Varlık Psikojik Danışmanlık ve Gelişim

Varlık Psikojik Danışmanlık ve Gelişim Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Varlık Psikojik Danışmanlık ve Gelişim, Mental Health Service, Kurtuluş Mahallesi Ziyapaşa BUlica Işıl Apt. Bina No 24 kat 2 daire 6, Adana.

“Konuşuyorum ama sanki beni duyan yok.”Bu his, çoğumuzun en derin yalnızlıklarından biridir. Kendini ifade etmekle ilgil...
25/07/2025

“Konuşuyorum ama sanki beni duyan yok.”
Bu his, çoğumuzun en derin yalnızlıklarından biridir. Kendini ifade etmekle ilgili değil aslında, karşıdan anlayış beklemekten vazgeçmektir.

🧠 Psikolojide iletişim sorunları çoğunlukla ‘anlama’ problemlerinden kaynaklanır. İnsan beyninde empati yetisi (mirror neurons) vardır ama koşullar, yorgunluk ya da travmalar bunu engeller.

💔 Duygusal yoksunluk yaşayanlar, sevilmediklerini düşündükçe anlaşılamama duygusuna kapılır. Bunu deneyimlemek, iletişim köprüsünü yavaş yavaş yıkar.

📚 Rogers’ın İnsancıl Yaklaşımı’nda önemli bir kavramdır ‘Koşulsuz Kabul’. Bizi koşulsuz kabul eden birine anlatmakla, sadece sözlü anlatmak çok farklıdır.

🎭 Travma sonrası kişilerde özellikle kendi duygularını ifade etmek zordur. Çünkü uzun süre anlaşılmamışlardır, hatta bazen cezalandırılmışlardır.

🌱 Bu yüzden bazen susmak, anlaşılmamaktan vazgeçmek anlamına gelir. Bu bir tür psikolojik koruma mekanizmasıdır.

💡 Ancak insan varoluşu için iletişim esastır. İçindeki “ben”i duyurmak, paylaşmak ister. Terapilerde önce güvenli alan yaratılır; sonra ifade cesareti gelir.

🌸 Anlaşılamamak değil, anlaşılamayacağını düşünmek yorar ruhu. Ve o düşünceyi yıkmak için önce kendine şefkat göstermek gerekir.

⏳ “Durmak yok, hep çalış, hep üret!”Bu çağın en büyük tuzaklarından biri bu değil mi? Modern dünyada sanki üretmek varol...
21/07/2025

⏳ “Durmak yok, hep çalış, hep üret!”
Bu çağın en büyük tuzaklarından biri bu değil mi? Modern dünyada sanki üretmek varoluşun tek anlamı gibi. Ama bu duygu neden böyle yoğun?

🌪️ Bilişsel davranışçı terapide (CBT) bu durum “mükemmeliyetçilik” ve “kendine aşırı yüklenme” kalıplarından kaynaklanabilir. İç ses sürekli “yeterince iyi değilim” der, “daha fazlasını yapmalıyım” diye baskı kurar.

💼 Toplumsal normlar da bu baskıyı besler. “Başarılı olmak için durmak yok!” sloganları, özellikle sosyal medyada yaygın. Ancak bu, beden ve ruh sağlığını tehdit eden bir yarışa dönüşür.

🧘‍♀️ Pozitif psikoloji der ki: İyi oluş hali, üretkenlikten çok “an’da kalmak” ve “denge” ile ilgilidir. Sadece çalışmak değil, dinlenmek, yaratmak ve kendine zaman ayırmak da üretimin bir parçasıdır.

🔥 Sürekli üretim halinde olmak, tükenmişlik sendromuna yol açar. Bu yüzden beden ve zihnin dinlenmeye, yaratıcılığını yenilemeye ihtiyacı vardır.

🌱 Kendinle barışmak, üretim döngüsünü sağlıklı hale getirir. Ara vermek, nefes almak, sevdiğin şeylerle uğraşmak; aslında daha iyi üretmenin anahtarıdır.

