Mehmet Hoca

Mehmet Hoca DÜNYA İÇİN KÜL OLUP KAYIP OLACAĞINA,
ALLAH İÇİN KUL OLUP SONSUZLUĞU YAKALA. WhatsApp 05078181111 Burada tespitten kastımız terkibidir.

HİZMETLERİMİZ VE İNSANLARA FAYDALI OLABİLECEĞİMİZ ALANLAR...

Manevi rahatsızlıklar söz konusu olduğunda her aşamada ilk adım yine tespittir. Neden nasıl bir nedenle gerçekleştirildiği belirlendikten sonra: sizde nasıl bir reaksiyona neden olduğu incelenir. Bu inceleme sonucunda da nasıl bir tedavi yolunu seçileceği bulunur, tedavi sureci planlanır. Farklı karakterlerin yapıp uyguladığı ve maruz kaldığı büyüler nedenleri aynı olsa bile farklı tedavi seçeneklerini dayatacaklardır. Bu manada tam olarak güven ve teslimiyet, size sunulacak reçetelere tam bağlılık esastır. Bu tespitler ışığında büyüden kurtulmak istemenin: ama gerçekten istemenin şart olduğu gerçeğini vurgulamak istiyorum. Tesiri altında kalınan büyüden hareketle içselleştirilmiş bazı durumlar söz konusu olduğunda unutulmamalıdır ki büyünün tedavisi yine hastası tarafından sekteye uğratılmış olur. Tam teslimiyet ve hassas uygulama olmazsa olmazlardan birisi olagelmiştir. Bu genel bakış çerçevesinde aşagıda belitmiş oldumuz rahatsızlıkları aldığmız manevi ilimler ve manevi destekeler sayesinde sonuca götürerek Allah cc izni ile müsadesi ile rahatsızlık vermedenn sağlıklarına kavuşmaları için gerekeni fedakarlığı göstererek sonucu herkesin huzurlu olacağı şekilde neticelendirilmektedir. tıbben tedavisi mümkün olmayan ruhani ve piskolojik sara parkinson alzaymır şeker timör fıtık her türlü rahatsızlık ve hastalıklarda bizimle irtibata geçininiz

Karı Koca Arasındaki Geçimsizlikler

Eşler arasında doğabilecek çeşitli nedenlerle ortaya çıkmış olan huzursuzluk ve geçimsizliklerde iki tarafın birbirine olan muhabbetini artırmak için yapılacak olan dualar ve diğer yöntemler sizleri eşlerinize karşı çok daha muhabbetli ve yakın kılacaktır. Karı koca arasında bu şekilde sıkıntıları olanlar bizimle irtibat numaramızdan ulaştıklarında kendilerine detaylı bilgiler vereceklerdir.Ayrıntılı bilği ve detaylar için irtibata geçiniz.: 05078181111.

20/09/2025

İLK NAMAZ:
Sabah namazını ilk kılan kişi, Adem aleyhisselâmdır.
Adem aleyhisselâm cennetten yeryüzüne indirildiğinde; dünya karardı ve gece bastı. Adem aleyhisselâm, önünü göremez oldu . Büyük korkuya kapıldı ama sonra şafak doğduğunda sevindi ve gecenin karanlığından kurtulduğu ve bir daha gündüz kendisine geldigi için şükür niyetiyle hemen iki rekat şükür namazı kıldı.

Öğle namazını ilk olarak kılan İbrahim aleyhisselâmdır.
İbrahim aleyhisselâm, oğlunun yerine fidye geldiğinde öğlen vaktiydi. Kalktı dört rekat şükür namazı kıldı.

İkindi namazını ilk kılan, Yunus aleyhisselâmdır.
ALLAH'ü Teâlâ hazretleri, Yunus aleyhisselâmı dört büyük zulmetten kurtardı; Zelzele Gece Su Balığın karnındaki karanlıklardan kurtardığında ikindi vaktiydi dört rekat şükür namazı kıldı.

Akşam namazını ilk kılan Dâvûd aleyhisselâmdır.
Mevla, Davud aleyhisselâmın zellesini akşam vakti af buyurdu.Davud aleyhisselâm ÂLLÂH'ü Teâlâ hazretlerine şükür için dört rekat namaz kıldı. Üçüncü reakatinda yoruldu ve oturdu.Yani üçüncü rekatta selam verdi. Böylece akşamın farzı üç rekat oldu.

Yatsı namazını ilk kılan Musa aleyhisselâmdır.
Musa aleyhisselâm medyene yola çıktığında. Mısır’ın yolunu şaşırdı. Hanımının üzüntüsüne kapıldı. Kardeşi Harun aleyhisselâm için üzüldü. Düşmanı Firavundan dolayı üzüldü. Evladından dolayı gam ve keder hissetti. Mevla bu gam ve kederlerden kurtardığı için. Musa aleyhisselâm yatsı vaktinde dört rekat namaz kıldı.

Vitir namazını ilk kılan Efendimiz sallallahu alleyhi ve sellemdir. Efendimiz sallallahu alleyhi ve sellem üçüncü rekata kalktığında cehennem ateşinin hiddetini gördü, ellerini bıraktı. Ve sonra tekbir aldı kunut duasını okudu. ALLAH'ü Teâlâ hazretlerinden cehennem ateşi ve ehlinden dolayı yardım istedi. Efendim sallallâhu aleyhi ve sellem bu halde , vitir namazını üç rekat olarak tamamladı.{Ruhul beyan)

RÂBBİM Cümlemize Namazlarımızı Dosdoğru Kılanlardan Eylesin🤲🤲

Hazreti Allah  karanlığın Zirve yaptığı Her dönemde Seçtiği kullarından Karanlığı Aydınlatmak için Zatlar gönderir      ...
17/09/2025

Hazreti Allah karanlığın Zirve yaptığı Her dönemde Seçtiği kullarından Karanlığı Aydınlatmak için Zatlar gönderir

İşte O Zatlardan biride Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleridir Zor zamanlada Ümmeti Muhammedin Dinini öğretmek için Ömrünün Son anına kadar Mücadele vermiş yeri gelmiş
işkence görmüş yeri gelmiş Tabutluğa konmuş Ama O Mubarek Zat haklı davasından asla vaz geçmemiş

İnşallah Ümmeti muhammed kıyamete kadar Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinin yetişdirdiği Fidanların Semeresinden istifade edecek

Ülkemizde ve Dünyanın En Ücra köşelerine kadar bulunan Kur'ân Kursu ve Talebe Yurdu pansiyon İslam kültür Merkezi gibi değişik adlarla bulunduğu Ülkenin kanuni Şartlara göre ilim ve irfan müesseselerinin, temelini atan.

Dünyada peygamber Efendimizin yolundan Ehli Sünnetten Çizgisinden Zerre taviz Vermeden her türlü baskı ve Zülme Rağmen Doğru bildikleri yolda Dini İslami Mübine hizmeti kendilerine Şiar edinen Milyonlarca Müntesibi bulunan Süleyman hilmi Tunahan Hazretleri

Bu gün bu Mubarek Zatın Ahirete irtihal yıldönümu

Her biri bir Süleyman olan Talebeleri ve Müntesibleri kendilerini Kuranı kerim hatimleri ve Yasini Şerifler okuyarak yad ediyorlar

Ne Mutlu böyle bir Allah dostunu Tanıyanlara izinden gidenlere

Allah Rahmet Eylesin bizleride kendilerini Sevenlerden Onun Çizgisine Layık olanlardan Eylesin Şefeatlerine Nail Eylesin İNŞALLAH

NOT Allah Dostları çöldeki Çınar ağacı gibidir gölgesine sığınan sıcaklığın Zirve yaptığı Zamanlarda dahi Sıcaktan Zarar görmez

16/09/ 2018

abdullah KARA / İSTANBUL......,.....................................................................

Allah Dostları Sıcak Havada çöldeki Çınar ağacı gibidir.

16/09/2025

***"Müceddidler silsilesinin 33. ve sonuncu halkasını teşkil eden Hz. Ustazımız Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretlerinden:
"Resülüllah (s.a.v.) Efendimiz’in 27 sır kâtibi vardı. Âyetü'l-Kürsi Hicret'ten sonra bir gece yarısı nazil olduğunda onu,
"Resûlüllah'ın sır kâtiplerinden Zeyd bin Sabit (r.a.) yazmıştır.
Âyetü'l-Kürsiye tazim ve tebcil için, bir rivâyete göre 40 bin, diğer bir rivâyete göre 80 bin melek nâzil olmuştur. Âyetü'l-Kürsî'ye çok muazzam ve muhterem bir melek hâdimdir/hizmetçidir.

"Bu gün bütün vâsıtalar/araçlar tehlike halindedir. Ancak ta'lîmât-ı İlâhiye ile bu tehlikelerin önüne geçilebilir. [Hava], deniz ve kara vâsıtalarına binerken "Bismillâhi mecrâhe ve mürsehe inne Rabbi le Gafûru'r Rahıym [Meali: Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın ismiyledir. Muhakkak ki Rabbim, çok mağfiret edici ve çok rahmet edicidir] (Sure-i Hûd, 41) diye okuyan kimse, her türlü tehlikeden muhâfaza olunur.

"Sokağa çıkarken"
7 Âyetü'l-Kürsî okuyup, her defasında 6 cihete/yöne üflemeli. Yedincide, "Velâ yeudühü hıfzuhümâ ve hüve'l-aliyyü'l-azıym" diye 3 defa okuyup "Huu" ile içine "Huu”lamak lâzım. Bu talîmât ile vesâite/araçlara binenleri, Cenâb-ı Hakk her türlü felâketten korur. Bunu söylemezdik ama, tehlikelerin umumiyeti(çoğalıp genelleşmiş olması) bizi bu esrârı söylemeye mecbur etti. Hakikaten muazzam bir esrâr-ı İlâhîdir. Ne akıl, ne mantık, ne san'at, hiç biri ona tahammül edemez. Bunun adına, "Kerâmetü'n-Nebi" derler.

"Bu insanlar, isyanları ile kok kömürü hâline gelmişlerdir. Kuruların yanında yaşlar da yandığından, o yaşları kurtaralım diye bu esrârı ifşâ ediyoruz". "Rabbim Şefeaatlarına nail eylesin". "AMİN ECMEIN...🤲

12/09/2025

TARİKATLAR BU TOPRAKLARDA 1000 YIL VAR BİLİYORMUSUN,

“Kocaman Harflerle Yazmışlar:
TARÎKATLAR KAPATILSIN (!) Diye.....
Kapatılmasını istediğiniz tarîkatlerin ne olduğunu biliyor musunuz..?

Ben;
Mekke'de Ebu Kühafe'nin oğlu Ebubekir'im,
Horasan'dan bakarsan Selman-ı Farisî,
Orta Asya bozkırlarında Ahmet Yesevîyim...(k.s)

Buhâra'dan
açarsan pencereni Şâh-ı Nakşîbendî,
İMAM BUHARİ,
Hindistan topraklarında İmâm-ı Rabbânî, ŞAKİKİ BELHİYİM..

Konya'da Mevlânâ,
Ankara'da Hacı Bayram-ı Velî,
Göynük'te Molla Akşemseddin,
İstanbul'da Ebu Eyyüb el-Ensarîyim...(Ra)

Gönül gözünle bakarsan;
İsmail Hakkı Bursevî,
İbrahim Hakkı Erzurûmî,
BURSADA EMİR SULTANIM..
Erzincan'da Terzi Baba benim adım.
Kastamonu'da Şeyh Şâbân Velî,
Boluda Hayrettin Tokadiyim..
Kafkaslarda Şeyh ŞAMİL, Trablusgarbda ÖMER MUHTAR ım..
Trabzonda Ahmet Yaşar Efendi, Sivasda İhramcızade İsmailim..
Bazen;
Yunus diye çağırırlar, beni.
Bazen Hacı Bektaş-ı Velîyim...(k.s)

Kars Kalesi'nde nöbette Ebul Hasan Harakânî,
Sana, 600 yıllık devletin müjdecisi Şeyh Edebâlîyim...(k.s)

Diyarbekir'de Sarı Saltuk desen tanırlar, beni.
Gaziantep'te Ukkâşe,
AKSARAY'da Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba),
Hakkari'de Seyyit Taha,
Hatay'da Habîbin Neccar'ım...(k.s)

Urfa'da Hayat bin Kays olarak tanırlar, beni.
Siirt'te İsmail Fakîrullah,
Ağrı'da Şeyh Süleyman El Kanusturi,
Sivas'ta Abdulvahab Gâziyim...(k.s)

Dikkatli bakarsan;
Ahıskalı Ali Haydar Efendiyim,
İskender Paşa tekkesinde Mehmet Zahid Efendi,
Erenköy'de Mahmud Sâmi Efendiyim...(k.s)

İstanbul'da Mahmud efendi, Faruk Süleyman Hilmi Silistrevi, Aksaray'da Çekiçlerli Hüseyin Avni efendi,
Şanlıurfa'da Şeyh Hayat Bin Kays El-Harrânî,
ADIYAMAN MENZİL DİYARINDA Seyyid Muhammed Râşid El-Hüseyniyim...(k.s)

Kırşehir'de Ahi Evran-ı Velî,
Yozgat'ta Şeyh Osman Nuri Bağdadi ve
Şeyh Hacı Ahmet Efendiyim...(k.s)
Yıllarca zindanlarda çile çeken said Nursiyim..
Yolda garip garip yürürken Hacı Veyiszâde,
Yahyalıda Hacı Hasan Efendi(ks) .
İsmailağa Camisi'nin mihrabında Mahmud Efendiyim...(k.s)

Ben Anadolu'yu nakış nakış örüp sana yurt yapanım, ben bu toprakların mayasıyım.

BEN BU TOPRAKLARIN TA KENDİSİYİM..!
Sen kimsin ... ?
SELAM SEVGİ DUA” (Alıntı!)

11/09/2025

ALLÂH-U TE’ÂLÂ’NIN KENDİLERİ LE DUA EDİLMESİNİ EN ÇOK SEVDİĞİ İSMİ ŞERİFLER
Bir kere Cibril,Nebi(s.a.v)’e gelerek;” Yâ Muhammed! Bana senden daha sevgili olan hiçbir Peygambere gönderilmedim.Sana Allâh’ın isimlerinde bazı isimler öğreteyim mi ki onlar Allâh-u Teâlâ’nın,kendileriyle Zâtına dua edilmesini en çok sevdiği isimlerdir.(Bu isimleri okumak istersen) de ki;
“Kul ya nurassemavati vel ard.Ya Zeynessemavati vel ard.Ya Cebbarissemavati vel ard.Ya imadessemavati vel ard.Ya bediissemavati vel ard.Ya zel celali vel ikram.Ya sarihalmustagıne ya müntehal abidinel mufarricel anil mekrubin.El Mürevviha anil magmumina ve mucibe duail muhtacine ve keşifal kurabi ve ya ilahel alemine ve ya erhamerrahimin menzulün bike küllü hacet.”

“Ey gökleri ve yer,(güneş ve ayla) nırlandıran! Ey gökleri ve yeri(yıldızlarla ve burçlarla)süsleyen! Ey göklerin ve yirin( ve onlardaki her şeyin işlerini yoluna koyan) Cebbârı! Ey gökleri ve yer ayakta tutan! Ey göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısı! ey gökleri ve yeri(onlarda yarattığı güzellikleir) taçlandıran!
Ey celâl(heybet) ve ikrâm(Lütuf) sahibi! Ey feryat edenlerin imdadına yetişen! Ey yardım isteyenlere imdad eden,ibadet edenelerin nihâi hedefi olan,dertlilerden sıkıntılarını bertaraf eden,kederlileri rahatlatan,darda kalanların duasına icabet eden ve dertleri açan!
Ey âlemlerin İLâhı! Ey merhametlilerin en acıyanı!
Bütün ihtiyaçlar ancak sana arz edilir. “
İşte bu isimleri zikrettikten sonra Rabbine hâcetini arzeyle.
Kaynak:Taberâni,el-MU’cemu’l-Evsat,no:145,1/52: heysemi,Mecma’u’z-Zevâdid,no;1736,10/284)

11/09/2025

ÇOK ETKİLİ ZİHİN AÇICI
DUA TERTİBİ:
Zihnin açılması için ders ve yapacağı işlerde başarılı olmak için aşağıdaki dua tertibi uyğulanır.

Besmele ile 1 Fatiha süresi okunur,daha sonra Âyet-i kerim okunur..

Okunacak Âyet-i Kerim;

“Rabbi Zidni Ilmen Ve fehmen ve İmanen ”
“Ya Rabbi ilmimi anlayışımı ve imanımı arttır.”

Son olarak okunan Ta-ha suresinin 25-28. ayeti kerimeleri

رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي {25} وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي {26} وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي

“Kâle rabbişrah lî sadrî.Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî.Yefkahû kavlî.”

“Ey rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni”
(Taha:25-28)

Dua edilirken önce besmeleyi şerif çekilir ve ardından bu üç bölüm ara vermeden peş peşe okunur. Duanın bu şekilde bir defa okunması yeterlidir. Ancak kişi isterse aynı sırayı gözeterek duayı üç defa art arda da okuyabilir. Zira önem atfedilen duaları üç defa okunmak Hz. Peygamberin de sıkça tercih ettiği bir uygulamadır.

06/09/2025

ZALİM VE HASETÇİLERİN ŞERİNDEN KORUNMAK İÇİN OKUNACAK ESMA: Güç ve kuvvetine güvenenleri zelil ve hakir eden: Yâ Müzillü c.c Makam ve mevkilerine güvenenler, yaramazlık yapanlar, insanları hor ve hakir görenler bu ismi celilin hükümdarlığından kendilerini kurtaramazlar. Kanaatkârlar aziz,tamahkarlar zelil insanlardır. Gücüne ve varlığına güvenerek zayıf kimseler ezmek isteyenlere. Zalim ve hasetçilerin şerrinden korunmak isteyen kimseler, bu ismi şerifi (75) defa “Yâ Müzillü celle celalühü" diye okuduktan sonra başını Secdeye koyar:" Ey Allah'ım! beni ..........şunun şerrinden emin eyle.." diye dua eder ise Allahü Teâlâ duasını kabul eder ve korur.İNŞAALLH

17/08/2025

ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLMEK
Allâhü Teâlâ, kıyâmet günü birinci sûrun üflenmesiyle bütün mahlûkâtı, Celâl sıfatının tecellîsiyle yok eder. Sonra ikinci sûrun üflenmesiyle de Cemâl sıfatının tecellîsi olarak onları tekrar diriltir ve amellerine göre hak ettikleri karşılıklarını verir. Bütün ölüler; kabirdekiler, denizde ölmüş olanlar, yırtıcı hayvanların yediği ve yırtıcı kuşların kursaklarına giren bütün canlılar diriltilip haşrolunacak, ruhları kendilerine iâde edilecektir. Buna ba‘s denir.

Ölümden sonra dirilmek haktır. Bizim, cesetlerimizden başka bir de ruhumuz vardır. Bu ruhlarımızın, âhiret gününde tekrar yaratılacak olan cesetlerimize taallukuyla yeni bir hayata nâil oluruz. Şimdi nasıl ki bedenimizin cüzlerinin güzelce birbirine uyuşması ve intizamı sebebiyle yaşıyorsak, yarın âhirette de yine bu şekilde teşekkül edecek olan cesetlerimiz, yeni bir hayata mazhar olacaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Şu kimselere hayret edilir: Allâh’ın yarattıklarını görüp dururken Allâhü Teâlâ hakkında şüpheye düşer. İlk dirilişi bilir de âhirette dirilmeyi inkâr eder. Her gece ve her sabah ölüp sonra yeniden dirilip dururken öldükten sonra dirilmeyi inkâr eder...”

Cenâb-ı Hakk’ın muazzam kudretine nazaran, yok olanı iade/tekrar yaratmak elbette mümkündür. Allâhü Teâlâ, insanın vücudunu yokluktan meydana getirmiştir. Onu yok ettikten sonra neden tekrar var etmeye kâdir olmasın?

Bir de insanlığın meskeni olan ve her bahar gelince yeni bir hayata kavuşup binlerce çeşit çiçekle, meyveyle süslenen yeryüzünü bir düşünelim. Buna, bu yeni hayatı veren kimdir? Kurumuş yerleri yeniden canlandıran hangi yüce kuvvettir? Bunları güzelce düşünüp insanların öldükten sonra o muazzam kudret ve kuvvet ile yeniden bir hayata nâil olacağını anlamalıdır. Nitekim Hak Teâlâ Hazretleri de -meâlen-: “Ve gökten, bereketli bir su indirdik, sonra onunla bahçeler ve biçilen ekin tanelerini bitirdik. Tomurcukları, birbiri üzerine kat kat yığılmış, meyveleri çoğalmış uzun hurma ağaçları bitirdik. Kullar için bir rızık olarak (bunları bitirdik) ve onunla (o su ile) bir ölmüş beldeyi dirilttik. İşte (kabirlerden) çıkış da böyledir.” buyurmaktadır. (Kâf Sûresi, âyet

18/07/2025

Uykusu çok olanın ruhu hasta, işi zordur.

Uykunun en iyisi 5 saati geçmeyendir. Yetişkin bir insan için 6 saat uyumak yeterlidir. Çocuklar ve ağır çalışanlar 7-8 saat, hastalar istedikleri kadar uyuyabilir. Saat 22-23'den 04-05'e kadar olan süre uyku için ideal zaman dilimidir. En geç, saat 24'e kadar yatmalı ve güneş doğmadan kalkmalıdır. Hazreti Ömer (radıyallahü anh) "Sabahın erken vaktinde uyumaktan sakınınız. Zira ağız kokusu, ruhi dengesizlik ve mizacın bozulmasına sebep olur", "Uyku, kuşluk vaktinde uyuyana akıl noksanlığı, ikindide uyuyana ise delilik getirir" demiştir. Güneş doğmadan kalkmak ve güneş batmadan uyumamak çok önemlidir, çünkü bu saatlerde bütün organları ve sistemleri faaliyete geçiren hayati hormonlar üretilir. Uyku sırasında bütün süreçler yavaşladığından hormonlar da yeteri kadar üretilemez. Dolayısıyla fazla uyku, hormon dengesizliğine ve buna bağlı hastalıklara, ayrıca ruhsal dengesizliğe sebep olur. Sağlıklı insanlar uykuda, sağlıklı bebekler gibi sessizce ve hafif nefes alıp verirler. Sağlıklı olmayanlar ise derin ve sesli nefes alıp verirler. Saatlerce derin nefes alıp-verme ile vücudun oksijen-karbondioksit dengesi bozulur. Bu dengesizlik hem astıma, hem başka hastalıklara yol açar. Yatak odası karanlık olmalıdır. Karanlıkta, ergenlikte gelişimi sağlayan, üremede ve hormon üretiminde etkili olan,bağışıklık sistemini güçlendiren Melatoniri isimli bir hormon salgılanır. Işık olunca melatonin salgısı azalır. Melatonin akşam saat 21'den sonra salgılanmaya başlar, en fazla gece saat 02-04 arası salgılanır ve sabah saat 07'de azalır. Melatonin gece uyku getirir, sabah uyanmaya katkıda bulunur. Uykusuzlukta melatonin salgısı bozulur: Gündüz salgılanırsa gündüz uyuklama, gece uykusuzluk ortaya çıkar. Yatak sert, yastık yeteri kadar yüksek, yorgan veya battaniye yumuşak, hafif ve doğal malzemeden olmalıdır. Sağ tarafa, başı göğse doğru eğip, dizleri karna, kolları göğse çekerek yatmak en iyi uyuma pozisyonudur. Bu pozisyon kalbe, kan ve enerji dolaşımına ve sindirilen yemeğin mideden bağırsağa inmesine kolaylık sağlar. Sağ tarafa yatıldığında sağ burun deliğinden alınan nefes azalmakta, sol burun deliğinden alınan ise artmaktadır. Sol burundan nefes alma parasempatik sinir sisteminin faaliyetinin artmasına, kalbin yavaşlamasına, tansiyonun düşmesine ve mide bağırsak faaliyetinin yavaşlamasına sebep olur.Dolayısıyla uykuya dalma kolaylaşır; ayrıca, uyku esnasında vücuda bir zarar gelecek olsa, iç organlar korunmuş olur. Hazmı zayıf olanlar, önce sol, sonra da sağ yana yatma ihtiyacı duyar. Eski alimler yüzüstü yatmayı yasaklar, buna "şeytan yatışı" derlerdi. Omurga problemi yaşayanlar, kasları ve iç organları zayıf olanlar ve yaşlılar ise sırtüstü yatar. Hasta ve yaşlılar, çene kasları zayıf olduğu için, genellikle ağzı açık uyur. Alçak yastıkla sırtüstü yatarken geniz akıntısı engellenir. Geniz akıntısı dışarıya akamazsa, sinüslerde toplanır, iltihaba ve baş ağrısına sebep olur. Yüksek yastıkla sırtüstü yatarken akıntı buruna değil, boğaza, akciğerlere veya mideye akar. Boğaza akarsa, bademcikler ve ses telleri rahatsızlanır, boğaz ve yemek borusunda yanma ve yaralar meydana gelir. Mideye akarsa, mide bulantısına ve mide hastalıklarına; akciğerlere akarsa, akciğer hastalıklarına yol açar. Geniz akıntısı olanlar için en doğrusu yüksek yastıkta yan yatmaktır.
Uykuda ağız akıntısı: Yatmadan evvel çok ve karışık yemek yiyenin tükürük bezleri midede üretilen enzimlerden etkilenir, uyku esnasında tükürük artarak ağızdan akar. Bağırsak kurtları da tükürük bezlerini aynı şekilde etkiler. Bağırsak kurtları için tavsiye edilen tedaviyi uygulayan, beslenmeyi düzelten, yemekten en az 3-4 saat sonra uyuyan ağız akıntısından kurtulur. Uykuda horlama, saat 21'den sonra yemek yeme alışkanlığı, hazımsızlık, kabızlık, gaz, kalın bağırsaklarda bozulma ve genişleme, küçük dilde şişme veya kalbin zayıflamasından kaynaklanır. Şapı sirkede eriterek veya nar kabuğunu sirkede kaynatarak gargara yapmak küçük dilin şişliğini giderir ve horlamayı azaltır. Horlamadan tamamen kurtulmak için bağırsak tedavisi ve karaciğer temizlemesi yapmak, yemeği azaltmak, ayn ve ğayn harflerini doğru telaffuz ederek, Kuran'ı Kerim'i nefes kontrolüyle okumak gerekir. Ancak mizaca uymayan, sağlıksız gıdalar tüketen, tıka basa yemek yiyen, saat 21'den sonra yiyen, yemekten sonra meyve yiyen horlamadan kurtulamaz. Uyku esnasındaki karabasan ve kabuslar, beyindeki kan ve sıvı dolaşımının bozulduğuna işarettir. Karaciğer, kan ve damar temizlemesi yapmak, saunaya gitmek, hacamat yaptırmak, sülük tutturmak bu durumdan kurtulmak için yeterli olabilir. Uykuda dişlerini gıcırdatan yetişkinler sara hastalığına yakalanma riski taşır. Çocukların uykuda diş gıcırdatması ise yaş ilerledikçe geçebilir. Kışın güneş ışığının az, yemeklerin ağır olması nedeniyle uyku artar.Ancak beslenme kurallarına uyan ve oruç tutanın durumu kışın da değişmez.
•Az ye, rahat uyu, Atasözü.
Saunaya gitmek, anason, keten tohumu, kimyon ve sinameki kullanmak uykuyu azaltmaya yardımcı olur. Uyuma zorluğu çekenlere ise hamama gitmek, yatmadan önce bal şurubu, yulaf suyu veya arpa suyu içmek, çimlenmiş buğday yemek, kafa derisine zeytinyağı sürmek, reyhan veya kediotu koklamak ve hacamat yaptırmak iyi gelir.
ETİKETLER: DR AİDİN SALİH GERÇEK TIP KİTABI

Cehennem yer altında değildir. Cennet de...Cennet ve cehennem yedi kat semanın daha da üzerinde, arş-ı âlâ'da... Şu anda...
11/07/2025

Cehennem yer altında değildir. Cennet de...

Cennet ve cehennem yedi kat semanın daha da üzerinde, arş-ı âlâ'da... Şu anda mevcutlar. Varlar. Ama ölenler cennete de cehenneme de gitmiyorlar. Kabir alemini yaşıyorlar.

Kabir alemi (Alem-i berzah) da yer altında değil. Sadece bedenler, dört ana unsurdan meydana gelmiş olan, ateş, hava, su, topraktan ibaret olan, madde olan bedenler toprak altında kalıp çürüyor. Lakin madde olmayan, dört ana unsurdan meydana gelmemiş olan ruhlar, maddesel olarak ulaşılamayacak ve idrak sınırlarımızın anlamaya yetmeyeceği bir hızla, görevli meleklerin hızı ile, geçici bir süre için, yine yedi kat göğün üzerindeki bir katta (Alem-i kürs'ün de üzerindeki arş-ı âlâda, yani 9. kat gökte) olan Illiyyin ve Siccin denen iki farklı yere götürülüyor.

Illıyyin'de kabir azabı bile çekmeden doğrudan cennete girecek olan mü'minlerin, Siccin'de ise kabir azabı ya da cehennem azabı çekecek olan müminlerin ruhları ile bir de ebedi azap çekecek olan kafirlerin ruhları bulunuyor. Illiyyin cennet misali bir yer. Siccin ise cehennem misali bir yer... Illiyyin'de ya da Siccin'de olan ruhlar ile, dünyamızda kabrinde olan bedenler arasındaki bağlar da tam anlamı ile kopmuyor. Ruhla bedenin 12 bağı var ve ölümle birlikte bunlardan sadece üçü, hareket, konuşma ve ısı bağı kopuyor. Ölüp Illiyyin'e ya da Siccin'e götürülmüş bile olsa ruh, dünyadaki cesedinin başına ya da kabrinin başına gelen kişileri görüyor, duyuyor, anlıyor ama cevap verme hakkı kendisine verilmiyor.

Belki de kırk bin yıldır Illiyyin'de ya da Siccin'de kıyametin kopmasını bekleyen ruhlar var. Adem aleyhisselamdan bu güne, vefat eden hiç kimse cennete ya da cehenneme gitmedi. Hepsi kıyameti ve hesap gününü, bedenleri toprağın altında, ruhları Illiyyin'de ya da Siccin'de olmak üzere bekliyorlar. Kimi azap içinde kimi nimetler ve zevkler içinde bekliyor. Bedenleri çoktan çürümüş toprağa karışmış olanların bile kuyruk sokumundaki nohut tanesi kadar bir kemikleri çürümedi ve kıyamet koptuktan sonra, ikinci sur üfürülünce hepsi bu kemiklerindeki atomlardan başlamak sureti ile tekrar bir araya getirilecekler. Atomu olan hiçbir şey tam anlamı ile kaybolmuyor.

Kıyamet kopup hesaplar görüldükten sonra, o ana kadar Illiyyin'de ya da Siccin'de bulunanlar, hesaptan sonra cennete ya da cehenneme girecekler. İmanını kurtaran ama günahkar olan mü'minler cehenneme geçici bir süre için girecekler. Hak ettikleri azabı çekip sonra sonsuz olarak cennete konulacaklar. Kafirler ise sonsuz kalmak üzere doğrudan girecekler.

Kiminin kabri cennet bahçelerinden bir bahçe misali, kiminin kabri cehennem çukurlarından bir çukur misali ama hiç biri cennette ya da cehennemde değil... Peki Cennet ve cehennem şu anda fiilen varsa neden kıyamete kadar da, cennette ya da cehennemde değiller, öyle ise cennet ve cehennem neden var?

Çünkü kainatta daha önce de pek çok defa kıyamet koptu ve bizim Ademimizden önce başka ademler ve nesilleri de yaratıldı. Bunlar da dünya hayatlarını yaşayıp imtihan olup cennetlik ya da cehennemlik oldular. Bizden önceki Ademlerin nesillerinden sonsuz azaba müstahak olanlar, an itibari ile cehennemde bir dakikasına bile tahammül edilemeyecek azabı sonsuz olarak çekmeye devam ediyorlar. Cennettekiler de tahmin bile edemeyeceğimiz güzellikte bir cennette zevk içinde hiç bir sıkıntı duymadan, gönüllerinin istediği her şey kendilerine verilerek, sonsuz olarak bulunuyorlar.

Dünyamızda yaklaşık 3 milyar yıl önce nanoteknoloji ile üretilmiş aletler, günümüzdeki kazılarda bulunmuş iken ve bizden önce de başka ademler, belki bir milyon başka adem yaratıldığına dair dini deliller de var iken, daha önce de Ademler yaratıldığını ve kıyametler koptuğunu en büyük İslam alimleri bile kabul etmişken, şu tahminde bulunmak yerinde olur ki belki de aralarında yüz milyarlarca yıldır cennette ya da cehennemde olan ruhlar bile vardır.

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

"Hayır (o kâfirler gibi olmayın). Çünkü itâatkâr olan iyilerin kitâbları (amelleri), hiç şüphesiz İlliyyîn'dedir." (Mutaffifîn sûresi: 18)

"İnsanı, şehvetler, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsin arzû ve istekleri kaplamıştır. O, bunlarla mücâdele etmekle vazîfelidir. Şehvetlerin düşkünü oldukça, esfel-i sâfilîne (aşağıların aşağısına, hayvanların ve şeytanların seviyesine) iner. Şehvetlerini yendikçe, İlliyyîn'e ve meleklerin derecesine yükselir." (İmâm-ı Gazâlî)

"Mü'min ölüm döşeğine yattığı vakit, melekler çeşitli misk kokulu ipek mendil ile gelip, yağdan kıl çeker gibi, rûhunu bedeninden ayırırlarken; "Ey mutmainne (Hakîkate ermiş, bu sebeble kendisinde hiçbir şüphe ve tereddüt kalmamış) nefs, sen Rabbinden, Rabbin de senden râzı olduğu hâlde, Allah'ın rahmet ve keremine dön!" derler. Rûh çıktığı vakit, o kokular arasına konur, ipek mendil üzerine bağlanır ve İlliyyîn'e götürülür..." (Hadîs-i şerîf-İhyâ-ül-Ulûm)

"Mü'min ölenlerin, İlliyyîn'deki rûhları, arasıra yâni Allahü teâlâ dileyince, mezarlardaki cesedlerine red olunurlar (gönderilirler). En çok Cumâ geceleri böyle olur. Birbirleri ile buluşur, konuşurlar. Rûhlar İlliyyîn'de iken, cesed olmaksızın da, nîmetlenir, lezzetlenir." (İmâm-ı Yâfiî)

"Hafaza (koruyucu melekler) yâni Kirâmen kâtibîn, bir kişinin amel defterini Allahü teâlâya arz ettiklerinde; "Siz kullarımın üzerine hafazasınız. Kalbini bilen benim. Amelini hâlis ettiğinden (yâni amellerini ihlâsla, Allah rızâsı için yaptığından), onun defterini İlliyyîn'e koyun. Çünkü onu af ve mağfiret ettim" diye Allahü teâlâ vahyeder (bildirir)."

HAYIRLI CUMALAR
29/05/2025

HAYIRLI CUMALAR

16/05/2025

Dünyaca ünlü ama anlatılamayan Müslüman Bilim Adamları...

1. Akşemseddin: Pasteur ’dan 400 sene önce mikrobu buldu...
2. Ali Kuşçu: Büyük astronomi bilgini. İlk defa ayın şekillerini anlatan kitabı yazdı...
3. Ebul-Vefa: Trigonometri’de tanjant, cotanjant, sekant, kosekantı bulan büyük alim...
4.Birûni: İlk defa dünyanın döndüğünü ispat etti...
5. Ebu Kâmil Şü’ca: Avrupa'ya matematiği öğretti...
6. Ebu Ma’şer: Med-Cezir (Gel-Git) olayını ilk o buldu...
7. Battâni: Dünyanın en büyük kaşifidir. Trigonometrinin kaşifi...
8. Câbir Bin Hayyan: Atom bombası fikrinin babası ve kimya biliminin atası büyük alim...
9. Cezerî: 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babası...
10. Demirî: Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazdı...
11. Farabî: Ses olayını ilk defa fizîki yönden açıklamıştır. Sesin fizîki izahını ilk defa o yaptı...
12. Gıyâsüddin Cemşid: Matematikte ondalık kesir sistemini ilk o buldu...
13. İbn Cessar: Cüzzamın sebebini ve tedavisini 900 sene önce açıkladı...
14. İbn Hatip: Vebânın bulaşıcı bir hastalık olduğunu ilmi yoldan açıkladı...
15. İbn Firnas: Wright kardeşlerden bin sene önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştirdi...
16. İbn Karaka: 900 sene önce harika bir torna tezgahı yaptı...
17. İbni Türk: Cebirin temelini atan bilginlerdendir...
18. İdrisî: Yedi asır önce bugünküne çok benzeyen dünya haritası çizdi...
19. İbni Sina: Eserleri Avrupa üniversitesinde 600 sene ders kitabı olarak okutuldu. Tıbbın babasıdır. AVRUPA ya göre adı AVICENNA’dır...
20. Kadızâde Rûmi: Yaşadığı asrın en büyük matematik ve astronomi bilginidir. Fizik kurallarını astronomiye uyarladı...
21. Kambur Vesim: Verem mikrobunu R.Koch’tan 150 sene önce keşfetti...
22. İbnün Nefis: Avrupalılardan üç asır önce küçük kan dolaşımını keşfetti...
23. Piri Reis: 400 sene önce bugünküne en yakın dünya haritasını çizdi...
Prof. Dr. Fuat Sezgin

Address

Antalya
07040

Opening Hours

Monday 02:00 - 12:00
Tuesday 02:00 - 12:00
Wednesday 02:00 - 12:00
Thursday 02:00 - 12:00
Friday 03:00 - 23:00
Saturday 02:00 - 23:00
Sunday 02:00 - 23:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Mehmet Hoca posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Mehmet Hoca:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram