
13/03/2022
Klinik psikolog ve psikoloji profesörü Jordan Peterson un ilham verici eserini post serisi olarak sizinle paylaşmak istedim. İnsan olarak kendi varoluş çıkmazlarımıza inanılmaz güzellikte çözümler üreten değerli insana kendim adıma hem bir teşekkür hem de güzel bilgileri sizin ruhlarınıza da ilaç olması temennisiyle bu seriyi hazırladım.
Ayrıca Türkçe çevirisinin güzelliğini de takdir ediyorum. Sayın Sevinç Seyla Tezcan ve na teşekkür ediyorum.
Biz ; kırılgan ve ölümlüyüz, acı ve kaygı insanın varoluşunun ayrılmaz bir parçasıdır. Varlığın esasını oluşturan acı çekmenin karşısına koyacak bir şeyimiz olmalıdır. Anlam, derin bir değer sisteminin özünü oluşturmalıdır yoksa varoluşun dehşeti hızla devleşir. O zaman umutsuzluğu ve çaresizliğiyle nihilizm kendini göstermeye başlar.
Ortak bir kültürel sistem insan etkileşimine istikrar sağlar ve bir değerler sistemi içerir, değer sisteminin yokluğunda insanlar hareket edemezler. Yani değer yoksa anlam da yoktur. Bununla birlikte değer sistemleri arasında bir çatışma olasılığı da vardır. Grup merkezli inancın kaybedilmesi hayatı kaotik, sefil ve dayanılmaz kılar; grup merkezli inancın varlığı ise diğer gruplarla çatışmayı kaçınılmaz kılar. Ve bu çatışmaya —hele yirminci yüzyılın dünya yangınları ölçeğinde— lüksümüz olmadığını fark ettim. Yıkım teknolojilerimiz çok güçlendiler. Savaşın potansiyel sonuçları neredeyse kıyamete denk olabilir.
Dünya bir yandan çatışmanın korkunç ikileminden diğer yandan da psikolojik ve toplumsal çözülmeden nasıl kurtarılabilirdi? Cevap şuydu: bireyin yükselişi ve gelişimi aracılığıyla ve herkesin Varlığın yükünü omuzlamaya ve kahramanlık yolunu seçmeye istekli olmasıyla. Hepimiz bireysel hayat, toplum ve dünya için mümkün olduğu daha derin bir sorumluluk duygusu taşımalıyız.
Hepimiz doğruyu söylemeli, bozulan ne varsa tamir etmeli ve eskiyen, modası geçen her şeyi masaya yatırıp yeniden yaratmalıyız. Dünyayı zehirleyen acıyı bu şekilde azaltabiliriz ve azaltmalıyız. Bu, çok şey istemektir. Bu, her şeyi istemektir.
Ancak alternatifi —otoriter inancın dehşeti, çökmüş devletin kaosu' dizginlenmemiş doğal dünyanın trajik felaketi, varoluşsal kaygı ve amaçsız bireyin zayıflığı— çok daha kötüdür.
Varlık tek bir insanın bilebileceğinden çok daha karmaşıktır ve ben hikâyenin tamamına sahip değilim. Sadece elimden gelenin en iyisini sunuyorum.
Hayat için 12 Kural: Kaosa Panzehir başlığında karar kılmam uzun zaman aldı. Neden bu isim diğerlerinin önüne geçti? Her şeyden önce basitliğinden ötürü. Bu başlık, insanların düzenleyici prensiplere ihtiyaç duyduğunu, aksi takdirde kaosun onları kendine çağırdığını açıkça ifade ediyor.
Kurallara, standartlara, değerlere ihtiyacımız var; bunların uyum içinde olması da önemli. Bizler sürü ve yük hayvanlarıyız. Sefil varlığımızı haklı çıkarmak için bir yük taşımak zorundayız. Rutine ve geleneğe ihtiyacımız var. Bu düzendir. Düzen aşırıya kaçabilir ve bu iyi değildir ama kaos bizi içine çeker, boğuluruz ve bu da iyi değildir. Düz ve dar yoldan şaşmamak zorundayız. Bu kitaptaki on iki kuralın her biri ve onlara eşlik eden denemeler, orada kalmamız için bir kılavuz sağlıyor. "Orası” ise düzen ve kaos arasındaki sınırın ta kendisidir. Aynı anda hem yeterince istikrarlı ve dengede olduğumuz, yeterince keşfettiğimiz, yeterince dönüştüğümüz, Yeterince tamir ettiğimiz ve iş birliği yaptığımız yer orası. Hayatı ve hayatın kaçınılmaz acısını mazur gösteren anlamı orada buluruz. Belki de düzgün yaşarsak, kendi öz bilincimizin ağırlığına katlanabiliriz. Belki de düzgün yaşarsak, kendi kırılganlığımızı ve ölümlülüğümüzü bilmeye önce kırgınlık, sonra gıpta ve ardından intikam ve yıkım arzusu üreten mazlum kurbanlık hissine kapılmadan dayanabiliriz. Belki de düzgün yaşarsak kendimizi kendi yetersizliğimizin ve cehaletimizin bilgisinden korumak için totaliter kesinliğe sığınmak zorunda kalmayız. Belki de cehenneme uzanan yollardan uzak durabiliriz; ki korkunç yirminci yüzyılda cehennemin ne kadar gerçek olabileceğini gördük.
Bu kuralların ve denemelerin insanların zaten bildikleri bir şeyi —bireyin ruhunun ebediyen hakiki Varlığın kahramanlığının hasretini çektiğini ve bu sorumluluğu üstlenmeye istekli olmanın anlamlı bir hayat yaşama kararına denk olduğunu- anlamalarına yardımcı olacağını umuyorum.
Her birimiz kurallara uygun bir şekilde yaşarsak, toplu Olarak gelişir ve ilerleriz.
Sizi bu sayfalarla baş başa bırakırken, hepinize en iyi dileklerimi sunuyorum.