📚 Kahneman’ın ‘Thinking, Fast and Slow’ kitabında da belirtildiği gibi beynimiz sürekli yüksek hızda çalışamaz. Düşünmek ve yaratıcılık için yavaşlama anları şarttır.

💡 Sonuçta, “üretmek” sadece dışa verdiğimiz işler değil; içsel gelişim ve dinlenmedir de. Kendini zorlamak değil, kendini anlamak gerekir.

🌿 Bırak biraz da durup dinlenmeyi... Çünkü en verimli toprak, dinlenmiş topraktır.

’daKalmak

🧨 “Tam olacakken bıraktım… Başarıyı yine sabote ettim!”Kulağa tanıdık geliyor mu? Bir hedefe yaklaşırken içten gelen bir...
18/07/2025

🧨 “Tam olacakken bıraktım… Başarıyı yine sabote ettim!”
Kulağa tanıdık geliyor mu? Bir hedefe yaklaşırken içten gelen bir elin seni geriye çekmesi… İşte bu 'kendini sabote etmek' dediğimiz hal.

🔍 Freud’un Psikanalitik Kuramı bu durumu "bilinçdışı suçluluk" ile açıklar. Kişi başarının yükünü, sorumluluğunu ya da getireceği değişimi bilinçdışında tehdit olarak görür.

🛡️ "Başarılı olursam yalnız kalırım."
"İnsanlar benden daha fazlasını bekler."
Bunlar bilinçdışının fısıltılarıdır. Ve çoğu zaman çocukluk inançlarından beslenir.

📚 Şema Terapisi burada "Başarısızlık Şeması"nı anlatır: “Ne yaparsam yapayım yeterli değilim.” Bu inanç yüzünden kişi tam son noktada çelme takar kendine.

🧩 Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT) ise bu sabotajı "işlevsel olmayan inanç kalıpları"na bağlar. “Risk alma, hata yaparsın” diyen bir iç ses sürekli devrededir.

🎭 Aynı zamanda ‘Öğrenilmiş Çaresizlik’ (Seligman) bu sürece temel oluşturur. Kişi geçmiş başarısızlıklarından genelleme yapar: “Nasılsa başaramayacağım…”

🌱 Ama değişim mümkün! Önce bu sabotajı fark etmek: “Ne zaman geri çekiliyorum? Neden korkuyorum?” Bu sorularla bilinçdışı korkular gün yüzüne çıkar.

💪 Terapiler (özellikle EMDR ve EFT) geçmiş travmatik başarı deneyimlerini dönüştürerek bu sabotajı çözebilir. Kişi yeni bir inanç geliştirebilir: "Başarı beni tehdit etmiyor; büyütüyor."

🌟 Başarıdan korkmak insanidir. Ama bu korku, kaderin olmak zorunda değil. Kendi potansiyelinin önüne diktiğin engelleri kaldırmak özgürlüğün başlangıcıdır.

🎭 “Hep gülerim… İşimi yaparım… Kimse anlamaz içimde fırtına koptuğunu.”İşte tam da bu; Fonksiyonel Depresyon. Dışarıdan ...
11/07/2025

🎭 “Hep gülerim… İşimi yaparım… Kimse anlamaz içimde fırtına koptuğunu.”
İşte tam da bu; Fonksiyonel Depresyon. Dışarıdan mükemmel görünen ama içten içe yorgun bir ruh hali.

🕰️ DSM-5’te resmi adı yok belki ama klinik gerçeklikte çok net: Kişi hayatını sürdürüyor, sorumluluklarını yerine getiriyor ama iç dünyasında derin bir boşluk, anlamsızlık hissediyor.

🪶 Beck’in Bilişsel Kuramı bu durumun temelinde "işlevsel olmayan otomatik düşünceler" olduğunu söyler: “Ben güçlü olmalıyım, yoksa değerim azalır.” Kişi bu düşüncelerle maskesini takar, hislerini gizler.

🌪️ Bazen bu depresyon tipi "Smiling Depression" diye anılır. Yani gülümseyen yüz, bitkin bir ruh saklar. Çevre fark etmez, çünkü kişi mükemmel performans sergiler.

📚 Şema Terapisi’nde bu ‘Kusursuzluk Şeması’na denk düşer. “Hata yaparsam sevilmem” inancı öyle derindir ki kişi dinlenemez, duramaz, maskesini çıkaramaz.

🧩 “Toplumsal roller bireyin gerçek ihtiyaçlarını gölgeler.” Bu yüzden Fonksiyonel Depresyon yaşayan biri, toplumun onayladığı bir “rol” oynar; ama kendi ihtiyaçlarını ihmal eder.

💡 Peki çözüm? Önce durmak. Duygularla temasa geçmek. “Gerçekten nasıl hissediyorum?” diye sormak. Bu soruyu ciddiye almak.

🌱 Terapiler (özellikle Duygu Odaklı Terapi - EFT) bu ‘hissetme yasağını’ ortadan kaldırır. Kişi yavaş yavaş maskesini çıkarır, yorgun ruhunu dinlendirir.

🌟 İyi görünmek değil, iyi hissetmek önemli. Çünkü ruh yorulursa, beden de izler. Bazen “güçlü görünme” çabası en büyük zayıflığımız olabilir.

📱 Sosyal medya, bağlantı kurma ve iletişim kurma şeklini değiştirse de, bazı durumlarda yalnızlık hissini pekiştirebilir...
18/06/2025

📱 Sosyal medya, bağlantı kurma ve iletişim kurma şeklini değiştirse de, bazı durumlarda yalnızlık hissini pekiştirebilir. Teknolojinin ilerlemesi, fiziksel mesafeleri aşarak insanları birbirine yakınlaştırsa da, dijital dünyada yalnızlık duygusu bazen daha da güçlenebilir. Sherry Turkle, "yalnızken birlikte olma" duygusunun, sosyal medya kullanımı ile nasıl değiştiğini derinlemesine inceler. 🧑‍💻

🌍 Sosyal medya, sürekli bağlantı sağlama imkanı sunarken, bireylerin yalnızlık hissini artırabilir. İnsanlar, dijital dünyada daha fazla bağlantı kurduklarını düşündükçe, aslında gerçek dünyadaki bağlantılardan daha fazla uzaklaşabilirler. Bağlanma teorisi, insanların yüzeysel ve sanal ilişkiler yerine, derin ve anlamlı ilişkiler kurmaları gerektiğini vurgular.

🧠 Sosyal medya, yalnızlık duygusunu artıran bir “karşılaştırma” alanı haline gelebilir. İnsanlar başkalarının hayatlarını takip ettikçe, kendi yaşamlarıyla ilgili eksiklik duygusu oluşabilir. Sosyal medya, bireylerin kendilerini başkalarıyla karşılaştırmasına ve bu karşılaştırmaların olumsuz bir şekilde yalnızlık duygusunu artırmasına yol açabilir. 🙇‍♀️

🌿 Sosyal medyada geçirilen zamanın bilinçli olarak sınırlanması, yalnızlık hissini hafifletebilir. Gerçek ve derin bağlantılar kurmak, yalnızlık hissini azaltabilir. Dijital dünyadaki etkileşimlerin yanında, yüz yüze sosyal bağlar kurmak, insanın kendisini daha bütün ve tatmin olmuş hissetmesine yardımcı olur. 😊

🧠 Dikkat, öğrenme süreçlerinin temel taşlarından biridir. İnsan beyni, dış dünyadan gelen uyarıcılara dikkatini yönlendi...
09/06/2025

🧠 Dikkat, öğrenme süreçlerinin temel taşlarından biridir. İnsan beyni, dış dünyadan gelen uyarıcılara dikkatini yönlendirebilme yeteneğiyle donatılmıştır. William James, dikkatin zihinsel bir süreç olduğunu ve bilgiyi işlerken zihnin odaklanmasını sağladığını belirtmiştir. Ancak, bu dikkat türleri farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Peki ya bu dikkat türlerinin akademik başarıya etkisi? 🎓

👀 Dikkat, özellikle akademik başarının önünü açan önemli bir faktördür. Sürekli dikkat (süreklilik dikkati), bir konuya odaklanmayı gerektirirken, çoklu dikkat (dağıtılmış dikkat) ise birden fazla uyarıcıya aynı anda yönelmeyi sağlar. Öğrenciler için, süreklilik dikkati daha yüksek başarıya ulaşmalarına olanak tanırken, çoklu dikkat genellikle dikkatin dağılmasına yol açabilir.

📚 Dikkat eksikliği, öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Dikkat eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi durumlar, öğrencilerin konsantrasyon seviyelerini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu noktada, bilişsel stratejiler devreye girer. Dikkat, eğitsel ortamda iyileştirilebilir ve desteklenebilir. Araştırmalar, dikkat eksikliğinin zaman içinde geliştirilen stratejilerle yönetilebileceğini göstermektedir.

💡 Bilişsel süreçler üzerinde yapılan çalışmalar, dikkatin yalnızca akademik başarıyı değil, yaşam kalitesini de etkilediğini ortaya koyuyor. Dikkatli bir birey, ders çalışırken daha az stres yaşar, daha verimli bir şekilde öğrenir ve sonunda bu başarıyı hayatının diğer alanlarına da yansıtır. Bu, yaşamın her alanında daha etkili bir insan olmanızı sağlar. 🌟

Kaygı, günümüz dünyasında neredeyse herkesin bir şekilde deneyimlediği bir duygudur. Sürekli endişelenmek, günlük yaşamı...
04/06/2025

Kaygı, günümüz dünyasında neredeyse herkesin bir şekilde deneyimlediği bir duygudur. Sürekli endişelenmek, günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmiş olabilir. Özellikle belirsizlik ve kontrolsüzlük, kaygının arkasındaki en büyük itici güçlerdir. İnsan beyni, tehlikeleri algılamakta oldukça başarılıdır ve bu, aslında evrimsel bir mekanizmadır. Ancak, sürekli tehdit algısı yaratmak, kaygıyı normalin ötesine taşır. 🧠

🌀 Kaygılı bir zihin, bireyi sürekli bir belirsizlik içinde bırakır. Kaygının altındaki sebep genellikle, kontrolümüz dışında gelişebilecek durumların, gelecekte bizi nasıl etkileyebileceği konusunda duyduğumuz korkudur. Freud, kaygıyı, bilinçaltımızda biriken çatışmaların ve bastırılmış duyguların dışavurumu olarak görmüştür. Yani, kaygılı düşünceler, içsel çatışmalarımızın ve çözülemeyen psikolojik sorunlarımızın bir yansıması olabilir. 🤯

🌪️ Kaygı, sadece zihinsel değil, aynı zamanda fiziksel bir deneyimdir. Kaygı anında kalp atışları hızlanır, nefes darlığı hissedilir ve vücutta bir gerginlik olur. Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), kaygıyı yönetmek için oldukça yardımcı bir yaklaşımdır. Kaygılı düşünceleri fark etmek, bunları test etmek ve daha gerçekçi düşüncelerle değiştirmek, kaygıyı kontrol altına almanın yollarındandır.

✨ Kaygıyı kabullenmek ve ona karşı daha sağlıklı bir tutum geliştirmek, tedavi sürecinin başlangıcıdır. Bunu başarmak, kaygıyı "düşman" olarak görmek yerine, onu doğal bir duygu olarak kabul etmekle mümkün olabilir. Her zaman kontrol edemediğimiz şeylerle karşılaşacağız, ancak kaygıyı yönetmek, bu durumlarla nasıl başa çıkacağımızı belirler. 🧘‍♀️

Tükenmişlik, son yıllarda hepimizin sıkça duyduğu bir kavram haline geldi. Ama ne yazık ki, sürekli yorgunluk ve tükenmi...
28/05/2025

Tükenmişlik, son yıllarda hepimizin sıkça duyduğu bir kavram haline geldi. Ama ne yazık ki, sürekli yorgunluk ve tükenmişlik duygusu çoğu zaman görmezden geliniyor. Bu, sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal bir yorgunluktur. Maslach’ın tükenmişlik teorisi, duygusal tükenmişliği, işyerindeki baskılara, aşırı taleplere ve empatik yetersizliklere yanıt olarak tanımlar. Bu, daha çok “bitiş noktası”na yaklaşmak gibidir.

🧠 Tükenmişlik, çok çalışmanın ve sürekli olarak başkalarına yardım etmenin, kişiyi içsel olarak boşaltmasıdır. Uzun süre boyunca aynı seviyede çaba sarf etmek, ancak karşılığında tatmin ya da ödül görmemek, kişiyi tükenmişliğe sürükler. Bu noktada kişi, sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da tükenmeye başlar. Örneğin, bir öğretmen ya da doktor sürekli olarak başkalarına yardım etmeye çalışırken, kendisini bir zaman sonra "yok" gibi hissedebilir. 🌪️

⚖️ Kişisel sınırlar ve dengeli bir yaşam tarzı, tükenmişliği engellemek için çok önemlidir. Tükenmişlik hissini önlemek için, kendinize zaman ayırmak, destek almak ve gerektiğinde durmak önemlidir. Tükenmişlik, aslında bir çeşit içsel uyarıdır: "Dur, bir adım geri at!" Şema terapisi, kişinin tükenmişliğe yol açan olumsuz düşünce ve duygusal kalıplarını tanıyıp değiştirmenin yollarını sunar. 🔄

💡 Kendi sınırlarınızı çizmek, tükenmişlikten korunmanın en etkili yoludur. Sürekli başkaları için çalışan bir birey, bir noktada kendisini boşlukta hisseder. Kendinize değer verin ve gerektiğinde “hayır” demeyi öğrenin. Bu, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığınız için oldukça önemlidir. 🙋‍♀️

📚 “Ya bildiğim her şeyi unutursam?”⏳ “Sorular çok zor olursa ne yaparım?”💓 “Kalbim hızlı çarpıyor, nefesim daralıyor…”Sı...
16/05/2025

📚 “Ya bildiğim her şeyi unutursam?”
⏳ “Sorular çok zor olursa ne yaparım?”
💓 “Kalbim hızlı çarpıyor, nefesim daralıyor…”

Sınav kaygısı mı? Evet, hepimizin bildiği o stresli duygu! Ama işin iyi yanı, bu kaygıyı yönetmek mümkün!

📌 Sınav kaygısı nedir?
Sınav kaygısı, sınav öncesinde veya sırasında yaşanan yoğun stres ve endişe hissidir. Orta düzeyde kaygı sizi motive edebilir, ancak aşırı kaygı performansınızı düşürebilir.

🧠 Bilişsel Davranışçı Terapi’ye (BDT) göre, sınav kaygısı genellikle şu düşüncelerle beslenir:
❌ “Ya başaramazsam?”
❌ “Herkes benden daha iyi.”
❌ “Eğer başarılı olamazsam, hayatım mahvolur.”

🚀 Sınav kaygısını azaltmak için ne yapabilirsiniz?
✔ Gerçekçi olun: Sınav başarısı = Hayat başarısı değil!
✔ Deneme sınavları yapın: Gerçek sınav ortamını taklit edin.
✔ Derin nefes teknikleri kullanın: 4-7-8 nefes tekniği gibi yöntemlerle sakinleşin.
✔ Olumlu iç konuşmalar yapın: “Bu sınava iyi hazırlandım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.”

💬 “Başarı, sadece zeki olanların değil, pes etmeyenlerin hakkıdır.”

Hiç “Zekası çok yüksek ama insan ilişkilerinde başarısız” dediğiniz biri oldu mu? Çünkü IQ’nun yüksek olması, sosyal ili...
12/05/2025

Hiç “Zekası çok yüksek ama insan ilişkilerinde başarısız” dediğiniz biri oldu mu? Çünkü IQ’nun yüksek olması, sosyal ilişkilerde başarılı olmak için tek başına yeterli değildir. İşin içinde duygusal zekâ (EQ) da var!

📌 Duygusal zekâ (EQ) nedir?
Duygusal zekâ, kendi duygularınızı ve başkalarının duygularını anlayabilme, yönetebilme ve doğru şekilde ifade edebilme becerinizdir. Daniel Goleman’a göre, duygusal zekâ beş temel bileşenden oluşur:

1️⃣ Duygusal farkındalık: Kendi hislerinizi anlamak.
2️⃣ Duygu yönetimi: Öfkenizi, kaygınızı veya üzüntünüzü kontrol edebilmek.
3️⃣ Motivasyon: Engellere rağmen hedeflerinize odaklanabilmek.
4️⃣ Empati: Başkalarının hislerini anlamak.
5️⃣ Sosyal beceriler: Sağlıklı ilişkiler kurabilmek.

💡 Peki, EQ’su yüksek insanlar nasıl fark yaratır?
✔ Konuşmadan bile birinin üzgün olduğunu anlarlar.
✔ Öfkelerini kontrol edebilirler ve fevri tepki vermezler.
✔ Empati kurarak daha sağlıklı ilişkiler inşa ederler.
✔ Çatışmaları sakinlikle yönetebilirler.

🛠 Duygusal zekâyı geliştirmek için ne yapabilirsiniz?
🔹 Duygularınızı sorgulayın: “Şu an tam olarak ne hissediyorum?”
🔹 Empati yapın: Karşınızdaki kişinin bakış açısını anlamaya çalışın.
🔹 Sakinleşme teknikleri öğrenin: Öfkelendiğinizde derin nefes almak gibi yöntemler kullanın.
🔹 İletişimde açık ve net olun: Karşı tarafı suçlamadan, kendi hislerinizi ifade edin.

🧠 Bilişsel Psikoloji’ye göre, insanların en büyük hatalarından biri, duygularını bastırmaya çalışmalarıdır. Ama aslında duygular bastırıldıkça daha da güçlenir! Önemli olan onları anlamak ve doğru yönlendirmektir.

💬 “İnsanların sizi nasıl hissettirdiği, onların kim olduklarını anlatır.” – Maya Angelou

Beyniniz bir orkestra şefi gibi mi çalışıyor, yoksa bazen notaları karıştırıyor mu? Eğer plan yapmakta, odaklanmakta vey...
05/05/2025

Beyniniz bir orkestra şefi gibi mi çalışıyor, yoksa bazen notaları karıştırıyor mu? Eğer plan yapmakta, odaklanmakta veya ani değişimlere adapte olmakta zorlanıyorsanız, yürütücü işlevleriniz biraz desteğe ihtiyaç duyuyor olabilir.

📌 Yürütücü işlevler nedir?
Beynimizin planlama, problem çözme, odaklanma, kendini kontrol etme gibi becerilerinden sorumlu bilişsel süreçlerdir. Prefrontal korteks tarafından yönetilir ve özellikle dikkat eksikliği, dürtüsellik ve zaman yönetimi gibi konularla yakından ilişkilidir.

🚦 Günlük yaşamda yürütücü işlevler nasıl çalışır?
🔹 Sabah kalkıp işe gitmek için hazırlanmak → Planlama
🔹 Telefonunuza bakmadan bir görevi tamamlamak → Odaklanma
🔹 Sinirliyken hemen bağırmak yerine derin nefes almak → Kendini kontrol etme
🔹 Yolda aniden çıkan bir engele çarpmadan durabilmek → Esneklik

🧠 Nörobilim araştırmalarına göre, yürütücü işlevler erken çocukluktan itibaren gelişmeye başlar ve 25 yaşına kadar tam olarak olgunlaşmaz. Ancak stres, travma veya psikolojik rahatsızlıklar bu süreçleri zayıflatabilir.

💡 Yürütücü işlevleri geliştirmek için neler yapabilirsiniz?
✔ Zaman yönetimi teknikleri kullanın. (Örn: Pomodoro Tekniği)
✔ Dikkatinizi güçlendiren egzersizler yapın. (Örn: Meditasyon, bulmaca çözmek)
✔ Bilişsel esneklik kazandıran aktiviteler deneyin. (Örn: Farklı bakış açılarıyla problem çözmek)
✔ Dürtü kontrolü için kendinizi gözlemleyin. (“Gerçekten şimdi sosyal medyaya bakmalı mıyım?” diye kendinize sorun.)

Çocuklar neden oyun oynar? Çünkü oyun, onların dünyayı keşfetme, duygularını anlama ve kendilerini ifade etme biçimidir....
28/04/2025

Çocuklar neden oyun oynar? Çünkü oyun, onların dünyayı keşfetme, duygularını anlama ve kendilerini ifade etme biçimidir. Yetişkinler nasıl dertleşerek rahatlıyorsa, çocuklar da oyun yoluyla iç dünyalarını dışa vurur.

🎭 Oyun terapisi nedir?
Oyun terapisi, çocukların kelimelerle anlatamadığı duyguları oyuncaklar, hikâyeler ve semboller aracılığıyla ifade etmelerine yardımcı olan bir terapi yöntemidir. Özellikle kaygı, travma, öfke kontrolü ve sosyal beceri gelişimi konularında oldukça etkilidir.

📌 Nasıl çalışır?
Oyun terapisti, çocuğun seçtiği oyuncaklarla nasıl oynadığını gözlemleyerek onun iç dünyasını anlamaya çalışır. Bir çocuk, oyuncak askerleri savaş ettiriyorsa belki bir korkusunu dışa vuruyordur. Ya da bir bebek oyuncağını sürekli besliyorsa, sevgiye olan ihtiyacını ifade ediyordur.

🎨 Oyun terapisi, çocuklara neler kazandırır?
✔ Duygularını tanımayı öğrenirler. (Öfke, korku, üzüntü gibi duygularını daha sağlıklı şekilde ifade ederler.)
✔ Empati becerileri gelişir. (Başkalarının hislerini daha iyi anlarlar.)
✔ Travmalarla baş etmeyi öğrenirler. (Yaşadıkları olumsuz olayları anlamlandırıp iyileşme sürecine girerler.)
✔ Özgüvenleri artar. (Duygularını ifade etmekte ve kendilerini savunmakta daha güçlü hissederler.)

🧠 Carl Rogers’ın Kişi Merkezli Terapisi der ki: “İnsanın en derin arzusu, tam anlamıyla anlaşıldığını hissetmektir.” Çocuklar için de bu geçerlidir! Oyun terapisi, onların anlaşılmasına ve kendilerini daha güvenli hissetmelerine yardımcı olur.

🎲 Evde oyun terapisi uygulanabilir mi?
Evet! Çocuğunuzla oyun oynarken ona direkt “Ne hissediyorsun?” diye sormak yerine, oyun içinde onun hislerini anlamaya çalışabilirsiniz. Örneğin:

👩‍👦 Çocuk: (Oyuncak ayıyı yere atar)
👩 Ebeveyn: “Ayıcık biraz üzgün mü acaba?”

Bu tür sorular, çocuğun duygularını keşfetmesine ve ifade etmesine yardımcı olur.

Address

Kurtuluş Mahallesi Ziyapaşa BUlica Işıl Apt. Bina No 24 Kat 2 Daire 6
Adana
01120

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Telephone

+905412012381

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Varlık Psikojik Danışmanlık ve Gelişim posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Varlık Psikojik Danışmanlık ve Gelişim:

Share