Psikolog Asuman Köseoğlu

Psikolog Asuman Köseoğlu Psikolog Asuman Köseoğlu Aydın Didim’ de kendi danışmanlık ofisinde yetişkin, aile, çocuk Online Danışmanlık

Kontrol ihtiyacı, dış dünyadaki belirsizliklerden ve içsel kaostan korunma mekanizmasıdır. Sigmund Freud’un psikanalitik...
29/08/2025

Kontrol ihtiyacı, dış dünyadaki belirsizliklerden ve içsel kaostan korunma mekanizmasıdır. Sigmund Freud’un psikanalitik kuramına göre, kontrol arzusu çoğunlukla bilinçdışı korkulara dayanır; özellikle “kaybetme” ve “yetersizlik” duygularına.

🔍 Bilişsel Davranışçı Terapi'de ise kontrol ihtiyacının altında yatan temel şeyin, belirsizlikle başa çıkamama korkusu olduğu vurgulanır. Bu korku bireyin kendini güvende hissetmesini engeller ve hayatını sınırlandırır.

🌿 Yine John Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, erken çocuklukta tutarsız veya güvenilmez bağlanma figürleri deneyimleyen kişilerde kontrol ihtiyacı daha yüksek görülür. Çünkü güven ortamı oluşmadığında kişi, çevresini sıkı sıkıya kontrol etme ihtiyacı hisseder.

🧠 Kaygı ve kontrol, zıt kutuplar gibidir. Kontrolü artırmaya çalıştıkça kaygı yükselir; kaygı arttıkça kontrol arayışı derinleşir. Bu döngüden çıkmak için öncelikle belirsizliği kabul etmek ve kontrolü bırakmayı öğrenmek gerekir.

🌈 Terapide bu noktada, “Bana kontrolü bırakma cesareti veren nedir?” sorusu güçlü bir içgörü kapısı açar. Çünkü gerçek özgürlük, kontrollü olmak değil; belirsizlik içinde var olabilmektir.

Öz-farkındalık, kendi iç dünyamızı derinlemesine tanıma yetisidir. Daniel Goleman’ın “Duygusal Zeka” kitabında belirttiğ...
22/08/2025

Öz-farkındalık, kendi iç dünyamızı derinlemesine tanıma yetisidir. Daniel Goleman’ın “Duygusal Zeka” kitabında belirttiği gibi, öz-farkındalık duygularımızı ve düşüncelerimizi fark etmek; onları yargılamadan gözlemlemekle başlar.

🧘‍♂️ Bu yeti, meditasyon, mindfulness ve terapi yoluyla geliştirilebilir. Çünkü hayatın karmaşasında kendimizi kaybetmek kolaydır ama pusula olarak öz-farkındalığı kullanmak, yaşam yolculuğunda rehber olur.

🧩 Carl Gustav Jung’un dediği gibi, “Kendini tanımayan kişi hayatında aynalarla karşılaşır.” Yani dış dünyadaki tepkilerimiz aslında iç dünyamızın yansımalarıdır. Bu yüzden içsel keşif, hem ruhsal hem zihinsel denge için kritiktir.

📚 Öz-farkındalık aynı zamanda duygusal regülasyon ve empati kurmanın temelidir. Kendini ne kadar iyi bilirsen, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını o kadar doğru anlayabilirsin. Bu da ilişkilerde sağlıklı sınırlar ve samimiyet sağlar.

🌟 Öz-farkındalık sabır, cesaret ve dürüstlük ister. Çünkü bazen karanlık yönlerimizle, korkularımızla yüzleşmek zordur ama bu yüzleşme, gerçek özgürlüğe ve iç huzura ulaşmanın tek yoludur.

💬 Günlük yaşamda küçük pratiklerle “Şu an ne hissediyorum? Neden böyle hissediyorum?” sorularını kendine sormak, öz-farkındalığı artırmanın ilk adımıdır. Ve bu yolculukta her adım, kendine bir hediyedir.

Sınırlar, kişisel özgürlüğümüzü koruyan görünmez duvarlardır. Sağlıklı sınırlar olmadan ne kendimizi ne de ilişkilerimiz...
15/08/2025

Sınırlar, kişisel özgürlüğümüzü koruyan görünmez duvarlardır. Sağlıklı sınırlar olmadan ne kendimizi ne de ilişkilerimizi koruyabiliriz. Brené Brown’ın cesaret ve kırılganlık üzerine yaptığı çalışmalar, sınır koymanın aslında özgüvenin ve kendini değerli hissetmenin en önemli göstergesi olduğunu ortaya koyar.

