literatür tarafından özellikle desteklenen dört kanıtlanmış iyileştirici özelliği vardır
1. Yara Bakımı / Cilt Sağlığı
Kolloidal Gümüş Suyu EgzamaRobert O. Becker, MD, kolloidal gümüş suyunun ciltte ve diğer yumuşak dokularda iyileşmeye yaradığını söylüyor. Pharmacognosy Communications tarafından 2012 yılında hazırlanan bir araştırma makalesinde, yanıklar, pamukçuklar, periodontit ve diğer durumları iyileştirmek için topikal kullanımda belirli kolloidal gümüş suyu preparatlarının düşünülmesi özellikle tavsiye edilmiştir.
Kolloidal gümüş suyu, sedef ve egzama gibi pek çok deri hastalığına iyi gelmektedir. Yanıklardan kaynaklanan doku hasarlarını kazımak ve hatta onarmak için rahatlatıcıdır.
Ayrıca, güçlü bir anti-fungal olduğu için saçkıranı kolloidal gümüş suyu ile iyileştirebilirsiniz.
2. Pembe Göz / Kulak Enfeksiyonları
Kolloidal Gümüş Suyu Pembe Göz HastalığıPembe göz, göz küresi ve göz kapağı astarını kaplayan iltihaplı bir mukozadır ve esas olarak bakteriyel veya viral bir enfeksiyondan kaynaklanır. Kolloidal gümüş suyu, bu tahriş edici ve oldukça bulaşıcı virüs ve bakterilere karşı derhal harekete geçer ve iyileşmeye katkı sağlar.
3. Sinüzit
Sinüs enfeksiyonlarını kontrol etmek için yaygın olarak kullanılan kolloidal gümüş suyu, geçen yıl Uluslararası Allerji ve Rinoloji Forumu’nda yayınlanan bir araştırmaya göre, insanlara burun spreyi olarak faydalı olabilir.
4. Zatürre (Pnömoni)
Bronşit ya da zatürre ile savaşmak söz konusu olduğunda, modern ilaçlar tedavi de sınırlı kalmıştır. Tipik olarak, antibiyotikler ilk savunma hattı olarak uygulanır, ancak zatürre viral olduğunda, antibiyotikler yardım etmez. Kolloidal gümüşün güzel tarafı, patojenden bağımsız olarak yardımcı olmasıdır.

MİGREN NEDİR?Sıradan bir baş ağrısı olmayıp, tedavisi mümkün nörolojik bir hastalık olan migren, doktora en fazla başvur...
12/10/2023

MİGREN NEDİR?

Sıradan bir baş ağrısı olmayıp, tedavisi mümkün nörolojik bir hastalık olan migren, doktora en fazla başvuru nedenleri arasındadır. Migren hormonlarının aktif olduğu genç yaşlardaki kadınlarda görülme sıklığı, erkeklerin üç katına ulaşmaktadır.

15.yy'da Japon hükümdarının çok sevdiği çay kâsesi kırılır, ustalar kâsenin parçalarını birleştirip, çatlakların üzerini...
24/07/2023

15.yy'da Japon hükümdarının çok sevdiği çay kâsesi kırılır, ustalar kâsenin parçalarını birleştirip, çatlakların üzerini altın tozu ile daha da belirginleştirirler. Hükümdar onarımı çok beğenir ve bu onarım şekli, bir el sanatı -Kintsugi- haline gelir. Hatta kırıkları özel tozlarla kaplı objeler, eski halinden daha değerli hale gelir.
Kintsugi, Japon felsefesi Wabi-Sabi’ye dayanır. Buna göre, bir eşya ya da insan, bir hasar görür, bir acı çeker ise bundan bir ders alır ve bu konuda bir anısı olur. Bu nedenle artık önceki halinden daha güzel ve değerlidir. Bu bakış, nice güzelliğin kırılınca değerini yitirdiği dünyada, kırılmaya bir yok oluş, bir değersizlik değil de yeni bir varoluş biçimi olarak bakan harika bir yaklaşımdır.

Leonard Cohen'in sözlerindeki gibi;

“Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.”

