Prof. Dr. Bülent Dinç Muayenehanesi

Prof. Dr. Bülent Dinç Muayenehanesi İzsiz (Kapalı Yöntemle) Tiroid ve Paratiroid Operasyon Ekibi

Obezite, sadece kilo fazlalığı olarak görülmemelidir. Vücutta pek çok sistemi etkileyen, metabolik dengesizliklere yol a...
22/09/2025

Obezite, sadece kilo fazlalığı olarak görülmemelidir. Vücutta pek çok sistemi etkileyen, metabolik dengesizliklere yol açan kronik bir hastalıktır. Bu dengesizliklerden biri de safra kesesi üzerinde ortaya çıkar.

🔶Safra kesesi, karaciğerin ürettiği safrayı depolayan ve yağlı gıdaların sindirimine yardımcı olan bir organdır. Ancak obez bireylerde, safra içeriği değişebilir ve bu durum safra taşı (kolelitiazis) oluşumunu kolaylaştırır. Obezite arttıkça safra daha yoğun hale gelir, bu da taşların oluşması için uygun bir zemin hazırlar.

🔶Safra taşları her zaman belirti vermeyebilir ama sessizce ilerleyerek ani karın ağrısı, hazımsızlık, mide bulantısı, kusma gibi ataklara neden olabilir. Daha ileri vakalarda safra yollarını tıkayarak safra kesesi iltihabı (kolesistit), pankreatit ya da sarılık gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Obezite hastalarında bu komplikasyonlar daha ağır seyredebilir.

🔶Ayrıca obez bireylerde, özellikle bariyatrik cerrahi (obezite ameliyatı) planlanıyorsa safra kesesinin durumu mutlaka değerlendirilmelidir. Çünkü hızlı kilo kaybı da safra taşı oluşum riskini artırır. Bu nedenle bazı hastalarda, ameliyat öncesi veya sırasında safra kesesinin alınması gerekebilir.

Genel cerrah olarak biz, obezite hastalarının sadece kilo takibini değil; safra kesesi sağlığının da düzenli olarak izlenmesini öneriyoruz. Bu takip genellikle basit bir ultrasonografi ile yapılabilir. Özellikle mide bulantısı, yağlı gıdalar sonrası rahatsızlık veya sağ üst karın bölgesinde ağrı gibi belirtiler varsa doktora başvurulmalıdır.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••
̧ı

Adrenal bezler, böbreklerin hemen üzerinde yer alan ve hormon üreten küçük ama çok önemli organlardır. Bu bezlerde geliş...
19/09/2025

Adrenal bezler, böbreklerin hemen üzerinde yer alan ve hormon üreten küçük ama çok önemli organlardır. Bu bezlerde gelişen tümörler bazen tesadüfen tespit edilirken bazen de hormon salgılarına bağlı belirtilerle kendini gösterir.

👉Günümüzde adrenal tümörlerin çoğu, laparoskopik yani kapalı yöntemle güvenli şekilde alınabilmektedir.

🔷Laparoskopik adrenalektomi, karında birkaç küçük kesiden girilerek yapılan bir cerrahidir. Kamera yardımıyla tümör net şekilde görüntülenir ve çevre dokulara zarar vermeden çıkarılır. Bu yöntem hem hasta konforu hem de iyileşme süresi açısından klasik açık ameliyata göre belirgin avantajlar sağlar. Hastalar genellikle daha az ağrı yaşar, daha kısa sürede taburcu olur ve normal yaşamlarına daha hızlı döner.

Ameliyat kararı vermeden önce en önemli adım, adrenal tümörün özelliklerini iyi değerlendirmektir. Tümör hormon salgılıyor mu? Boyutu nedir? Görüntüleme bulguları iyi huylu mu, yoksa şüpheli mi? Bu soruların yanıtları, tedavi planını şekillendirir.

❗❗Cerrah açısından adrenal ameliyat, teknik detayları olan ve deneyim gerektiren bir işlemdir. Laparoskopik yaklaşımda başarı, hastanın durumu kadar cerrahın tecrübesine de bağlıdır. Bu nedenle adrenal cerrahisi, bu alanda uzmanlaşmış doktorlar tarafından yapılmalıdır.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Tiroid (guatr) beziProf. Dr. Bülent Dinç
17/09/2025

Tiroid (guatr) bezi

Prof. Dr. Bülent Dinç

Tiroid (guatr) bezleri, vücudumuzun boyun kısmında bulunur ve vücudumuzun maestrosu olarak tanımlanır ve metabolizma üzerinde önemli bir rol oynar.

15/09/2025

Tiroid kanseri, genellikle erken teşhis edildiğinde başarıyla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ancak birçok hastanın aklında şu soru olur: “Tekrarlar mı?

👉Evet, tiroid kanseri bazı durumlarda tekrar edebilir. Bu tekrar, genellikle ilk tedaviden yıllar sonra bile ortaya çıkabilir. Ama bu durum, takip süreciyle erken fark edilip kontrol altına alınabilir.

Cerrahi tedaviyle tiroid bezinin alınması ve gerekirse radyoaktif iyot tedavisi, kanserli hücrelerin büyük kısmını yok eder. Ancak mikroskobik düzeyde kalan hücreler, zamanla yeniden aktif hale gelebilir.

🔺Takip süreci burada önemli bir noktadır. Her hastaya söylediğimiz gibi düzenli kontrol sadece bir formalite değil, hayat kurtarıcı bir adımdır. Kan tahlilleri (özellikle tiroglobulin düzeyi), boyun ultrasonu ve bazen ileri görüntüleme yöntemleri sayesinde nüks riski taşıyan hastaları yakından izleyebiliyoruz. Erken saptanan bir tekrar, genellikle daha kolay ve etkili şekilde tedavi edilebiliyor.

🌿Birçok hasta, kendini iyi hissedince kontrolleri aksatabiliyor ama hastalığın yeniden ortaya çıkması durumunda geç kalmamak çok önemli. Takip planı, her hastanın durumuna göre kişiselleştirilir ve zamanla güncellenir.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Böbrek taşı, toplumda sık görülen ve tekrarlayabilen bir sağlık sorunudur. Ancak bazı hastalarda taş oluşumu sıradan ned...
12/09/2025

Böbrek taşı, toplumda sık görülen ve tekrarlayabilen bir sağlık sorunudur. Ancak bazı hastalarda taş oluşumu sıradan nedenlerle açıklanamayacak kadar sık tekrarlayabilir. İşte bu noktada, altta yatan başka bir tıbbi nedenin olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Bu nedenlerden biri de paratiroid bezi hastalıklarıdır.

👉Paratiroid bezleri, kalsiyum dengesini düzenleyen PTH (paratiroid hormonu) üretir. Eğer bu bezlerden biri fazla çalışırsa kandaki kalsiyum seviyesi yükselir. Kanda dolaşan fazla kalsiyum da zamanla böbreklerden süzülerek böbrek taşı oluşumuna zemin hazırlar. Yani bazı hastalarda böbrek taşı, aslında paratiroid hastalığının ilk sinyali olabilir.

🔶Özellikle tekrarlayan taş problemi olan, taşla birlikte kanda kalsiyum seviyesi yüksek çıkan veya taşla birlikte başka sistemik belirtiler yaşayan hastalarda PTH testi mutlaka yapılmalıdır. Erken teşhis edilen bir paratiroid hastalığı, uygun cerrahiyle tedavi edilerek hem kalsiyum dengesi sağlanır hem de tekrar taş oluşumu engellenebilir.

Paratiroid cerrahisi, deneyimli ellerde yapıldığında başarı oranı oldukça yüksektir. 🌸

🔴Her böbrek taşı hastasında değil ama özellikle kalsiyum yüksekliği olan, taşları sık tekrar eden veya genç yaşta taşla tanışan hastalarda paratiroid hormon düzeyi mutlaka kontrol edilmelidir. Bu, basit bir kan testiyle anlaşılabilir ve bazen yıllardır süren taş probleminin gerçek sebebi ortaya çıkarılabilir.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Tiroid bezi az çalıştığında yani hipotiroidi geliştiğinde vücudun metabolizması yavaşlar. Halsizlik, kilo alma, üşüme, c...
08/09/2025

Tiroid bezi az çalıştığında yani hipotiroidi geliştiğinde vücudun metabolizması yavaşlar. Halsizlik, kilo alma, üşüme, cilt kuruluğu, unutkanlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu tablo genellikle tiroid hormonu takviyesiyle (levotiroksin) kontrol altına alınır.

❗❗Ancak tedavi süreci, yalnızca ilaç başlanmasıyla tamamlanmış sayılmaz; hipotiroidi, düzenli klinik ve laboratuvar takibi gerektiren kronik bir durumdur.

✔Tedaviye yeni başlayan bir hastada ilk 6-8 hafta içinde hormon düzeyleri tekrar değerlendirilmelidir. Çünkü tiroid hormonlarının kana tam olarak yerleşmesi ve vücudun bu düzene adapte olması zaman alır. Bu süre sonunda yapılan kan tahlilleri (TSH ve serbest T4 başta olmak üzere), ilaç dozunun uygun olup olmadığını gösterir.

✔İdeal doz ayarlandıktan sonra kontrol aralıkları biraz daha seyrekleştirilir. Genel olarak stabil hastalarda her 6 ayda bir kontrol yeterli olur. Ancak hayatın bazı dönemlerinde – örneğin hamilelik, menopoz, başka kronik hastalıkların eklenmesi ya da ilaç değişiklikleri gibi durumlarda – bu sıklık artabilir. Ayrıca doz ayarlaması yapılan hastalarda, her değişiklikten sonra tekrar 6-8 hafta içinde test yapılması gerekir.

Takip sürecinde sadece hormon seviyeleri değil; hastanın genel durumu, şikayetleri ve ilaçlara uyumu da değerlendirilir. Bazı hastalarda başka otoimmün hastalıklar da eşlik edebilir (örneğin Hashimoto tiroiditi olanlarda), bu yüzden tiroidin çalışmasını etkileyebilecek diğer etkenler de göz önünde bulundurulmalıdır.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Karın fıtıkları, karın duvarında oluşan zayıf bir noktadan karın içi organların veya dokuların dışarı doğru çıkmasıyla o...
03/09/2025

Karın fıtıkları, karın duvarında oluşan zayıf bir noktadan karın içi organların veya dokuların dışarı doğru çıkmasıyla oluşur. Göbek fıtığı, kesi yeri fıtığı (insizyonel herni) ve kasık fıtığı gibi birçok farklı tipi vardır. Her fıtık aynı değildir ve her hastanın tedavi süreci kişisel değerlendirme gerektirir.

👉Günümüzde pek çok karın fıtığı, laparoskopik yani kapalı yöntemle başarıyla onarılabilmektedir.

Laparoskopik cerrahi, karın duvarına yapılan birkaç küçük kesi aracılığıyla gerçekleştirilir. Kamera yardımıyla fıtık bölgesi içeriden detaylı şekilde görüntülenir. Fıtık kesesi içeri alınır, karın duvarındaki zayıf alan güçlendirilir ve genellikle bir yama (mesh) yerleştirilerek tekrarlama riski azaltılır. Bu teknik hem hasta konforunu artırır hem de iyileşme süresini kısaltır.

🔷Laparoskopik yöntemlerin en büyük avantajlarından biri, daha az ağrılı olmalarıdır. Küçük kesiler sayesinde sinir hasarı ve doku travması daha az olur. Bu da hastanın daha kısa sürede ayağa kalkmasını, normal yaşamına dönmesini ve günlük işlerine daha hızlı adapte olmasını sağlar. Ayrıca estetik olarak daha iyi sonuç verir çünkü karın üzerinde büyük bir kesi izi olmaz.

🔷Bir diğer önemli avantaj, özellikle daha önce fıtık ameliyatı olmuş ya da birden fazla fıtığı bulunan hastalarda ortaya çıkar. Laparoskopik cerrahide, karın içinden yaklaşım sayesinde hem mevcut fıtık alanı net görülür hem de diğer gizli fıtıklar da tespit edilip aynı seansta onarılabilir. Bu, açık cerrahiyle bazen fark edilemeyen risklerin önüne geçilmesini sağlar.

Her karın fıtığı laparoskopik yöntemle tedavi edilemeyebilir. Büyük fıtıklar, ciddi yapışıklıklar ya da bazı özel durumlar açık cerrahiyi gündeme getirebilir.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu toprakları bize emanet eden tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.N...
30/08/2025

Başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bu toprakları bize emanet eden tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.

Nice bayramlara, birlik ve gururla.

̆ustoszaferbayramı

25/08/2025

Boyun diseksiyonu genellikle baş-boyun bölgesindeki kanserlerde, kanserin çevre lenf nodlarına yayılıp yayılmadığını belirlemek ya da yayılmış olan lenfleri çıkarmak amacıyla yapılan bir cerrahi işlemdir.

Bu ameliyat iz bırakır mı?

👉Kısa cevap: Evet, iz kalır ama bu izin nasıl görüneceği hem cerrahın yaklaşımına hem de kişinin cilt yapısına bağlıdır.

Boyun diseksiyonunda genellikle ciltte yatay ya da hafif eğimli bir kesi yapılır. Cerrahlar, mümkün olduğunca doğal cilt çizgilerine paralel kesi yapmaya özen gösterir. Bu sayede iyileşme sonrası iz daha az belirgin olur. Ayrıca son yıllarda kullanılan estetik dikiş teknikleri sayesinde izler daha düzgün ve ince hale getirilebiliyor.

🍀İyileşme süreci boyunca güneşten korunma, yara bakımına özen gösterme ve doktorun önerdiği kremleri kullanma, iz kalitesini önemli ölçüde etkiler. Ayrıca izler zamanla solabilir; ameliyattan sonraki ilk birkaç ayda daha belirgin görünen izler, bir yıl içinde büyük oranda silikleşebilir.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Meme kanseri tanısı almak, hiç şüphesiz hayatı bir an da altüst edebilecek bir haber. İlk duyduğunuzda kafanızdan binler...
22/08/2025

Meme kanseri tanısı almak, hiç şüphesiz hayatı bir an da altüst edebilecek bir haber. İlk duyduğunuzda kafanızdan binlerce soru geçebilir: “Ne yapacağım?”, “Tedavi süreci nasıl ilerleyecek?”, “Hayatım nasıl değişecek?” Bu noktada yapmanız gereken en önemli şey: sakin kalmak ve adım adım ilerlemek.

🌿İlk adım, tanının gerçekten doğru ve net olduğundan emin olmaktır. Biyopsi sonucu kanser tanısı koyulmuşsa genellikle patoloji raporunda tümörün tipi, evresi ve özellikleri belirtilir. Bu bilgiler, tedavi planının temelini oluşturur. Raporun ayrıntıları anlaşılamayabilir; burada devreye uzman doktor girer.

🌿Bu nedenle ikinci adım, konusunda deneyimli bir genel cerrahi ile görüşmektir.

🌿Üçüncü adım, kendinize destek ağı kurmaktır. Aile, arkadaşlar, hatta gerekirse bir psikolog ya da hasta destek grubu… Bu süreci tek başınıza yürütmeniz gerekmez.

Unutulmaması gereken en önemli nokta şudur: Meme kanseri, erken tanı ve doğru tedaviyle büyük oranda kontrol altına alınabilir. “Kanser” kelimesi ürkütücü olabilir ama artık tedavi seçenekleri çok gelişmiş durumda. Önemli olan, paniğe kapılmadan profesyonel bir yol haritası oluşturmaktır.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Rektum kanseri, kalın bağırsağın son kısmında (makata yakın bölgede) oluşan kötü huylu tümörlerdir. Genellikle yavaş gel...
18/08/2025

Rektum kanseri, kalın bağırsağın son kısmında (makata yakın bölgede) oluşan kötü huylu tümörlerdir. Genellikle yavaş gelişir, bu da erken tanı için önemli bir avantaj sağlar. Ancak ne yazık ki erken evrede her zaman belirgin belirtilerle ortaya çıkmaz. Bu yüzden hastaların çoğu, şikayetler belirginleşene kadar doktora başvurmaz.

🔺Yine de bazı erken sinyaller mevcuttur ve dikkatli bir göz bu belirtileri fark edebilir. En sık görülen bulgulardan biri dışkıda kan gelmesidir. Birçok kişi bunu hemoroid zanneder ve önemsemez. Ancak makattan gelen her kanama, basit bir durum gibi görünse bile mutlaka incelenmelidir. Çünkü rektum kanseriyle en sık karıştırılan hastalıkların başında basur gelir.

🔺Diğer erken belirtiler arasında dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler yer alır. Örneğin, kabızlık ve ishalin birbiriyle dönüşümlü hale gelmesi, dışkı çapının incelmesi, tam boşalamama hissi veya sürekli ıkınma ihtiyacı… Bunlar bağırsakta yer kaplayan bir oluşumun belirtisi olabilir.

🔺Karın ağrısı genellikle geç evrede ortaya çıksa da bazı hastalar erken dönemde şişkinlik, gaz sancısı veya huzursuzluk hissi yaşayabilir. Bunun yanında, açıklanamayan kilo kaybı ya da halsizlik gibi genel belirtiler de dikkate alınmalıdır.

Rektum kanseri erken evrede saptanırsa tedavi başarısı oldukça yüksektir. Bu nedenle 45 yaş üstü herkesin, özellikle ailesinde kalın bağırsak kanseri öyküsü olanların kolonoskopi yaptırması önerilir. Belirti olmasa bile tarama testleri hayat kurtarır.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

15/08/2025

Guatr, tiroid bezinin normalden büyük hale gelmesidir. Tiroid bezi boynun ön kısmında yer alır ve büyüdüğünde çevresindeki yapıları, özellikle de soluk borusunu sıkıştırabilir. Bu durumda en sık görülen şikayetlerden biri de nefes darlığıdır.

👉Guatr her zaman belirti vermez. Ancak büyüklük belirli bir noktayı geçtiğinde hasta nefes alırken zorlandığını, boğazında baskı ya da doluluk hissettiğini fark edebilir. Özellikle sırt üstü yatarken ya da yutkunurken bu his daha da artabilir. Bazı hastalar ise sanki boğazlarında bir şey varmış gibi sürekli bir “takılma” hissi tarif eder.

❗❗Böyle bir durumda ilk yapılması gereken boyun ultrasonu ve tiroid sintigrafisi gibi görüntüleme yöntemleriyle guatrın boyutu ve yapısının değerlendirilmesidir. Gerekirse bilgisayarlı tomografi (BT) ile soluk borusuna olan bası net şekilde görüntülenebilir.

Tedavi yaklaşımı guatrın nedenine ve büyüklüğüne göre değişir. İlaç tedavisi bazı küçük ve aktif olmayan guatrlar için yeterli olabilir. Ancak nefes darlığına yol açan büyük guatr durumlarında genellikle cerrahi müdahale (tiroidektomi) gerekir. Ameliyatla tiroid bezinin tamamı ya da bası yapan kısmı alınarak soluk borusundaki baskı ortadan kaldırılır.

🍂Uzman bir genel cerrah tarafından değerlendirme yapılmalı ve gerekirse cerrahi planlanmalıdır. Erken müdahale hem nefes alma kalitesini hem de genel sağlığı olumlu yönde etkiler.

•••
🩺Prof. Dr. Bülent Dinç
Genel Cerrahi Uzmanı
🌐www.drbulentdinc.com
☎️+(90) (242) 505 83 00
📞+(90) (501) 333 83 00
📍Konyaaltı | ANTALYA
•••

Address

Toros Mah 807 Sok Kurgu-2 Plaza D:6
Antalya
07070

Opening Hours

Monday 09:00 - 15:00
Tuesday 09:00 - 15:00
Wednesday 09:00 - 15:00
Thursday 09:00 - 15:00
Friday 09:00 - 15:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Prof. Dr. Bülent Dinç Muayenehanesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Prof. Dr. Bülent Dinç Muayenehanesi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category

Antalya Endokrin Cerrahi

Şubat 2018 tarihinden başlayarak dünyada sayılı merkezde gerçekleştirilen ağzı içinden “İzsiz Tiroid ve Paratiroid Ameliyatını” bir çok hastada başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir. Ameliyat ile ilgili eğitimleri, bu konuda deneyimli dünyaca ünlü merkezlerde alarak Türkiye’ ye de önderlik etmek hedefindedir. Faaliyetine Nisan 2019 tarihinden itibaren Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı bünyesinde devam etmektedir.