09/05/2021
Ruhsal açıdan güçlü olmak demek, duygularının ayrımında olmak, olumsuz duygularıyla sağlıklı bir biçimde başa çıkabilmek ve ne zaman yaşadığı duygularına göre davranacağını ve ne zaman, bir adım geriye gidip, kendine dışarıdan bakacağını bilmek demektir. Ancak, ruhsal çökkünlüğünün (depresyonunun), bir kaygı bozukluğunun ya da başka bir ruhsal hastalığının olmaması, kişinin ruhsal açıdan güçlü olduğunu göstermez. Dolayısıyla, ruhsal açıdan güçlülük ile ruh sağlığının bozuk olmaması birbirlerinden ayrı tutulması gereken kavramlardır.
Amy Morin, 2013 yılında, ruhsal açıdan güçlü insanların sağlıklı alışkanlıklarını tanımlamıştır. Bu kişiler, kendi duygu, düşünce ve davranışlarını, yaşamda kendilerine başarı sağlayacak bir biçimde yönetirler. Ruhsal açıdan güçlü insanların yaptıkları ve yapmadıkları şunlardır:
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, kendileri, içinde bulundukları koşullar ve başkalarının onlara nasıl davrandığı ile ilgili olarak üzülüp durarak zaman harcamazlar. Yaşamdaki yerleri ve konumları ile ilgili olarak sorumluluğu kendi üzerlerine alırlar. Yaşamın her zaman kolay ve adil olmayabileceğini bilirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, gücü başkalarının eline vermezler. Başkalarının kendilerini denetim altına almasına ve başkalarının, kendileri üzerinde bir gücünün olmasına izin vermezler. Sözgelimi, “Yöneticimin söyledikleri bana kendimi kötü hissettirdi” demezler, çünkü duygularının denetiminin kendi ellerinde olduğunu ve yaşadıkları olaylar karşısında nasıl tepki göstereceklerinin, kendi seçimlerine bağlı olduğunu bilirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, değişmekten kaçınmazlar. Olumlu değişiklikler göstermeye açıktırlar ve esnektirler. Değişmenin kaçınılmaz olduğunu bilirler ve bunun için uyum sağlayabilme yeterliklerine güvenirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, değiştiremeyecekleri olaylar için yakınıp durmazlar. Yaşamlarında, yalnızca denetim altında tutabilecekleri olaylar üzerine odaklanırlar. Kimi zaman, denetim altında tutabilecekleri tek şeyin, kendi gösterdikleri tutum olduğunu çok iyi bilirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, her zaman, herkesi sevindirme (memnun etme) gereği duymazlar. Gerektiğinde “hayır” demeyi ve haklarını savunmayı, kendi haklarını öne çıkarmayı bilirler. İnsanlara karşı saygılı, duyarlı, özenli ve adil davranmayı önemserler; ancak başkalarını sevindiremeyecek olurlarsa, bununla baş edebilmeyi de iyi bilirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, sakınmaksızın ya da aptalca birtakım girişimlerde bulunmazlar, ancak ölçülü birtakım girişimlerde bulunmayı göze almayı da bilirler. Büyük bir karar almadan önce, alacakları kararın artılarını ve eksilerini, getirilerini ve götürülerini iyi değerlendirirler. Herhangi bir girişimde bulunmadan önce, çıkabilecek bütün tersliklerle ilgili bilgi sahibi olmaya, bu konuda birtakım öngörülerde bulunmaya ve gerekli önlemleri almaya çalışırlar.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, geçmişe takılıp kalmazlar ve geçmişleriyle ilgili olarak hayıflanmazlar, yazıklanmazlar ve yerinmezler. “Keşke...”, “Dilerdim ki...” gibi sözcükleri pek kullanmazlar. Geçmişlerini olduğu gibi kabul ederler ve geçmişleri için yerinmektense, yaşadıklarından neler öğrendiklerini, nasıl bir deneyim kazandıklarını öne çıkarırlar. “Bugün”de yaşarlar ve gelecek için tasarılar yaparlar.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, davranışlarının sorumluluğunu üzerlerine alırlar ve geçmiş yanlışlarından dersler çıkartırlar. Yanlışlarını yineleyip durmazlar ve gelecek için giderek daha iyi kararlar aldıkları görülür.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, başkalarının başarılarını beğeniyle karşılarlar ve başarılarından ötürü başkalarını içtenlikle kutlayabilirler. Bir konuda başkaları kendilerini geçtiğinde, bunun için gücenmezler, bunun için kıskançlık duymazlar, çekemezlikleri olmaz ve kendilerini aldatılmış olarak hissetmezler. Ancak çok çalışarak başarılabileceğini bilirler, daha başarılı olmak için daha çok çalışmaları gerektiğinin ayrımındadırlar.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, bir başarısızlık karşısında hemen yılmazlar. Başaramamayı, bırakmak için bir neden olarak görmezler. Başarısızlıkları, kendilerini geliştirmek için bir fırsat olarak görürler. Başarana dek çaba göstermeye istekli olurlar.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, yalnız başlarına kalmaya dayanabilirler. Kendi düşünceleriyle baş başa kalmaktan çekinmezler ve tek başına oldukları zamanları üretken olmaya ayırabilirler. Kendileriyle iyi bir arkadaştırlar. Mutlu olabilmek için, her zaman, bir başkasının ya da başkalarının varlığına gerek duymazlar. Başkalarına bağımlı değildirler, kendi başlarına da mutlu olabilirler.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, dünyanın kendilerine “borçlu” olduğu algısı içinde değildirler. Başkalarının kendilerine kol kanat gereceği ya da dünyanın onlara “her ne istiyorlarsa onu vereceği” beklentisi içinde değildirler. Ancak güçlü yanlarını daha da güçlendirmeye çalışmanın yanı sıra güçlü yanlarından yola çıkarak fırsatları iyi değerlendirmeye ve kendilerine yeni birtakım fırsatlar yaratmaya çalışırlar.
Ruhsal açıdan güçlü insanlar, gerçek başarının zaman alacağını bilirler ve bunun için sabır göstermeyi bilirler. Girişimlerinin hemen sonuç vermeyeceğini, gerçek başarının zaman alacağını bilirler. Dolayısıyla, “sürdürebilirlik” onlar için çok önemli bir kavramdır.
Bu gibi davranışlar aşağıdaki olumlu özelliklerin varlığını gerektirir:
Kararlılık (azim): İşler yolunda gitmeyince ya da bir sorun ortaya çıkınca bırakmama.
Özgüven: Güçlükler karşısında bir çözüm bulabileceğine inanma.
İyimserlik: İşlerin yolunda gidebileceğine ilişkin olumlu bir algı geliştirmiş olma.
Uyum sağlayabilirlik: Yeni verilere ve görüşlere açık olma ve bunlara göre davranma.
Ayrımındalık (farkındalık): Kendisi ile ilgili olarak içgörü sahibi olma ve gerekirse bakış açısını değiştirebilme yeteneği.
Güvenilirlik: Sözünde durma ve hedeflerinden sapmama.
Sorumluluk: Kişisel yanlışlarına sahip çıkma.
Esenlik: Ruhsal ve bedensel sağlığını bir öncelik olarak görme.
Bütün bu olumlu özellikler, ruhsal açıdan güçlü olmanın öncülleri olarak görülebilir...
Dr Ertuğrul Köroğlu