Yaşam yolculuğunda çatlaklarımız, can kırıklarımız vardır elbet. Gizlemek, görmezden gelmek yerine, her birini sevecenlik ile taşıyalım.
KUSURLULUĞUN MÜKEMMELLİĞİNE SAHİP OLABİLİRİZ...👏🤗

*Sevgili arkadaşlar, sıcaklara hazır olun!*  *Uzmanlar, bu yıl 60 yılda bir görülen bunaltıcı sıcaklar yaşanacağını ve b...
11/07/2023

*Sevgili arkadaşlar, sıcaklara hazır olun!*

*Uzmanlar, bu yıl 60 yılda bir görülen bunaltıcı sıcaklar yaşanacağını ve bu yıl, termometrenin 45°C'nin üzerine çıkacağını hatırlatıyor. Şu anda Malezya, Endonezya, Singapur ve diğer bazı ülkelerde bir "sıcak hava dalgası" yaşanıyor....*

*- 40°C ile 50°C arasındaki yüksek sıcaklıklara hazırlıklı olun.
Her zaman oda sıcaklığında temiz su için ve suyu yavaşça alın.

*Soğuk su veya buzdan kaçının.*
*Sıcak bir günde aşağıdakileri yapın:*

*NE YAPMALI VE NE YAPMAMALI?*

*1. Doktorlar, sıcaklık 40°C'ye ulaştığında çok soğuk su içilmemesini tavsiye ediyor çünkü küçük kan damarlarımız yırtılabilir veya patlayabilir.*

Bir doktor, sıcak bir günde arkadaşının sokaktan geldiğini, çok terledigi için, bir an önce serinlemek amacıyla, hemen ayaklarını soğuk suyla yıkadığını izledi...
ve
Birden adamın olduğu yere düştüğünü gördü ..

Hemen ambulans çağrıldı ve hastaneye götürüldü elbette..

*2. Sıcaklık 38°C'nin üzerine çıktığında ve siz sokaktan geldiğinizde...
👆🏼 Soğuk su içmeyin. Sıcak veya ılık su içebilirsiniz, ancak yavaş içebilirsiniz.

👆🏼Ellerinizi veya ayaklarınızı hemen yıkamayın ve cildinizin güneşe maruz bırakmayın.
👆🏼 Banyo yapmadan veya duş almadan önce en az 30 dakika kadar bekleyin.*

*3. Sıcaktan bunalınca hemen serin bir duş alımak tehlikelidir... Duş aldıktan sonra hastaneye felç olarak gelen çok kişi vardır..

*İHTİYATİ ÖNLEMLER:*

*Yaz aylarında veya çok yorgunsanız hemen çok soğuk su içmeyin, çünkü bu damarların veya kan damarlarının daralmasına neden olarak felce yol açabilir.*

👆🏼İletin ve birbirinizle paylaşın! Daha fazla kişinin bilmesini sağlayın 🙏🏼

KEKİK NEDİR? DUNYA BUNU NEDEN GİZLİYOR ?Kekiğe ilgi duyan bir halk hekimi kekiği araştırmaya başlar. Kekikle ilgili çalı...
22/06/2023

KEKİK NEDİR? DUNYA BUNU NEDEN GİZLİYOR ?

Kekiğe ilgi duyan bir halk hekimi kekiği araştırmaya başlar. Kekikle ilgili çalışmalar yaparken kekiğin öldürmediği 1 tek mikrop bakteri virüs olmadığını farkeder.
Almanya'da bilimsel araştırma yaparken Türkiye'den kekik iksiri ister .

Amacı kekiğin etkisini bakteri ve virüs lerdeki etkisini kanitlamaktir. Labaratuarin soğutucu dolabına kekik iksirini koyar ama ağzını acik unutur. Sabah geldiklerinde diğer tüm dolapdaki araştırma ve deneme için bulunan tüm bakteri ve mikroplari öldürdüğünü farkederler.

Tüm biolog ve araştırmacılar çok şaşırır. İş o kadar ciddi boyuta ulaşır ki araştırma ekibi korkar ve araştırma yapmakdan vazgeçer. Çünkü kekiğin gündeme gelmesi dünya kimya sanayinin çökmesi anlamına gelmektedir. Tamamen doğaldır ve çok güçlüdür.

kekik yağında yaşayan 1 tek canlı özel bir enzim olduğunu farkeder. Ve bu enzim kekik yağında mayalanir. Bu enzimi bitkiler üretir ve elde edilmesi zordur.
Kekik mikrop öldürücü özelliği ile antiseptik, antimikrobik bir bitkidir.

