12/06/2025
Sinsi Travma (insidious trauma) kavramı ilk olarak 1992 yılında Maria Primitiva Paz Root tarafından tanımlanmıştır. Root’a göre cinsiyet, cinsel yönelim, ırk, sınıf vb. özelliklere dayanarak marjinelleştirilen birey ve gruplara yönelik psikolojik ve sembolik bir tehdit sinsi travmayı oluşturur (Webster & Dunn, 2005). Sinsi travma ve etkileri kolektif bilinçte yer bulur ve aktarılır.
Feminist kuramcılar patriyarka altında yaşayan kadın ve lgbti+’ların gündelik yaşamının travmatik stresörlerle dolu olduğunu öne sürer ve anaakımlaşmış travma teorisinin travma olarak nitelendirmediği deneyimlerin de travmatik stresörlere dönüşerek travma sonrası stres reaksiyonlarına sebep olabileceğinin altını çizer (Griffins, 2018). Örneğin Laura Brown Feminist Terapi kitabında travmanın “olağandışı bir şekilde” kriterine feminist bir müdahalede bulunur ve patriyarka altında yaşayanlar için bu travmatik stresörleri “gündelik ve yaygın” durumlar olarak ele alır.
‘Baskı ve ayrımcılığın hedefi olan gruplara aidiyet nedeniyle değersizleşme veya güçsüzleşme yaşayan birçok birey için günlük yaşam, ataerkil normlar ile ilişkili tehlike ve güvensizlik hatırlatıcılarla doludur. Bu hatırlatmalar görünüşte sıradan şekillerle ortaya çıkabilir. Bir grubun bir üyesi, kamuya açık bir söylemde alay konusu yapılabilir veya medya, kişinin ait olduğu veya yakın duygusal bağ kurduğu bir grubu kalıp yargılarla tasvir etmeyi alışkanlık haline getirmiş olabilir. Bu sinsi travmaların bazıları acı vericidir…” (Brown, 2024).
Brown, L. (2024). Mikrosaldırganlık ve sinsi travma. Feminist Terapi. 84-87. İstanbul: Okuyan Us Yayınları
Griffiths J. (2018). Feminist interventions in trauma studies. In: Kurtz JR, ed. Trauma and Literature. Cambridge Critical Concepts. Cambridge University Press,181-195.
Webster, D. C. & Dunn, E. C. (2005) Feminist perspectives on trauma, women & therapy. The Foundation and Future of Feminist Therapy, 28 (3-4), 111-142, DOI: 10.1300/J015v28n03_06.