Atelye8

Atelye8 Yoga, nefes ve meditasyon dersleri
Ses banyosu seansları
Mandala atölyeleri

27/06/2023
Genellikle akdeniz ikliminde yetişen lavantanın yirmiye yakın türü olduğu bilinmektedir. Rahatlatıcı kokusu sebebiyle bi...
25/06/2023

Genellikle akdeniz ikliminde yetişen lavantanın yirmiye yakın türü olduğu bilinmektedir. Rahatlatıcı kokusu sebebiyle binlerce yıldır insanlar tarafından kullanılan lavanta bitkisi antiseptik özelliklere sahiptir. Bu bitkiden elde edilen uçucu yağın etkileri ise oldukça etkileyici.

Tarihte Eski Mısır’da mumyalama için kullanılmış olan lavanta yağı, Antik Yunan’da ise uykusuzluk ve sırt ağrılarının tedavisinde kullanılmış olmasıyla biliniyor. Cilt sağlığından tutun da psikolojik rahatlamaya kadar uzanan geniş bir yelpazede fayda sağlamakta.

Peki lavanta yağının faydaları nelerdir?

Antioksidan özelliğiyle cildi serbest radikallerden korur, aydınlatır, nemlendirir. Bu etkisi sebebiyle kozmetik sektöründe sıklıkla yaşlanma karşıtı olarak kullanılır.

İçeriğindeki anti-inflamatuar etkili beta-karyofillen ile yara iyileşmelerini hızlandırır.

Antiseptik özelliği ile sivilcelerin iyileşmesine yardım ettiği gibi, bakteri ve mantar oluşumunu da önler.

Böcek sokmalarında ve güneş yanığında ise yatıştırıcı etkiye sahiptir.

Lokal ağrı kesici olarak da etki gösteren lavanta uçucu yağı, kokusu ile zihni yatıştırır ve sakinleşmeye yardımcı olur. Bu etkisi, uyku sorunu yaşayan kişilerde uykuya dalmayı kolaylaştırır.

Böcek ve sinekleri uzak tutmada etkili olduğu bilinmektedir.

Lavanta yağı ile ilgili bir diğer detay ise; köpek ve atlarda kullanımının güvenli olmasıdır.

NOT: Bu sitede paylaşılan bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır ve hiçbir şekilde tanı, teşhis veya tedavi amaçlı kullanılmamalıdır. Eğer yaşadığınız ciddi bir sağlık sorunu var ise lütfen uygulamadan önce hekiminize danışınız.

Savasana (Ceset Duruşu)Hatha Yoga Pradipika’nın ilk bölümünün 32. Kısmında şöyle bir ibare geçer: “Kişinin yere sırt üst...
23/06/2023

Savasana (Ceset Duruşu)

Hatha Yoga Pradipika’nın ilk bölümünün 32. Kısmında şöyle bir ibare geçer: “Kişinin yere sırt üstü uzanarak ceset gibi yatmasına Shavasana denir. Bu, diğer pozlar tarafından oluşan yorgunluğun kaldırılmasını ve zihnin sakinleşmesini sağlar.”

‘Shava’ ceset demektir. Bu yoga pozunda amaç, bir ceset gibi kıpırtısızca uzanmaktır. Bir süre hareketsiz kalarak ve zihni tamamen bilinçli seviyede tutarak, zamanla rahatlama öğrenilir. Bu bilinçli rahatlama, bedende ve zihinde, enerjilenmeyi ve tazelenmeyi sağlar. Bu kolay görünen poz, aslında belki de yoga pratiği seviyesinden ve esneklikten bağımsız olarak uzmanlaşılması en zor pozlardan biridir.

Shavasana, birçok varyasyon ile zenginleştirilebilir fakat orjinal formu temeli oluşturur. Enerji seviyesini yükselten bir poz olmasından dolayı, genellikle yoga pratiklerinde sıkça kullanılır.

