29/01/2025
"Melekler ve Cinler: Yaratılış Amaçları ve Özellikleri"
"Cin ve Melek Kavramlarının Derin Anlamları"
---
Cin kelimesi aslında hem çatı bir kelimedir hem de bir ünvandır. Örneğin, çok zeki ya da uyanık bir kişi hakkında bazen halk arasında "Bu adam cin gibi" veya "Falanca kişi cin gibi" derler. Yine, mesela bazı kişilere halk arasında bazen "Cin olmadan adam mı çarpıyorsun?" denir. İşte tam da burada unvan olarak cin kelimesi ünvan olarak kullanılmıştır.
Kısaca, cin kelimesinin unvan olarak kullanıldığını açıkladık. Şimdi gelelim cin kelimesinin bir çatı kelime olmasının açılımına. Şimdi birçok kişi tarafından standart olarak bilinen bir konudan başlayacak olursak, cin demek gizlenen, örtünen anlamını taşır. İşin bu kısmı hemen herkes tarafından standart olarak bilinen bir kısımdır; ancak bu bilgi eksiktir. Çünkü örnek olarak melek kelimesi de aslında hem unvan hem de çatı kelimedir. Ancak burada söz konusu olan, cinlere neden melek demeyiz veya meleklere neden cin demeyiz? Öyle ya, cin kelimesi herkes tarafından "gizlenmiş, örtünen ya da gizli" anlamına geliyordu. İşte bu yüzden bizler cinleri çıplak gözle, yani fani olan bedenimize ait olan gözlerimizle göremiyoruz. Ee o zaman, peki melekleri neden göremiyoruz? O halde melekler de aynı cinlerde olduğu gibi gizli ya da gizlenen, örtünen diyebilir miyiz?
O halde meleklere de cin dememiz gerekirdi. Peki, neden meleklere cin demiyoruz veya neden cinlere melek demiyoruz? Şimdi az önce yukarıda da bahsettiğim gibi, cinlere, yani cin kelimesinin anlamı olarak ve standart olarak halk arasında herkesin bildiği gibi "gizlenen, örtünen ya da gizli" diyoruz. Evet, bu doğru ama eksik bilgi demiştim. İşte şimdi de bilginin geri kalan kısmını açıklıyorum. İşin diğer boyutu olan cin kelimesinin unvan olarak kullanılması konusunun dışında, cin kelimesinin çatı bir kelime olan boyutunun tam açılımı, yani eksik kısmı da şu şekildedir:
Cin kelimesi, nefsani vasıflara sahip olan, yani insanlar gibi nefsani vasıflara sahip olan varlıklar anlamına gelir. Örneğin, insanlar gibi dişisi ve erkeği olan, insanlar gibi acıkınca yiyen, susayınca su içen, uykusu gelince uyuyan, yorulunca dinlenen, insanlar gibi bir babadan olup bir anadan doğan, büyüyen, evlenen, çocuk sahibi olan, yaşlanan ve ölen vs.vs. varlıklar... Kısaca, biz bu vasıflara "nefsani vasıflar" diyor ve şu şekilde açıklıyoruz: Cin kelimesinin çatı kelime olmasının eksik kısmı, nefsani vasıflara sahip olan ama aynı zamanda sonsuz yaratıcı tarafından yaratılmış olup'ta faniyetin, yani biz insanlar olarak etten kemikten yaratılmış olan bedenimizin gözünden gizlenmiş olan ama aynı sınırlı olarak yaratıcı olan varlıklar'a cin deriz.
Faniyetin gözünden gizlenmiş olan, fakat aynı zamanda en büyük, sonsuz, sınırsız yaratıcı tarafından yaratılmış olan sınırlı, yani kısıtlı yaratıcı varlıklara cin diyoruz. Bunun çatı kelime olmasının en büyük sebebi ise biz bunun içine, yani kısaca konuyu toparlayacak olursak, nefsani vasıflara sahip olan, aynı zamanda faniyetin gözünden gizlenmiş olan ve aynı zamanda en büyük, sonsuz yaratıcı tarafından yaratılmış olan sınırlı yaratıcı varlıkları katıyoruz. Bunun içine Anunakileri, İgigileri, Nefilimleri, Reptilyanları ve bilimum "uzaylı" denen birçok farklı türden varlıkları dahil edebiliriz.
