Uzman Psikolog Tuba Akdağ

Uzman Psikolog Tuba Akdağ Çocuk ve Ergen Psikolojisi
Oyun Terapisi
Bireysel Psikoterapi
Kişilik, Zeka ve Gelişim Testleri

⚙️ "Durursam düşerim..." Modern çağın gizli sloganı bu olabilir mi? Çünkü çoğumuz üretmeden, çalışmadan, koşturmadan ‘de...
28/07/2025

⚙️ "Durursam düşerim..." Modern çağın gizli sloganı bu olabilir mi? Çünkü çoğumuz üretmeden, çalışmadan, koşturmadan ‘değerli’ hissedemiyoruz.

🔍 Bu durum Psikanaliz’de 'hiper-kompansasyon' (aşırı telafi) savunma mekanizmasıyla açıklanır. Kişi, içsel yetersizlik duygusunu aşırı başarıyla örtmeye çalışır.

💼 Kapitalist kültürde değer üretimle ölçülür: “Ne iş yapıyorsun?” sorusu kim olduğumuzun yerine geçer. Marx’a göre birey, üretim ilişkilerinin bir dişlisi haline gelmiştir.

⚠️ Ama bu döngü ‘Fonksiyonel Tükenmişlik Sendromu’ riskini doğurur. Kişi tükenirken hâlâ “daha fazla yapmalıyım” diye düşünür.

📚 Bilişsel Terapilerde bu durum “koşullu öz-değer” kavramıyla açıklanır. Kişi "İş yapmazsam değersizim" inancıyla yaşar.

🌱 Oysa gerçek değer, varoluşsal temellidir. Sartre’ın dediği gibi: "İnsan, sadece olduğu için anlam taşır."

💡 Mindfulness terapileri burada devreye girer: “Yapmak” değil, “olmak” hali… Anda durabilmek, üretmeden de var olduğunu hissedebilmek.

🎈 Üretmek güzeldir ama zorunluluk değil, seçim olmalıdır. Üretmek için değil, yaşamak için varız.

🌟 Bazen durmak, ilerlemenin en derin biçimidir.

🎭 Bazen güçlü görünürüz çünkü zorunda kalmışızdır… İşte bu, 'travmatik uyumlanma'nın sessiz çığlığıdır.🔍 Travma Sonrası ...
21/07/2025

🎭 Bazen güçlü görünürüz çünkü zorunda kalmışızdır… İşte bu, 'travmatik uyumlanma'nın sessiz çığlığıdır.

🔍 Travma Sonrası Büyüme literatüründe kişi zorlu yaşantılara "uyum sağlarken" aslında kendi özünden de uzaklaşabilir.

🧩 Örneğin; eleştirilen çocuk, mükemmeliyetçi yetişkin olur. İhmal edilen çocuk, herkesin yükünü sırtlanan fedakâr yetişkin… Bunlar kişilik değil, hayatta kalma kalıplarıdır.

🦠 Şema Terapi’ye göre; "kendini feda eden", "boyun eğen" şemalar tam da böyle gelişir. Kişi "Ben böyleyim" der; ama bu onun gerçeği değil, zorunlu kalkanıdır.

💬 Felsefede bu durumu Kierkegaard 'sahte benlik' kavramıyla anlatır: "Kendi olma cesareti göstermeyen kişi başkalarının ona biçtiği rolü yaşar."

⚠️ Travmatik uyumlanma, öz benliğin gölgede kalması pahasına ‘işe yarar’ olmaktır. Ama bu "uyum" uzun vadede tükenmişlik, kimlik karmaşası, depresyon riskini artırır.

🧠 İyileşme; bu kalıpların zorunluluktan mı, kişisel tercihten mi doğduğunu fark etmekle başlar.

🌱 "Zorundaydım" dediğin kalıpları bırakıp "İstiyorum" dediğin seçimlere geçmek… İşte gerçek dönüşüm burada saklı.

🧩 "Neden hep benzer insanları seçiyorum?" "Neden ilişkilerim aynı yerden kırılıyor?" Bu soruları sorduğun oldu mu? Cevap...
14/07/2025

🧩 "Neden hep benzer insanları seçiyorum?" "Neden ilişkilerim aynı yerden kırılıyor?" Bu soruları sorduğun oldu mu? Cevap: Yaraların, bilinçli seçimlerinden daha güçlü olabilir.

🔍 Psikodinamik kurama göre; erken dönem bağlanma deneyimleri yetişkin ilişkilerini şekillendirir. Güvensiz bağlanan biri, bilinçdışı düzeyde benzer güvensiz deneyimleri arar; tanıdık gelen, "ev gibi" hissettiren ilişkiler kurar.

🎭 Kişi burada gerçekte karşındaki kişiye değil, kendi eski yarasına çarpar. Jung’un dediği gibi: “Bilinçdışı fark edilmediğinde kader olur.”

⚠️ Örneğin; çocukken değersiz hissettirilen biri, yetişkinlikte kendisini değersiz hissettiren partnerleri çekebilir. Bu onun bilinçsizce ‘tamir’ etmek istediği yarasıdır.

🪞 Şema Terapi, bu durumu ‘kendini gerçekleştiren kehanet’ olarak tanımlar. Kişi “değersizlik” şemasıyla yaşar, o yüzden değersiz hissettiren partnerleri kabul eder, ilişkiyi bu yöne çeker.

💡 Çözüm: Bu döngüyü görmek. Gerçek seçim, ancak bu farkındalıktan sonra başlar.

🧠 Terapi süreci; bu şemaları tanımak, çocukluk bağlanma örüntülerini yeniden ele almak ve “bilindik acının” yerine “sağlıklı bilinmezi” seçebilmek için güçlü bir yoldur.

🌱 Karşındaki sana değil, içindeki eski hikâyeye dokunuyor olabilir. Bu döngüyü kırmak, yeni bir ilişki dili yaratmak mümkün.

🔗 Bağlanmak insanın doğasında vardır; bağımlı olmak ise bir gelişimsel kırılmanın izidir. Peki bu iki kavram nasıl ayrış...
07/07/2025

🔗 Bağlanmak insanın doğasında vardır; bağımlı olmak ise bir gelişimsel kırılmanın izidir. Peki bu iki kavram nasıl ayrışır?

👶 Bağlanma Kuramı’na (Bowlby, 1969) göre bebeklik dönemindeki bağlanma biçimi, bireyin yetişkin ilişkilerinde “yakınlık” tanımını belirler. Güvenli bağlanan birey yakınlık kurabilir ama özgürlüğünü de korur.

🛑 Bağımlı ilişkilerde ise özgürlük duygusu zedelenmiştir. Kişi “onsuz yapamam” inancına saplanır; partnerin onayı, ilgisi ya da varlığı olmadan kendini tamamlanmamış hisseder. Bu durum genellikle kaygılı-bağlanma stilinin bir sonucudur.

🎭 Fonksiyonel ilişkilerde “sen ve ben” vardır; bağımlı ilişkilerde ise sınırlar bulanıktır: “biz” olmak adına bireysellik feda edilir.

🧠 Şema Terapi bu örüntüyü “bağımlılık/yetersizlik şeması” olarak tanımlar. Bu bireyler karar vermede zorlanır, başkalarının varlığıyla dengede kalmaya çalışır.

💬 Bağımlı ilişkilerdeki doyumsuzluk, özgürlük eksikliğinden kaynaklanır. Jean-Paul Sartre’ın ifadesiyle: “Öteki cehennemdir” - ama sadece sınır çizemediğimizde.

🔄 Çözüm; sağlıklı sınırlar koymak, öz-değer geliştirmek ve yalnız kalabilme kapasitesini artırmaktır. Bilişsel Davranışçı Terapiler, Şema Terapi ve BDT odaklı ilişki çalışmaları bu noktada yardımcı olabilir.

🌟 İlişkideki gerçek güç, “ihtiyaç duyduğun için değil, istediğin için” yanında olmaktır.

30/05/2025

🧨 Affetmek… Kolay bir kelime ama ağır bir süreç.
Biri sizi kırdı. Zaman geçti. Konu hiç açılmadı. Siz de “Geçti gitti” dediniz. Ama bir şey var: İçiniz hâlâ sızlıyor.
🔍 İşte bu noktada şunu sormak gerek: Affettiniz mi gerçekten, yoksa bastırdınız mı?
🧠 Freud’un bastırma savunma mekanizması tam da bunu anlatır. Acıyı bastırmak, unutmak değildir. Zihin o bilgiyi dolaba kaldırır ama dolabın kapağı aralanınca...
💬 Gerçek affetme, öfkeyle vedalaşmayı ve yeniden güven inşa etmeyi içerir.
🪞 Affetmek, “Seni haklı buluyorum” demek değil, “Bu yükü taşımak istemiyorum” demektir.
💔 Ama bastırılmış affetme, ilişkiyi içten içe çürütür. Çünkü kırgınlık, görünmez duvarlar örer.
🧘‍♂️ Affetmek cesaret ister. Duygunla yüzleşmeyi, bazen ağlamayı, bazen öfkelenmeyi, sonra vedalaşmayı…
💡 Affetme süreci bazen terapi desteğiyle kolaylaşabilir. EMDR gibi teknikler, geçmiş travmalarla sağlıklı yüzleşme sağlar.
🌿 Çünkü affetmek kendine yaptığın bir iyiliktir. Unutmak değil, özgürleşmektir.

Hepimiz zaman zaman "Yeterli değilim" diye düşünürüz, değil mi? Ama bu düşünce nereden geliyor, hiç düşündünüz mü?🌪 Psik...
13/05/2025

Hepimiz zaman zaman "Yeterli değilim" diye düşünürüz, değil mi? Ama bu düşünce nereden geliyor, hiç düşündünüz mü?
🌪 Psikolojik açıdan bakıldığında, bu tür düşünceler genellikle düşük özdeğer ile ilişkilidir. Çocuklukta, ailenin veya çevrenin yüksek beklentileri, sürekli eleştiriler veya başarıyı dışarıda arama alışkanlıkları, bu tür inançların köklerini oluşturur.
🧠 Bilişsel davranışçı terapide (CBT) bu düşünce biçimleri, çarpıtılmış düşünce kalıpları olarak tanımlanır. Yani, kişinin kendi kendine uyguladığı bir "büyütme" durumu vardır.
🔍 Bağlanma teorisi de burada devreye girer. Erken yaşlarda güvenli bağlanma kuramayan kişiler, yetişkinlikte de kendilerini yeterince değerli hissetmeyebilirler. Bir kişi sürekli olarak sevgi ve kabul görmek istiyorsa ama bunun karşılığında kendini yeterli hissetmiyorsa, bu içsel çatışma büyür.
🕵️‍♀️ Bir başka önemli faktör de toplumun beklentileridir. Herkesin başarıya, güzelliğe veya popülerliğe yönelik ölçütleri farklıdır. Ama toplumsal baskılarla büyüdükçe, kendi kimliğimizin dışındaki kalıplara uymaya çalışmak, bir yetersizlik duygusuna yol açabilir.
🦋 Bu düşüncelerin üstesinden gelebilmek için, kendine şefkat geliştirmek ve başarıyı sadece dışsal faktörlerle değil, içsel değerlere göre de tanımlamak çok önemli. Başarısızlık, kişinin değerini azaltmaz, yalnızca gelişim alanlarını gösterir.
💪 Kendinizi “yeterli” hissetmek, toplumun ve başkalarının size ne düşündüğünden ziyade, kendinize duyduğunuz saygı ile doğrudan ilgilidir.
🎯 Herkesin yolu farklı. Her birimiz kendine özgü bir yolculuk yapıyoruz.

🔎 Sosyal medya… Her an elimizde, her an gözümüzün önünde. Ama peki, gördüğümüz şeyler bizi nasıl etkiliyor?🧠 Yapılan ara...
08/05/2025

🔎 Sosyal medya… Her an elimizde, her an gözümüzün önünde. Ama peki, gördüğümüz şeyler bizi nasıl etkiliyor?
🧠 Yapılan araştırmalar, sosyal medyanın özellikle özdeğer üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu gösteriyor. Çoğu zaman, başkalarının yaşamlarını gözlerken, "Benim hayatım neden böyle değil?" diye düşünüyoruz. Oysa sosyal medya, insanların en parlak, en iyi anlarını paylaştığı bir yer, gerçek hayattan çok uzakta.
💥 Psikolojik olarak, bu tür içerikler, bir karşılaştırma duygusuna yol açabilir. Kendimizi başkalarıyla karşılaştırmak, aslında özdeğerimizi zedeler ve huzursuzluk yaratır.
🎭 Sosyal medya "yüzeysel" bağlar kurmamıza neden olur, çünkü insanlar genellikle gerçek duygularını paylaşmaz. Yani, bir başkası 50 filtreli fotoğraflar ve pozitif paylaşımlar yapsa da, gerçekte ne hissettiğini ya da ne yaşadığını bilemeyiz.
🔄 Ve maalesef, bu sürekli karşılaştırma hali anksiyete ve depresyon gibi ruhsal sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Çünkü başkalarının hayatı "güzel" görünürken, kendi hayatımız sıradan gibi hissedilebilir.
👀 Bir diğer önemli etkisi de onay arayışı. Her paylaştığınızda gelen beğeniler veya yorumlar, beynimizde dopamin salgılar, bu da bizi daha fazla paylaşmaya iter. Ancak beğeniler azaldıkça, duygusal düşüşler yaşanabilir.
🌱 Sosyal medya, bir araçtır; ne şekilde kullanacağınız ise size bağlıdır. İçeriğin sizi nasıl etkilediğini anlamak, size nasıl bir fayda sağladığını değerlendirmek çok önemlidir.
🔑 Farkındalıkla kullanıldığında, sosyal medya, yeni dünyalar keşfetmek için harika bir alan olabilir. Ama önce, gerçekle sanalı ayırt etmek gerekir.

Kaygı, her bireyin hayatında zaman zaman var olabilen bir duygudur. Ancak kaygının kaynağı, her zaman net değildir. Kayg...
22/04/2025

Kaygı, her bireyin hayatında zaman zaman var olabilen bir duygudur. Ancak kaygının kaynağı, her zaman net değildir. Kaygı, geçmişteki yaralardan mı beslenir yoksa geleceğe dair korkulardan mı? 🕰️
🔮 Geleceğe dair korkular, kaygıyı tetikleyebilir. İnsanlar, bilinmeyenle yüzleşmekten korkar ve bu da endişeye neden olabilir. Frankl'ın dediği gibi, "Bilinmeyenin verdiği korku, insanın içsel çatışmalarını derinleştirir." Gelecekteki belirsizlikler, kaygının temel kaynaklarından biridir. 🌙
🧠 Ancak geçmiş travmalar da kaygıyı besler. Geçmişte yaşanan acı verici deneyimler, zihnimizde ve bedenimizde izler bırakabilir. Bu izler, kaygının temelinde yatan duygusal yaralardır. Geçmişteki olaylar, gelecekteki olasılıkları daha korkutucu hale getirebilir. ⏳
🌱 Kaygı, her iki kaynaktan da beslenebilir. Geçmişin ve geleceğin birleşimi, kişiyi sürekli bir içsel çatışma halinde bırakabilir. Ancak, bu kaygıyı yönetmek mümkündür. Bilinçli farkındalık ve terapi yöntemleri, hem geçmiş travmalarla hem de geleceğe dair korkularla başa çıkmayı kolaylaştırabilir. 🧘‍♀️
🌟Kaygı, geçmişin yaraları ve geleceğin belirsizliklerinden beslenebilir. Bu kaygıyı yönetmek için geçmişi sağlıklı bir şekilde işlemek ve geleceğe dair daha güvenli bir bakış açısı geliştirmek önemlidir. 💪

🔍 Anlam arayışı, insanın temel motivasyonlarından biridir. Bu arayış, insanın yaşama bir amaç vermesi ve bu amaca doğru ...
18/04/2025

🔍 Anlam arayışı, insanın temel motivasyonlarından biridir. Bu arayış, insanın yaşama bir amaç vermesi ve bu amaca doğru ilerlemesidir. Viktor Frankl, "İnsanın yaşama isteği, anlam bulma çabasına dayanır," demiştir. İnsanlar anlam arayarak içsel iyileşme sürecine girerler. 💫

🌱 Duygusal iyileşme, anlam arayışıyla yakından ilişkilidir. Zorluklar ve travmalar karşısında, bir insanın bu süreçten geçmesi için bir anlam bulması gereklidir. Anlam bulmak, kişinin yaşadığı acıları kabul etmesine ve onlarla barışmasına yardımcı olur. Bu da duygusal iyileşmeyi başlatır. 💭

🧠 Duygusal iyileşme, bir süreçtir. Çoğu zaman, iyileşmek için acele etmeyiz. Bir anlam arayışı içinde olmak, acıyı dönüştürmek, sadece zaman alır. Bu süreçte, kendimizi daha iyi tanır, sınırlarımızı öğrenir ve hayatı daha derinlemesine anlamaya başlarız. 🌸

💪 İçsel güç, anlam bulma sürecinde ortaya çıkar. Anlam arayışı, insanın yaşamına derinlik katar. İnsan, sadece hayatta kalmakla yetinmez, aynı zamanda bu hayatta anlam arar ve bulduğunda ruhsal iyileşmeye başlar. 🌞

✨Anlam arayışı ve duygusal iyileşme birbirini tamamlayan iki süreçtir. Kendi iç yolculuğunuzda anlam bulmaya başladıkça, duygusal olarak da iyileşmeye başlarsınız. Kendinize bu fırsatı verin! 🙏

Kaygınızı Anlamak ve Hafifletmek İçin Güvenli Bir Alan!Kaygı hayatın doğal bir parçası, ancak bazen bizi zorlayabilir. E...
23/02/2025

Kaygınızı Anlamak ve Hafifletmek İçin Güvenli Bir Alan!

Kaygı hayatın doğal bir parçası, ancak bazen bizi zorlayabilir. Eğer siz de:
✅ Sürekli endişe hissediyorsanız,
✅ Gelecek kaygısı yaşıyorsanız,
✅ Zihninizde dönen düşünceleri durdurmakta zorlanıyorsanız,
✅ Kaygınızı paylaşarak hafifletmek istiyorsanız,

Bu grup terapisi tam size göre!

✨ Güvenli bir alanda bir araya geliyor, kaygıyı anlamak ve yönetmek için bilimsel teknikleri keşfediyoruz.
📍 Küçük bir grup içinde, destekleyici bir ortamda buluşuyoruz.
📅 Mart
📍 NEVTERAPİ (Çifteminare camisi bitişiği, Yenikent Sabuncunİş Merkezi, Kat:5/19, Seyhan/Adana)

Siz de kaygınızı paylaşarak hafifletmek ister misiniz? Detaylı bilgi ve katılım için DM’den veya 03229998566 - 05537972189 'dan bize ulaşabilirsiniz!

21/02/2025

18/02/2025

Address

74192
Adana

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Telephone

+903229998566

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzman Psikolog Tuba Akdağ posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share