psikologebrucanhazar

  • Home
  • psikologebrucanhazar

psikologebrucanhazar Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from psikologebrucanhazar, Mental Health Service, .

Büyüme Acı Verdiğinde: Istakozun Hikâyesi ve Psikolojik Gelişimİstakozlar dış kabukla korunan yumuşak canlılardır. Ancak...
26/07/2025

Büyüme Acı Verdiğinde: Istakozun Hikâyesi ve Psikolojik Gelişim

İstakozlar dış kabukla korunan yumuşak canlılardır. Ancak bu kabuk esnek değildir.
Zamanla bedenleri büyüdükçe, kabuk dar gelmeye başlar. Fiziksel baskı artar, istakoz kendini sıkışmış, rahatsız hisseder. Bu rahatsızlık onu güvenli bir yere çekilmeye ve kabuğunu çatlatmaya zorlar. Ardından yeni, daha büyük bir kabuk üretir.
Ve bu süreç, hayatı boyunca tekrar eder.

Bu biyolojik döngü bize şunu gösteriyor:
🧠 Gelişim, rahatsızlıkla başlar.

Psikolojide de bu benzer bir şekilde işler:
• Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı der ki, her gelişim evresi bir kriz içerir. Bu kriz başarıyla aşılırsa birey daha güçlü bir benlik geliştirir.
• Psikodinamik yaklaşımlar ise, içsel çatışmaların fark edilip işlenmesinin ruhsal büyümenin ön koşulu olduğunu söyler.
• Bilişsel-davranışçı kuram ise bu rahatsızlıkların, bilişsel yeniden yapılandırma için bir fırsat sunduğunu vurgular.

Kimi zaman bir yaşam şeklinin, bir düşünce biçiminin “bize artık dar geldiğini” fark ederiz.
Ama bu fark ediş konforlu değildir — tıpkı istakozun kabuksuz kaldığı o geçici savunmasızlık gibi.
Ve işte tam bu noktada, psikolojik destek almak, bu süreci daha bilinçli ve sağlıklı bir şekilde geçirmeyi mümkün kılar.

Kendinizi huzursuz, sıkışmış hissediyorsanız, bu duyguları bastırmak yerine onlara kulak verin.
Çünkü bazen en anlamlı değişimler, en sessiz krizlerden doğar.

Uzman Klinik Psikolog İlkay Ebrucan Hazar
📞 0551 841 8441

EMPATİ: SANILDIĞI KADAR DUYGUSAL DEĞİL, ÇOK DAHA NÖROBİYOLOJİKBirinin yüzüne baktığınızda onun ne hissettiğini anlamak m...
23/07/2025

EMPATİ: SANILDIĞI KADAR DUYGUSAL DEĞİL, ÇOK DAHA NÖROBİYOLOJİK

Birinin yüzüne baktığınızda onun ne hissettiğini anlamak mı…
Yoksa hissetmek mi?

İşte aradaki farkı belirleyen şeyin adı: ayna nöron sistemi.

📌 Bilim insanları 1990’larda bir deney sırasında fark etti:
Bir maymun muz yediğinde aktifleşen nöronlar, başka bir maymunu muz yerken izlediğinde de aktifleşiyordu.
Yani sadece eylem değil, gözlem de aynı nöral ağları harekete geçiriyordu.

İşte bu sistem, biz insanlarda da çalışıyor.
Üstelik sadece motor hareketlerde değil, duygusal yansımada da.

🔬 Beynimizdeki ayna nöron sistemi, birinin:
– Acı çektiğini gördüğümüzde içimizin burkulmasını
– Ağladığını gördüğümüzde boğazımıza bir düğüm oturmasını
– Sevinçli yüz ifadesine karşılık bizde de bir tebessüm oluşmasını sağlar.

💡 Empati dediğimiz şey, aslında beynin:
“Senin bedeninde, senin yerinde ben olsaydım ne hissederdim?”
sorusuna verdiği otomatik ve biyolojik bir cevap.

