07/08/2022
Yoğun istek üzerine GLP1 Analogları (Liraglutid, Duloglutid, Semaglutid) hakkında ayrıntılı bilgi:
GLP1 yemek yedikten sonra ince barsaklardan salgılanan ve beyinde doyma merkezini uyararak tokluk hissinin oluşmasını yani 'artık doydum' dememizi sağlayan hormondur.
Bu etkisinin yanında midenin boşalmasını yavaşlatması ve özellikle pankreastan insülin salgısını artırması bilim insanlarında 'acaba bunu Şeker hastalığının tedavisinde kullanabilir miyiz?' şeklinde bir düşünce oluşmasına neden oldu. Ve sonuçta GLP1 Analogları dediğimiz, bu hormona benzeyen ilaçlar Tip 2 Diabetes Mellitus, yani erişkinlerde görülen, çoğunlukla da şişmanlığın sebep olduğu Şeker hastalığı tipinin tedavisinde kullanılmaya başlandı.
Bu kullanım sırasında görüldü ki bu ilaçlar (Liraglutid, Duloglutid, Semaglutid ) Şeker hastalığını kontrol altına almanın yanı sıra çok güzel de kilo verdiriyor. Bunun üzerine obezite tedavisinde de kullanılmaya başlandılar. Ve neredeyse mucize benzeri sonuçlar görmemizi sağladılar.
Peki nasıl gerçekleştiriyorlar bu mucizeyi? İlk yaptıkları şey daha önce de söylediğim gibi beyinde tokluk merkezini uyararak acıkma hissini ortadan kaldırması. Yemek yemek aklımızın ucundan bile geçmiyor. İkinci yaptığı şey midenin boşalmasını geciktirmek. Midemiz neredeyse hep dolu olduğu için kendimizi zorladığımızda bile yemek yemek mümkün olmuyor. Bunların yanı sıra bazı araştırmalar metabolizma hızını artırdığını da göstermiştir.
Kullanım şekline gelince; günde bir kez (Liraglutid) ve haftada bir kez (Duloglutid, Semaglutid) kullanılan iğne şekilleri yanında hap şeklinde (Semaglutid) de kullanılmaya başlanmıştır.
İğne şeklinde kullanımı aynı insülin gibi göbek çevresine, insülin iğnesi dediğimiz incecik bir iğne ile cilt altına verilmesi şeklinde olur. Genelde 'iğne' sözcüğü 'acı' sözcüğü ile neredeyse eş anlamlı olduğu için böyle bir tedaviden korkmamıza neden olur. Ama göbek çevresindeki cildimiz sinirden fakir ve kullandığımız iğne çok ince olduğu için kullanım sırasında hemen hemen hiç acı hissetmeyiz.
Gelelim en çok sorulan soruya: Yan etkisi var mı?
Tabii ki var. İnsan bedenine giren her şey yan etki yapma potansiyeline sahiptir. Kahvaltıda yediğimiz domates alerjiye sebep olabilir. Bu bir yan etkidir. Genelde kafamızda yanlış bir düşünce vardır: 'Eğer bir ilacın yanetkisi varsa, mutlaka görülür.' Yok öyle bir şey. Mesela panadol karaciğer sirozuna sebep olma gibi bir yanetkiye sahiptir. Kaç kişiyi duydunuz başı ağrıdığı için iki tane panadol içip siroz olan? Bu ilaçların da yanetkileri var. Ama bu yanetkiler mutlaka sizde görünecek diye bir durum yok.
En sık görülen yanetkileri mide bulantısıdır. Bunun yanında kabızlık, ishal, karın ağrısı yapabilir. Safra kesesi sorunları ve pankreatit gibi daha ciddi sorunlara yol açtıkları görülmüştür. İşte tam da bu sebepten dolayı bu ilaçların doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Öyle, 'komşum Ayşe hanım, iş arkadaşım Ahmet bey kullandı, zayıfladı. Ben de alayım, kullanayım' diyerek kendi kafanıza göre alıp kullanabileceğiniz ilaçlar değil.
Daha ayrıntılı bilgi mi?
Daha ayrıntılısı için gelin kahvelerimizi içerken yüz yüze konuşalım.