Ayrıca içeriğindeki maddelerle vücutta hücre koruma sistemlerini güçlendirmesiyle antioksidan, kanser oluşumunu engellemesiyle antikanserojen, her türlü karın ağrısı ve gaz giderici özelliği ile antispazmodik, romatizmal hastalıkları iyileştirmesiyle antiromatizmal,

diyabet hastalığını engellemesiyle antidiyabetik ve vücuttaki kolestrol oranını ayarlamasıyla antikolestremik özellikler taşımaktadır. Bu özellikleri ile kekik, yaşlılığı geciktirmekte, tümör oluşumunu engellemekte, şeker hastalığına iyi gelmekte ve iyi gelmekte ve gıdaların
bozulmasın doğal yolla engellemektedir.
FAYDALARI Bedeni kuvvetlendirir
Hazmı kolaylaştırır.
İştahsızlığı giderir.
Sinirleri kuvvetlendirir.
Kalp çarpıntılarını keser.
Bağırsak iltihabını iyileştirir. Salgı bezlerinin düzenli çalışmasını sağlar

Böbreklerde ve mesanedeki mikropları öldürür.
kanser hücrelerinin yeni damar
oluşturmasını önler. Afrodizyak özelliği vardır.
Hastalıklara karşı direnme gücünü artırır. cocuklarda görülen kansızlığı giderir.
Kan dolaşımını düzenler.

Müzmin öksürük, astım, bronşit ve zatüreede tedavi eder. Grip, nezle ve anjinde tedavi eder. Kekik suyu romatizma ağrılarını dindirir. Kandaki şeker miktarını azaltır şeker hastalarının yaralarını 1 haftada iyileştirir. göz kurlarını düşürür

Pankreas onarımı yapıyor insülin salgılanması sağlar şeker tedavisinde çok etkilidir
kekik yağından 100 kat etkilidir tüm canlıların üzeri kitin kaplıdır. Bu çok güçlü bir zırhdır. Bedende ki solucan kurt ve parazitlerin yumurtalarını çatlatır ve

öldürür bunu yapan tek ilaçtır. mantarı hastalıklarda 100 de 99 etkilidir parmak arasındaki yaraları kaşıntıyı 3 günde tedavi eder. ayak kokusunu önler Ge***al mantarda çok etkilidir intolasodik asit çıkarır

bitkilerde kullanabilirsiniz canlandigini görürsün zararlı böcekleri öldürür sivrisinek
yaşamaz. Odaya sivrisinek gelmez
buharını nefes açar bademcik rahatsızlığı 1dakika gargadada
30 dakikada ağrı kalmaz binlerce yıldır yörüklerin kullandığı ilk bitkidir

ağız kokusuda kalmaz
en büyük özelliği sindirim sistemindeki faydali ise ise kendine çevirerek üretir.
Değilse öldürür hücre duvarlarını güçlendirir. kulunc ve sırt ağrısında muhteşemdir katarak için suyu ile gözü yıkayın abd de meksikalı kökenli tip profesörü

prostat kanserinde 100 de 70 tedavi ettiğini belgelemistir.isteyene verebiliriz kadınlarda göğüs kanserinde 100 de 63 etkilidir
arı varao hastalığında etkilidir nefes açar astım tedavi eder
arı kekiği çok sever
insülin salgısını artırır insülin kanallarını açar

kullandığınız suyun temiz olup olmadığını test eder
yağları eritir Zayıflatir eklem ağrılarına iyi gelir gastrit tedavi eder tüm mide ağrıları kısa
sürede yok eder ayak kokusunu tedavi eder tırnak mantarı ni tedavi eder bitkilerde kök hastalıklarında etkilidir klima temizler

demir ve kalsiyum tuzları vardır yorgunlukla ve dinç olmak için idealdir iltihap giderici
ağrı dindirici balgam söktürücü,
güçlendirici ferahlatıcı
immun sistemi takviye edici dezenfekte edici hazmı kolaylaştırıcı etkisi muhteşem dir.

Tabi ki bilgiler internetten alıntıdır araştırıp doktora danışmadan tüketmeyiniz.

Address

Buca

Opening Hours

Monday 09:00 - 18:30
Tuesday 09:00 - 18:30
Wednesday 09:00 - 18:30
Thursday 09:00 - 18:30
Friday 09:00 - 18:30
Saturday 09:00 - 13:30

Telephone

+905322456574

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Doğanın Mücizeleri ile Şifa posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share