Psikolog Nihat Yıldızhan

  • Home
  • Psikolog Nihat Yıldızhan

Psikolog Nihat Yıldızhan psikoterapi
tedavi
sağlık

Kendimizi çoğu zaman “mantıklı” kararlar veren bireyler olarak tanımlarız.Oysa nörobilim ve psikoloji gösteriyor ki, duy...
13/10/2025

Kendimizi çoğu zaman “mantıklı” kararlar veren bireyler olarak tanımlarız.
Oysa nörobilim ve psikoloji gösteriyor ki, duygular düşündüğümüzden daha sessiz ama güçlü bir şekilde kontrol mekanizmamızda yer alıyor.

📌 Duygular kararları nasıl şekillendirir?

Geçmiş deneyimler 🗂️ – Daha önce aynı durumda yaşadığınız hisler, yeni kararlarda ufak bir fısıltı gibi size yön verir.
Anlık ruh hali 🌦️ – Keyifliyken daha cesur kararlar, kaygılıyken daha temkinli veya kaçınmacı adımlar atılır.
Sezgisel yargılar 🔍 – Hızlı karar anlarında mantık devre dışı kalır, beyninizdeki “hissettiğim doğru” sinyali devreye girer.
Empati ve ilişki dinamikleri ❤️ – Kararınız sadece sizi değil, başkasını da ilgilendiriyorsa, o kişinin hislerini göz önünde bulundurursunuz.

📌 Daha dengeli kararlar için öneriler:

Karar vermeden önce süre tanıyın; hislerinizin yatışmasını bekleyin.
“Bu duygum, bu kararı veriş şeklimi nasıl etkiliyor?” diye kendinize sorun.
Olumlu duyguların da bazen aceleci kararlar verdirebileceğini unutmayın, sadece olumsuz duygular değil.
Duygularınızı fark edin ama tamamen onlara bırakmayın; mantık ile harmanlamaya çalışın.

İnsan tamamen rasyonel değil. Ama duyguların farkında olarak verilen kararlar, hem size hem de sürece daha çok güvenmenizi sağlar.

Stresi hep büyük olaylar tetikler sanırız; işten çıkarılmak, sınavlar, aile sorunları… Oysa bazen asıl yükü sırtımıza bi...
06/10/2025

Stresi hep büyük olaylar tetikler sanırız; işten çıkarılmak, sınavlar, aile sorunları… Oysa bazen asıl yükü sırtımıza bindiren, farkında bile olmadığımız küçük günlük alışkanlıklardır.
Gün be gün birikir ve zihni daima “alarmda” tutar.

📌 Sıkça fark edilmeyen stres tetikleyicileri:

Sürekli telefona bakmak 📱 – Haberler, bildirimler ve sosyal medyadaki bitmeyen akış, fark etmeden zihni yorar.
‘Hayır’ diyememek 🙅 – Her isteğe “tamam” demek, zamanınızı ve enerjinizi tüketir.
Aceleyle yemek yemek 🍽️ – Farkında olmadan hem sindirim sistemini hem de zihinsel rahatlamayı bozarsınız.
Mükemmeliyetçilik 📏 – Her şeyin “kusursuz” olması gerektiğine inanmak, sürekli baskı altında hissettirir.
Gerçek molalar vermemek 🛑 – Çalışma aralarında bile telefona bakmak, beynin gerçekten dinlenmesine izin vermez.

💡 Bu alışkanlıkları dönüştürme yolları:

Telefonu gün içinde belirli saatlerde kontrol etme, bildirimleri kapatma.
Gerekirse kibarca “şu an uygun değilim” demeyi öğrenme.
Yemekleri acele etmeden, farkındalıkla yeme ☕️.
“Yeterince iyi” kavramını benimseme; bazen iyi, kusursuzdan daha sağlıklıdır.
Çalışma ve dinlenme sürelerini net ayırma ⏳.

Küçük değişiklikler, stresin yarattığı o görünmez yükü hafifletir. Ve çoğu zaman büyük rahatlamalar, bu kılcal alışkanlıkların dönüşümünden gelir.

Bazı insanlar vardır; biri onlara yaklaşmak istediğinde hemen geri adım atarlar. Ama garip olan şu ki, aynı kişiler içte...
29/09/2025

Bazı insanlar vardır; biri onlara yaklaşmak istediğinde hemen geri adım atarlar. Ama garip olan şu ki, aynı kişiler içten içe yakınlık da ister. Bu kararsızlık bazen ilişkilerde “bir ileri, bir geri” bir dansa döner. 💃🕺

📌 Bağlanma korkusu nedir?

Yakın ilişki arzusu ile kendi alanını koruma isteği arasındaki çatışmadır
“Sevgi istiyorum ama kısıtlanmak istemiyorum” duygusu
Genellikle geçmiş deneyimler, çocukluk bağlanma biçimleri, güven duygusundaki eksiklikler etkili olur.

💡 Belirtiler:

İlişkilerde belli bir yakınlık seviyesinden sonra ani uzaklaşma
Partnerin ilgisini hissettiğinde geri çekilme
Çok derin bağlar kurmaktan kaçınma
İlişkilerin genelde belli bir noktada bitmesi
Özellikle özgürlüğün kısıtlanacağından duyulan endişe 🕊️

🔍 Nedenleri olabilir:

Önceki ilişkilerde yaşanan hayal kırıklıkları 💔
Çocuklukta ihmal ya da aşırı kontrol
“Bağlanırsam bağımsızlığımı kaybederim” inancı
Kendi duygularını ifade etmede zorlanma

🌿 Başa çıkma yolları:

Kendi duygularını tanımaya çalışmak
İlişkide alan ve yakınlık dengesini kurabileceğini bilmek ⚖️
Yakınlık korkusunun genellikle kişisel sınırları koruyamama korkusuyla ilişkili olduğunu fark etmek
Gerekirse bir terapistten destek almak

Gerçek yakınlık hem özgürlüğü hem bağı bir arada taşıyabilir. Yani sevmek, zincir takmak değil; güvenli bir alan yaratmaktır.

Bazen ilişki içinde mesafeli kalmak isteyen birini gördüğümüzde, hemen “bağlanma korkusu var” diye düşünürüz. Oysa herke...
22/09/2025

Bazen ilişki içinde mesafeli kalmak isteyen birini gördüğümüzde, hemen “bağlanma korkusu var” diye düşünürüz. Oysa herkesin bir bağımsızlık ihtiyacı vardır; bu, sağlıklı birey olmanın da bir parçasıdır.
Mesele şu: Mesafe ihtiyacı bir korkudan mı, yoksa kişisel alan ihtiyacından mı kaynaklanıyor?

📌 Bağlanma korkusu nedir?

Yakın ilişki kurmaktan kaçınma.
Duygusal temas derinleştiğinde geri çekilme.
“Bağlanırsam incinirim” inancıyla hareket etme.

📌 Bağımsızlık ihtiyacı nedir?

Kişisel sınırları koruma isteği.
Tek başına zaman geçirip enerji toplama 🌿
İlişkide var olmasına rağmen kendi değerlerini, hobilerini, çevresini koruma.

📌 İnce çizgiyi ayırt etmenin yolları:

Korku mu ihtiyaç mı? – Bağlanma korkusunda yakınlık endişe yaratır; bağımsızlık isteğinde ise yakınlıktan korku yoktur, sadece bireysel alan arzusu vardır.
Süreklilik mi dönemsel mi? – Korku, ilişkiler boyunca tekrar eder; bağımsızlık, çoğu zaman dönemsel ihtiyaçlara bağlıdır.
Kaçınma mı denge mi? – Bağlanma korkusu yaklaşmaktan kaçırır; bağımsızlık isteği ise yakınlık ve mesafeyi dengeler.

🌱 Sağlıklı denge nasıl kurulur?

Partnerle açıkça “yakınlık” ve “alan” ihtiyaçlarını konuşmak.
Zaman zaman ayrı aktiviteler yapmak, birlikte geçirilen zamanı daha değerli kılar.
Kendi ihtiyaçlarını fark etmek ama partnerin ihtiyaçlarını da anlamaya çalışmak.

Bir ilişkide hem samimiyet hem de bireysel alan yan yana durabilir. Bu ikisi birbirinin zıttı değil; doğru ayarlandığında birbirini besleyen unsurlardır.

Öfke, çoğu zaman “görünür” duygudur; ama altında daha derin, daha kırılgan hisler yatar.🔍 Psikodinamik yaklaşıma göre öf...
12/09/2025

Öfke, çoğu zaman “görünür” duygudur; ama altında daha derin, daha kırılgan hisler yatar.

🔍 Psikodinamik yaklaşıma göre öfke, genellikle hayal kırıklığı, değersizlik, reddedilme ya da ihmal edilme duygusunun “maskelenmiş” halidir.

🌧 Birçoğumuz öfkelendiğimizde aslında üzgünüzdür, ama üzüntüyü göstermek zayıflık gibi gelir. Böylece “öfke”, bir savunma mekanizmasına dönüşür.

🛑 Öfke patlamalarını anlamanın ilk adımı, “Şu an gerçekten ne hissediyorum?” sorusunu kendinize sorabilmektir.

🌱 Duygular, bastırıldığında kök salar; ama ifade edildiğinde dönüşür. Gestalt terapisine göre farkındalık, değişimin ilk adımıdır.

💬 “Öfke, kırık bir kalbin zırhıdır” derler. O zırhı kaldırdığınızda, altından yaralar çıkar.

🧠 Bilişsel-davranışçı yaklaşım ise öfkenin çoğu zaman yanlış yorumlanan olaylardan beslendiğini söyler. Yani bazen sadece düşünce biçiminizi değiştirerek bile öfkenizin yoğunluğunu azaltabilirsiniz.

💖 Kendinize şunu hatırlatın: Öfke kötü değil, sadece yanlış yönetildiğinde yıpratıcıdır. Onu bastırmak değil, sağlıklı bir şekilde ifade etmek gerekir.

💬 “Hem kendim olayım hem de biriyle yakın olayım… Bu mümkün mü?” sorusu, ilişkilerde hepimizin aklını kurcalar.🌿 Psikolo...
08/09/2025

💬 “Hem kendim olayım hem de biriyle yakın olayım… Bu mümkün mü?” sorusu, ilişkilerde hepimizin aklını kurcalar.

🌿 Psikolojide bağımsızlık ve bağlılık dengesi, sağlıklı ilişkilerin temel taşlarından biridir. Bağımlı bağlanma stilinde, kişi kendi ihtiyaçlarını geri plana atar; aşırı bağımsız bir yapıda ise yakınlık kurmak zorlaşır.

🧩 Bağlanma teorisine göre (Bowlby), çocuklukta ebeveynlerle kurulan bağ, yetişkinlikte ilişkilerimizin “temel haritasını” oluşturur. Eğer bu harita “yakınlık = tehlike” şeklinde kodlandıysa, ilişkide fazla mesafe; “yakınlık = güven” kodlandıysa, sağlıklı bağ kurma eğilimi oluşur.

🌊 Bağımsızlığınız, kimliğinizin sınırlarını korumanızdır. Ama bu sınırlar, karşı tarafın girmesine hiç izin vermediğiniz duvarlar olursa, sevgi de içeri giremez.

💡 Sağlıklı denge, “Ben” ve “Biz”i aynı cümlede yaşatabilmektir. Yani kendinizi kaybetmeden, başkasına yer açabilmek.

🪞 Bazen partnerinizin sizin alanınıza girmesi, sizin zayıflığınız değil, ilişkinizin güçlülüğüdür. Sartre’ın dediği gibi: “Özgürlük, başkasının özgürlüğüyle başlar.”

💖 İlişkilerde bağımsızlık, duygusal ihtiyaçları yok saymak değil; kendi ayakları üzerinde durabilmek ve bunu partnerle paylaşabilmektir.
Bağımsızlık ile uzak durma arasındaki çizgi çok incedir. Dengeyi bulmak için hem kendi duygularınızı hem partnerinizinkini duymak gerekir.

Kahkaha, ilişkilerde sadece eğlenceli anların değil, derin bağların da habercisidir.💬 İletişim biliminde mizah, partnerl...
25/08/2025

Kahkaha, ilişkilerde sadece eğlenceli anların değil, derin bağların da habercisidir.

💬 İletişim biliminde mizah, partnerler arasında güven ve rahatlık oluşturan güçlü bir araç olarak görülür.

💓 Gottman Çifti’nin araştırmalarına göre birlikte gülmek, ilişkilerde %67 oranında daha yüksek memnuniyetle bağlantılı.

🌈 Mizah, zor zamanlarda bile ortak bir “biz” duygusu yaratır.

💡 Psikanalitik bakış açısına göre gülmek, bilinçdışı gerilimlerin güvenli şekilde boşalmasını sağlar.

🌿 Birlikte gülen çiftler, krizleri daha hızlı atlatır çünkü gülmek, bedenin stres hormonu kortizol seviyesini düşürür.

💞 Kahkaha, sadece anı değil, geleceği de iyileştirir; hafızada “birlikte güzel anılar” bankasını doldurur.

🚪 Mizah, kırgınlık kapılarını kapatmak yerine yumuşatır, diyaloğu yeniden açar.

💬 “Birlikte gülmeyi bilen çiftler, birlikte iyileşmeyi de bilir” diye boşuna söylenmemiştir.

🔥 İlişkinizde mizaha yer açmak, kalbinizde sevgiye yer açmak gibidir.

💭 Hepimiz hayatımızın bir döneminde başkalarının beklentilerinin gölgesinde kaldık, değil mi?🌱 Bazen “iyi evlat”, “başar...
18/08/2025

💭 Hepimiz hayatımızın bir döneminde başkalarının beklentilerinin gölgesinde kaldık, değil mi?

🌱 Bazen “iyi evlat”, “başarılı çalışan”, “fedakâr arkadaş” olma çabasıyla kendi iç sesimizi kısmaya başlarız.

📚 Hümanistik psikolojinin öncülerinden Carl Rogers, “Koşulsuz kabul” ilkesinden
bahseder. Bu, kendini olduğu gibi kabul etmek ve değerini başkalarının onayına bağlamamaktır.

💡 Kendi yolculuğunu seçmek, aslında kendine karşı dürüst olmakla başlar. “Ben ne istiyorum?” sorusu, küçük ama devrim niteliğinde bir adımdır.

🌊 Beklentiler denizinde boğulmamak için sınırlar çizmek, hem ruhsal hem fiziksel sağlığı korur.

🎭 Jung’un dediği gibi, “Maskelerimizi çıkarmazsak, kim olduğumuzu asla bilemeyiz.”

💖 Kendine nazik olmak, sadece şefkat göstermek değil; aynı zamanda gereksiz yükleri sırtından indirmektir.

🌸 Bu yolculuk bazen yalnız hissettirebilir ama unutma; yalnızlık, kendi sesini duymanın en net hâlidir.

🧭 Kendi hayatının rotasını çizen kaptan olmak, başkalarının fırtınasında savrulmaktan çok daha huzurludur.

🔥 Başkalarının beklentileri geçici, senin kendi hikâyen ise ömür boyu seninle.

🌪️ Hayat bazen üzerimize gelir gibi olur, değil mi? Ama işte bazı insanlar vardır, aynı fırtınaya girerler ama dimdik çı...
10/07/2025

🌪️ Hayat bazen üzerimize gelir gibi olur, değil mi? Ama işte bazı insanlar vardır, aynı fırtınaya girerler ama dimdik çıkarlar. İşte buna “psikolojik dayanıklılık” diyoruz.

🧠 Psikolojik dayanıklılık, travma sonrası büyüme (post-traumatic growth) kavramıyla da yakından ilişkilidir. Yani yaşadığı zorluklardan güçlenerek çıkan bireyler vardır.

💪 Bu bireyler olumsuz olayları reddetmezler, tam tersine onlarla yüzleşir, onlardan öğrenir ve yollarına devam ederler. Tıpkı Viktor Frankl’ın "İnsanın Anlam Arayışı" kitabında dediği gibi: “İnsanın her durumda bir anlam bulma kapasitesi vardır.”

🧬 Araştırmalar, dayanıklılığın genetik değil, öğrenilebilir bir beceri olduğunu gösteriyor. Yani kimse “zayıf doğmaz”; yeterli destek, ilişki ve içgörü ile herkes güçlenebilir.

🧭 Psikolojik dayanıklılık; esneklik, problem çözme becerisi, içsel motivasyon, sosyal destek sistemleri ve olumlu benlik algısıyla şekillenir.

🫶 Duyguları bastırmak değil; kabul etmek ve duygularla “birlikte” ilerlemek, dayanıklılığı artırır. Bu noktada Mindfulness (bilinçli farkındalık) uygulamaları da etkili bulunmuştur.

🧪 Seligman’ın Pozitif Psikoloji modeli, güçlü yönlere odaklanmanın, umutlu bir bakış açısıyla olaylara yaklaşmanın ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkisini vurgular.

🌱 Psikolojik dayanıklılık, düşmemek değil; düştüğünüzde yeniden ayağa kalkabilme yeteneğidir. Ve bu yetenek geliştikçe, hem kendinize hem başkalarına umut olursunuz.

👶🏻 Çocuklar duygularını doğuştan tanımaz; öğrenirler. Ve bu öğrenme süreci, ilk göz temasıyla başlar. Evet, siz gözlerin...
03/07/2025

👶🏻 Çocuklar duygularını doğuştan tanımaz; öğrenirler. Ve bu öğrenme süreci, ilk göz temasıyla başlar. Evet, siz gözlerine bakarak “şu an buradayım” dediğinizde, onun duygusal dünyasına ilk tohumları atarsınız.

🧠 Goleman’a göre, duygusal zekânın temeli 5 alanda gelişir: Öz-farkındalık, öz-yönetim, empati, sosyal beceriler ve motivasyon. Bu alanlar çocuğun içsel pusulasını oluşturur.

📣 Duyguları adlandırmak bu sürecin temel taşıdır. Örneğin, “sinirlenmiş gibisin” demek, çocuğun o duyguyla tanışmasını sağlar. Böylece iç dünyasında olanı dışa vurması kolaylaşır.

🧸 Oyuncak terapisi, drama çalışmaları, duygular günlüğü gibi teknikler, çocuklarda duygusal farkındalığı artırmak için harika yöntemlerdir.

🫂 Empati gelişimi için en etkili yol model olmaktır. Yani siz onun yerine sıraya geçmeyip “Ben de bekleyeceğim çünkü herkesin hakkı var” derseniz, empatiyi ona öğretmiş olursunuz.

🎨 Sanat çalışmaları da duygusal ifade alanları yaratır. Çocuklar resim yaparken aslında kelimelerle anlatamadıkları hisleri dışa vururlar.

🧪 Nöropsikoloji bize şunu söyler: Beyindeki ayna nöronlar sayesinde, çocuklar bizim verdiğimiz duygusal tepkileri taklit ederler. Bu yüzden, kendi duygularınızı düzenlemeniz, onun duygusal gelişimi için doğrudan katkı sağlar.

🌈 Duygusal zekâ, sadece “ağlamayan” çocuk yetiştirmek değildir. Ağladığında da ne hissettiğini fark eden, anlatabilen ve buna saygı gösteren bir birey yetiştirmektir.

🧩 Herkes öğrenir, ama herkes aynı şekilde öğrenmez. İşte bu yüzden eğitim psikolojisinde “öğrenme stilleri” çok önemli b...
24/06/2025

🧩 Herkes öğrenir, ama herkes aynı şekilde öğrenmez. İşte bu yüzden eğitim psikolojisinde “öğrenme stilleri” çok önemli bir yer tutar. Howard Gardner’ın “Çoklu Zekâ Kuramı” bu konuda bir dönüm noktasıdır.

👀 Kimi insanlar görsel materyallerle öğrenir (haritalar, grafikler), kimisi işitsel yollarla (dinleyerek, anlatarak), kimisi ise kinestetik yani hareket ederek öğrenir (dokunarak, deneyerek).

🧠 Gardner’a göre matematiksel zekâ, dilsel zekâ, müzikal zekâ gibi 8 farklı zeka türü vardır ve her bireyin baskın olduğu alan farklı olabilir. Bu farkındalık öğrenmeyi daha kolay ve keyifli hâle getirir.

🛠️ Öğrenme stillerini bilmek, sadece çocuklar için değil; yetişkinler için de hayatı kolaylaştırır. Yeni bir beceri öğrenirken hangi yöntemin size uygun olduğunu bilirseniz motivasyonunuz da artar!

💬 Örneğin görsel bir öğreniciyseniz, notlarınızı renkli kalemlerle tutmak ve tablolar kullanmak size fayda sağlar. İşitsel biriyseniz, kendi sesinizi kaydederek çalışmak daha etkili olabilir.

🌱 Öğrenme stilleriyle ilgili farkındalık, öğretmenler için olduğu kadar ebeveynler için de kıymetlidir. Çocuğunuza "neden öğrenemiyor?" diye sormadan önce, "nasıl öğreniyor?" sorusunu sormalısınız.

🧪 Davranışçı yaklaşım geçmişte her bireye aynı öğrenme tekniğini önerirken; günümüzde yapılandırmacı yaklaşım her bireyin öğrenme sürecine aktif katılımını savunur.

📚 Özetle; öğrenmenin tek bir yolu yoktur. Siz nasıl öğreniyorsanız, o yol doğrudur. Asıl mesele, kendi yolunuzu keşfetmektir.

🌧️ Duygularınızdan kaçmak, kısa vadede rahatlatıcı gibi görünse de uzun vadede sizi kendinizden uzaklaştırır. Psikoloji ...
19/06/2025

🌧️ Duygularınızdan kaçmak, kısa vadede rahatlatıcı gibi görünse de uzun vadede sizi kendinizden uzaklaştırır. Psikoloji biliminin özellikle Gestalt ekolü, “tamamlanmamış duygusal döngülerin” zihinsel çatışmalara neden olabileceğini savunur.

🪞 Yüzleşmek, duyguları inkâr etmek yerine onları tanımak, adını koymak ve kabul etmektir. Psikanaliz kuramına göre de bastırılan duygular bilinçdışında varlığını sürdürmeye devam eder ve dolaylı yollarla dışavurum bulur.

🌊 Kimi zaman “üzgünüm” demek bile ağır gelebilir. Ama kabul edin, hepimizin içinde zaman zaman bir şeyleri ağlatmak isteyen küçük bir çocuk vardır...

🧠 Daniel Goleman, duygusal zekâ üzerine yaptığı çalışmalarında, duyguların farkındalığı ve düzenlenmesi ile hayat kalitesi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söyler.

🎭 Bu yüzden duygularınıza kulak verin. “Ben ne hissediyorum?” diye sormak, içsel gücünüzü ortaya çıkarır. Bu, psikolojik dayanıklılık (resilience) dediğimiz şeyin temelidir.

🌱 Jung der ki: “Karanlıkla yüzleşmeyen kişi, onu başkalarına yansıtarak yaşar.” Kendi karanlığınıza adım attığınızda, asıl ışığınızla tanışırsınız.

👣 Duygularla yüzleşmek, güçsüzlük değil; cesaretin en parlak hâlidir. Zihninizi susturup kalbinizi dinlediğinizde, kendi hayatınızın lideri siz olursunuz.

Address


Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolog Nihat Yıldızhan posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

  • Want your practice to be the top-listed Clinic?

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram