Psk. Deniz Güneş

Psk. Deniz Güneş Psikolog

Mutlu olduğunuzda bir şeylerin ters gitme korkusu, birçok insanda görülen yaygın bir kaygıdır. Hayat, ne kadar güzel gör...
20/03/2025

Mutlu olduğunuzda bir şeylerin ters gitme korkusu, birçok insanda görülen yaygın bir kaygıdır. Hayat, ne kadar güzel görünse de, bazen insanların mutlu anlarının ardından kötü bir şeyler olacağına dair endişeleri olabilir. Peki, neden böyle hissediyoruz?

💭 Korkunun Kökleri
🧠 Kaygı ve Geçmiş Deneyimler: Çoğu zaman, insanlar mutlu anlarının ardından kötü bir şeyler olacağına dair korkuları, geçmiş deneyimlerden alırlar. Zor bir dönemden geçmiş veya kayıp yaşamış insanlar, mutlu anlarının kısa süreceğini düşünerek, bu anları kaybetme korkusu yaşar.
🔄 Sürekli Endişe: Bilişsel Çarpıtma teorisinde, kaygılı insanlar, potansiyel tehlikeleri ve olumsuz durumları abartırlar. Bu durum, kişinin sürekli endişe içinde yaşamasına ve gelecekte kötü bir şeylerin olacağına dair bir beklentiye sahip olmasına neden olur.

🔒 Güvensizlik ve Kontrol İhtiyacı
💔 Güven Sorunları: Geçmişte güven sarsıcı olaylar yaşamış olan kişiler, ne kadar mutlu olurlarsa olsunlar, güvensizlik duygusunu taşır. Bu duygular, kişinin anın tadını çıkarmasını engeller ve kayıp korkusu yaratır.
🔄 Kontrol İhtiyacı: İnsanlar, kontrol kaybı korkusuyla birlikte mutluluğa da yabancılaşabilirler. Sürekli olarak "ya kötü bir şey olursa" düşüncesi, aslında kontrolü kaybetme korkusunun bir yansımasıdır.

🌱 Çözüm ve Duygusal İyileşme
🧘‍♂️ Farkındalık ve Kabul: Anı yaşamak, bu tür korkularla başa çıkmak için en etkili yoldur. Mindfulness (farkındalık) pratiği, kişiye şimdiki anın değerini bilmesini sağlar. Ayrıca, duyguları kabul etmek, olumsuz düşünceleri anlamlandırmak ve geçici olduklarını fark etmek de önemlidir.
🦋 Bağışlayıcı Olmak: Geçmişte yaşanan olumsuzlukları affetmek, korkuları aşmak için gereklidir. Kendimize ve geçmişe dair hoşgörü geliştirmek, güvenli bir zihin hali yaratır.

🌸 Mutluluğumuzun sürekliliği konusunda endişelenmek yerine, anın tadını çıkararak içsel huzuru bulabiliriz.

🍼 "Çocukluk, hayatımızın en önemli yıllarıdır." Çocukluk yıllarında yaşanan her deneyim, gelecekteki kişiliğimizi, ilişk...
10/03/2025

🍼 "Çocukluk, hayatımızın en önemli yıllarıdır." Çocukluk yıllarında yaşanan her deneyim, gelecekteki kişiliğimizi, ilişkilerimizi, davranışlarımızı ve duygusal yanıtlarımızı şekillendirir. Bu, bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek.

🛠️ Beyin Bağlantıları: Çocukluk dönemindeki yaşantılar, beynin gelişimi üzerinde kalıcı izler bırakır. Özellikle erken yaşlarda yaşanan travmalar, beyin gelişimini ve duygusal işlevleri doğrudan etkiler. Beynin stresle başa çıkma biçimleri, bu dönemde kazandığı deneyimlere dayalı olarak şekillenir.

🦠Çocukluk travmaları, yetişkinlikte depresyon, anksiyete ve güven sorunları gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Ayrıca bu tür travmalar, kişilerde duygusal yoksunluk, güvensizlik ve bağlanma problemleri gibi olgulara neden olabilir.

🌱 John Bowlby’nin Bağlanma Teorisi, çocuklukta ebeveynlerle kurulan güvenli bağın, gelecekteki ilişkilerde de önemli bir rol oynadığını öne sürer. Eğer bir çocuk, ebeveynlerinden sevgi ve ilgi görürse, bu çocuk, ileriki hayatında sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurma eğiliminde olur.

👩‍👧 Çocukken ebeveynlerle yaşanan olumsuz ilişkiler, güven sorunları yaratabilir ve yetişkinlikte ilişki kurma biçiminizi etkileyebilir. Örneğin, ebeveynlerinin ayrılması ya da şiddetli bir boşanma yaşayan bir çocuk, yetişkinlikte istikrarsız ve güven vermeyen ilişkilere yönelebilir.
💔 Çocukken yaşanan olumsuz deneyimler, duygusal ifadede zorluklara yol açabilir. Kişi, çocuklukta kendi duygularını ifade etmeyi öğrenmemişse, yetişkinlikte de duygusal ifadelerde ve ilişkilerde sıkıntılar yaşayabilir.

🛡️ Geçmişi Farkındalıkla İyileştirmek
🌸Geçmişteki travmalarınızı kabul etmek ve anlamak, iyileşme sürecinin ilk adımıdır. Hangi deneyimlerin sizi etkilediğini fark etmek, bu etkileri aşmanızda yardımcı olabilir.
🎯 Bir terapistle çalışmak, geçmiş travmaların etkilerini anlamak ve iyileştirmek için oldukça faydalı olabilir. Kognitif-davranışçı terapi (CBT), çocukluk travmalarının etkilerini keşfetmek ve değiştirmek için güçlü bir araçtır.

📱 "Bir göz atayım, sadece birkaç dakika." Sonra saatler geçiyor, farkında bile olmadan kendinizi bir kaybolmuşluk içinde...
06/03/2025

📱 "Bir göz atayım, sadece birkaç dakika." Sonra saatler geçiyor, farkında bile olmadan kendinizi bir kaybolmuşluk içinde buluyorsunuz. Sosyal medya, hayatımıza harika bağlantılar getirdi, ancak bu dijital dünyanın karanlık tarafları da var. Peki, sosyal medya psikolojimizi nasıl etkiliyor?

😔 Sosyal Medya ve Psikolojik Sağlık
🔄 Dopamin Salgısı: Sosyal medya, sürekli bir ödül beklentisi yaratır. Her "beğeni" ya da "yorum" beyin tarafından dopaminle ödüllendirilir, bu da bizi devamlı olarak ekranlara çeker. Ancak, bu sürekli artan ödül beklentisi, daha fazla tatminsizlik yaratabilir. Bu yüzden, sosyal medyada geçirilen her dakika aslında beyin üzerinde giderek daha fazla baskı oluşturur.

💔 Kaygı ve Depresyon: Birçok araştırma, sosyal medya kullanımının anksiyete ve depresyon ile bağlantılı olduğunu gösteriyor. Kendimizi başkalarıyla karşılaştırma eğilimimiz, özellikle Instagram gibi görsel platformlarda, düşük özsaygıya yol açabilir. Sürekli başkalarının "mükemmel hayatlarını" izlemek, kendimizi eksik ya da yetersiz hissettirebilir.

👁️‍🗨️ FOMO (Fear of Missing Out): Bu, sosyal medyada en çok görülen fenomenlerden biridir. Hep bir şeylerin dışına itildiğimizi hissedebiliriz. "Beni davet etmediler mi?", "Beni neden etiketlemediler?" gibi düşünceler sürekli aklımızda dönebilir. Bu, yalnızlık ve dışlanma hissini pekiştirebilir.

💡 Psikolojik Etkilerden Korunmanın Yolları
✔ Sosyal medya kullanımını sınırlayın: Bir zaman dilimi belirleyin ve buna sadık kalın. Özellikle akşamları, sosyal medya kullanımını sınırlamak iyi bir strateji olabilir.
✔ Farkındalık oluşturun: Kendinizi daha bilinçli bir şekilde gözlemleyin. Sosyal medya kullanırken duygularınızı gözlemlemek, ne zaman kötü hissettiğinizi fark etmenizi sağlar.
✔ Bağlantı kurun, kıyaslamayın: Sosyal medya insanları birbirine yakınlaştırabilir, ancak başkalarının hayatını sürekli izlemek yerine, kendi hayatınızı özgün bir şekilde yaşamayı seçin.
✔ Dijital detoks: Birkaç gün boyunca sosyal medyadan uzaklaşmak, zihninizi dinlendirmek için oldukça faydalıdır.

💔 "Biliyorum, bana iyi gelmiyor ama ondan kopamıyorum."😞 "Hep kötü hissediyorum ama onsuz da yapamam gibi geliyor."🔄 "Ay...
03/03/2025

💔 "Biliyorum, bana iyi gelmiyor ama ondan kopamıyorum."
😞 "Hep kötü hissediyorum ama onsuz da yapamam gibi geliyor."
🔄 "Ayrılsak bile bir şekilde tekrar dönüyoruz."

Bunu yaşayan çok insan var. Peki neden? Neden biriyle mutsuz olduğumuzu bile bile orada kalıyoruz? Bilimsel olarak açıklayalım.

🧠 Beyin ve Duygusal Bağımlılık
Zararlı bir ilişkide kalmak bazen gerçek bir bağımlılığa dönüşebilir. Nasıl mı?
🌀 Dopamin ve ödül sistemi: Mutlu hissettiğiniz anlar, beyninizde dopamin salgılar. Fakat kötü hissettiğinizde bu azaldığında, tekrar o "iyi anları" ararsınız.
⚡ Travma bağı (Trauma Bonding) – Özellikle manipülatif ya da toksik ilişkilerde görülür. Önce sevgi, sonra duygusal yaralama döngüsü beyni bağımlı hale getirir.
🔄 Bağlanma stilleri: Çocuklukta öğrendiğimiz bağlanma biçimleri, yetişkin ilişkilerimizde de kendini gösterir. Özellikle kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, zarar görseler de ilişkiden kopamazlar.

🚨 İnsanlar Neden Ayrılmayı Zor Bulur?
❌ Düşük özsaygı: "Onsuz yapamam" düşüncesi.
❌ Yalnız kalma korkusu: Beyin belirsizlikten korkar, kötü de olsa alıştığı şeyi bırakmak istemez.
❌ Bağlılık mı, bağımlılık mı? Sevgi değil, bağımlılık olan ilişkilerde kopmak zorlaşır.
❌ Değişim korkusu: Yeni bir hayat kurmak göz korkutucu olabilir.

💡 Çıkış Yolu: Kendini Güçlendirme Stratejileri
✔ Gerçekleri kabullen: "Bu ilişki bana zarar veriyor mu?" sorusunu kendine dürüstçe sor.
✔ Destek al: Terapist, dostlar ya da bir destek grubu fark yaratabilir.
✔ Bağımlılığını besleme: Onunla iletişimi sınırla, sosyal medyada takip etmeyi bırak.
✔ Özdeğerini inşa et: Kendini sevmek, zarar veren bağlardan kopmayı kolaylaştırır.

Duygusal Sorunlar:Partnerle yaşanan güven eksikliği, iletişim problemleri ve duygusal çatışmalar vajinismusa yol açabili...
19/02/2025

Duygusal Sorunlar:

Partnerle yaşanan güven eksikliği, iletişim problemleri ve duygusal çatışmalar vajinismusa yol açabilir.

Yanlış Bilgilendirme:

Cinsellikle ilgili yanlış inançlar, korkutucu mitler ve yeterli eğitimin olmaması vajinismus riskini artırabilir.

Kaygı ve korkular:

Cinsellikle ilgili kontrol kaybı korkusu, ilk cinsel deneyime ilişkin aşırı korku, ağrı beklentisi veya geçmiş travmalar vajinismusa neden olabilir.

Mükemmeliyetçilik:

Cinsellikte “kusursuz” olma çabası, kontrol kaybı endişesiyle birleştiğinde vajinismus tetiklenebilir.

Cinsel Travmalar:

Geçmişte yaşanmış cinsel taciz veya olumsuz deneyimler cinselliğin tehdit olarak algılanmasına yol açabilir.

Baskıcı Toplum Normları:

Cinselliğin bir tabu olarak görülmesi veya baskıcı yetiştirilme tarzı kadınların vajinismus yaşama ihtimalini artırır.

📌 Nedir?Kimlik Hırsızlığı Sendromu, bir bireyin başka bir kişinin başarılarını, yeteneklerini, fikirlerini ya da yaşam t...
12/02/2025

📌 Nedir?
Kimlik Hırsızlığı Sendromu, bir bireyin başka bir kişinin başarılarını, yeteneklerini, fikirlerini ya da yaşam tarzını çalarak kendi hayatına entegre etme çabasıdır. Bu durum, kişinin özbenliğinde bir boşluk veya yetersizlik hissiyle ilişkilidir.

🌟 Belirtileri:
1️⃣ Taklit Davranışlar: Başkalarının tarzını, fikirlerini veya alışkanlıklarını kopyalamak.
2️⃣ Rekabet Hissi: Sürekli kıyaslama ve başkasını geçme arzusu.
3️⃣ Özgünlük Eksikliği: Kendi kimliğini oluşturmakta zorlanma.
4️⃣ Değersizlik Hissi: Kendi başarılarını görmezden gelme ve başkalarının kimliğine özenme.

🔍 Neden Olur?
• Özgüven eksikliği
• Çocuklukta karşılanmayan sevgi ve kabul ihtiyacı
• Toplum baskısı ve mükemmeliyetçilik

💡 Çözüm Yolları:
• İlgi alanlarını ve yeteneklerini fark et.
• Terapi, bireyin özgüvenini güçlendirmesine yardımcı olabilir.
• Kendini başkalarıyla değil, kendi gelişiminle değerlendir.
“Başkası olmak yerine, kendin olmayı öğrenmek en büyük özgürlüktür.”

👉 Daha fazlası için takip edin ve yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın!

📌 Yalnızlık Üzerine DüşüncelerYalnızlık, her zaman dış faktörlerle ilgili değildir. Bazen, kendi iç dünyamız ve ilişkile...
07/02/2025

📌 Yalnızlık Üzerine Düşünceler

Yalnızlık, her zaman dış faktörlerle ilgili değildir. Bazen, kendi iç dünyamız ve ilişkilerimizde sergilediğimiz davranışlar yalnızlığımızın sebebi olabilir.

🌟 Yalnızlığın Olası Nedenleri:
1️⃣ Yüksek Standartlar: İnsanlara erişilmesi zor bir çıta koymak, bağ kurmayı zorlaştırabilir.
2️⃣ Geçmişin Etkisi: Çocukluk deneyimleri veya geçmiş travmalar, insanlara güvenmeyi zorlaştırabilir.
3️⃣ Korkular: Reddedilme veya incinme korkusu, insanlarla yakınlaşmayı engelleyebilir.
4️⃣ İletişim Sorunları: Kendimizi yeterince ifade edememek, yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
5️⃣ Bağımsızlık Arzusu: Kendi kendine yetme isteği, başkalarını hayatımıza dahil etmemize engel olabilir.

💡 Çözüm Önerileri:

• Kendinizi Tanıyın: Kendi değerlerinizi ve beklentilerinizi anlamaya çalışın.

• Empati Kurun: İnsanlara karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü olun.

• Korkularınızı Yenin: Reddedilme korkusunu kabul edip üzerine gidin.

• Adım Atın: İnsanlarla bağ kurmak için cesurca adımlar atın.

• Destek Alın: Gerekirse bir uzmandan yardım alarak yalnızlık hissinizin kökenine inin.

“Yalnızlık bir boşluk değil, bazen kendini keşfetme fırsatıdır.”

👉 Daha fazlası için takipte kalın ve yalnızlıkla ilgili düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın!

Flashback Nedir?• Flashback, geçmişte yaşanan travmatik bir olayın yeniden yaşanıyor gibi hissettirmesidir.• Bu durum, z...
05/02/2025

Flashback Nedir?

• Flashback, geçmişte yaşanan travmatik bir olayın yeniden yaşanıyor gibi hissettirmesidir.
• Bu durum, zihinsel ve duygusal olarak yorucu olabilir ve genellikle istemsiz olarak tetiklenir.

Flashback Atakları Nasıl Gelişir?
1️⃣ Travmatik Deneyim:
• Travmatik bir olay sırasında beyin, tehlikeye karşı güçlü bir alarm sistemi geliştirir.
• Beynin amigdala bölgesi, tehlikeyi hatırlatan uyarıcıları kaydeder.

2️⃣ Tetikleyiciler:
• Günlük hayatta karşılaşılan sesler, kokular, görüntüler veya hisler travmayı hatırlatan tetikleyiciler olabilir.
• Örnek: Travmayı çağrıştıran bir ses veya bir yer.

3️⃣ Zihinsel Yeniden Yaşama:
• Beyin, tetikleyiciyi geçmişteki travmayla ilişkilendirerek “yeniden tehlike altındayım” sinyali gönderir.
• Bu durum, olayı yeniden yaşıyormuş gibi hissettirebilir.

Tetikleyiciler Nelerdir?
“Tetikleyiciler kişiye özeldir, ama bazı yaygın tetikleyiciler şunlardır:”
• Belirli bir ses, koku veya görüntü.
• Travmayı çağrıştıran mekânlar.
• Yoğun stres veya korku içeren durumlar.
• Belirli tarih veya olaylar (örneğin, travmanın yıldönümü).

Flashback Sırasında Ne Olur?
• Beden: Kalp atışı hızlanır, nefes darlığı, terleme veya titreme gibi fiziksel tepkiler.
• Zihin: Travmatik olayın görüntüleri, sesleri veya hisleri zihinde canlanır.
• Duygular: Korku, panik veya çaresizlik hissi yoğunlaşır.

Flashbacklerle Başa Çıkma Yöntemleri:
1. Farkındalık Geliştirin: Flashback yaşadığınızda kendinize “Bu olay geçmişte kaldı” demeyi hatırlatın.
2. Duyusal Geri Dönüş: Çevrenizdeki detaylara odaklanarak (örneğin 5 duyunuzu kullanarak) “şimdi ve burada” hissine geri dönmeye çalışın.
3. Nefes Egzersizleri: Derin ve yavaş nefesler alın; bu, bedeninizi sakinleştirebilir.
4. Terapiden Destek Alın: EMDR veya travma odaklı terapi yöntemleri flashbackleri işlemekte etkili olabilir.
5. Güvenli Bir Yer Belirleyin: Kendinizi rahat ve güvende hissedeceğiniz bir alan yaratın.
“Flashbackler, geçmişte yaşanan travmaların zihnimizde bıraktığı izlerin istemsiz bir yansımasıdır. Ancak farkındalık, doğru teknikler ve destekle bu durumun üstesinden gelmek mümkündür. 🌟

Kişinin yoğun, kontrol edilemeyen hayal kurma durumları yaşadığı bir durumdur. Bu hayaller, kişinin günlük hayatını, işl...
31/01/2025

Kişinin yoğun, kontrol edilemeyen hayal kurma durumları yaşadığı bir durumdur. Bu hayaller, kişinin günlük hayatını, işlevselliğini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Uyumsuz hayal kurmanın belirtileri:

Maladaptive Daydreaming Belirtileri:

1. Yoğun Hayal Kurma:
• Kişi, gerçek hayattan koparak hayal dünyasında uzun süre vakit geçirir.
• Bu hayaller genellikle karmaşık, detaylı ve kurgusal hikayeler içerir.

2. Zamanın Kontrolünü Kaybetme:
• Hayal kurma süreci saatlerce sürebilir ve kişi, zamanın nasıl geçtiğini fark etmez.

3. Duygusal Katılım:
• Hayaller, kişinin yoğun duygusal tepkiler göstermesine neden olabilir (örneğin gülme, ağlama veya öfke).

4. Tetikleyicilere Bağlılık:
• Müzik, kitaplar, filmler veya belirli bir ortam hayal kurmayı tetikleyebilir.

5. Günlük Yaşamın Aksaması:
• Hayal kurma süreci, kişinin iş, okul veya sosyal ilişkiler gibi önemli sorumluluklarını yerine getirmesine engel olabilir.

6. Gerçeklikten Kaçış:
• Hayal kurma, genellikle kişinin stresli, zorlayıcı veya mutsuz hissettiği gerçeklikten kaçmak için bir araç olarak kullanılır.

7. Kontrol Eksikliği:
• Kişi, hayal kurmayı durdurmakta zorlanır ve kontrol edemediğini hisseder.

8. Hayal Kurma ile Gerçeklik Arasında Çatışma:
• Kişi, hayallerin gerçek olmadığını bilse de bu durumu bırakmak istemez.
• Hayal dünyasında yaşamayı gerçek hayattan daha keyifli bulabilir.

Kendinizde Bu Belirtileri Görüyorsanız:
• Bir Uzmandan Destek Alın
• Tetikleyicilerinizi Tanıyın
• Gerçek Hayata Odaklanmayı Güçlendirin

Bağlanma, çocuklukta gelişen ve tüm yaşam boyunca ilişkilerimizi etkileyen bir süreçtir. Bağlanma stilimiz, biz büyüdükç...
27/12/2024

Bağlanma, çocuklukta gelişen ve tüm yaşam boyunca ilişkilerimizi etkileyen bir süreçtir. Bağlanma stilimiz, biz büyüdükçe, çevremizdeki insanlarla kurduğumuz ilişkilerle şekillenir. Bağlanma stillerini inceleyecek olursak:

1. Güvenli Bağlanma:
Duygusal olarak dengeli, güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindedirler.

2. Kaçınan Bağlanma:
Duygusal yakınlıktan kaçınır, bağımsızlıklarına önem verirler ve duygusal ihtiyaçlarını bastırabilirler.

3. Kaygılı Bağlanma:
Aşırı onay ve güvence arayışı içinde olurlar, ilişkilerde sürekli bir kaygı yaşarlar.

Bağlanma Stili Nasıl Değişir?

Bağlanma stilimiz, hayat boyu değişebilir ve gelişebilir. Sağlıklı ilişkiler, farkındalık ve profesyonel destekle bağlanma stilimizde iyileşmeler olabilir. İşte bağlanma stilinizi değiştirebilmenin yolları:

🌱 Kişisel Farkındalık:
Bağlanma stilinizi anlamak ve duygusal ihtiyaçlarınızı tanımak, değişim sürecinin ilk adımıdır.

🧠 Psikoterapi:
Bağlanma stilinizi değiştirmek için terapiden faydalanabilirsiniz. Geçmiş deneyimlerinizin etkilerini anlamak, sağlıklı ilişkiler kurma becerilerinizi geliştirebilir.

🤝 Sağlıklı İlişkiler Kurma:
Güvenli bağlanma deneyimlerini yaşamak, duygusal sağlığınızı destekler ve bağlanma stilinizin gelişmesine yardımcı olur.

Bağlanma stilinizdeki değişim, daha sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurmanıza olanak tanır. Profesyonel destek almak, bu süreçte size yardımcı olabilir!

Bağımlılıkla mücadele eden bir yakınınıza yardımcı olmak isterken, farkında olmadan süreci zorlaştırıyor olabilirsiniz. ...
20/12/2024

Bağımlılıkla mücadele eden bir yakınınıza yardımcı olmak isterken, farkında olmadan süreci zorlaştırıyor olabilirsiniz. İşte bağımlı ailelerin sık yaptığı hatalar ve daha sağlıklı yaklaşımlar:

1️⃣ Bağımlılığı görmezden gelmek
“Zamanla geçer” diyerek bağımlılığı küçümsemek, problemi derinleştirir. Kişi, yardım alması gerektiğini fark etmez.
💡 Doğru yaklaşım: Sorunun ciddiyetini kabul edin ve açıkça konuşun.

2️⃣ Aşırı korumacılık yapmak
Bağımlı bireyin sorunlarını çözmek, borçlarını kapatmak veya hatalarını örtbas etmek, onun sorumluluk almasını engeller.
💡 Doğru yaklaşım: Sorumlulukları ona bırakın; bu, değişim için bir adım olabilir.

3️⃣ Utandırma veya suçlama
“Senin yüzünden ailemiz bu hale geldi!” gibi ifadeler, kişinin daha fazla suçluluk hissetmesine ve bağımlılığa yönelmesine neden olabilir.
💡 Doğru yaklaşım: Suçlama yerine destekleyici bir dil kullanarak çözüm arayışına odaklanın.

4️⃣ Tek başına çözmeye çalışmak
Bağımlılığı bir “aile sorunu” olarak ele almak, profesyonel yardım almayı geciktirir.
💡 Doğru yaklaşım: Uzman bir terapist veya bağımlılık danışmanından destek alın.

🌟 Unutmayın: Bağımlılık bir hastalıktır ve profesyonel yardım gerektirir. Sevdiğiniz kişiye destek olurken kendi sınırlarınızı da korumayı unutmayın.

👉 Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Sağlıklı ilişkilerde iletişim, çiftlerin birbirini anlamasını, desteklemesini ve bağlarını güçlendirmesini sağlar. John ...
13/12/2024

Sağlıklı ilişkilerde iletişim, çiftlerin birbirini anlamasını, desteklemesini ve bağlarını güçlendirmesini sağlar. John Gottman’ın “Mahşerin Dört Atlısı” olarak adlandırdığı ilişkiyi zedeleyen dört temel iletişim problemi şunlardır:

1. Eleştiri (Criticism)
2. Savunmacılık (Defensiveness)
3. Aşağılama (Contempt)
4. Duygusal duvar örme (Stonewalling)

Bunların yerine sağlıklı iletişim için yapılması gerekenler:

1. Eleştiri yerine: Şefkatli ve yapıcı ifadeler kullanın
Eleştiri, partnerin kişiliğine veya karakterine saldırır. Bunun yerine, “Ben dili” kullanarak hislerinizi ve ihtiyaçlarınızı ifade edin.
Örnek:
• Eleştiri: “Sen zaten her zaman bencilsin, hiç beni düşünmüyorsun.”
• Sağlıklı iletişim: “Kendimi biraz yalnız hissediyorum. Daha fazla zaman geçirebilir miyiz?”

2. Savunmacılık yerine: Sorumluluk alın
Savunmacılık, çatışmayı çözmek yerine tırmandırır. Partnerinize hak verebileceğiniz noktaları kabul etmek çatışmayı yatıştırır.
Örnek:
• Savunmacılık: “Bu benim suçum değil! Sen de aynı şeyi yapıyorsun.”
• Sağlıklı iletişim: “Evet, o konuda haklı olabilirsin. Daha dikkatli olmaya çalışacağım.”

3. Aşağılama yerine: Saygı ve takdir gösterin
Aşağılama, ilişkilerde en yıkıcı tutumlardan biridir. Bunun yerine partnerinize sevgi ve takdir göstermek, bağları güçlendirir.
Örnek:
• Aşağılama: “Ne kadar tembelsin! Bu kadar basit bir şeyi bile yapamıyorsun.”
• Sağlıklı iletişim: “Bugün zor bir gün geçirdiğini biliyorum. Sana nasıl yardımcı olabilirim?”

4. Duygusal duvar örme yerine: Ara verip geri dönün
Duygusal duvar örme, genellikle partnerin eleştirilerinden veya duygusal yoğunluktan kaçınma amacıyla yapılır. Bunun yerine, sakinleşmek için kısa bir ara verip sonra konuşmaya dönmek daha etkili olur.
Örnek:
• Duygusal duvar örme: Sessiz kalmak, göz teması kurmamak.
• Sağlıklı iletişim: “Bu konuşma benim için biraz zorlayıcı oluyor. Biraz sakinleşip sonra devam edebilir miyiz?”

Sağlıklı iletişim, iki tarafın da empati, saygı ve iş birliği içinde olmasıyla mümkün olur. Çiftlerin ihtiyaçlarını açıkça ifade ettiği ve birbirini yargılamadan dinlediği bir ortam yaratmak, ilişkinin uzun vadede güçlü kalmasını sağlar.

Address

Balgat

Telephone

+905359631282

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psk. Deniz Güneş posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psk. Deniz Güneş:

Share