Faydaları:

Bu poz sırasında gözleri kapatıp nefese odaklanmak ve bedeni rahatlatmak gerekir. Eğer doğru nefes tekniği ile uygulanırsa, bedene birçok fayda sağlar. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Shavasana öncelikle nefesi sakinleştirir ve bu da tüm bedenin rahatlamasına yardımcı olur,
Omurganın yere teması ile dinlenmesi sayesinde sinir sistemini sakinleştirir,
Bu pozda kasların rahatlaması sonucu (ki bu pratik ile artacaktır) stress azalır, hücre ve doku yenilenmesine katkı sağlar,
Anksiyete, insomniya ve tansiyon gibi strese bağlı rahatsızlıkların giderilmesinde rol oynar,
Kişinin kendisiyle bağlantıya geçmesine yardımcı olur,
Solunum sistemi ve kardiyovasküler system üzerinde onarcı etkiye sahiptir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler:

Oldukça güvenli bir poz olmakla beraber, uzmanlaşılması oldukça zor bir pozdur. Birçok insan gerek kişilik özellikleri, gerekse sahip oldukları iş alışkanlıkları sebebiyle bu poz içerisinde rahatlamakta zorlanabilir. Bu duruma birkaç örnek vermek gerekirse:

Kişi çalışma sırasında yeterince yorulmadıysa veya dinlenme ihtiyacı içerisinde değilse,
Kişinin zihni dağınık bir haldeyse ve rahatlama konusunda sıkıntı yaşıyorsa,
Kişinin bedeninde haddinden fazla bir ağrı/acı mevcutsa,
Kişi mide asidi ile ilgili sorun yaşıyorsa…
Yukarıda yer alan bu durumlarda Shavasana uygulandığında beklenen rahatlatıcı etkiye ulaşılması mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda eğitmen tarafından özel ilginin sağlanabileceği birebir çalışma gerekebilir.

AUMBhoor Bhuwa SwahaTat Savitur Waren YamBhargo Devasya Dhee MahiDhiyo Yo Nah Pracho DayatDili: Sanskritçeİşlevi: Zihnin...
20/06/2023

AUM
Bhoor Bhuwa Swaha
Tat Savitur Waren Yam
Bhargo Devasya Dhee Mahi
Dhiyo Yo Nah Pracho Dayat

Dili: Sanskritçe
İşlevi: Zihnin ve hafızanın güçlenmesi, konsantrasyonun arttırılması

Anlamı:
Fiziksel, zihinsel ve ruhsal formlarda
Işık formunda varolan
O yüce yaratıcıya tefekkür ederim
O, zihnimizi aydınlatır

Okunuşu:
AUM
Bur Buva Svaha
Tat Savitur Vareni Yam
Bargo Devasya Di Mahi
Diyo Yo Naha Praço Dayat

Sesle şifa, ses enerjisinin bilinçli olarak belirlenmiş niyetlere ulaşmakta, insan sağlığını desteklemek, geliştirmek ve...
15/06/2023

Sesle şifa, ses enerjisinin bilinçli olarak belirlenmiş niyetlere ulaşmakta, insan sağlığını desteklemek, geliştirmek ve düzeltmek için kullanılmasıdır.

Tarihte sesin bu iyileştirici ve dönüştürücü gücü pek çok kültürde ve kadim uygarlıkta kullanılmıştır. Antik Mısır, Anadolu toprakları, Hindistan bu uygarlıklardan; Şamanizm, Budizm, Sufizm bu kültürlerden sadece birkaçıdır. Günümüzde ise sesle şifa alanıyla uğraşanlar temel bir eğitim aldıktan sonra kendi yollarını oluşturmaktadırlar.

Frekans + Niyet = Şifalanma

Japon bilim adamı Masaru Emoto’nun “The Hidden Messages in Water” kitabında, değişik ses frekans uygulamaları ile su üzerinde yapmış olduğu araştırmalar yer alır. Burada belirli seslerin su üzerindeki etkisi incelenmiş ve sonuçlar fotoğraflandırılmıştır. Olumlu niyet içeren ve harmonik seslerde sonuç düzenli ve estetik çıkarken; olumsuz niyet içeren ve düzensiz seslerde sonuçların dağınık ve bozulmaya uğramış olduğu gözlemlenmiştir.

Buradan hareketle bedenimizin %70’inin su olduğunu ve sesin suya etkisini bir araya getirdiğimizde, ses ve niyetin birleşimi ile şifalanmanın nasıl gerçekleştiğini anlamamız oldukça kolaylaşıyor.

Soundhealing:
“Soundhealing” terimi ise yaklaşık 30 ila 40 yıl önce Amerika’da ortaya çıkmıştır. O dönem çiçek çocuklar olarak adlandırılan bir grup insan Hindistan, Nepal ve Tibet’e yapmış oldukları seyahatlerde Tibet kaseleri, Gonglar ve bunlar gibi çeşitli ses enstrümanlarıyla tanışmış, deneyimlemiş ve Batı dünyasıyla tanıştırmak için bunları ülkelerine getirmişlerdir.

Zaman içerisinde sesin şifalandırıcı gücü bilimsel olarak da ilgi çekmiştir. Sistematik olarak yapılan çalışmalar sonucunda bu enstrümanların, insanların beden, zihin ve ruh sağlığına olan etkileri keşfedilmeye başlanmıştır. Bilinçli uygulamalarla fiziksel olarak stresin azaltılmasında, ban basıncının ve kalp atımlarının düzenlenmesinde, kasların gevşetilmesinde, kandaki oksijen ve nitrik oksit seviyesinin arttırılmasında, hormon dengesinin düzenlenmesinde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde ve bedendeki enerji akışının dengelenmesindeki faydaları gözlemlenmektedir.

Zihinsel alanda ise beyin dalgalarını etkileyerek zihinsel yorgunluğun giderilmesinde rol oynadığı, konsantrasyonu arttırdığı, korkuların çözülmesinde yarar sağladığı, davranış ve düşünce kalıplarının fark edilmesinde yardım ettiği saptanmıştır.

Tüm bu çalışmalar sonucunda bu enstrümanlar dünya çapında yayılmaya başlamıştır. Zaman içerisinde dünyanın farklı yerlerinden çeşitli enstrümanlar da etkilerine göre çalışmalara eklenmiş ve kombine edilmiştir.

Sesle Şifada Kullanılan Enstrümanlar:

İnsan sesi: tonlama, şarkılar, mantralar, ikarolar…

Tibet Kaseleri:
Tibet kaseleri binlerce yıl önce Tibetli rahipler tarafından meditasyon ve dualarda yardımcı olarak kullanıldığı gibi; yemek yemek ve yemek saklamak için kullanılıyordu. 1960 ve 70’li yıllarda batılı gezginlerin seyahatlerinde keşfedilmesiyle beraber, günümüze kadar yapılan araştırma ve çalışmalarda Tibet kaselerinin teröpatik etkileri bulunmuş ve insanlığın faydasına sunulmuştur.
Şifa amaçlı Tibet kaseleri içinde bakır, kurşun, demir, kalay, altın, gümüş ve civanın da bulunduğu 7 ila 12 adet metalin bir araya gelmesi ve oluşturdukları simya ile üretilmektedir. Turistik amaçlı olarak alüminyum ve hurda metallerden üretilenleri de vardır, fakat bu kaselerin şifa verici etkisi orijinallerine oranla yok denecek kadar azdır.

Kristal Kaseler:
Kristal kaseler yaklaşık olarak son 30 sene içinde sesle şifa alanında kullanılmaya başlanmıştır. Kristal kaselerin yapısı %98 kristal Quartz’dır ve aynı cam gibi yüksek dereceli ısılarda üretilir. Genel olarak buzlu, transparan ve Ametist vb. diğer değerli taşlardan olmak üzere 3 çeşit şeklinde üretilmektedir.
Tibet kaselerine göre hemen sizi içine alan daha derin ve güçlü sesleri vardır. Tibet kaselerinden yapısal olarak farklılığı dışında ses olarak da farkı vardır. Tibet kaseleri 3 farklı ton içerirken, kristal kaselerde tek bir ses, ton vardır. Ses yoğunluğu yüksek olduğu için daha yavaş sakin vuruşlar veya çevirmeler ile ses çıkarılması gerekir. Her ses ton kombinasyonu ses meditasyonuna katılanda değişik haller yaşatmaktadır.

Gonglar
Vurmalı enstrümanlar: Şaman Davulu, Djembe, Bendir, Erbane…

Üflemeli enstrümanlar: Peru Flüdü, Ney, Didgeridoo…

Telli enstrümanlar: Gitar, Monochord…

Elektronik enstrümanlar

Fizikte ses, akustik dalga halinde seyreden, periyodik basınç değişimleri olarak gözlemlenen bir titreşim türüdür. Bir e...
13/06/2023

Fizikte ses, akustik dalga halinde seyreden, periyodik basınç değişimleri olarak gözlemlenen bir titreşim türüdür. Bir enerji türü olarak ele alınır. Gaz, sıvı ya da katı bir ortamdaki moleküllerin titreşmesi sonucu oluşur ve bulunduğu ortamdaki moleküller vasıtasıyla iletilir. Yayılması için maddesel ortama ihtiyaç olması nedeniyle boşlukta yayılamaz.

İnsan fizyolojisinde kulak tarafından algılanan ve beyin tarafından işlenen ses, 5 duyudan biri olan duymanın temeli olarak değerlendirilir. Sesin insan tarafından duyulur olması; titreşim (ses kaynağı), titreşimin iletilmesini sağlayacak uygun ortam, sesin duyulabilir aralıkta olması (işitme aralığı, Hertz) ve sesin şiddeti (desibeli) gibi faktörlere bağlıdır.

Ortam:
Kendisi hareket etmek yerine maddenin taneciklerini titreştirerek yayılan ses, aynı denizde oluşan dalgaların birbirleri ardına yükselip alçalmaları gibi, dalgalar halinde hareket eder. Bu nedenle ortamdaki taneciklerin yoğunluğu ne kadar fazla ise, sesin yayılması da o kadar hızlı olur. Aynı mantıkla en yavaş hareketini gazda yaparken (örn. Hava), sıvıda (örn. Su) daha hızlı hareket eder, en hızlı hareketiyse katı ortamlarda olur. Sesin bir dalga oluşturmak için aldığı yola dalga boyu adı verilir. Havada bu süre saniyede 340 metre iken, suda 3.000 ila 5.000 metre, tahtada 4.000 ila 6.000 metre, çelikte ise 8.000 metredir.

Frekans:
Sesin birim zamanda (genellikle saniye) yaptığı titreşim miktarı ise frekans yani sıklık olarak isimlendirilir. Birim olarak Hertz ile ifade edilir. İnsan kulağının algılayabildiği frekans aralığı 20 ile 20.000 Hertz olarak geçer fakat gençlerde duyulabilen frekans aralığı daha fazlayken, yaş ilerlemesiyle beraber bu aralığın da daralmaya başladığı gözlemlenmektedir. Ortalama alınan değerlere göre insanlar yaklaşık olarak 16.000 Hertz’e kadar duyabilirken, köpekler 60.000 Hertz, kediler 80.000 Hertz, fareler 100.000 Hertz, yunuslar 150.000 Hertz ve yarasalar 200.000 Hertz’e kadar duyabilmektedirler.

Şiddet:
Sesin yayılırken oluşturduğu dalganın enerji yoğunluğu ise şiddeti olarak isimlendirilir. Desibel ile ifade edilen şiddeti ne kadar yüksek ise, dağılmadan kat edebileceği yol o kadar artar. Bu şekilde daha uzağa gidebilir. İnsan kulağının algılayabileceği aralık 0 ile 140 desibel arasıdır. Bundan daha şiddetli sesler, kulak yapısına zarar verirler.

İnsan Fizyolojisi:
Uygun ortamda, frekansta ve şiddette olan ses, sağlıklı bir insan tarafından algılanabilir nitelik taşır. Bu durumda ses dalgası kulak kepçesine gelir ve kulak yoluna doğru ilerler. Kulak zarına ulaştığında zarı titreştirir. Burada oluşan titreşimler Kemik Köprü veya Osiküler Zincir olarak da bilinen Çekiç, Örs ve Üzengi kemikleri tarafından Oval Pencere’ye iletilir. İç kulağa geçiş yapan titreşimler Salyangoz olarak da bilinen Koklea’ya iletildikten sonra Tüy Hücreler olarak bilinen ve sesin algılanmasında rol oynayan duyu hücreleri tarafından algılanıp işitme sinirleri vasıtasıyla beyne iletilir. Sesin duyulması ise beyinde bu sinyallerin işlenmesinden sonra gerçekleşir.

Felsefe YogaPancha Kosha: Varlığın Kılıflarıİdil Naz Erler28 Eylül 20205 minute readYoga felsefesinde yaratılışın 5 katm...
10/06/2023

Felsefe Yoga
Pancha Kosha: Varlığın Kılıfları
İdil Naz Erler28 Eylül 20205 minute read
Yoga felsefesinde yaratılışın 5 katmanlı bir yapısı olduğu ifade edilir. İnsan bu 5 katmanın her birini algılamaya ve deneyimlemeye muktedirdir. Bu katmanlar “Kosha” yani kılıf olarak isimlendirilir. İçten başlandığında tamamen fiziksel olarak algılanabilen bir katmanla karşılaşılmasına rağmen, katmanlar aynı bir soğanın kabukları gibi dışarı doğru soyuldukça, giderek daha saydam ve fiziksel olarak algılanması güç katmanlara dönüşür. Bu katmanlar içten dışa şu şekilde sıralanır; Annamaya Kosha, Pranamaya Kosha, Manomaya Kosha, Vijnanamaya Kosha ve Anandamaya Kosha.

Pancha Kosha (Varlığın 5 Kılıfı)
Kosha (Türkçe okunuşuyla “koşa”) için zaten katman yahut kılıf kelimesini kullanabileceğimizden bahsettiğimize göre, sıra Maya kısmında… Hindistan’da verdiğim derslerden birinde tam da bu noktada öğrencilerden biri şu soruyu sormuştu ve cevabı bulmak için tüm kitapları karıştırmıştım, en sonunda da kendi öğretmenime gitmem gerekmişti; “Maya kelimesi için illüzyon anlamına geliyor demiştiniz, bu kılıfların adında da aynı kelime geçiyor. Bu kılıflar da bir illüzyon mu?”

Bu katmanlar gerçekte var olan tekliğin, katmanlar halinde zihnen anlaşılabilmesi için oluşturulmuş isimlerdir. Bu katmanların içeriğindeki her şey gerçek olmakla beraber, bunların katmanlar halinde, birbirlerinden ayrı var olmaları mümkün değildir ve bu isimlendirmede illüzyon olarak adlandırılan budur. Zira eğer bu katmanlar arasında uyum, beraberlik ve denge olmazsa duyusal ve hazsal dünyanın sahte ve karanlık bir kopyası haline gelirler. Bu durum kaçınılmaz bir yabancılaşma ve bölünmeyle sonuçlanır. Teklik içerisinden dualiteye; tamlık ve bütünlüğün huzuru içerisinden kargaşa, kafa karışıklığı ve rahatsızlığa doğru sürüklenmeye sebep olur. 5 katmanın hizaya gelmesi ve dengede olması ise bölünmeyi ortadan kaldırarak kişiyi tekrar bütünlük haline geri döndürür. Dıştan içe, içten dışa iletişimi tekrar kurarak, bağlantıyı sağlar. İçsel uyum halinin sağlanmasıyla kişi doğasındaki huzur, özgürlük, mutluluk, sevgi ve bilgelik kaynaklarına ulaşabilir hale gelir.

1- Annamaya Kosha:

Annamaya Kosha, varoluşun en kaba formudur. Fiziksel bir formun bulunmasını sağlayan bu katmandır. Anna kelimesi besin olarak çevrilebilir zira bedenimizi oluşturan hücreler nasıl tükettiğimiz besinlerle yapılanıyorsa, varoluşun bu katmanının da besine ihtiyacı vardır. Fiziksel boyuttaki gözlemlenebilir tüm değişiklikler, diğer katmanları da doğrudan etkiler.

Katmanları insan üzerinden anlatacak olursak; bu katman etiyle, kemiğiyle, organlarıyla, dokularıyla bedenin fiziksel kısmının tamamını kapsar. Aynı mantıkla bedenin nasıl beslendiği ve ona nasıl bakıldığı da enerjiyi, zihni, aklı ve saadeti direkt olarak etkiler. Burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri besin dendiğinde sadece yiyecek değil, su ve nefesin de akla gelmesi olmalıdır. Bunların hepsi Annamaya Kosha’yı besleyen birer Prana kaynağıdır. Beden yiyecek olmadan 6 haftaya kadar hayatta kalabilirken, susuz bu süre 6 güne, nefessiz ise dakikalara inmektedir. Bu nedenle en hayati Prana kaynağı yani besin, nefeste yatar.

2- Pranamaya Kosha:

Pranamaya Kosha, varoluşun enerji alanını içeren katmandır. Daha önceki yazılarda da ayrıntılı anlattığımız üzere Prana, çok daha derin anlamlar taşımakla beraber en basit şekilde enerji olarak çevrilebilir. Pranayama ve Prana Vidya çalışmaları için temeli oluşturan, bu katmandır.

Annamaya katmanı ile aynı alanı kaplayıp ve onu destekler. Durugörü sahibi kişilerce bedenle aynı alanda, çeşitli renklerde, beden etrafında parıldayan bir bulut yahut aura şeklinde tarif edilir. Kirlian fotoğrafçılığı ile uğraşanlar tarafından bu ışımanın kaydedildiği örnekler de mevcuttur.

Annamaya ve Pranamaya katmanları birlikte varoluşun temel yapısını oluşturur, bu yapıya “Atmapuri” adı verilir, yani Ruhun Şehri. Daha üst katmanları deneyimlemek için bir araç oluştururlar. Bu nedenle Pranamaya Kosha bazı kaynaklarda fiziksel bedenin astral ve eterik tarafı olarak da anılmaktadır. Bu katman fiziksel olandan daha hafif bir yapıda olduğundan, dağılması da daha fazla zaman alır. Yaralanan bölgelerin eski formuna uygun iyileşmesi de buna bağlıdır. Fiziksel boyutta hasar görmüş bölgenin enerjisi bir süre daha orada sağlıklı formda kalır ve bölgenin eski formuna uygun iyileşmesine yardım eder.

3- Manomaya Kosha:

Manomaya Kosha, varoluşun zihinsel boyutunu ifade eder. Var olan her şeyin, bizim cansız olarak nitelendirdiklerimizin bile, kendine ait bir bilinci vardır. Şamanik öğretiler sayesinde, canlı-cansız doğada var olan her varlığın bilinci ile iletişime geçilebilmektedir. İşte bu bilinç, varoluşun bu katmanına işaret eder.

Bu katman, kendinden önce gelen ve kendine oranla daha kolay algılanabilir katmanları (Annamaya ve Pranamaya’yı) bir bütün olarak tutmaktan sorumludur. Aynı şekilde kendinden önce gelen 2 katmanla, kendinden sonra gelen 2 katman arasında denge kuran bir köprü görevi görür. Alt katmanlardan gelen deneyim ve hisleri üst katmanlara iletirken, üst katmandan gelen bilgileri ve bilgeliği de alt katmanlara iletir. Bu şekilde iç dünya ve dış dünya arasında bağ kurar.

4- Vijnanamaya Kosha:

Vijnanamaya Kosha, varoluşun bilgilerinin bulunduğu katmandır. Jnana kelime anlamı olarak bilgiyi ifade ederken, Vijnana yüksek bilgiyi yani bilgeliği işaret eder. Bu nedenle bazı kaynaklarda bu katman, iki alt katmandan oluşur şeklinde bahsedilir. Bu bağlamda Jnana katmanında varoluşun bilgileri yer alırken, Vijnana katmanında bilgilerin ötesindeki bilgeliği bulunur. Psikolojide sıkça kullanılan bilinçaltı ve bilinçdışı kavramları bu katmanda yer alır; ancak bu katman bu iki kavramdan çok daha fazlasıdır.

Manomaya’yı sararak, bireysel zihinle evrensel bilinç arasındaki bağı kurar. İçsel bilişlerin bilinçli zihne çıktığı katman burasıdır. Bu katmanın uyanmaya başladığı kişilerde hayatı daha sezgisel algılama ve yaşama eğilimi görülür. Bu katmandan gelen bilgiler sayesinde fiziksel boyutta görünenin ardında yatan sırlara erişmek mümkündür.

5- Anandamaya Kosha:

Son olarak Anandamaya Kosha, sonsuz mutluluk ve kutluluğun katmanıdır. Bu nedenle nedensel ve transandantal katman olarak anılır. Aydınlanma olarak isimlendirilen hal, bu katmanın tamamen algılanması ve diğer katmanlarla dengeye gelmesiyle mümkün olur. Patanjali’nin çizdiği 8 uzuvlu yoga yolundaki son basamak yani Samadhi, bu durumu ifade eder. Burada sonsuz mutluluk hissedilmez, sonsuz mutluluğun kendisi olunur.

Bu katman bazı anlatılara göre son katman olarak adlandırılsa da, ardında bulunan başka bir sırdan bahsedilir. Tüm bu katmanların ardındaki ise; Atman yani var olan her şeyin özüdür, kutsal birlikle bağlantıda olan saf bilinçtir. Bu noktaya varıldığında, 5 katmanın da aslında bir olduğu anlaşılır.

Prana ve Kosha İlişkisi

Bütün katmanlar bir anlamda Prana etkisi altındadır. Prana, hareketliliğin doğasını oluşturduğu için katmanlar arasındaki tüm etkileşimler Prana sayesinde gerçekleşir. Katmanların beslenmesi, desteklenmesi, sürdürülmesi ve aralarındaki etkileşimin sağlıklı devam etmesi, Prana’ya bağlıdır. Bu nedenle Pranayama (nefes) ve Prana Vidya (enerji) çalışmaları, katmanların dengede ve sağlıklı olması için hayati önem taşır.

Yogi’nin Yolu

Yoga yolunda yürümeye niyet eden herkesin amacı, adım adım daha yüksek bilinçlere çıkmak olmalıdır. Bu, katmanlarda yukarı doğru tırmanmakla mümkündür. Yogik çalışmaların tümü bu amaca hizmet eder.

Örneğin Shatkarmalar yani 8 Yogik temizlik ritüeli ile Annamaya Kosha arındırılarak, Pranamaya Kosha’ya geçiş kolaylaştırılır. Asanaların (pozların) da benzer bir yolla, bedendeki enerji blokajlarını açarak Pranamaya’ya geçişi kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Pranayama yani nefes egzersizleri ile Pranamaya Kosha arındırılır ve güçlendirilir, bu yolla Manomaya Kosha’ya geçişin yolu açılır. Meditasyon çalışmaları ile Manomaya Kosha’dan, Vijnanamaya Kosha’ya geçiş sağlanabilir ancak buradan Anandamaya Kosha’ya geçişin nasıl olduğu tam olarak açıklanamamaktadır. Katmanlarda yükseldikçe, nedensel zihin akışı sezgisele dönüşmekte, açıklamalar sona ermektedir. Bu nedenle Vijnanamaya sonrasında olanlar, ancak deneyimleme yoluyla anlaşılabilir.

Kaynak:

Iyengar, B. K. S. Hayata Işık. İstanbul: Omega Yayınları, 2019
Saraswati, Swami Niranjanananda. Prana and Pranayama. Bihar India: Yoga Publications Trust Munger, 2016

Address

Dalaman

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Atelye8 posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Atelye8:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram