
03/09/2025
Şu an okuduğum “Bedenin Tiyatroları” isimli kitaptaki bu cümleleri çok önemli buluyorum ve burada ne denmek istendiğini biraz açmak istiyorum: Bebek dünyaya geldiğinde “dış gerçeklik” dediğimiz ilk şey annesidir. Yani bebek için dış dünyanın ilk temsilcisi annedir. Annenin bebeğiyle kurduğu ilişki biçimi tamamen “bilinçli kararlarla” değil, büyük ölçüde kendi çocukluk deneyimleri ve inançları tarafından şekillenir. Yani anne, farkında olmadan kendi çocukluk yaşantılarını bebeğine taşır. Bu nedenle annenin “nasıl bir varlık” olduğu, yani bebeğiyle ilişkisinde gösterdiği tutum, sıcaklık, güven veya kaygı, bebeğin dış dünyayı algılayışını doğrudan etkiler.
👉 Buradaki kritik nokta: Bebek için anneyle ilişki “yalnızca şu anki temas” değildir; aynı zamanda annenin geçmişten getirdiği ve şu an yaşadığı pek çok şeyin çocuğa yansıdığı derin bir süreçtir. Aynı zamanda bebeğin ruhsal dünyasının temellerini belirler.
• Neredeyse aynı derecede önemli olan bir diğer faktör de babanın varlığıdır. Yani sadece anne-bebek bağı değil, annenin babayla kurduğu ilişki biçimi de bebeğin ruhsal gelişiminde belirleyicidir. Çünkü anne kendi ilişkisinde güven, destek ve şefkat görüyorsa, bu duygusal kaynak bebeğe de yansır. Ama anne ilişkide çatışma, yalnızlık, değersizlik hissediyorsa, bu da bebeğe aktarılabilir. “Bir çocuğun 3 ebeveyni vardır: annesi, babası ve anne babası arasındaki ilişki” cümlesi burada da doğrulanmış oluyor. Öte yandan elbette ki babanın bebeğe sunduğu ilişki, şefkat ve yatırım da bebeğin gelişimini güçlü şekilde etkiler.
Şöyle düşünebiliriz: Anne, bebek için bir köprü gibidir. Bu köprü bebeği güvenli bir şekilde dünyaya bağlar. Bebek dış dünyayı ilk kez anne üzerinden tanır. Ama bu köprünün sağlam kalabilmesi için temel direklere ihtiyacı vardır. İşte o temel direkler de annenin babayla olan ilişkisidir. Eğer direkler sağlam ve dengeliyse (anne babadan destek, güven, şefkat görüyorsa), köprü de güçlüdür, anne bebeğe güvenle alan açabilir.
Sonuç olarak, bir bebeğin erken dönemdeki anne-baba ilişkilerinin niteliği, çocuğun ileriki ruhsal ve bedensel sağlığını belirleyen temel yapı taşlarıdır diyebiliriz.