21/02/2024
Bu akşam koçluk seansında danışanımla hayatında aktif olan durumu konuşurken aklıma görselde afişinden bir kesit gördüğünüz film geldi:
Kesinlikle izlenmesi gereken, bol katmanlı, müthiş bir başyapıt. Aklıma gelmesinin ise iki sebebi var, birincisi insanın kendine dair inancını karşısındaki insanlara aynaladığını ve inandığı yansımayı görünce de kendi kendini haklı çıkardığını fark ettiğini söyledi danışanım geldiğimiz noktada. Müthiş bir farkındalık!
İkinci sebep ise çevremizdeki herkesin "biz" dünyasında yaşadığını sanmamız ve her şeyin bizimle ilgili olduğu yanılsamamızın ortaya çıkışıydı.
Herkes bana karşı, bana böyle davranırlarsa bu benim kalbimi kırar, kimse benim emeklerimi görmüyor, dünya hiç adaletli bir yer değil, göz göre göre beni nasıl incitiyorlar, onlara hiç güvenmiyorum, güzel bir şey söylediklerinde bile aslında sonra benim hayatımı mahfedecek bir şey söyleyebilecek kadar riyakarlar....
Bu düşünceler tanıdık geldi mi? Hepimizin dönem dönem, zaman zaman hissettikleri bunlar. Ama bu cümlelere biraz dışardan baktığımızda mutlu olmamızın ya da kalbimizin kırılmasının tüm kumandasını dışarıya verdiğimizi fark ediyoruz.
Herkes kendi hayatını yaşamaya çalışırken birbirimize değiyoruz. Bu dokunuşlar yaralarımıza denk gelirse yanılsamalı okumalar yapıyoruz esas olana dair. Gerçek güç içten gelmek zorunda. Değerli olduğuma ben içerden ikna olmalıyım. Dışardaki manipülatörlerin her söylediğinden savrulmamak, araya bir şeffaf örtü çekmek, ağızdan her çıkan sözün kalbime ulaşmasını engellemek için.
Çok değerliyiz. Doğumumuzdan itibaren. Başka bir ihtimal yok. Özşefkat! Metta! 💓