uzmanpsikolognazlikalkan

  • Home
  • uzmanpsikolognazlikalkan

uzmanpsikolognazlikalkan INSTAGRAM �

29/12/2023

Devamı Kalkedon Psikoloji youtube sayfasında,
̆ersizlikduygusu

Varlık gerçek midir; yoksa hakiki mi? Varlık gerçektir, ancak hakiki değildir. Zihin, kendi tuzağını kurmak için veya ke...
02/09/2023

Varlık gerçek midir; yoksa hakiki mi?

Varlık gerçektir, ancak hakiki değildir. Zihin, kendi tuzağını kurmak için veya kendini eğitmek üzere; kendi kendisini manipüle eder. Kendi manipülasyonu ile bir gerçeklik inşa etmiş olur. Yani, hakikat her zaman gerçektir ancak gerçek her zaman hakikat değildir.

Mesela; hayatımda hiç süt görmediğimi varsayalım. Birisi bana bir sıvı sunsun -işte belki tatlı olur biraz veya kıvamlı, hoş bir şey- bana desin ki “bu süttür”. Onu süt olarak kabul edersem, O, bir süt olarak gerçeklik kazanabilir. Ancak sütün hakikisini bilirsem; bilirim ki;
o içtiğim hakiki süt değildir.

Aslında, dışardan kimse bizi manipüle edemez, etrafımızdakiler sadece zihnimizin kendi kendine yaptığı manipülasyona destek olurlar. Zihnin kendisini en üst manipülasyon örneğini romantik hayatında veya yüksek duygu bağlantısı kurduğu ilişkilerde görürüz. İlişkilerde gerçekliğin ve hakikat denkleminin nasıl çalıştığını da sonraya bırakalım.

İyi haftasonlarımız olsun 🙏🏻❤️

Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın en son safhasını ve zirvesini temsil etmektedir....
30/08/2023

Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın en son safhasını ve zirvesini temsil etmektedir. Savaşın en zorlu evresindeki bu muharebenin başarıyla sonuçlandığı 30 ağustos günü işgal edilen ülkemiz topraklarının tamamen geri alındığı günü sembolize eder.
Ruhumuz da zorluklar geçirir işgaller altına girer ve parçalarına ayrılır.
Zafer; ruhun geri alınarak kendi kendini fethetmesidir.
Türk ulusunun zor günlerden sonra alnının akıyla bütünlüğüne yeniden ulaşmasını temsil eden böyle bir günde hepimizin de ruhumuzun nice zafer bayramlarını kutlaması dileğiyle…🙏🏻❤️

  “Dünyanın her yerinde ilişki terapistine giden çoğu kişi, sonunda eşinin sorunlarını ortaya koyabilecek ve bunları düz...
02/08/2023



“Dünyanın her yerinde ilişki terapistine giden çoğu kişi, sonunda eşinin sorunlarını ortaya koyabilecek ve bunları düzeltecek birini bulabileceği için kendini terapi sürecine motive olmuş hisseder. Bu gayet anlamlı bir beklentidir. Çünkü çatıştığımız bir ilişkide kendi egomuzu var etmek söz konusu olduğunda, sorunun çoğunun öteki partnerimizde olduğunu düşünmek egomuzu koruyan bir mekanizmadır. Yani, bir ilişki terapisine başvurduğumuzda ‘’sorunun çoğu onda’’ düşüncesiyle başlamak kesinlikle yanlış bir eğilim değildir. Ancak, birlikte yaşamı imkansız hale getirdiği için, biz çift terapistlerinin dönüştürmek istediği ilk düşüncedir. Çünkü terapi sürecine başladığınız parteriniz de aynı mekanizmadan dolayı sorunun çoğunun sizde olduğunu düşünecektir.…”
Yazımızın devamı hikayemizde, profildeki linkte ve internet sitemizde ☺️

02/08/2023
Bir deneyim bittikten sonra, yeniden başa alma şansımız olsaydı, pişman olduğumuz hataları tekrar yapar mıydık? Sartre’n...
30/06/2023

Bir deneyim bittikten sonra, yeniden başa alma şansımız olsaydı, pişman olduğumuz hataları tekrar yapar mıydık?

Sartre’nin “İş işten geçti” kitabının konusu da insan özgürlüğü ve seçim olasılıklarını sorguluyor.

Pierre devrimci bir genç; Eve ise, üst sınıftan zengin bir ailenin kızı. İkisi aynı anda bir cinayete kurban gidiyorlar. Öldükten sonra artık sosyo-ekonomik farklılıkların hiçbir anlamının kalmadığı ahirette, birbirilerine âşık oluyorlar. Aşklarını yaşamak için tekrar dünyaya dönmeyi diliyorlar ve çifte 24 saat süreyle tam uyum içerisinde, sevgilerini her şeyden üstün tutmaları koşuluyla, dünyaya dönme izni veriliyor.

Ancak geri gönderildiklerinde ikisi de önceki hayatlarındaki sosyal durum ve statülerinden sıyrılıp hayalini kurdukları gibi özgürce birbirlerine yönelemiyorlar. Pişman oldukları aynı seçimleri tekrar yapıyorlar, aynı hataları tekrar ediyorlar. Birbirleri için yapabileceklerini düşündükleri yüzleşmeleri ve fedakarlıkları yapamıyorlar. Çünkü ikisi de kendi olmaktan çıkacağını hissediyor. Onlara verilen bu şansı kendi benliklerinden sıyrılamadıkları için değerlendiremiyorlar. Bu ikinci bir hayatlarında da birincisinde ne yaptılarsa aynısını yapıyorlar ve yine birlikte olamıyorlar.

Kitap Pierre’nin, Eve’ye hitap eden son cümlesiyle bitiyor;

"Beni seviyorsan bırak gideyim, yoksa aynaya dönüp kendi yüzüme bakamam."

Kibir, kendi benliğinin diğer insanlara göre imtiyazlı olması gerektiğini içeren bir pozisyondur. Peki ‘Ben’i ayrıcalıkl...
28/06/2023

Kibir, kendi benliğinin diğer insanlara göre imtiyazlı olması gerektiğini içeren bir pozisyondur. Peki ‘Ben’i ayrıcalıklı yapan nedir?
Mesleğim mi? Mal varlığım mı? Mensup olduğum aile veya coğrafya mı? Becerikliliğim? Sağlıklılığım? Daha mı akıllıyım? Sahip olduğum bilgi mi ben’i ayrıcalıklı yapan? Çok mu iyi eşim? Belki çok iyi bir evladım? Ya da mükemmel bir ebeveyn? Hatta herkesten daha mütevazıyımdır bu yüzden imtiyazı hak ediyorum?
Bu kadar İsmail’im varken, vazgeçemediğim ve benim insanlık bilincine ulaşmamı engelleyen en büyük zaafiyetim kendi halindeki bir koç mu?

Kurban bayramı; et kesme ve yeme bayramı değil. Bir ‘beşer’ olarak kendimizi ‘insan’ olmaktan uzak tutan İsmail’lerimizin muhasebe edilmesi ve üzerine düşünmenin hatırlatılmasıdır.

Fakat bir başkasının ki değil;
Benim İsmail’im kim?

Bayramınız Kutlu Olsun.

‘Mutluluğun Sırrı’ Paulo Coelho’nun “Simyacı” kitabında geçen bir hikayedir. Yaşadığımız hayattaki işaretleri daha dikka...
15/06/2023

‘Mutluluğun Sırrı’ Paulo Coelho’nun “Simyacı” kitabında geçen bir hikayedir. Yaşadığımız hayattaki işaretleri daha dikkatli okumamız için ilham veren bir hikaye…

En kısa özetle,

Mutluluğun sırrını arayan bir adam; bir bilgenin sarayına gider ve bilge ona bir çay kaşığında yağ verir ve adama “önce sarayımı dolaşın” der.

Adam sarayı dolaşır Bilge’nin yanına tekrar gelir. Bilge “sarayımdaki acem halılarını beğendiniz mi?” diye sorar. Tabi adam kaşıktaki yağı dökmemek için saraydaki hiç bir şeye dikkat etmemiştir.

Bilge bu sefer adamın sarayı bir kez daha gezmesini ancak etraftaki detaylara dikkatle bakmasını ister. Adam bilgenin dediğini yapar. Döndüğünde neredeyse her ince detayına kadar sarayı Bilge’ye anlatır. Bilge adamın sarayı bu kadar dikkatle incelemesinden çok memnun olur, bu kez adama verdiği emaneti sorar.

Adam etrafa bakayım derken kaşıktaki yağa dikkat edememiş, kaşığı da yağı da kaybetmiştir. Mahcup bir şekilde Bilge’ye bakarken; Bilge ona;

“Mutluluğun gizi, dünyanın bütün harikalarını görmektir; ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.” der…

Sizi dünyanın en hasret dolu, en büyük, en trajik aynı zamanda en kutsal aşk hikayesini hissetmeye davet ediyorum. Annen...
13/06/2023

Sizi dünyanın en hasret dolu, en büyük, en trajik aynı zamanda en kutsal aşk hikayesini hissetmeye davet ediyorum. Anneniz ve babanızla olan aşk hikayeniz…

Derinlere gömdüğünüz, kah sevgilinizle, kah kocanızla, kah evladınızla deneyimlediğiniz yarım kalmış aşkınız.

Kendinizi kaybettiğiniz yasak aşkınız; kapısında ağladığınız, saçlarınızı yolduğunuz, ansızın aldatıldığınız, derbeder olduğunuz o aşk da; anneniz ve babanızla yarım kalmış o aşk hikayesinin sadece bir gölgesiydi.

Bütün psikoterapi kuramlarının çözmeye çalıştığı bu gizemli aşk hikayesi.… Bütün anlamların birleştiği nokta.

Kaçsak da önünde sonunda bizi bir yerde yakalayacak olan o “Kabe”…

Ebeveynleri yanında olan/olmayan, ona sarılan, onlarla barış içinde olan ya da küs olan, sevgi hisseden ya da onlara nefret duyan, annesi ve babası hayatta
olan/olmayan bütün kadınlara ve bütün erkeklere, fizik bedeninde ebeveynleriyle ne deneyimlerse deneyimlesin onların ruhuna dokunmak isteyen ve dokunamayan, evlat olan herkese…

Selam ve sevgiyle 🙏🏻❤️

19/05/2023

“İşte daha İstanbul'dan çıkmadan düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.

O da milletin egemenliğine dayalı, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak.

Böyle bir millet, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse ya istiklal ya ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı"

(Nutuk’tan…)

* kavramı: bir soy ya da antropolojik köken ya da ırk değil; gönüllü olarak kabul edilen ulusal bir kavramdır.

İnsan varoluşu itibariyle yaşadığı her an etrafındaki her ‘şey’ ile ilişki kurmaya programlı ve daimi olarak da bu ilişk...
18/05/2023

İnsan varoluşu itibariyle yaşadığı her an etrafındaki her ‘şey’ ile ilişki kurmaya programlı ve daimi olarak da bu ilişkiye muhtaç olan bir varlık. Eşya ile, hava ile etrafındaki insanlar, fikirler, inançlar, düşünceler ile….

Bu ilişki kurma serüveninin ilk sahnesi gözlemle başlar.
Önce “şey”leri gözlemlemeye başlarız. Ve gözlemlerimiz neticesinde bir yorum yaparız, yorum yaparken aynı zamanda o şeye karşı bir duygu geliştirmiş oluruz.

Bu aşamada duygularımız yorumlarımızla birleşir ve o “şey”in bizim için ne demek olduğunu tanımlarız. Verdiğimiz bu tanım elimizde bir ip gibidir, ipin malzemesi gözlemimiz sonucu oluşturduğumuz yorum ve duygulardır.

Elimizde bir ip varsa; anlam da ipin ucundaki kancadır. O şeye verdiğimiz anlam sayesinde o şeyle bağ kurarız. Böylece bağlantı başlar. Bu bağ deneyimin tekrarı ve anlamın içeriği ölçüsünde güçlenir ya da zayıflayarak yok olur. (Yok olan bağlantı yerine muhakkak bir yenisi ile bağ kurarız, çünkü bağlantıya muhtacız.)

Böylece etrafımdaki her şeyle bir şekilde bir bağlantı kurmuş oluyorum. Verdiğim her anlam ve bağlantı kendimle kurduğum ilişkinin toplamı oluyor.
Bir başkası değil, başka bir “ben” değil; benim kurduğum anlama özel bir “ben” inşa oluyor.

Sevgi ve selamla
🙏🏻❤️

Deprem dolayısıyla kimimiz için zaman durdu. Benim için de bir müddettir öyle oldu. Kendi gölgeme, kendi karanlığıma bak...
17/05/2023

Deprem dolayısıyla kimimiz için zaman durdu. Benim için de bir müddettir öyle oldu. Kendi gölgeme, kendi karanlığıma bakmama vesile oldu. Ayrışma kavramına ve insanın varoluşsal yalnızlığına daldım.

Şimdilerde de ruhsal reflekslerin açığa çıktığı önemli günlerden geçiyoruz, kimimiz gönlünü yücelterek yersiz yere söylediği sözler için özür diliyor, kimimiz yeniden kendiyle yüzleşme şansına erişiyor, kimimiz de öfkesinden yücelerek; yaptığı iyiliğin karşılığını istiyor. (ki hepsi bizdendir)

İşte bu günlerde hatırladım yeniden bu cümleyi, ancak depremde yaptığı yardımın hesabını soranları günah keçisi yapıp kendimi aklamak paklamak için değil,

Kalbimize hangi en yakın kişi, istediği gibi olmadığımız zaman yaptığı fedakarlığı ilk fırsatta yüzümüze vurdu ki; biz de ilk isteğimiz olmadığı anda iyiliğimizle kırgınlığımızın hesabını sorar olduk? diye sormak için…

Biliyorum benim de içimde bir ses var ki; hoşlanmadığı en ufak şeyde fedakarlıklarının çetelesini tutuyor, şimdi bu vesileyle o sesle yüzleşme ve iyileştirmeye çalışma vaktidir.

Çünkü biliyorum ki; yaptığım iyiliğin ücretini kendi benliğimden aldığım gün özgürleşeceğim.

(Bu arada söz e aittir.)

Sevgi ve selamla,
🙏🏻❤️

13/02/2023

Bilgi:
13/02/2023

Bilgi:

Hani meşhur bir söz vardır; “psikoloğa gidenler, asıl gitmesi gereken kişiler gitmediği için giderler.” Doğrudur işte o ...
27/09/2022

Hani meşhur bir söz vardır; “psikoloğa gidenler, asıl gitmesi gereken kişiler gitmediği için giderler.” Doğrudur işte o insanların manipülasyonlarına kapılmamak ve sınır koymak için de gideriz terapiye.
Toplumsal olarak daha hızlı gelişmelerin olduğu bu çağ artık ertelememize pek müsaade vermiyor. Kenarda beklettiğimiz kişi ve olaylara karar vermek için artık hız alabiliriz. Bunlardan bazısını belki tamamen temizlemeniz gerekir, bazısını bir miktar uzaklaştırmak, bazısını orda tutup yokmuş gibi yapmak gerekir. Ne yapılması gerektiğini bir çırpıda söyleyemem, bu sağlıklı da olmaz; çünkü bunlar terapi süreci içinde zamanla şekillenecektir.

Ancak bildiğim bir şey var; aklınız ve ruhunuz size emanet ve bu dünyadaki her şeyden kıymetli. 🙏🏻🌱

   with .repost・・・“Günlük olarak programlanmamızı, hedeflerimize ulaşmamızı, bizi olumsuz sonuçlara götürebilecek proble...
19/09/2022

with .repost
・・・
“Günlük olarak programlanmamızı, hedeflerimize ulaşmamızı, bizi olumsuz sonuçlara götürebilecek problemli durumları ve ilişki yüklerini ayırt etmemizi sağlayan böylesine bütünleyici bir sistem nasıl oluyor da birçok ruhsal sıkıntının temelini oluşturuyor?’’ diye sormuştum önceki yazımda.
Şimdi anksiyetenin bir bozukluk olan formunu; yani, anksiyete enerjisinin vücutta gereğinden fazla ve zamansal olarak düzensiz salınımı halini ele alalım. Böyle bir durumda nasıl hissettiğimize bakalım;
Anksiyetenin gereğinden fazla ve düzensiz salınımında nasıl hissederiz?…”
Yazımızın devamı hikayemizde, profildeki linkte ve internet sitemizde ☺️

Address


Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when uzmanpsikolognazlikalkan posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to uzmanpsikolognazlikalkan:

  • Want your practice to be the top-listed Clinic?

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram