02/11/2025
“İnsanlar en çok, kendilerini yanlış anlayan kişilere bağlanıyor.”
Bu paradoksal durumun temelinde, bağlanma sisteminin “tamamlanmamışlık” döngüsü yatar. Yani bir kişi seni yanlış anladığında, zihin bunu “çözülmesi gereken bir problem” olarak kaydeder. Bu durum, çocuklukta yaşanan duygusal erişilemezlik deneyimlerini yeniden canlandırır. Beyin, o kişiden onay almayı bir “tamamlanma” fırsatı gibi algılar ve bu da bağımlı bağlanma tepkisini tetikler.
Psikolojik olarak bu sürece, “tekrarlama zorlantısı” (repetition compulsion) denir (Freud, 1920). Kişi, çocuklukta duygusal olarak ulaşamadığı figürü yeniden “onarma” çabasına girer. Bu yüzden seni en çok yanlış anlayan kişiye, içgüdüsel olarak en çok bağlanırsın — çünkü onu “anlamaya ve anlaşılmaya” zorlarsın.
Nöropsikolojik olarak ise, dopamin ve kortizol birlikte devreye girer. Yanlış anlaşıldığında oluşan stres (kortizol), ardından gelen küçük bir kabul veya sıcaklık (dopamin) tarafından ödüllendirildiğinde, beyin bu karmaşık döngüyü “bağ kurmak” zanneder (Fisher, 2016; Insel, 2010).
Sonuç olarak:
Seni en çok yoran kişi, beyninin en çok “tamamlamaya çalıştığı” kişidir.
⸻
📚 Kaynaklar:
• Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle.
• Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Clinical Applications of Attachment Theory.
• Fisher, H. (2016). Anatomy of Love.
• Insel, T. R. (2010). The challenge of translation in social neuroscience: A review of oxytocin, vasopressin, and social behavior. Neuron, 65(6), 768–779.