21/11/2020
EVLİLİK KURUMU VE İNSAN SAĞLIĞI
Kadın erkek eşitliği ve evlilik kurumuna dönük tutumlardaki değişiklikler günümüzdeki evlilik ilişkilerini yirminci yüzyılın erken dönemlerine göre daha sorunlu ve kırılgan hale getirmiştir. European Commission Eurostat (ECE)verilerine göre, 1970’den 2010 yılına kadar geçen 40 yıllık sürede Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde evlenme oranları iki kat azalırken, birlikte yaşama ve boşanma oranları iki kat artmıştır (ECE, 2012). Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nde birlikte yaşama konusunda veri bulunmasa da, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 yılı Evlenme ve Boşanma İstatistiklerine göre, kaba evlenme oranı Türkiye’de 2014 yılında bir önceki yıla göre % 0.1 azalmış, boşanan çiftlerin sayısı ise bir önceki yıla göre %4.5 artmış, ortalama evlenme yaşı 2010 yılından 2014 yılına kadar her iki cinsiyette de 0.5 yaş artmıştır. KKTC Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) verilerine göre ise, Kuzey Kıbrıs’ta 2002-2014 yılları arasında her yıl ortalama 1,200 civarında çift evlenmekle evlenme oranlarında değişiklik olmadığı görülmesine karşılık, 1999’dan 2014 yılına kadar geçen 15 yıllık sürede evlenme yaş ortalamasının erkeklerde 28’den 31, kadınlarda 24’den 27 yaşa yükselmiş olması evliliğe olan ilginin azaldığı ve kaba boşanma hızının 2002-2007 yılları arasında ‰1.83 (yıllık ortalama 470 çift)’den, 2008-2014 yılları arasında ‰ 2.86 (yıllık ortalama 733 çift)’ya yükselmiş olması (DPÖ, 2006 ve DPÖ, 2015) evliliklerde sorunların arttığı şeklinde yorumlanabileceği gibi boşanma konusunda sosyal normlardaki değişime de atfedilebilir. Bu verilere göre, yetişkinlerin yalnız veya birlikte yaşama, ortalama evlenme yaşı ve evli bireylerin boşanma oranlarındaki artışlardan evlilik kurumuna olan ilginin giderek azaldığı söylenebilir. Buna karşılık halen Amerika’da yetişkinlerin %90’ından fazlası en az bir kez evlenmiş, hatta boşananların %75’i boşanmayı takip eden ilk üç yıl içinde bir başkası ile yeniden evlenmişlerdir (Gladding, 2011/2012).
Evlilik kurumuna olan ilgi giderek azalsa da, birçok araştırma sonuçlarında evliliğin çocuk ve yetişkin yaşamında gerekli bir kurum olduğu saptanmıştır. Mutlu bir evlilik hayatı yetişkin birey ve çocukların yaşamını olumlu, mutsuz veya ayrılma ile sonuçlanan evlilikler olumsuz etkilemektedir (Santrock, 2011/2012). Yapılan araştırmalarda, mutlu bir evlilik yaşayan bireylerin, boşanmış ya da mutsuz bir evlilik yaşayanlara göre daha uzun yaşadıkları ve daha sağlıklı bir yaşam sürdükleri saptanmıştır (Wilson and Smallwood, 2008). TÜİK’in 2016 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, evli bireylerin % 64.7’si mutlu olduğunu belirtirken, evli olmayan bireylerin %53.5’si mutlu olduğunu belirtmiştir (TÜİK, 2017). Buna göre evli bireylerin evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu söylenebilir. Boşanmış ailelerden gelen çocukların boşanmamış ailelerden gelen akranlarına göre daha zayıf bir uyum gösterdiği, akademik, içselleştirilmiş ve dışsallaştırılmış sorunlarının daha fazla olduğu görülmektedir (Santrock, 2011/2012). Bütün bu sonuçlar, evliliğin yetişkinlerin fiziksel ve ruh sağlıkları ile pozitif yönde ilişkili olması yanında çocuklar için de aynı yönde ilişkili olduğunu ve evlilik kurumunun önemini göstermektedir.
Kaynak: Bayraktaroğlu, H., Tezer, M., Beyazıt, U. and Çakıcı, E. (2017). The Development and Assessment of Psychometric Properties of Near East Marital Adjustment Scale. International Journal of Educational Sciences, 19:2-3, 205-213.