Klinik Psikolog Zehra Aydınol Hatunoğlu

Klinik Psikolog Zehra Aydınol Hatunoğlu Bilişsel Davranışçı Terapi

Bir babanın kızına yazdığı bu sınav mektubu çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Hayatımız sınavdan ibaret d...
14/06/2023

Bir babanın kızına yazdığı bu sınav mektubu çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Hayatımız sınavdan ibaret değil ama hayatımızın da bir sınav olduğunu unutmamak gerekir. Herkese iyi akşamlar diliyorum.

03/06/2023
Moxo Çocuk TestiMOXO Çocuk testi, özel olarak 6-12 yaş arası çocuklar için tasarlanmış olup, uzmanlar için DEHB tanısı v...
15/04/2023

Moxo Çocuk Testi

MOXO Çocuk testi, özel olarak 6-12 yaş arası çocuklar için tasarlanmış olup, uzmanlar için DEHB tanısı ve hasta gözlem süreçlerinde yardımcı bir araç görevi görmektedir. MOXO Çocuk Testi, çeşitli uyaran ve çeldiriciler içeren kısa ve online bir testtir.

Moxo Yetişkin Testi

MOXO Genç&Yetişkin testi; 13-65 yaş aralığını kapsayan, uzmanların DEHB tanısı ve hasta gözlem süreçlerinde hastanın dikkat profilini değerlendirmelerine yardımcı olan bir araçtır. MOXO Genç&Yetişkin DEHB Testi, eşsiz çeldirici sistemiyle bireyin günlük hayatta karşılaştığı çevresel koşulları modeller.

Pygmalion güzel bir kadın heykeli yapar ve heykele aşık olur, Galatea ismini verir. Çok aşık olur ve yalvarır tanrılara,...
24/03/2023

Pygmalion güzel bir kadın heykeli yapar ve heykele aşık olur, Galatea ismini verir. Çok aşık olur ve yalvarır tanrılara, o bir heykel değil de gerçek bir insan olsun, canlansın diye. Afrodit/Venüs duyar onu, koşar yardımına. Gerçek olmuştur hayali…

Mitolojik öykülerden gelip de, psikolojide araştırma konusu olmuş şahsiyetlerden biri de, yukarıda gördüğümüz eseri yapam, Kıbrıslı yetenekli heykeltıraş Pygmalion; literatüre kazandırdığı tanımlama da “Pygmalion Etkisi,” diğer bir deyişle “Kendini Gerçekleştiren Kehanet,” ya da “Beklenti Etkisi.”

Peki, nedir Pygmalion etkisi? En basit tanımla, “insan neyi beklerse onun gerçekleşme ihtimali yüksektir,” anlamına gelir. Yani beklentimiz, düşüncelerimize ve davranışlarımıza, dolayısıyla ulaşacağımız sonuca yön verir. Beklentilere ilişkin bu çıkarım, sadece nesilden nesile aktarıla gelen bir efsaneye değil, yapılan pek çok araştırma sonucuna dayanan bir durumdur; ve evet, beklentiler, durumlara, kişilere ve ilişkilere dair beklentilerimiz, olacakları da şekillendirmektedir. Bu yazının konusu, ilişkilerde beklentiler, ilişkilerde kendini gerçekleştiren kehanetler.


Kaynak: Filiz Kaya Ataklı

Bütün bu alanlara dikkat ediyor olmanıza rağmen eğer psikolojik ve fiziksel şikayetlerinizde azalma yaşamıyorsanız bir r...
23/03/2023

Bütün bu alanlara dikkat ediyor olmanıza rağmen eğer psikolojik ve fiziksel şikayetlerinizde azalma yaşamıyorsanız bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanız uygun olacaktır.

Günlük hayatta çocuğunuzla birlikteyken uygulayabileceğiniz birçok psikolojik teknik vardır. Bu yüzden çocuğunuzu yetişt...
18/01/2023

Günlük hayatta çocuğunuzla birlikteyken uygulayabileceğiniz birçok psikolojik teknik vardır.

Bu yüzden çocuğunuzu yetiştirirken sorunları çözmekte zorlanırsanız bir Klinik Psikolog ile görüşmek onun geleceği için çok önemlidir.

Hatta onun sağlığını bile etkilemektedir. Örnek olarak; sebze yemeyen bir çocuğa kızmak ya da zorla yedirmek yerine bununla ilgili psikolojik teknikleri öğrenmeniz daha faydalıdır.

Çocuğunuza "Pırasa yemek zorundasın." demek yerine, "Pırasa mı yoksa brokoli mi yemek istersin?" şeklinde sormanız ona seçimi kendisinin yaptığını hissettirecek ve kararı kendisi vermek hoşuna gideceğinden bir seçim yapmak isteyecektir.

‘Kesin böyledir’ , ‘Ben biliyorum.’ diyerek yargı dağıtmadan önce başka ihtimaller olduğunu da unutmayın. Bir madalyonun...
16/01/2023

‘Kesin böyledir’ , ‘Ben biliyorum.’ diyerek yargı dağıtmadan önce başka ihtimaller olduğunu da unutmayın. Bir madalyonun iki yüzü olduğu gibi her halin de kişiye göre bir başka açıklaması olabilir. .

27/12/2022
Annelik eşsiz bir his ve mutluluk; fakat bir o kadar da zorlu bir yolculuk. Bebeğiniz veya çocuğunuz için her şeyin en i...
15/12/2022

Annelik eşsiz bir his ve mutluluk; fakat bir o kadar da zorlu bir yolculuk. Bebeğiniz veya çocuğunuz için her şeyin en iyisini yapmaya çalışırken birçok şeye aynı anda koşturduğunuz için yorulmanız ve tüm işleri “mükemmel” bir şekilde yapamamanız çok normal! Yetersizlik hissinin farkında olmak bile bir adım. Aşağıdaki önerilerin işinize yarayacağını düşünüyorum.

1-Herkesin olduğu gibi annelerin de iyi ve kötü günleri olur. Kucağınıza aldığınız günden beri bebeğinizin ilerde hem fiziksel hem de ruhsal olarak sağlıklı bir birey olması için her şeyin en iyisini yapmaya, her ihtiyacını en iyi şekilde karşılamaya çalışıyorsunuz. Hata yapmamak için büyük özen gösterirken bazen kendinize çok yükleniyor ve insani hataları bile büyütebiliyorsunuz. Unutmayın, çocuğunuzun nasıl biri olacağını bebekliğinde yaşadığınız kötü geçen birkaç gün değil, tüm çocukluğunun özeti şekillendirecek. O ana ve günlere değil, bütüne bakarak kendinizi rahatlatmaya çalışın.

2-Bebek bakımıyla ilgili her gün yeni bir bilgi ortaya çıkıyor. Gün geçtikçe geleneksel yöntemlerin doğruluğu sorgulanıyor, internette tonlarca farklı bilgi bulunuyor. Her bir deneyimli anne birbirine zıt ve farklı tavsiyeler verebiliyor. Durum böyle olunca özellikle de yeni bir anneyseniz, kendinizi kaybolmuş ve sürekli yanlış yapıyormuş gibi hissetmeniz çok normal. Annelik ve bebek bakımıyla ilgili her kaynağı değil, sadece güvenilir olduğundan emin olduklarınızı takip edin. Bu kaynaklardan yardım alırken çocuğunuzun size ve kendisine özel olduğunu da unutmayın. Genel bilgiler sizin için doğru olmayabilir!
⬇️⬇️⬇️

Annelik eşsiz bir his ve mutluluk; fakat bir o kadar da zorlu bir yolculuk. Bebeğiniz veya çocuğunuz için her şeyin en i...
15/12/2022

Annelik eşsiz bir his ve mutluluk; fakat bir o kadar da zorlu bir yolculuk. Bebeğiniz veya çocuğunuz için her şeyin en iyisini yapmaya çalışırken birçok şeye aynı anda koşturduğunuz için yorulmanız ve tüm işleri “mükemmel” bir şekilde yapamamanız çok normal! Yetersizlik hissinin farkında olmak bile bir adım. Aşağıdaki önerilerin işinize yarayacağını düşünüyorum.

1-Herkesin olduğu gibi annelerin de iyi ve kötü günleri olur. Kucağınıza aldığınız günden beri bebeğinizin ilerde hem fiziksel hem de ruhsal olarak sağlıklı bir birey olması için her şeyin en iyisini yapmaya, her ihtiyacını en iyi şekilde karşılamaya çalışıyorsunuz. Hata yapmamak için büyük özen gösterirken bazen kendinize çok yükleniyor ve insani hataları bile büyütebiliyorsunuz. Unutmayın, çocuğunuzun nasıl biri olacağını bebekliğinde yaşadığınız kötü geçen birkaç gün değil, tüm çocukluğunun özeti şekillendirecek. O ana ve günlere değil, bütüne bakarak kendinizi rahatlatmaya çalışın.

2-Bebek bakımıyla ilgili her gün yeni bir bilgi ortaya çıkıyor. Gün geçtikçe geleneksel yöntemlerin doğruluğu sorgulanıyor, internette tonlarca farklı bilgi bulunuyor. Her bir deneyimli anne birbirine zıt ve farklı tavsiyeler verebiliyor. Durum böyle olunca özellikle de yeni bir anneyseniz, kendinizi kaybolmuş ve sürekli yanlış yapıyormuş gibi hissetmeniz çok normal. Annelik ve bebek bakımıyla ilgili her kaynağı değil, sadece güvenilir olduğundan emin olduklarınızı takip edin. Bu kaynaklardan yardım alırken çocuğunuzun size ve kendisine özel olduğunu da unutmayın. Genel bilgiler sizin için doğru olmayabilir!

Vajinismus toplumun tüm kesimlerinde yaygın olarak görülen bir cinsel ilişki sorunudur.Toplumumuzda bunları konuşmak dah...
14/12/2022

Vajinismus toplumun tüm kesimlerinde yaygın olarak görülen bir cinsel ilişki sorunudur.
Toplumumuzda bunları konuşmak dahi sınırlı olduğu için bu konu üzerinde yapılan çalışmalar da sınırlıdır. Ancak klinik ortamda yapılan gözlemlere dayanarak vajinismusu olan kadınların ortak risk faktörleri aşağıdadır.
1-Kişilik yapısı:
* Adeta büyümek istemeyen, çocuksu, anne-babaya bağımlı kişilik yapısına sahip olan kadınlar ileri yaşlarda vajinismus açısından risk taşımaktadır.
* "Canım tatlıdır" diye düşünen ve değişik korkuları olan kadınlar (iğne, kan, dişçi, kedi, köpek, böcek, yükseklik korkuları gibi).
* Yaşanılan olaylarda aşırı derece etki altında kalanlar. Örneğin bir film sahnesi veya yaşanılan trajik bir olayın etkisini uzun bir süre içinde yaşayanlar.
* Cinsel bilgi ve tecrübesi az olanlar.
* Eşinin cinsel tecrübesinin az olması nedeni ile korkuları olanlar.
* Katı dini ve geleneksel kurallarla büyütülen kızlar vajinismus açısından risk altındadırlar.

2-Aile yapısı:
* Kendi aileleri aşırı düzeyde koruyucu, kollayıcı olanlar.
* Anne veya babası baskın olanlar.
* Hem anne hem de babası baskıcı ve tutucu olanlar.
* Anne ve baba yerine ailenin başka fertleri tarafından büyütülenler (özellikle dede, babaanne baskısı yaşayanlar) vajinismus için risk grubundadırlar.

3-Gebe kalma korkusu:
Töresel veya dini yönden eğitimli kişilerde veya gebe kalma ve sonrasında kürtaj olma korkularından dolayı vajinismus problemi ile karşı karşıya kalabilirler. Nadiren de olsa, gebe kalmak istemeyen bazı çiftler vajinismus sorununu bir aile planlaması yöntemi olarak kullanabilmekte, diğer bir deyişle gebe kalmamak için sorunlarını çözme yoluna gitmemektedirler.

4-Geleneksel veya dini baskılar:
Cinsel bakışın son derece katı ve kurallara bağlı olan geleneksel çevrelerde, özellikle çocukluğunda katı dini eğitim alanlarda ileride vajinismus problemi riski bulunmaktadır.

Bilişsel ve Davranışçı terapi teknikleri ile Vajinismus tedavisi mümkündür.

Yeme bozukluğu sadece bir beslenme sorunu değildir, daha çok yiyecekleri ele alış biçimi ve kişinin kendi bedeniyle olan...
09/12/2022