📚 Psikodinamik teoride sınırlar, benlik gelişiminin temel yapı taşlarından biridir. Sınır koymak, kişinin kim olduğunu; neyi kabul edip neyi etmeyeceğini netleştirmesi demektir. Sınırlar olmadan kişi, başkalarının talepleri arasında kaybolur ve özgünlüğünü yitirir.

🔥 “Hayır.” demek zor olabilir, özellikle sevilme ve kabul edilme arzusu güçlü olduğunda, ama sınır koymak bencillik değil; kendine saygının en doğal yansımasıdır. Çünkü sınır koyabilen kişi, kendine “Benim de hakkım var.” der ve bunu savunur.

🌿 Sağlıklı sınırlar koymak, aynı zamanda duygusal tükenmişliği önler. İlişkilerdeki denge, karşılıklı saygı ile mümkündür ve bu saygı sınırlar sayesinde kurulur. Bu hem ruh sağlığını korur hem de kişisel gelişime büyük katkı sağlar.

💬 Terapi süreçlerinde sık sık sınır koyma becerileri üzerinde çalışılır. Özellikle toksik ilişkilerde ya da aşırı özverili kişiliklerde, sınırların netleşmesi kişinin hayat kalitesini dramatik biçimde artırır.

🌟 Sınırlar koymak seni yalnızlaştırmaz, aksine seni bütünleştirir ve özgürleştirir. Çünkü sınır koyan insan, kendisini tanır ve değerini bilir.

İçimizde bir ses vardır; çoğu zaman farkında olmadan bizi eleştiren, hatalarımızı büyüten ve kendimizi değersiz hissetti...
12/08/2025

İçimizde bir ses vardır; çoğu zaman farkında olmadan bizi eleştiren, hatalarımızı büyüten ve kendimizi değersiz hissettiren bir içsel eleştirmen. Bu ses, kimi zaman motivasyon gibi algılansa da aslında ruhumuzun en büyük düşmanlarından biridir. Albert Ellis’in Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yaklaşımında, bu sesin “irrasyonel inançlar” yaratıp bizi başarısızlık, suçluluk ve kaygıya sürüklediği vurgulanır.

💡 Peki, bu içsel eleştirmenle nasıl barışabiliriz? Kristin Neff’in öz-şefkat çalışmaları bize yol gösteriyor. Kendine şefkat göstermek; hatalarımızı kabul etmek, yargılamadan kendimizi dinlemek ve sanki en yakın arkadaşımıza davranır gibi nazik olmak demektir. Bu, sadece bir anlayış değil; aynı zamanda ruhsal iyileşmenin en güçlü destekçisidir.

🌱 İçsel eleştirmen genellikle geçmiş deneyimler, aile içi eleştiriler veya toplumun mükemmeliyetçilik beklentilerinden beslenir. Ama unutma, bu ses senin özün değil; onu değiştirmek mümkün. Mindfulness uygulamaları ile bu sesi gözlemleyip “Bu düşünceye ihtiyacım yok.” diyebilmek özgürlüğe giden ilk adımdır.

🎨 Hayat bir sanat eseri gibidir ve sen de bu eserin ressamısın. İçsel eleştirmenle mücadele etmek, onun sesini duymak ama ona izin vermemek demektir. Ona “Sana kulak veriyorum ama ben kendi değerimi biliyorum.” diyebilmek bir cesarettir.

📚 Psikoterapide sıkça kullanılan “bilişsel yeniden yapılandırma” teknikleri de bu sesin tonunu yumuşatmada, daha gerçekçi ve destekleyici düşünceler geliştirmede etkilidir. Böylece kendine karşı daha merhametli, hatalarını büyütmek yerine ders çıkaran biri olabilirsin.

🌟 Sonuç olarak, kendine şefkat göstermek, kendini sevmek ve affetmek, içsel eleştirmenin zincirlerini kırar. Ve bu süreç, her gün küçük ama bilinçli adımlarla başlar. Çünkü “Kendinle barıştığın gün, dünyayla barışmanın kapısı açılır.”

👂 Terapi sürecinde sıklıkla sorulan soru: “Konuşmak mı, yoksa gerçekten duyulmak mı iyileştirir?” İkisi de önemli ama iy...
21/07/2025

👂 Terapi sürecinde sıklıkla sorulan soru: “Konuşmak mı, yoksa gerçekten duyulmak mı iyileştirir?” İkisi de önemli ama iyileşmenin kalbi “duyulmak”tır.

🗣️ Psikanalizden başlayarak, Freud “bilinç dışı”nın açığa çıkmasının iyileştirici gücünü vurgulamıştır. Konuşmak, bu süreçte bir araçtır; ancak asıl dönüşüm, terapistin empatik ve koşulsuz kabulüyle gerçekleşir.

💞 Carl Rogers, “koşulsuz pozitif kabul” ve “empatik anlayış” kavramlarıyla, terapide kişinin kendisini yargılanmadan, tam olarak anlaşıldığını hissetmesinin iyileşmenin temelini oluşturduğunu söyler.

🧩 Çünkü gerçek duyulmak, kişinin iç dünyasına dokunur, duygusal yaraları fark ettirir ve bu farkındalık iyileştirici enerjiyi başlatır. Duygulanmanın ifade edilmesi, beynin limbik sisteminde olumlu değişimler yaratır.

🌿 Ayrıca, modern terapilerde “aktif dinleme” önem kazanır. Terapi odasında sadece konuşulanların değil, söylenmeyenlerin de fark edilmesi, derinleşmeyi sağlar.

💡 Sonuçta, terapide konuşmak duyguları dışa vurmanın kapısıdır; duyulmak ise bu kapının ardındaki iyileştirici odadır. Bu nedenle terapide sesini duyurmak, kendine izin vermek, iyileşmenin en değerli adımıdır.

🌟 Terapi, sadece kelimelerden değil, karşılıklı insanlığın buluştuğu yerde başlar ve iyileşir.

💪 Duygusal esneklik, tıpkı bir kas gibi düşünülebilir; ne kadar çok çalıştırırsan, o kadar güçlü ve dayanıklı olur. Psik...
14/07/2025

💪 Duygusal esneklik, tıpkı bir kas gibi düşünülebilir; ne kadar çok çalıştırırsan, o kadar güçlü ve dayanıklı olur. Psikoloji literatüründe “duygusal esneklik” kavramı, kişinin stresli durumlarda uyum sağlama, hızlı toparlanma ve duygusal tepkilerini düzenleyebilme yeteneği olarak tanımlanır.

🧠 Bu yeteneğin temelinde bilişsel esneklik yatar; yani olaylara farklı açılardan bakabilmek, esnek düşünmek ve duygusal iniş çıkışları yönetmek. Albert Bandura’nın “öz-yeterlik” teorisi, kişinin kendi yeteneklerine inanmasının bu esnekliği artırdığını vurgular.

🌱 Duygusal esnekliği geliştirmek için mindfulness, nefes teknikleri ve farkındalık egzersizleri çok değerli. Çünkü farkındalık, bize “duyguların gelip geçici dalgalar olduğunu” gösterir ve kontrol hissimizi artırır.

⚙️ Ayrıca, zor deneyimlerle karşılaşıldığında, bu duygusal kası kullanmak ve içinde kalmak yerine, ona meydan okumak gerekir. Carl Rogers’ın “koşulsuz pozitif kabul” yaklaşımı da, kişinin kendini ve duygularını yargılamadan kabul etmesiyle bu esnekliği destekler.

🛠️ Pratikte ise; günlük yaşamdaki küçük stres faktörlerini yönetmek, duygusal antrenmanın yapı taşlarıdır. Bu sayede, beklenmedik zorluklarda güçlü kalmak mümkün olur.

🌟 Duygusal esneklik bir yetenek değil, öğrenilen ve geliştirilen bir süreçtir. Ne kadar çalışırsan o kadar dayanıklı ve huzurlu olursun.

🔍 Sosyal karşılaştırma, insan doğasının temel taşlarından biridir; biz kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak konumumuzu an...
07/07/2025

🔍 Sosyal karşılaştırma, insan doğasının temel taşlarından biridir; biz kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak konumumuzu anlamaya çalışırız. Ancak bu süreç, özellikle sosyal medyanın etkisiyle hem içsel huzuru hem de kişisel gelişimi nasıl etkiler?

📱 Festinger’in 1954’te ortaya koyduğu “Sosyal Karşılaştırma Teorisi”, insanların kendilerini değerlendirmek için başkalarının durumuna baktığını söyler. Bu mekanizma, motivasyon yaratabilir ama aşırı ve olumsuz kıyaslama özgüveni baltalar.

🧩 Sosyal medyada paylaşılan “mükemmel hayatlar” genellikle gerçeklikten uzak, seçilmiş anlardan ibarettir. Bu nedenle kıyaslandığında, kişi kendini eksik ve yetersiz hissedebilir; ki bu da “düşük benlik saygısı” ve “depresif belirtiler”le ilişkilidir.

🌱 Pozitif psikoloji alanında Martin Seligman, bireyin kendi güçlü yanlarına odaklanmasını ve “iyilik hali” geliştirmesini önerir. Kıyaslama yerine kendi gelişim yolculuğuna odaklanmak, büyümenin ön koşuludur.

🛤️ Viktor Frankl’ın dediği gibi, “İnsanın son özgürlüğü, hangi tutumla bir durumla karşılaşacağına karar vermektir.” Kendi hayatınla barışmak, kıyaslamanın zincirlerini kırmak demektir.

💡 Sosyal karşılaştırmanın farkında olmak ve bilinçli bir şekilde sınır koymak, ruh sağlığını korumanın anahtarıdır. Sosyal medya detoksları ve kendi başarılarını kutlamak bu süreçte çok yardımcı olur.

🌟 Büyüme “başkalarının gölgesinde” değil, kendi ışığında gerçekleşir.

🧠 “Zihnim çok dolu, ama hiçbir şey yapamıyorum.” Bu cümleyi çok duyuyoruz ve aslında bu, modern çağın yaygın psikolojik ...
03/07/2025

🧠 “Zihnim çok dolu, ama hiçbir şey yapamıyorum.” Bu cümleyi çok duyuyoruz ve aslında bu, modern çağın yaygın psikolojik bir tıkanıklığını yansıtıyor. Zihnimizdeki bilgi, endişe, plan ve korkular karmaşası, harekete geçmemizi nasıl engeller?

🌪️ Bilişsel psikolojide buna “kararsızlık paradoksu” diyoruz. Çok fazla seçenek ve düşünce arasında kalınca, beyin karar veremiyor ve hareketsiz kalmayı seçiyor. Kahneman’ın “Hızlı ve Yavaş Düşünme” kitabında vurguladığı gibi, zihnimiz hem hızlı hem de yavaş düşünür ama aşırı yüklenme durumunda yavaş düşünme devre dışı kalır.

🛑 Ayrıca, “perfeksiyonizm” de bu blokajın önemli bir parçasıdır. Carl Jung’un dediği gibi, “Kendi karanlığını kabul etmeyen insan, kendi ışığını da göremez.” Mükemmel olma kaygısı, kişinin ilk adımı atmasını engeller; çünkü hata yapma korkusu harekete geçmeyi durdurur.

🌿 Beynimiz için “odaklanma” aslında bir kas gibidir ve aşırı yorgunluk, stres ve bilgi fazlalığı bu kası zayıflatır. Mindfulness ve nefes egzersizleri gibi teknikler, bu kası güçlendirmenin yollarıdır.

💡 Bu durumda yapılması gereken ilk şey, zihnindeki yükü hafifletmek. Bir kağıda düşüncelerini yazmak, küçük parçalara ayırmak ve önceliklendirmek “bilişsel boşaltma” sağlar ve harekete geçmeni kolaylaştırır.

🔄 Ayrıca, küçük ve ulaşılabilir hedefler koymak, “başarma döngüsü” yaratır ve beynin ödül sistemini harekete geçirir. Bu da motivasyonu artırır.

🌟 Sonuç olarak, zihnin dolu olmak kötü değil, önemli olan ona nasıl yön verdiğindir. “Sadece başlamak” çoğu zaman en büyük zıplamadır.

🧱 “Sınır koymak” kelimesi kulağa sanki uzaklaştırıcı, soğuk ya da hatta kibirli gibi geliyor olabilir. Ama gerçek şu ki;...
12/06/2025

🧱 “Sınır koymak” kelimesi kulağa sanki uzaklaştırıcı, soğuk ya da hatta kibirli gibi geliyor olabilir. Ama gerçek şu ki; sınır koymak, sağlıklı ilişkilerin temel taşıdır.

🌊 Sınırlarımız; fiziksel, duygusal ve zihinsel alanlarımızı koruyan görünmez duvarlardır. Tıpkı bir evin duvarları gibi… Herkesin bir eşiği vardır, değil mi? İşte sınır da o eşiğin adıdır.

🧠 Psikolog Pia Mellody, sınır koymayı “kendini koruma ve sağlıklı bağ kurma” davranışı olarak tanımlar. Yani sınır demek, uzaklaşmak değil; nasıl yaklaşılması gerektiğini öğretmektir.

⚖️ Peki neden suçluluk hissi yaratır? Çünkü birçok kültürel kod, özellikle kadınlara “fedakar olmayı” öğütler. “Önce başkası” demek, çoğumuz için alışkanlıktır. Ama bu, sürdürülebilir bir denge yaratmaz.

💬 “Hayır” demek zor, ama “evet” dedikçe kendi varlığımızı yok saymak daha zor. Sınırlarınızı korumadığınızda bir bakarsınız ki tüm enerjiniz başkaları için harcanmış, size kalmamış…

🌱 Sağlıklı sınırlar, kim olduğunuzu ve neye ihtiyacınız olduğunu göstermenizin en dürüst yoludur. Kendinize gösterdiğiniz saygıyı başkalarına da öğretmiş olursunuz.

💪 Unutmayın, sınırlarınız duvar değil, kapıdır. Açılabilir, kapanabilir ama kontrol sizdedir.

🧘‍♀️ İlişkilerdeki sınır ihlalleri, zamanla öfke, tükenmişlik ve kimlik karmaşası yaratabilir. Bu yüzden kendi alanınızı belirlemeniz, hem sizin hem ilişkilerinizin iyiliği içindir.

💡 Sınır koymak = Kendini korumak. Ve bu, bencillik değil; ruhsal arınmanın ta kendisidir.

🔥 Öfke, genelde en görünür duygudur ama nadiren ilk duygudur. Buzdağının görünen kısmı gibidir… Asıl mesele ise suyun al...
09/06/2025

🔥 Öfke, genelde en görünür duygudur ama nadiren ilk duygudur. Buzdağının görünen kısmı gibidir… Asıl mesele ise suyun altında gizlidir.

😔 Psikolojide öfke, sıklıkla “örtülü duyguların sesi” olarak tanımlanır. Kırılma, reddedilme, haksızlık hissi, yetersizlik duygusu, değersizlik inancı… Bunlar çoğu zaman öfkenin beslendiği köklerdir.

🧠 Özellikle erken yaşta duygularını bastırmak zorunda kalan bireyler, zamanla onları yalnızca “öfke” formunda dışa vurabilir. Çünkü üzgün ya da kırgın olmak “zayıflık” gibi algılanabilir.

🧩 Psikodinamik kuram, bastırılmış duyguların bedende ve davranışta karşılık bulacağını savunur. Jung ise, bastırılan her şeyin gölgeye dönüşeceğini… Ve gölge, bilinçsizce öfke patlamalarıyla kendini gösterebilir.

💬 “Aslında üzülmüştüm ama sinirlendim” demek, duygusal olgunluğun başlangıcıdır. Duygunun ismini koymak, onun üzerimizdeki etkisini azaltır.

🧘‍♀️ Mindfulness terapisine göre kişi, öfkesini tanımaya başladığında onunla savaşmayı değil, onu anlamayı öğrenir. Öfke bir pusuladır; neye ihtiyacımız olduğunu gösterir.

🌿 Öfkenizin altında yatan mesajı merakla dinleyin. Belki uzun zamandır görülmemiş bir acı, belki dile gelmemiş bir hayal kırıklığı orada bekliyordur.

💡 Öfkeniz sizi kötü biri yapmaz. Ama onu bastırmak ya da kontrolsüzce dışa vurmak, sizi yaralayabilir. Onunla dost olmayı deneyin.

💬 Çünkü bazen bağıran bir iç ses, sadece “beni fark et” diye haykırıyor olabilir.

💭 "Ağlama, güçlü ol."💭 "Sinirlenme, ayıp."💭 "Korkma, korkaklık zayıflıktır."Bu sözleri ne kadar çok duymuşuzdur değil mi...
29/05/2025

💭 "Ağlama, güçlü ol."
💭 "Sinirlenme, ayıp."
💭 "Korkma, korkaklık zayıflıktır."
Bu sözleri ne kadar çok duymuşuzdur değil mi? Duygularımızı yaşamak yerine bastırmayı öğrenmişiz. Ama bir şeyi bastırmak, onu yok etmek değildir. Aksine, o duygu, kendine başka bir yol bulur. 😮‍💨

💣 Bastırılan öfke, bir gün patlama olarak geri döner. Bastırılan hüzün, depresyona dönüşebilir. Bastırılan kaygılar, uykularımıza sızar. Yani, duyguları bastırmak bizi güçlü değil, içten içe yorgun ve tükenmiş yapar.

📚 Freud’un psikanalizinde "bastırma", zihnin bilinçdışı savunma mekanizmalarından biridir. Duygular bilinçten uzaklaştırılır ama yok olmazlar. Onlar bir gün, hiç beklemediğimiz bir anda bedenimize, davranışlarımıza, rüyalarımıza misafir olur.

💡 Modern psikoterapi yaklaşımları – özellikle duygu odaklı terapi (EFT) ve şema terapi, duyguların bastırılmadan kabul edilmesini ve işlenmesini önerir. Çünkü bastırmak yerine duyguyla sağlıklı bir ilişki kurmak bizi hem iyileştirir hem de özgürleştirir.

🎯 Kendine şunu sor: "Bu duygumun bana anlatmaya çalıştığı ne olabilir?"
İşte o sorunun cevabı, seni duygusal gücün merkezine götürebilir. 🌷

🧠 Hepimizin hayatında istemediğimiz halde “evet” dediğimiz zamanlar olmuştur, değil mi? Aslında bu durum sadece bir kara...
22/05/2025

🧠 Hepimizin hayatında istemediğimiz halde “evet” dediğimiz zamanlar olmuştur, değil mi? Aslında bu durum sadece bir karar verme süreci değil; aynı zamanda öğrenilmiş korkularla, geçmiş deneyimlerle ve hatta bağlanma biçimimizle doğrudan ilişkilidir.

🧩 Özellikle çocuklukta sevgi ve onay görmenin koşullu olduğu aile ortamlarında yetişen bireyler, hayır demeyi “kırıcı olmak” ya da “sevilmeme” riskiyle eşdeğer görür. Psikanalist Karen Horney’e göre bu durum, “başkalarının onayına göre şekillenmiş bir benlik” geliştirmenin bir sonucudur.

💬 Peki neden bu kadar içsel bir çatışma yaratır? Çünkü hayır demek, kendi ihtiyaçlarımızı önceliklendirmek anlamına gelir. Bu da yıllardır göz ardı ettiğimiz öz-değer algımızla yüzleşmeyi gerektirir.

🌿 Hayır diyememek; sadece bir kelimeden kaçınmak değil, kendi sınırlarımızı yok saymak demektir. Zamanla bu durum, yorgunluk, içe kapanma ve bastırılmış öfke gibi duygusal bedellere yol açabilir.

🔍 Gestalt terapisine göre kişi, kendi ihtiyaçlarını bastırdıkça “şimdi ve burada” ile bağlantısı zayıflar. Bu da hem zihinsel hem bedensel bir kopuş yaratır.

🧘‍♀️ Oysa hayır demek, bencillik değil, sağlıklı bir özsaygının göstergesidir. Çünkü evet dediğiniz her şey, hayır dediğiniz başka bir şeye mal oluyor olabilir.

💪 Hayır dediğinizde kırılgan değil, güçlü bir benlik inşa ediyorsunuz. Başta zor gelse de zamanla içsel gücünüzü daha net hissedeceksiniz.

💬 Başkalarını üzmeden, kendinizi yitirmeden sınır çizebilmek mümkün. Bunun için en önemli şey: önce kendinize dürüst olmak.

🌼 Hayır demeyi öğrenmek, kendinize verdiğiniz en büyük armağan olabilir.

Address

Yeni Mah. İnönü Bulvari 850 Sok. No:1 Kat:1 Daire:20 Altıgen İş Merkezi
Didim
09200

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 17:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolog Asuman Köseoğlu posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikolog Asuman Köseoğlu:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category