Farmasi Sağlık Antalya

Farmasi Sağlık Antalya ZEHİRLİ KİMYASALLARDAN UZAK BİTKİ VE MEYVE ÖZLERİ KULLANILAN SAĞLIĞA ZARARI OLMAYAN DOĞAL SAĞLIK, TEMİZLİK, KİŞİSEL BAKIM , PARFÜM VE KOZMETİK ÜRÜNLERİ.

Allah bütün varlıkları yaratırken farklı özeliklerle yaratmıştır.Ruslar Ayıyı,İngilizler Aslanı,Amerikalılar Kartalı,İsp...
15/11/2020

Allah bütün varlıkları yaratırken farklı özeliklerle yaratmıştır.
Ruslar Ayıyı,
İngilizler Aslanı,
Amerikalılar Kartalı,
İspanyollar Boğayı milli sembol saymışlar.
Biz; Neden başka bir hayvan değil de Gök yeleli Bozkurt'u sembol edindik?
Bozkurt'un özelliklerini temel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür:
1 - Bozkurtlar atasına bağlıdır; Bozkurt sürüsünden ayrılan bir erkek bozkurt karşılaştığı bir kara kurt sürüsüne girer. Girdiği sürünün liderliğini alır;
2 - Bozkurt özgürlüğüne düşkündür. Dünyada evcilleştirilememiş tek hayvan olma unvanı Orta Asya Bozkurtlarındadır. Hayvan yakalandığında tüm hayvanların aksine gırtlak kısmında bulunan öd denen keseyi parçalar ve intihar eder. Bozkurt esareti kabul etmeyen bir varlıktır. Bozkurt'un boynuna tasma takıp bir kafese koyamazsınız. Bozkurt ölümü kabul eder kendisini parçalar ve intihar eder.
3 - Bir bozkurt sadece yiyeceği kadarını avlar ve yavrusu olan bir hayvana saldırmaz, avlamaz. Bozkurt leş eti yemez. Kendi avını kendisi avlar. Başka hayvanların avladığı leşi yemez.
4 - Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar. Bozkurt dişisi asla bir kara kurtla çiftleşmez. Bozkurt yaşamından tek eş seçer. Eşi ölmeden başka eş aramaz.
5 - Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle saldırırlar düşmanına. Bozkurt cesaretli ve ölümüne mücadele eden bir yapıya sahiptir esareti kabul etmez.
6 - Bozkurtların bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz. Bozkurt liderine bağlıdır, dinlenme anında da lideri etrafında koruma tedbirleri alır. Bozkurtlar avlamaları, toplu yaşama kurallarına uyma vb. açılardan bir sistem içerisindedirler, yani asildirler.
7 - Bozkurtlar teşkilat halinde bir yaşam sürerler. Bozkurt ekip çalışması yapar ve Hürriyetine son derece düşkündür.
8 - Karda yürüyen 40 bireylik bir Bozkurt grubunu takip etseniz ancak, beş, altı ayak izi görebilirsiniz, o kadar dikkatli ve organizedirler, çünkü grup önde giden lider bozkurt'un ayak izlerine basarak ilerler. Bozkurtlar asla organizesiz ve plansız hareket etmez, avlanmazlar.
9 - Bozkurtlarda bir yavrunun hem annesi, hem de babası ölse dahi yavru hayatta kalır. Bozkurtlarda grup hiyerarşisi buna müsaade etmez. Diğer grup üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler.
10 -Bizim sembolümüz, Gök yeleli bozkurttur; yani "GÖKBÖRÜ" . Bu kurt türü sadece Orta Asya dolaylarında yaşar yüz yılda bir görünür diğer kurt boylarına töre ve yön verir. Türk milleti Bozkurt'u bu taşıdığı özelliklerden dolayı kendine sembol edinmiştir.
11- Türk milleti asırlarca bozkurt'laşan şahsiyetler yetiştirmiştir.
Bozkurt bu nedenle tarihimiz içinde bayrak olarak da kullanılmıştır.

14/11/2020

Aşık Baba ile Popcu oğulun tatlı atışması. Ellerinize yüreğinize sağlık.

Hayırlı ve Bereketli Cumalar!
23/10/2020

Hayırlı ve Bereketli Cumalar!

Biz Hep Kızılay diyorduk.Maden Suyu ve Soda Suya karbondioksit ve bikarbonat eklendiğinde SODA yapılmış olur. Maden suyu...
22/09/2020

Biz Hep Kızılay diyorduk.
Maden Suyu ve Soda

Suya karbondioksit ve bikarbonat eklendiğinde SODA yapılmış olur. Maden suyu ve soda, ikisi de mideyi rahatlatma özelliğine sahiptir. Ancak sodanın görevi bu kadardır, oysa maden suyu aynı zamanda doğal bir mineral deposudur.
Bunlar içerdikleri sodyum miktarı ile farketmeden fazladan tuz almamıza neden olabilir ve bu da ÖDEM'e sebep olabilir.
(Sodyum miktarı ne kadar fazla ise risk o kadar fazladır.)
Sodyum değerleri yaklaşık olarak aşağıdaki gibidir... Bu değerler sizi bilgilendirmek içindir ve bu yüzden markaların görsellerini paylaşmak zorunda kaldım...
Not: Bir diyet uzmanının paylaşımından sadeleştirilerek alınmıştır. ( Alıntı)

Amin.
21/09/2020

Amin.

Sağlığın yerindeyse,Kalacak yerin varsa, İşin var VEDE Karnın doyuyorsa Önce bunları verene Şükret Sonra kaybetmemek içi...
13/09/2020

Sağlığın yerindeyse,Kalacak yerin varsa, İşin var VEDE Karnın doyuyorsa Önce bunları verene Şükret Sonra kaybetmemek için Çaba sarfet.

04/09/2020

Gönül Kırma;
Gönül Kıldan İncedir.
Nede güzel anlatmış.

Edep Ya Hu!Kimseyi İncitmeden Kalp Kırmadan konuşmalı
31/08/2020

Edep Ya Hu!
Kimseyi İncitmeden Kalp Kırmadan konuşmalı

MEHMET ÖZCORONA VİRÜS HAKKINDA ;     Yıllardır doğru düzgün girmediğim facebooka bu virüs yüzünden girip bir şeyler yaza...
05/08/2020

MEHMET ÖZ
CORONA VİRÜS HAKKINDA ;

Yıllardır doğru düzgün girmediğim facebooka bu virüs yüzünden girip bir şeyler yazayım istedim çünkü neredeyse 15 ocaktan bu yana, yani 2 aydır bu hastalık üzerine bilimsel makaleler de dahil çok fazla okuma yaptım.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Bu virüsten kaçış yok arkadaşlar. İstisnasız hepimiz yakalanacağız. Ama ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi, bunu en sonda açacağım. Aynen grip virüsünde olduğu gibi önümüzdeki yıllar, on yıllar boyunca bu virüsle yaşamayı öğreneceğiz. Emin olun bu kesin. Şu an alınan karantina, tatil, izin vb önlemlerinin tamamı virüsün yayılma hızını yavaşlatıp, sağlık sektörünün çökmemesini sağlamak üzere alınıyor.

Çok hızlı yayılımda hastanelerin yoğun bakım üniteleri çıkmaza giriyor ve bilamecbur İtalya örneğinde olduğu gibi hangi hastanın yaşayacağına, hangisinin öleceğine karar verilmesi gereken berbat bir durum ortaya çıkıyor.

Virüs dediğimiz şeyler aslında öldürücü, şeytani birer düşman değiller. Onlar da aynen bizim gibi üzerinde konuşlandıkları alan sayesinde yaşayan canlılar. Zaten genelde hayvanlardan bize geçiyorlar ve evet, hayvanları genelde öldürmüyorlar. Çünkü kendileri de yaşamak için üzerinde yaşadıkları canlılara muhtaçlar. Yüzyıllardır hayvanlarla beraber yaşamaya alışmışlar.

E peki biz neden ölüyoruz? Çünkü birbirimizi tanımıyoruz. Virüs kendini hala hayvan vücudunda zannediyor. Yeni yerleştiği konağın şartlarını henüz bilmiyor. Belli bir süre geçtikten sonra hem bizler onlara bağışıklık kazanacağız hem de onlar kendi sonsuz yaşamları için mutasyona uğrayacaklar. Böylece beraber yaşamaya alışacağız.

Mesela aranızda herpes labialis adlı virüsü duyan oldu mu hiç? Duymadınız ama kendisi dünyanın en yaygın virüslerinden birisi ve bir kere vücudumuza girdikten sonra biz ölene kadar vücuttan atılamıyorlar. Peki ne yapıyor bu virüs? Dudağınızda uçuk çıkarıyor. O kadar işte. Bizi öldürmüyor çünkü biz ölürsek kendisi de yaşayamıyor.

Grip virüsü de hemen hemen öyle. Öldürücülük oranı %0.1 civarı ve genelde zaten vücudunda kronik sorun olanları öldürüyor. Her sene ve her sene dünyada yarım milyar insan grip virüsüne yakalanıyor. Bu şekilde birlikte yaşamaya alıştığımız tonla virüs var. Corona virüsler (sars, mers vb) ile de yaşamaya alışacağız (tabii mers ile belki 1000 yıl sonra).

Sadede gelirsem, dediğim gibi hepimiz bu virüse yakalanacağız. Hatta belki birçoğumuz yakalandı bile ama fark etmedi. Ve hatta hastalığı da atlattı. Vücudu virüsle yaşamaya çoktan alıştı ya da virüs o vücutta yaşayamadı ve başka konaklara geçti. Bu konuda en güzel örnek Diamond Princess gemisi. Gemideki 3700 kişinin 700'ünde test pozitif çıkmış. Ama bu 700 kişinin 350'si hastalığı hissetmemiş bile. Ve hala da çok sağlıklılar. Yatak döşek yatmıyorlar. Ki yaş ortalamaları da baya yüksek.

Peki neden böyle? Çünkü o 350 kişinin bağışıklık sistemi çok güçlü. Yani bu hastalıkta en önemli şey bağışıklık sistemi. Aramızda bağışıklığı iyi olanlar, spor yapanlar, doğru besinleri alanlar, sigara içmeyenler vb. bu hastalığı belki hissetmeyecek bile. Belki hafif bir grip gibi atlatıp hayatlarına devam edecekler.

Ne yapmak gerekiyor? Öncelik vücut direnci. Spor ve hareket. Sonrası beslenme. Özellikle meyve sebzeler ile daha spesifik şeyler, mesela sarımsak, yoğurt, kefir, yeşil çay vb. Sonrası ise besin takviyeleri. Özellikle c vitamini, çinko, beta glukanlar (1.3 ve 1.6) ve kara mürver ekstresi. Meyve sebzeler ve takviyeler eğer kendinize de dikkat ederseniz bu kışı atlatmanızı sağlayabilir. Çünkü bağışıklık sistemini çok dirençli hale getiriyorlar.

Dediğim gibi, bu virüsle yaşamaya alışın. Önümüzdeki yıllarda, hatta belki aylar ya da haftalarda mutasyona da uğrayacak, ya daha ölümcül olacak, ki kendi de kaybeder, bu yüzden bunu düşük olasılık görüyorum, ya da o da bizimle yaşamayı öğrenecek. Aşısı bulunsa bile mutasyona her uğradığında aşı işlevini kaybedecek. Grip aşıları da öyledir. Sizi sadece geçmiş senelerin grip virüslerinden korur. Yenilerinden değil. Yani tam koruma sağlamaz. Tam koruma her zaman için bağışıklık sisteminizdir.

Fakat dediğim gibi virüsün canlılığını devam ettirebilmesi için bulunduğu konağı öldürmemesi ve başka konaklara geçebilmesi gerekiyor. Bunun için de mecburen mutasyona uğramak zorunda. Mutasyon dediğimiz şey ise nesille alakalı ve virüsler çok hızlı üreyip öldükleri için bizlerde yıllar alan nesil değişimi onlarda saatler alabiliyor. Bu sayede çok hızlı mutasyon geçiriyorlar. Ve büyük bir olasılık süre geçtikçe virüs bulaştığı kişiyi öldürmeyecek şekilde mutasyon geçirecek. Yani bu virüsü ne kadar geç kaparsanız tehlikesi o kadar az olacak.

Evet, hepimize uğrayacak bu virüs ama ne kadar geç uğrarsa o denli şanslı olacağız. Bu yüzden olabildiğince evden çıkmamak, hijyene dikkat etmek, gerekli şekilde beslenmek, hareket etmek ve gerekli takviyeleri almak gerekiyor. Bunları yapanlar emin olun hepimizden uzun yaşayacak.

Özet
1- Kendinizi karantinaya alın. Virüsle en geç temas edenler en şanslıları olacak
2- Hijyen. Olabildiğince temizliğe dikkat edin.
3- Meyve sebze yiyin.
4- Bağışıklığa iyi gelen sarımsak, kefir, yoğurt gibi besinler tüketin.
5- Bağışıklığa çok iyi gelen besin takviyeleri ve vitaminler alın. Örnek: beta glukanlar, c vitamini, çinko, kara mürver ekstresi vb.
6- Hareket edin ve evinizde spor yapın.
7- Sigarayı bırakın.
8- Bol su için.
Lütfen telefonunuzda kayıtlı herkesle paylaşın
Sağlıklı günler dilegiyle

Ağustos Böceği Gerçek Hikayesi ;;;Ağustos böceğini Tembel diye hep yanlış anlatmışlar.Ağustos Böceği, yumurtasını ağacın...
02/08/2020

Ağustos Böceği Gerçek Hikayesi ;;;
Ağustos böceğini Tembel diye hep yanlış anlatmışlar.

Ağustos Böceği, yumurtasını ağacın taze dalı içine bırakır. Ağaç dalı içinde bir kurtçuk olarak dünyaya gelen Ağustos Böceği, dört hafta boyunca ağaç dalının özsuyunu içerek beslenir.

Çok kuvvetli bir çift ön ayağa sahip olan ve gagaya benzer güçlü ağızını kullanan Ağustos Böceği, dalda bir yarık açarak ağaçtan dışarı çıkar ve toprağa düşer. Bu başladığı zorlu hayatın başlangıcıdır.

Sonrasında toprağı kazan Ağustos Böceği, dibine ulaştığı ağacın köklerine ulaşır ve köklerin özsularını içerek beslenir. Sonra da, durmadan bıkmadan ve yorulmadan açtığı tünellerle diğer köklere ulaşır ve böylece tam 17 yıl geçer.

Karanlıkta geçen tam 17 yıl ve büyük bir azim, sabır örneği bir yaşam…Olgunlaşıp büyüyen Ağustos Böceği için yeryüzüne çıkma zamanı gelmiştir. Güneşe duyduğu özlemi onu yeryüzüne çeker.

Kabuğu kalınlaşmış ve uçmayı bilmeyen ama hazır bir çift kanatla Ağustos ayında toprağın üstüne çıkar. Bir kaç gün güneşin altında sabırla bekler ve üzerindeki sert kabuk yırtılır.

Solunum yolu üstündeki sert iki kabuk ve kabuk üzerindeki ince bir zar, bu zara bağlı kaslar onun sesi soluğu olur. Vücudundaki bu kasları saniyede 500 kez hareket ettirerek 17 yıllık sessizliğini bozarak sesini bütün dünyaya duyurur…

Ama onun yeryüzünde 4 haftalık ömrü kalmıştır. Bu zorlu ve mücadele dolu hayatın 17 yılı toprak altında geçerken yeryüzünde sadece 4 hafta yaşayabilen erkek Ağustos Böceğinin, ömrünün son deminde kendisine bir eş bulması gerekmektedir.

Bunu da sesiyle ve şarkısıyla başarır. Bu kısa süren aile hayatından sonra dişi Ağustos Böceğine, neslinin devamı için tohumlarını bırakır. Eylül ayı gelince de hayata veda eder.

Yani Ağustos böceği hiçbir zaman kışı göremeyecektir. 17 yıl boyunca verdiği mücadele kısacık bir 4 hafta içindir !!!

BİR PİRİNÇ TANESİBen beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aram...
26/07/2020

BİR PİRİNÇ TANESİ
Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor…. Çocukluk işte

‘aman babaanne’ dedim. ‘Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?’

Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle doğruldu.

‘Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun ‘ dedi. ‘Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru alın teri emeği çilesi var biliyor musun?’

Utancımdan kıpkırmızı olmuştum.

Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain’in proposlarini okuyorum. Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım. Alain bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu.

İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri göz nuru el emeği vardır diyordu.

On dokuz yıl evveldi. Stockholm’e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin traş olmak için lavaboya gittiğimde aynanın yanında ilginç bir not gördüm.

Lütfen diyordu traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu varoraya bırakın.Bir tek jiletle dahi olsa İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.

Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde ‘İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.
İşte o ülke kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor ona sahip çıkıyorgelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.

İsviçre’de zaman zaman belli periyotlarda radyolar televizyonlar bir haberi duyurur.

Şu tarihte su saatte adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız ilgilenmediğiniz kullanmadığınız ne kadar kitapdergi gazete varsa kâğıtambalajkutu varsa velev kibir ilaç prospektüsü dahi olsa kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun.
Fazla ağaç ziyanına engel olun.

Japonlar son derece sade basit yalın mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş hayatın manasını anlayamamış zavallı kimselerdir. Böyleleri ile zavallı evini mezat salonuna çevirmiş diye eğlenirler. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır.

Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar.
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve şu andan itibaren der Tanrı şahidim olsun ki Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.

Dediklerini yapar en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. Yarabbim ne kadar sade ne kadar mütevazı ne kadar gösterişten uzak.

Gerekmediği halde elektriği yakmakla Suyu kapamadan boş yere akıtmakta Gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla Yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz?

Hayat çok ince akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür.

Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.

Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı,bir at bir komutanı,
bir komutan bir orduyu,
bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu . . .

Maddi durumumuz ne olursa olsun ister zengin olalım ister fakir hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.

BUNDA PARAYI DA, MADDİYATIDA AŞAN BÜYÜK BİR EDEP, İNCELİK VE AHLAK VARDIR!!!

20/06/2020

1983 Sınav öncesi yapılan Röportajı.
Kendilerini ne kadar güzel konuşarak ifade ediyorlar. Birde şimdiki ifade ve giyim tarzı ?????

16/06/2020
Doğru yazmış yazan. Bu millet neyin kafasını yaşıyor ya. Her şey ortada ama hala TEDBİR SIFIR. Yazık ya ...... Vaka sayı...
14/06/2020

Doğru yazmış yazan.
Bu millet neyin kafasını yaşıyor ya. Her şey ortada ama hala TEDBİR SIFIR. Yazık ya ...... Vaka sayısı yine artışa geçti.

Hakları hiçbir zaman ödenmez. Ama kıymetlerini de çok  az kişi bilir.
14/06/2020

Hakları hiçbir zaman ödenmez. Ama kıymetlerini de çok az kişi bilir.

07/06/2020

Neden Erkeğe Koca, Kadına Karı denilmiş?

Eski İnsanlar Eşim olma, Karım Ol derlermiş.( Eşim Değil, Karım Ol ).
Ayakkabının, Terliğin, Çorabın, Arabaya Koşulan Atların Eşi Olur.
İnsanın Eşi olmaz.
Belki bir ömür eşlik ediyor diye Sevgiliye Eş deniliyor olabilir.
Oysa Koca denmeli.
Çünkü Koca, Bilge demektir. Koca demek Dağ demektir.
Dağ ne kadar Yüce olursa olsun, üstünde KAR OLMAYAN DAĞ EKSİK DEMEKTİR.
Dağların Yücesine kar yağar diye, Kadın'da KAR gibi, Pak ve Masum Örtmeli, Bir Ömür Boyu SÜSÜ OLMALI O YÜCE DAĞIN.
Yani Bir Erkek, bir hanıma, evlenme isteğini ilettiğinde, Ona ; Ben koca bir Dağım, sen de Kar'ım ol diyerek, Baş Tacım OL Demek İstiyomuş.

Dün Gece Sadece 2 Gün İçin  İzdiham Yaratanlar, .........
11/04/2020

Dün Gece Sadece 2 Gün İçin İzdiham Yaratanlar, .........

Address

Kepez

Opening Hours

Monday 09:00 - 20:00
Tuesday 09:00 - 20:00
Wednesday 09:00 - 17:00
18:00 - 20:00
Thursday 09:00 - 20:00
Friday 09:00 - 20:00
Saturday 09:00 - 20:00
Sunday 09:00 - 20:00

Telephone

5412070008

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Farmasi Sağlık Antalya posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Farmasi Sağlık Antalya:

Share