Yeme bozukluğu sadece bir beslenme sorunu değildir, daha çok yiyecekleri ele alış biçimi ve kişinin kendi bedeniyle olan ilişkisinin bozulmasıdır. Kişiler; yeme davranışlarını aşırı derecede kısıtlar, güçlü bir şekilde kontrol eder veya davranışlarının kontrolünü tamamen kaybeder. Yeme bozukluklarının ortak noktası, duygusal problemler ve düşük benlik saygısı ile ilişkili olmasıdır. Birçok hasta bilinçsizce yeme davranışıyla iç çatışmalarını çözmeye çalışır. Davranış değişikliklerinin gizlenmesi ve ihmal edilmesi tüm yeme bozukluklarının özelliğidir.
Yeme bozukluğu diyet yapmaktan çok farklı bir durumdur. Diyet, kişinin sağlıklı bir bedene ulaşabilmek için uyguladığı dengeli beslenme düzeni iken yeme bozukluğu ise kişinin hayatını fizyolojik, psikolojik, ve sosyolojik olarak etkisi altına alan psikolojik temelli bir hastalıktır. Beslenme ve yeme bozuklukları kişinin olduğu kadar, ailesinin, yakın çevresinin hayatını da büyük ölçüde etkilemektedir. Yeme bozukluğunun oluşmasında temel sebeplerden bir tanesinin özgüven eksikliği olduğu düşünülmektedir. Temelde beslenme ve yeme bozukluğu olan kişi yiyerek ya da yemeyerek hayatını ve duygularını kontrol etmeye çalışır. Bu durum çoğu zaman kişinin hayatı ve çevresinde olup bitenlerle ilgili ne kadar güvensiz hissettiği ile de ilgilidir. Yeme bozukluklarının daha çok kadınlarda görülmesi, kadınlık psikolojisinin de önemini vurgulamaktadır.
Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir.
Modern toplumlarda ince bedene sahip olmak kabul görmektedir. İsteyerek diyet yapanların çoğunluğu daha çekici olma amacındadır. İsteyerek diyet yapanların bir diğer grubu mankenler, dansçılar, balerinler, sporcular, jokeyler gibi iş yaşamlarında rekabetin önemli olduğu kişilerdir ve yeme bozuklukları geliştirme riskleri yüksektir. Bazı kadınların profesyonel ve sosyal taleplerle başa çıkamayıp, çatışma yaşadıkları ve bedensel uğraşlara yönelerek diyet yaptıkları varsayılmaktadır.
Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza tüm psikiyatrik hastalıklar içinde hayati tehlike riskinin en fazla olanlarıdır. Özellikle anoreksiya nervozalı hastalar daha fazla risk altındadır.
En doğru yardım hastayı bir danışmanlık alması için bir uzman ile görüşmeye ikna etmektir. Bilişsel ve Davranışçı Terapi modeli bu grupta yapılan araştırmalar sonucu pozitif verisi en yüksek terapi modelidir. Bunu geciktirmek hastalığın kronikleşmesine ve tedavinin daha da zorlaşmasına neden olacaktır.

Bir çocuğun okula başlayacak olması, hem kendisi hem de ailesi için önemli bir deneyimdir. Geçiş dönemi olan bu dönemde ...
09/11/2022

Bir çocuğun okula başlayacak olması, hem kendisi hem de ailesi için önemli bir deneyimdir. Geçiş dönemi olan bu dönemde bazıları için tatlı bir heyecan daha ağır basarken, bazıları için ön planda olan duygular kaygı, stres ve korkudur.

Okula ilk kez başlayan çocuk için okul, belirsizliklerin olduğu, bilinmeyen, ürkütücü bir yer olarak görülebilir. Bu süreçte çocuk sadece ailesinden değil; aynı zamanda aile de çocuktan, farklı bir düzen oluşturmak adına “ayrılır”.

Ailenin bu süreçteki tutumu tam da bu noktada önem taşımaktadır. Çünkü aslında çocuğun okula başlamasından çok, “çocuk ve ailenin birlikte” okul sürecine başlamaları söz konusudur.

Her çocuğun farklı özelliklere sahip ve biricik olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, her çocuk ve ailesi kendi yaşadıkları ortam bağlamında ve sahip oldukları özellikler çerçevesinde ayrı değerlendirilmelidir. Bu doğrultuda belki de önemli noktalardan biri, ailelerin çocukları birbiri ile karşılaştırmaktan kaçınması, çocuklarını kendi kişisel özellikleriyle değerlendirmesidir.

Okul öncesi dönemde çocuğun yaşadığı ortam içerisinde kendisine uygulanan sınırlamalar, uymasının beklendiği kural sisteminin var olup olmaması da çocuğun okula uyum sağlamasını etkileyen faktörlerden birisidir. Örneğin, çocuğun ebeveynlerinden beklentileri arasında oyun oynarken ona eşlik etmeleri kadar, uyku saati geldiğini ve yatması gerektiğini ona hatırlatmaları da yer alır.

Bu tarz ihtiyaçları uygun şekilde karşılanamamış bir çocuğun, okula başlama konusunda yaşadığı stresin, kuralları öğrenme ve bunlara uyum sağlamayı da içereceğinden daha yoğun olacağı tahmin edilebilir. Çünkü okul, çocuk için sosyal kurallar sistemine dahil olduğu ilk sosyal ortam olarak değerlendirilebilir ve öğretmen, çocuğun okul ortamında anne ve babasının yerini alan otorite figürüdür. Önceleri ebeveynini “kural uygulayan kişi” rolünde görmeye alışık olan bir çocuk için, öğretmeninin belirttiği kurallara uymak daha kolay olabilecekken, böyle bir deneyimi fazla yaşamamış bir çocuk için daha zor olacaktır.

Şiddet deyince aklımıza en çok fiziksel şiddet gelir; oysaki şiddetin birçok alt türü vardır. Fiziksel, duygusal, cinsel...
01/11/2022

Şiddet deyince aklımıza en çok fiziksel şiddet gelir; oysaki şiddetin birçok alt türü vardır. Fiziksel, duygusal, cinsel hatta dijital şiddet olarak birçok alt başlık sıralayabiliriz. Özellikle modernleşen dünyamızda şiddet kavramı da evrimleşmiş ve artık toplumun daha kabul edilebilir gördüğü duygusal (psikolojik) şiddete dönüşmüştür. Duygusal şiddetin aynı zamanda duygusal istismar, psikolojik istismar veya psikolojik şiddet olarak da anıldığını ifade etmek gerekir.

Günlük hayatımıza baktığımızda; işte, okulda, ikili ilişkilerimizde hatta sosyal hayatta bu şiddetin birçok türüne maruz kalabiliyoruz. Dolayısıyla bu konuda bilinç kazanmak ve çevremize bu bilinci aşılamak son derece önemli bir hale geliyor.

Duygusal şiddet; bir kişi ya da grubun belirli bir kişiye karşı yaptığı ve kişiyi duygusal açıdan zayıflatmak, psikolojisini alt etmek ve zihinsel becerilerini bozmak için uyguladığı tüm davranış kalıplarını içerir. Alay etme, dışlama, aşağılama, görmezden gelme, yetersiz hissettirme, güvenini sarsma, aldatma, önemsiz hissettirme gibi davranışlar en yaygın şiddet örneklerindendir. Duygusal şiddet kişilerde kimi zaman fiziksel şiddetten bile daha çok zarar yaratabilmektedir. Mağdur kişilerde stres, depresyon ve anksiyete gibi birçok psikolojik problem ortaya çıkabilir. Duygusal şiddete maruz kalan kişi kendisini çıkışı olmayan bir yolda, çaresiz hissedebilir. Bu kişiler genellikle, şiddet mağduru olmalarına rağmen kendilerini suçlu hissederler.

Duygusal şiddete maruz kalan bireyde bir süre sonra; yalnızlık, korku, öz güven eksikliği, huzursuzluk ve aşırı gerginlik gibi belirtiler düzenli olarak görülmeye başlar.

Bu belirtileri psikolojik şiddetten dolayı yaşadığınızı düşünüyorsanız destek almalısınız. Çünkü psikolojik şiddet uzun süre devam ederse kişide travma sonrası stres bozukluğu ve akut stres bozukluğu gibi psikolojik hastalıklar görülebilir.

Düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız bir bütünü temsil eder.  Yaşadığımız durumu algılama biçimimiz de kendim...
26/10/2022

Düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız bir bütünü temsil eder. Yaşadığımız durumu algılama biçimimiz de kendimize özeldir. Herkes aynı anı aynı şekilde yorumlamayabilir. Bir durumu kendimize göre algılar ve yorumlarız.
Çoğu psikolojik sorunun altında aslında düşünce hatalarımızın olduğunu bilmemiz gerekir.
Zihnimizde ki yaygın düşünce hataları yani bilişsel çarpıtmalarımız hepimizde var olduğu gibi bunların azlık ve çokluk durumu da kişiye göre değişebilir. Bu otomatik düşünceler, olaylar ve durumlar hakkında yanlış düşünce, algı ve yargılara sebep olurlar.
Aşağıda bazı bilişsel hata örnekleri yer alıyor.
Sizler bunlardan hangisini daha çok kullandığınızı düşünüyorsunuz?

Address

Agrı

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 17:00
Wednesday 09:00 - 17:00
Thursday 09:00 - 17:00
Friday 09:00 - 17:00
Saturday 09:00 - 17:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Klinik Psikolog Zehra Aydınol Hatunoğlu posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Klinik Psikolog Zehra Aydınol Hatunoğlu:

Share

Category