06/05/2019
Oruç tutabilen bir kalp hastası beslenmede nelere dikkat etmelidir?
Ramazan ayının yaz dönemine rastlaması dolayısıyla hem sıcaklık hem de oruç tutulan sürenin uzun olması kalp hastalarında beslenme önerilerinin önemini artırmaktadır.
Sıcak hava nedeniyle dehidratasyonun(sıvı kaybı) fazla olacağı göz önünde bulundurularak iftar ile sahur arasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Hastalara sıcağın etkisi ile terle aşırı su ve tuz kaybı olacağı anlatılmalı, oruç tutarken sıcak ortamlardan uzak durmaları, sıcakta ağır iş yapmaktan kaçınmaları öğütlenmelidir.
Ramazan’da oruç tutan hastalarımızda sıkça gördüğümüz bir sorun da ağır ve çok yemek yemeleridir. Kimi hasta uzun süren açlığın etkisi ile iftarda ağır ve aşırı yerken kimisi ise oruç sırasında açlığa dayanabilmek için sahurda çok yemek yemektedir. Halbuki, ağır bir yemek sonrası taşikardi(çarpıntı), iskemi, hipertansif atak, gelişebilir. Hatta çalışmalarda ağır yağlı yemekler sonrası salınan sitokinler sonucunda tromboz(pıhtılaşma) eğiliminin arttığı akut koroner sendrom(kalp krizi) geliştiği gösterilmiştir. Bu nedenle hastalarımıza iftar ve sahurda yediklerinin ve miktarının kalp damar sağlığı için çok önemli olduğunu anlatmak gereklidir.
Ramazanda acil servise başvurular, iftar sonrası ilk birkaç saatte artmaktadır. Bunun iftarda tüketilen gıdalara bağlı olduğu düşünülmektedir. Kalp hastaları, Ramazan boyunca iki öğün yerine üç öğün yemek yemelidirler. Bu üç öğün iftar, iftardan 2-3 saat sonra ve sahur şeklinde olmalıdır. Bu sayede öğün miktarı bölündüğünden dolayı hastanın kardiyak yükü artmamış olacaktır. Özellikle koroner arter hastalarında iftarda fazla miktarda yağlı ve rafine karbonhidrat içeren gıda tüketimi gastrointestinal sistemde kan göllenmesine neden olarak koroner iskemiyi tetikleyebilecektir.
İftar ve sahurda ne yemeli?
Bu öğünlerde sindirimi uzun süren gıdalarda seçilmesi gerekmektedir. Lifli, proteinden zengin ağırlıklı sebze ve meyveden oluşan öğünler uzun süreli (yaklaşık 8 saat) sindirime uğrarken tokluk hissinin de uzun süreli olmasını sağlayacak, aksine işlenmiş karbonhidrat içeren şekerli, unlu gıdalar ise kısa sürede sindirime uğrayacağından (yaklaşık 3 saat) kısa sürede açlık hissedilmesine neden olacaktır. İşlenmiş karbonhidrat (şekerli gıdalar, börek, çörek, baklava, makarna, kurabiye, reçel vb) yerine sebze yemekleri, fasulye, bezelye, nohut, mercimek gibi gıdaları tercih etmeli. Asitli meşrubatlardan uzak durulmalı. Sahura kalkmadan oruç tutmamalıdır.
Sonuç olarak, oruç tutmanın kalp üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir ve genel olarak stabil kalp hastalıkların seyrinde kötüleşmeye neden olmamaktadır. Birçok stabil kardiyak hasta, ilaç tedavisinin düzenlenmesi ve hekim kontrolü altında olmaları şartıyla sorunsuz olarak oruç tutabilmektedirler.
Kardiyak hastaların mutlaka Ramazan öncesi kardiyolog tarafından değerlendirilerek bireysel olarak oruç tutup tutamayacağına karar verilmeli, bu karar verilirken hastanın genel durumu, ilaç tedavisi, iklim koşulları göz önünde bulundurulmalıdır. Kardiyak hastalıkların diyabet ve/veya renal(böbrek) hastalıklarla beraber olabileceği de göz önünde bulundurulmalı ve böyle hastalarda karar endokrinoloji ve nefroji uzmanıyla beraber verilmelidir.