Ancak melek kelimesi de aynı şekilde cin kelimesinde olduğu gibi hem unvan olarak kullanılmıştır hem de çatı bir kelimedir. Mesela bazı insanlar çok iyi, çok temiz, yani temiz kalpli, saf, iyi düşünceli insanlar olarak tanımlanır. Halk arasında bazen "Melek gibi adam" deriz veya "Falanca kişi melek gibi biri" deriz. Küçük çocuklara "Onlar melek" deriz yahut bazı güzel ya da iyi niyetli olan kadınlara "Kanatsız melek" deriz.
Kısaca, işin unvan kısmı bu şekildedir. Ancak yine işin çatı kelime olan kısmına gelince, şöyle bir örnek verecek olursak: Hepimizin evinde birtakım eşyalar vardır. Mesela bunlardan birisi buzdolabı, bir diğeri çamaşır makinesi, bir diğeri bulaşık makinesi... Şimdi mesela herhangi bir markaya ait olan bir üretici firma tarafından üretilen bir buzdolabı ile bir çamaşır makinesini kıyaslayacak olursak: Üretici firma, buzdolabını evimizdeki çeşitli gıdaları serin tutmak, ömrünü uzatmak ve saklamak amaçlı üretmiştir. Aynı şekilde, aynı üretici firma çamaşır makinesini de evdeki kirli çamaşırları yıkama amaçlı üretmiştir.
Çamaşır makinesinde gıdaları saklayamayız. Aynı şekilde buzdolabında çamaşırları yıkayamayız. Kısaca çamaşır makinesi, çamaşır yıkamak amaçlı üretildiği için sadece bu amaca hizmet ederken buzdolabı da yiyecekleri saklamak amaçlı üretildiği için sadece bu amaca hizmet eder. Ancak burada yine önemli bir konu var: Gerek buzdolabı, gerek çamaşır makinesi, gerekse herhangi bir eşya, hangi amaç için üretilmişse sadece o amaca hizmet eder; onun dışında hiçbir farklı amaca hizmet edemez. Aynı şekilde, dişisi ve erkeği yoktur; yemez, içmez, uyumaz, yorulmaz, doğmaz, büyümez...
İşte melekler de aynı şekilde dişisi ve erkeği yoktur; nefsani vasıflara sahip değildir, yani nefsani vasıflardan münezzehtir. Onlar bir babadan olup bir anneden doğmamıştır; evlenmez, çocuk yapmaz, yaşlanmaz, yorulmaz, uyumaz, dinlenmez, yemez, içmez...
Melekler, hangi amaç için sonsuz yaratıcı tarafından yaratılmışsa o amaca hizmet etmekten başka bir amaca hizmet edemez. Örneğin, Kirâmen Kâtibîn melekleri: Her insanın bir sağ omzunda ve bir sol omzunda iki tane Kirâmen Kâtibîn meleği vardır. Biri kişinin günahlarını yazar, diğeri sevaplarını yazar. Ancak hiçbir canlının canını almaz, alamaz; çünkü can alma görevi Azrail adlı meleğe verilmiştir.
Ancak Azrail adlı melek de bir melektir, Kirâmen Kâtibîn melekleri de birer melektir; ama görevleri ve yaratılış amaçları farklıdır. Her meleğin yaratılış amacı farklı olduğu için her melek sadece kendi yaratılış amacına hizmet eder; bunun dışına çıkamaz.
Kısaca, melek kelimesinin tam açılımı, yani çatı kelime olan kısmı ise: Nefsani vasıflardan münezzeh olup, aynı zamanda faniyetin gözünden gizlenmiş olan ve en büyük, sonsuz yaratıcı tarafından yaratılmış sınırlı yaratıcı varlıklara da melek denir.