🧩 Bu sistemde bozulmalar olduğunda ise ne olur?
– Otizm spektrum bozukluğunda olduğu gibi duygusal yansımada güçlük
– Narsistik örüntülerde olduğu gibi başkasının deneyimini küçümseme
– Travma sonrası empatik duyarlılıkta aşırı artış veya azalma
– Duygusal regülasyonda zorluk ve ilişkisel kopmalar

🎯 Terapi, işte bu nörobiyolojik sistemin yeniden tanımlandığı ve güçlendiği bir ilişkidir.
Terapist sadece “duyan” değil, duyguyu yansıtan kişidir.

18/06/2025
Sevdiklerimizle nice bayramlara, sağlıkla.
05/06/2025

Sevdiklerimizle nice bayramlara, sağlıkla.

Terapötik süreç, yalnızca sorun çözmekten ibaret değildir. Bireyin kendini anlaması, duygularını tanıması, düşünce kalıp...
27/05/2025

Terapötik süreç, yalnızca sorun çözmekten ibaret değildir. Bireyin kendini anlaması, duygularını tanıması, düşünce kalıplarını dönüştürmesi ve daha işlevsel bir yaşam sürdürebilmesidir. Psikoterapi süreci tamamlandığında, bireyde gözlemlenen değişimler çok katmanlıdır ve bilimsel temellere dayanır.

1. Duygu düzenleme kapasitesi artar.
Terapiden sonra kişi, yoğun duyguları bastırmak ya da patlayıcı biçimde yaşamak yerine, onları tanımayı ve uygun yollarla ifade etmeyi öğrenir.
Bu beceri, özellikle kaygı, öfke, suçluluk gibi zorlayıcı duygularla başa çıkmada belirleyicidir. (Gross, 2002)

2. Bilişsel esneklik gelişir.
Kişi, kendisiyle ve çevresiyle ilgili gerçekçi olmayan inançları fark eder ve yerine daha sağlıklı düşünce kalıpları koyar.
Örneğin “Ben yetersizim” düşüncesi, terapide sorgulanarak “her insan gibi benim de güçlü ve gelişime açık yönlerim var” gibi daha işlevsel bir inanca dönüşebilir. (Beck, 1976)

3. İlişkisel farkındalık artar.
Terapide birey, tekrar eden ilişki örüntülerini, bağlanma stilini ve ilişkilere taşıdığı duygusal yükleri fark eder.
Bu farkındalık, daha sağlıklı sınırlar kurabilmenin ve ilişkisel doyumu artırmanın önünü açar. (Bowlby, 1988)

4. Travmaların duygusal yükü azalır.
Geçmişte yaşanan ancak hâlâ etkisi süren olaylar, terapötik müdahalelerle duygusal olarak işlenebilir.
Bu, kişinin geçmişten kopması değil, onunla barışarak bugüne daha sağlam bir şekilde bağlanması anlamına gelir. (Van der Kolk, 2014)

5. Kendilik algısı güçlenir.
Terapiden sonra kişi, kim olduğunu daha net tanımlar, içsel çatışmalarla başa çıkma becerisi kazanır.
Değersizlik, utanç ve yetersizlik gibi duyguların yerine kendilik bütünlüğü ve özşefkat gelişir. (Fonagy & Target, 2002)

6. Psikolojik esneklik ve yaşam doyumu artar.
Terapötik süreç bireyin stresle başa çıkma becerisini geliştirir, otomatik tepkilerin yerini bilinçli seçimler alır.
Kişi artık hayatını dış etkenlere göre değil, kendi değerleri doğrultusunda şekillendirmeye başlar. (Hayes et al., 2006)

Terapi sürecinden sonra birey kendi içindeki karmaşayı daha bilinçli yönetir.
Bu da yaşamın niteliğini ve ilişkilerin derinliğini belirgin biçimde değiştirir.

Merkezimizde yürütülen Zihinsel Gelişim Programımız ile çocuk, ergen ve yetişkin bireylerin zihinsel gelişimini, zekâ po...
12/05/2025

Merkezimizde yürütülen Zihinsel Gelişim Programımız ile çocuk, ergen ve yetişkin bireylerin zihinsel gelişimini, zekâ potansiyelini verimli şekilde ortaya koyabilmesini ve stratejiler edinmesini sağlayan bir programdır. Bireyin bilişsel düzeyine uygun gelişim egzersizleri ile dikkat, hafıza, konsantrasyon, mantık-muhakeme, işlem hızı ve problem çözme gibi becerilerinde bireyin Uzman Klinik Psikolog eşliğinde gerçekleşen seanslar ile kalıcı bilişsel gelişimi sağlanmaktadır.

Programımızda, 6 farklı yaş grubuna özel hazırlanmış zihin performans testi, 9000’den fazla egzersiz bulunmaktadır. Sınav Kaygısı, Dikkat Eksikliği, Odaklanma Problemleri, Kaygı, Öfke, Özgüven problemleri, Öğrenme Güçlüğü, Disleksi gibi alanlarda yarar sağlamak; bilişsel alanlarda ise geliştirmek, güçlendirmek ve korumak için hazırlanmış bir programdır. Beynimizin zihin fonksiyonları olan ve zekâyı oluşturan Dikkat, Konsantrasyon, Hafıza, Mantık-Muhakeme ve İşlem Hızını geliştirmek, güçlendirmek ve korumak için bilimsel yöntemlerle hazırlanmış ve TÜBİTAK onaylı bir gelişim ve takip programıdır.

Bu yıl, yine pek çok danışanın hayatına eşlik ettik.Her biri başka bir hikâyeydi… Kimi kayıplarına tutunmaya çalışıyordu...
09/05/2025

Bu yıl, yine pek çok danışanın hayatına eşlik ettik.

Her biri başka bir hikâyeydi… Kimi kayıplarına tutunmaya çalışıyordu, kimi yıllardır taşıdığı yükü bırakmak için cesaret arıyordu. Kimi ilk defa birine kendini açıyordu, kimi ise defalarca kırıldığı yerden yeniden toparlanmak için gelmişti.

Bu yıl, bir kez daha anladım ki bu meslek, sadece bilgiyi değil; sabrı, şefkati ve derin bir insan anlayışıyı gerektiriyor.
Dinleyebilmek, bekleyebilmek, eşlik etmek…
Her bir danışan, bu mesleğe neden gönül verdiğimi bana yeniden hatırlattı.

Psikolog olmak; çoğu zaman görünmeyen bir emeği, karşılığı eşsiz bir dokunuşu ve küçük değişimlerin büyük umutlara dönüştüğü bir alanı temsil ediyor.
Ve duyduğum her “İyi ki buradayım” cümlesi, bana “İyi ki bu mesleği seçmişim” dedirtiyor.

Bugün, Yalnızca kendi yolculuğumun değil, bana güvenen, yola birlikte çıktığımız herkesin günü.
Tüm meslektaşlarımın 10 Mayıs Psikologlar Günü’nü kutluyorum.

Odaklanmakta zorlanıyor musun? Unutkanlık, dalgınlık ya da organize olmakta güçlük mü yaşıyorsun?Bunlar sadece “yoğunluk...
22/04/2025

Odaklanmakta zorlanıyor musun? Unutkanlık, dalgınlık ya da organize olmakta güçlük mü yaşıyorsun?

Bunlar sadece “yoğunluk” değil, dikkat eksikliği belirtileri olabilir.
MOXO Dikkat Testi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) başta olmak üzere dikkat süreçlerini objektif olarak ölçen bilgisayarlı bir testtir.

MOXO Testi ile:
• Dikkat
• Zamanlama
• Hiperaktivite
• Dürtüsellik
gibi alanlarda güçlü ve gelişime açık yönlerinizi görebilirsiniz.

Kimler İçin Uygundur?
• DEHB şüphesi olan çocuklar ve yetişkinler
• Akademik veya işle ilgili dikkat sorunları yaşayan bireyler
• Takip tedavilerinin etkinliğini değerlendirmek isteyenler

Dikkat bir yetenek değil, bir beceridir. Ölçülebilir, değerlendirilebilir ve geliştirilebilir.

“Yönetmekte zorlanıyorum, çevremdekiler bir şekilde toparlıyorken ben neden bu kadar unutkan ve yorgunum?”Belki de sorun...
21/04/2025

“Yönetmekte zorlanıyorum, çevremdekiler bir şekilde toparlıyorken ben neden bu kadar unutkan ve yorgunum?”

Belki de sorunun kaynağı “motivasyon eksikliği” ya da “plansızlık” değil, fark edilmemiş bir DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) olabilir.

DEHB sadece çocukluk dönemine ait bir tanı değildir.
Yetişkinlikte de farklı şekillerde yaşanabilir:
• Sürekli ertelenen işler,
• Zihinsel dağınıklık,
• Ani çıkışlar,
• İlişkilerde kırgınlıklar,
• İçsel huzursuzluk,
• Bir nedene bağlanamayan yorgunluk

Terapi süreci nasıl yardımcı olur?
1. Farkındalık Kazanımı: DEHB’nin sende nasıl işlediğini anlaman, günlük hayatındaki etkilerini çözümlemen için ilk adımdır.
2. Zihin Düzenleme Becerileri: Zaman yönetimi, öncelik belirleme, dikkat süresini uzatma gibi beceriler, terapi içinde yapılandırılır.
3. Dürtüsellikle Baş Etme: Ani tepkiler, ani kararlar ya da sabırsızlık gibi konularda daha sağlıklı tepki verme yolları öğrenilir.
4. Kendilik Algısını Güçlendirme: “Tembelim”, “yetersizim” gibi içselleşmiş olumsuz inançlarla çalışılır.
5. İlişkisel Farkındalık: DEHB’nin ikili ilişkilerdeki yansımaları ele alınır. Sağlıklı iletişim becerileri geliştirilir.

19/04/2025
Bu cümle ilk bakışta dengeli ve mantıklı görünebilir. Ancak psikolojik açıdan ele alındığında, bu düşüncenin altında bir...
19/04/2025

Bu cümle ilk bakışta dengeli ve mantıklı görünebilir. Ancak psikolojik açıdan ele alındığında, bu düşüncenin altında birçok duygusal dinamik yatıyor olabilir.
Bu tutum, kişinin sevgiye yaklaşım biçimini, yakınlıkla kurduğu ilişkiyi ve duygusal yaralarını anlamak açısından oldukça kıymetli bir ipucudur.

1. Reddedilme korkusu ve duygusal korunma:
Bu düşünceyi taşıyan biri, genellikle duygusal olarak temkinlidir. Sevgisini açıkça ifade etmek yerine, önce karşı tarafın sevgisini kanıtlamasını bekler. Çünkü reddedilmek, yetersiz kalmak ya da sevilmemek büyük bir tehdit gibi hissedilir. Bu yüzden kişi, sevgi göstermek için önce sevildiğini görmeye ihtiyaç duyar. Bu bir tür duygusal “önlem alma” davranışıdır.

2. Koşullu sevgi şeması:
Eğer bir kişi sevgiyi sadece karşılık gördüğünde hissediyor veya gösteriyorsa, bu genellikle çocuklukta öğrenilmiş bir şemaya dayanır. “Sevilmek için önce bir şey yapmalıyım” ya da “Ancak hak edince sevgi alabilirim” gibi inançlar, sevgiyi doğal bir akıştan çıkarıp bir ödül-ceza sistemine dönüştürür. Bu da kişiyi içten gelen sevgiyi rahatça ifade etmekten alıkoyar.

3. Güç mücadelesi ve kontrol ihtiyacı:
Bazı ilişkilerde “önce o sevsin, ben sonra” tutumu bir savunmadan çok, güç dengesini elinde tutma çabasının bir parçası olabilir. Bu noktada sevgi, duygusal bir paylaşım değil; ilişkide üstünlük sağlamaya yönelik bir araç haline gelebilir. Bu da sevginin samimi bir duygudan çok bir stratejiye dönüşmesine neden olur.

4. Değersizlik ve onay arayışı:
Bazen kişi, kendi sevgisinin değerli olduğuna içten içe inanmaz. Bu yüzden sevgisini sunmadan önce, karşı tarafın kendisini sevdiğini görmek ister. Çünkü bu sevgi, bir onay gibidir. “Ancak o beni severse, ben de değerliyimdir” düşüncesi hâkimdir.

Oysa sevgi, yalnızca dışsal bir etkileşim değil; kişinin içsel bir kapasitesidir. Sevgi göstermek, duygusal cesaret gerektirir. Evet, ilişkilerde karşılıklılık önemlidir. Ama sevgiyi sadece bir karşılık alınca göstermek, çoğu zaman bizi duygusal yakınlıktan uzaklaştırır.

Peki ya sen? Sevme hâlin daha çok neye bağlı? Karşılık gördüğünde mi, yoksa kendi içinden geldiği gibi mi?

İlişkilerde en yaygın hayal kırıklıklarından biri: Zihin okuma.Yani partnerimizin ne hissettiğimizi, neye üzüldüğümüzü, ...
15/04/2025

İlişkilerde en yaygın hayal kırıklıklarından biri: Zihin okuma.

Yani partnerimizin ne hissettiğimizi, neye üzüldüğümüzü, neye ihtiyacımız olduğunu söylemeden anlamasını beklemek.
Hatta bazen, biz bile henüz duygumuzu tam adlandıramamışken, onun bizi “anlamış” olmasını isteriz.
Ama gerçek şu ki: Hiçbir partner, ne kadar bizi tanıyor olursa olsun, bizim yerimize düşünemez.

Zihin okuma eğilimi ilişkilerde ne gibi sorunlara yol açar?

1. Büyüyen kırgınlıklar:
İfade edilmeyen bir duygu, karşı taraf için “yok” gibidir.
Oysa o duygu bizim içimizde büyür. “Beni önemsemiyor, çünkü sormadı” gibi inançlar gelişir.
Halbuki partnerimiz o anda gerçekten fark etmemiş ya da kendi içsel yükleriyle meşgul olabilir.

2. İlişkide kontrolsüz beklentiler:
Zihin okuma beklentisi, partneri sürekli bir sınavdan geçirir:
“Bu akşam benim neye ihtiyacım olduğunu anlayacak mı?”
“Canım sıkkın olduğunda hemen fark edecek mi?”
Bu beklenti gerçekleşmediğinde kişi kendini değersiz hisseder, ama partner bu duygunun nedenini bilmez bile.

3. Savunmacı tepkiler:
Zihin okumaya dayalı yorumlar genellikle suçlayıcı olur:
“Beni umursamadığın için böyle yaptın.”
Bu cümle, karşı tarafın kendini ifade etmesini değil, savunmaya geçmesini sağlar.
İletişim bağ kurmak yerine, bir tür yarışa döner: “Kim haklı?”

4. Gerçek bağ yerine kurguya dayalı ilişki:
Partnerimizi gerçekten dinlemek, ona alan tanımak yerine, kendi kafamızdaki senaryolara inanırız.
Bu da zamanla karşılıklı güvensizlik ve yanlış anlamalar yaratır.
Partnerimiz ne söylerse söylesin, “asıl” niyetini bildiğimizi düşünürüz.
İşte bu noktada ilişki, iki gerçek insan arasında değil; biri gerçek, biri kafamızdaki hayali partner arasında yaşanır.

Peki çözüm ne?

• Duyguları fark etmek ve ifade etmek.
• Anlaşılmayı beklemek yerine, kendimizi anlatmayı öğrenmek.
• Varsayımlar yerine açık sorular sormak
• ⁠
Çünkü güçlü ilişkiler, zihin okumayla değil;
empati, açıklık ve iletişimle güçlenir.
Zihin okumak bir süper güç değil, bir iletişim engelidir.

Address


Telephone

+905518418441

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when psikologebrucanhazar posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to psikologebrucanhazar:

  • Want your practice to be the top-listed Clinic?

Share