ŞİFA bahçesi

ŞİFA bahçesi bitkisel ürünler hakkinda genel bilgiler
genel bilgiler

28/03/2023

BİR YERE NOT ALIN...

İNME (FELÇ)

Çinli bir profesörden tavsiye.

Evde bir şırınga veya iğne bulundurun.
Bu, kendinizi felçten kurtarmanın şaşırtıcı ve alışılmadık bir yoludur. Sonuna kadar okuyun ve sonra iletin, asla bilemezsiniz, bir gün birine yardımcı olabilir.
Şaşırtıcı.
Lütfen bu mükemmel ipuçlarını aklınızda bulundurun.
Bunu okumak için bir dakikanızı ayırın.
Birinin hayatının size bağlı olabileceğini asla önceden bilemezsiniz.
Babam felç oldu ve daha sonra felçten öldü. Keşke bu ilk yardımı daha önce bilseydim.
Bir felç meydana geldiğinde, beyindeki kılcal damarlar yavaş yavaş yırtılır.
İnme meydana geldiğinde sakin olun.
Hasta nerede olursa olsun hareket ettirmeyin.
Çünkü onu hareket ettirirseniz, kılcal damarlar patlayacak!
Hastanın tekrar düşmesinin önlenebileceği bir yere oturmasına yardım edin ve ardından kanama başlayabilir.
Evinizde bir enjeksiyon şırıngası varsa bu en iyisidir, aksi takdirde dikiş iğneleri veya iğneler de işe yarayacaktır.
1). İğneyi / iğneyi sterilize etmek için ateşin üzerinde tutun ve ardından 10 parmağın tümünün ucunu delmek için kullanın.
2). Belirli bir akupunktur noktası yoktur, sadece tırnağa mm olarak yaklaştırın..
3). Kanın dışarı akmasını sağlayın.
4). Kan damlamaya başlamazsa, delinmiş parmağı parmaklarınızla sıkın.
5). 10 parmağın tamamı kanadığında, birkaç dakika bekleyin, ardından hasta uyanacaktır.
6). Hastanın ağzı kıvrıksa, kulakları kırmızı olana kadar çekin ve sıkın.
7). Sonra her kulağın lobunu iki kez delin, böylece her lobdan iki damla kan çıksın.
Birkaç dakika sonra hasta iyileşmelidir.
Hastanın herhangi bir anormal semptom göstermeden normal durumuna dönmesini bekleyin, ardından onu hastaneye gönderin.
Aksi takdirde aceleyle ambulansla hastaneye kaldırılırsa, yolculuk sırasındaki titreme kurbanın beynindeki kılcal damarların patlamasına neden olur.
Yürüyebiliyorsa, o zaman Allah'a şükür, kurtulurlar.
Hayat kurtaran flebotomi hakkında San Juke'de yaşayan Çin Geleneksel Tıbbı Dr. Ha Bu Ting'den öğrendim.
Ayrıca bu yöntemle ilgili pratik deneyimlerim oldu bu yüzden yöntemin% 100 etkili olduğunu söyleyebilirim.
1979'da Tai Chung'daki Fung Gaap Koleji'nde öğretmenlik yaptım.
Bir gün sınıftaydım, başka bir öğretmen koşarak sınıfıma geldi ve heyecanla, "Bayan Liu, çabuk gidin, liderimiz felç geçirdi!" Dedi.
Hemen 3. kata çıktım.
Liderimiz Bay Chen Fu Tian'ı gördüğümde, solgundu, konuşması geveliyordu, ağzı bükülmüştü - felcin tüm belirtileri.
Hemen öğrenci stajyerlerden birinden, Bay Chen'in 10 parmağına batıracağım şırıngayı alması için okul dışındaki eczaneye gitmesini istedim.
10 parmağının tamamı kanla kaplı (her biri bezelye büyüklüğünde bir damla kan) birkaç dakika sonra, Bay Chen'in yüzü rengine kavuştu ve gözlerinde anlamlılık belirdi.
Ama ağzı hâlâ bükülmüştü.
Bu yüzden kulaklarını kanla doldurmak için kulaklarını çektim. Kulakları kırmızıya dönünce, sağ kulak memesine iki kez batırdım ve iki damla kan aktı.
Her iki kulak memesinde de iki damla kan varken bir mucize oldu.
3-5 dakika içinde ağzının şekli normale döndü ve konuşması netleşti.
Biraz dinlenmesine izin verdik ve bir fincan sıcak çay içtik, sonra merdivenlerden inmesine yardım ettik ve Wei Wah Hastanesine götürdük.
Bir gece orada yattı ve ertesi gün ders vermek üzere okula dönmek üzere serbest bırakıldı!
Her şey yolunda gitti.
Genelde inme kurbanları hastaneye giderken beyin kılcal damarlarının onarılamaz bir şekilde yırtılmasından muzdarip olmasına rağmen, hiçbir sonuç yoktu.
Sonuç olarak, bu hastalar asla iyileşmiyor.
Bu nedenle inme, ikinci en yaygın ölüm nedenidir.
Şanslı olanlar hayatta kalsa bile ömür boyu felç olabilir.
Hiç kimsenin hayatında böyle korkunç bir şey olmamalı.
Bu kan alma yöntemini hepimiz hatırlarsak ve kurtarma sürecine hemen başlarsak, kısa bir süre içinde hasta % 100 normale dönecektir.
Mümkünse, lütfen bunu okuduktan sonra listenizdeki herkese iletin. Gelecekte birinin hayatını felçten kurtarmaya yardımcı olabilir.

15/01/2023

BAZI HASTALIKLARA DOĞAL TEDAVİLER.

🥗Zona hastalığına ev yapımı elma sirkesi fayda etmektedir. Hergün içilir ve sirke ile pansuman yapılır.

🥗Tırnak mantarı için;

1 ölçü kaya tuzu, 2 ölçü hakiki zeytinyağı ile karıştırılır ve cam kavanoza konup en az 15 gün güneşte bekletilir. Hergün karıştırılıp tuzun eriyerek krem kıvamına gelmesi sağlanır. Biraz pütürlü bir yapıya sahip olacaktır.
Mantar için ayaklara, ellere ve ağrıyan uzuvlara sürülür. Özellikle sürdükten sonra su değmemesi için gece yatarken sürülmelidir.

🥗Kıl dönmesi için;

Bal, polen, propolis karışımı hazırlanır ve kuyruk sokumuna düzenli olarak sürülür. Evvela yarayı olgunlaştırır, iltihap akıtır sonra da tedavi edip iyileştirir.

🥗Böbrek ve safra kesesi taşlarını eritmek için;

100 gr limon suyu
100 gr zeytinyağı
3 baş ezilmiş sarımsak
50 gr maydanoz yapraklarının sıkılmış suyu
Tüm malzemeler karıştırılır ve her akşam 50 gr içilir.

🥗Siğil için;

Sirke sulandırılarak siğillere sürülür.
Kalem sûresinin son 2 ayeti (29. cüzde), 7 defa ihlâs sûresi, Felak, Nas ve Fatiha sûreleri 7'şer defa şifa niyetiyle okunur.

🥗Dizlerdeki su/sıvı kaybı için;

Kemik suyu üzerinde oluşan jeli her sabah aç karna tüketmelidir.
10 adet kuşburnu havanda çatlatılıp 2 bardak soğuk suya koyularak bekletilir. Ertesi gün 10 dk kaynatıp içilir. 3 ay düzenli içilir ve 1 ay ara verip tekrar içilir.
Sülük tedavisi de faydalıdır.

🥗Şiddetli baş ağrısı için;

Omuzlara ve boyna kuru kupa kapatılır.
Kusulabiliyorsa kusulur.
Bir limon suyu sıkılıp içilir.
Başa nane yağı ile masaj yapılır.
Nane yağı koklanır.
1 yemek kaşığı kantaron yağı içilir.

🥗Sinüzit için;

Soğuk duş ve sıcak duş almamaya dikkat etmelidir.
Bol soğan tüketilmelidir.
Genze bol bol deniz suyu çekilmelidir.
Bal, ûd-i hindî tozu ve toz zencefil karıştırılıp tüketilmelidir.

🥗Adet sancısı için;

Bir tutam civan perçemi ve bir yaprak adaçayı karıştırılıp, büyük bir bardak kaynar suda demlenir.

🥗Enfeksiyon durumunda;

Genel enfeksiyonlar için;
1,5 su bardağı suda 3 yemek kaşığı dut kurusu, yaklaşık 7 dk kaynatılır. Ilıyınca süzülür ve 2 defada için. Bebekler için bu ölçünün yarısı kullanılır.

🥗İdrar yolu enfeksiyonu için;

4 limon iyice yıkanıp kabukları ile kesilir. 1 demet maydonoz da eklenerek 4 bardak suda 10 dk kaynatılır. Akşama kadar yudum yudum içerek bitirilir.
İdrarda yanma, kasık ve böbrek ağrısı devam ettiği sürece hergün tekrarlanır. Bebekler için doz dörtte bir olarak kullanılır.

🥗Grip için;

1 tatlı kaşığı taze zencefil suyu
1 tatlı kaşığı çörek otu yağı
1 tatlı kaşığı hakiki bal
Yarım limon suyu

Hepsi karıştırılıp üzerine 1 su bardağı ılık su eklenerek günde iki defa içilir.

🥗Kıl kurdu için;

Kabak çekirdeği yağı, yemeklerden 10 dk evvel sabah akşam bir tatlı kaşığı içilir. Yaklaşık 3 ay devam edilir.
3 yaş altı için, 1 çay kaşığı kullanılır.
Kavrulmamış kabak çekirdeği aç karna 1 avuç yenir.

🥗Ödem için;

2 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu
2 yemek kaşığı normal un
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Alabildiğince ev sirkesi

Malzemeleri karıştırarak hamur yapılır ve sıkıntılı bölgeye sarılır. Günde 2 saat bekletilir ve 1 hafta-10 gün devam edilir.

17/01/2022

GİNKGO BİTKİSİ KULAK ÇINLAMASI TİNNİTUS, İŞİTME KAYBI, ALZHEİMER, BAŞ DÖNMESİ, BEYİN DAMAR TIKANIKLIĞI gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır
Ginkgo, Ginkgogiller ailesinden olup bu ailede sadece bu tür mev-cuttur. Bunun haricinde başka bitki mevcut değildir. Ginkgo Çince “gümüş meyve” anlamına gelen “Yin-kuo”den türemiştir ve biloba kelimesi ise Latince “bilabus” kelimesinden türemiş olup iki loplu anlamına gelir. Zira yaprakları genellikle iki lopludur. Türkçe Mabed ağacı diye de anılır çünkü Çin ve Japonya’da genellikle tapınakların bahçesinde yetiştirilmiştir. Vatanının Orta ve Doğu Çin olduğu tahmin edilen bitki XI. yy.da Japonya’da 1730’da Avrupa’ya getirilmiş ve yetiştirilmeye başlanmıştır. Eskiden Çinliler tarafından meyveleri çiğ olarak veya çekirdekleri kavrularak yenmiş ve birçok hastalığa karşı iyi geldiği iddia edilmiştir. Zamanla yapraklarından çay yapılarak içilmiş ve damarları genişletici özelliğinin fark edilmesi ile birlikte yüzlerce deney ve testler yapılmıştır. 1929’da başlayan detaylı araştırmaların sonunda Scwabe firması 1965’de Ginkgo ekstresi elde etmiş ve böylece haplar, damlalar ve kapsüller üretilmeye başlanmıştır ve de Ginkgo ilaçları dünyada en çok satılan natürel ilaçlardan biri olmuştur.

Botanik: Ginkgo 30-40m boyunda ve gelişmiş olanı 3-4m çapında bir gövdeye sahiptir ve bitki iki cinsiyetlidir. Yani erkek çiçekleri ve dişi çiçekleri ayrı ayrı bitkidedir. Yaprakları yelpaze şeklinde olup, genellikle iki loplu, uzun saplı, ilkbaharda koyu yeşil ve sonbaharda altın sarısı bir renk alır. Erkek çiçekleri salkım gibi topluca bir arada, dişi çiçekleri ise yaprak saplarının dibinden çıkar. Meyveleri uzun bir sapa asılı şekilde olup, önce yeşilimsi, olgunlaşınca altın sarısı bir renk alır ve 2-3cm çapındadır. Ginkgonun aslında meyvesi yoktur, çekirdeği saran etli bir tabaka mevcuttur ve aynı Cevizde olduğu gibidir.

Yetiştirilmesi: Oldukça kolaydır, güneşli bir yerde, humuslu toprakta ve mümkünse su kenarlarına dikilmelidir. Ginkgo ılıman iklimli bölgelerden yarı tropik bölgelere kadar hemen her yörede yetişir. Bu nedenle Ginkgo Türkiye’nin hemen her yöresinde yetiştirilebilir. ABD’nin II. Dünya savaşı sırasında Hiroşima’ya attığı atom bombası nedeniyle çevresinde hiçbir bitki bırakmayıp yok etmiştir. Ginkgonun ise yaprakları dökülmüş ve bir sene sonra yaprakları yeniden yeşermiş ve çiçek açmıştır. Hiçbir bitki yıllarca bu yörede bitmezken Ginkgo bitmiştir.

Hasat zamanı: Haziran’dan Eylül’e kadar Ginkgo yaprakları toplanır ve taze olarak tentür yapımında veya ekstresinin elde etmek için kullanılır.

Birleşimi: Ginkgo yapraklarının birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Diterpenlacton türevleri; %0,05-0,25 arasında olup en önemlileri; Ginkgolid A, B, C, J ve M olmak üzere 5 önemli alt türe sahiptir.
b) Sesquiterpenler %0,04-0,2 arasında bulunur ve tek alt türevi vardır ve Bilobalid ismi ile anılır.
c) Flavonolglikozitler %0,5-1,8 arasında olup bunlarda 3 grupta toplanırlar.
1) Flavonolmonoglikozitler; Kâmpferol-3-O-glikozit, İzoramnetin-3-O-glikozit, Qercetin-3-0-glikozit, Qercetin-3-O-ramnosit ve Kâmpferol-7-O-glikozit içerir.
2) Flavonoldiglikozitler; Kâmpferol-3-O-rutinosit, Qercetin-3-O-rutinosit ve İzovamnetin-3-O-rutinosit
3) Flavonoltriglikozitler; Qercetin-3-O-diglukoramnosit, İzoramnetin-3-O-diglukoramnosit
d) Biflavonlar %0,4-1,9 arasında olup en önemlileri; Amentoflavon, Bilobetin, 5-Metoksibilobetin, Ginkgetin ve İzoginkgetin ve de Sciadopitysin
e) Proanthocyanidinler %8-12 arasında olup bunlarda Polimer şekildeki (birçok) Prodelphinidin ve Procyanidinler’den oluşur.
f) Steroidler; Sitosterin, Campesterin ve Sitosteringlikozit’i sayabiliriz.
g) Organik asitlerden; Shikimaasit, Ginkgolasit, 6-Hidroksikynurenasit ve 4-Hidroksibenzoeasit içerir.

Araştırmalar: 1929’dan 1965’e kadar süren araştırmalar sonunda Sch-wabe firması bitkinin yapraklarından bir hesap özeti elde etmiştir ve bugüne kadar yüzlerce araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan Ginkgo ekstresinin beyindeki kan dolaşımını artırdığı ve düzenlediği, böylece birçok hastalığı önlediği tespit edilmiştir.
1) Çeşitli kliniklerde 36 araştırma yapılmış ve toplam 10815 hasta üze-rinde tedavi denemesi yapılmıştır. Bu tedavi denemelerinde Ginkgo ekstresinin beyin fonksiyonlarının çalışmasını artırdığı ve böylece başta ALZHEİMER Hastalığı, BUNAMA (Dement) gibi birçok hastalığı iyileştirdiği tespit edilmiştir. (RP.53)
2) Toplam 292 kontrol doktorunun gözetiminde kulak çınlaması (tinnitus) ve baş dönmesi rahatsızlığı olan 1357 hasta üzerinde Ginkgo ekstresi ile tedavi denemesi yapılmıştır. Bu tedaviyi gözetleyen doktor ve hastaların bu natürel ilaç hakkındaki beyanları %80 oranında çok iyi ve iyi olmuştur. (Nhp.1.00.1795)
3) Arrigo (1986) 80, Dieli ve ekibi (1981) 40, Gessner ve ekibi (1984) 57, Halama ve ekibi (1988) 40, Hofferberth (1989) 36, İsrael ve ekibi (1987) 80, Piloux ve ekibi (1983) 12, Taillandier ve ekibi (1986) 166 ve Weitbrecht ve Jansen 40 beyin fonksiyon rahatsızlıkları olan hastalar üzerinde 14 hafta süren tedavi denemeleri yapmışlar ve hastaların durumunda büyük oranda iyileşme görülmüştür. (PP.65)
4) 99 ve 103 kulak çınlaması, 35 ve 70 baş dönmesi, 80 ani sağırlık, 29 şeker hastalığı nedeniyle görme bozukluğu, 60 atardamar tıkanması (Fontaine), 166 beyin fonksiyonu zafiyeti, 40 bunama, 209 çok yönlü enfeksiyon nedeniyle bunama gibi rahatsızlıkları olan hastalar üzerinde Ginkgo ilacı ile 3-6ay süren tedavi denmeleri yapılmış ve hastaların rahatsızlıklarının büyük oranda iyileştiği görülmüştür. (H.H.B.V.280-4)

Tesir şekli: Damarları genişletici, kan dolaşımı artırıcı, beyin metabolizması düzenleyicisi, ağrı kesici (analjezik),doku ve hücrelerde oksijeni artırıcı ve su toplamasını önleyicidir.

Kullanılması:
a) Araştırmalara göre beyin damarlarının daralması, sertleşmesi ve yağlanması nedeni ile kişide beyin fonksiyon zafiyetini ortaya çıkarır. Bu da çok çeşitli hastalıklara neden olur ve bunların başında; hafif beyin kanaması, unutkanlık, konsantrasyon zafiyeti, anlama zafiyeti, hafıza zafiyeti, güç zafiyeti, baş dönmesi, hemen yorulma, işin sonunu getirememe, uyku rahatsızlıkları, beyinde oksijen azlığı (hipoksi), beynin beslenme zafiyeti, dermansızlık, depresyon, baş ağrısı, iç huzur-suzluk, kulak çınlaması, ani sağırlık, korku hissi, ALZHEİMER HASTALIĞI, bunama (dement), beynin su toplaması (ödem), beyan damarlarının tıkanması, beyinde kan dolaşımı yetersizliği, fortaine (bacak atardamarlarının tıkanması) ve görme bozuklukları gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır.
b) Komisyon E’nin 19/07/1994 tarih ve 133 nolu Monografi bildirisine göre aseton ve su ile elde edilen ekstresi; hafıza rahatsızlıkları, konsantrasyon rahatsızlıkları, depresyon durumları, baş dönmesi, kulak çınlaması, baş ağrısı, alzheimer hastalığı, bunama (dement) ve fortaine (bacak atar-damarlarının tıkanması) karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir.

Açıklama:
1) Ginkgonun birleşimindeki özellikle de Ginkgolid B kanın pıhtılaşmasına neden olan PAF’ı frenler ve böylece pıhtılaşmayı önler. PAF (trombositleri aktifleştiren faktör{platelet activating factor}) vücudun kendi ürettiği fosfolipittir (Phospholipid) ve dengesinin sağlanması halinde beyin kanaması veya kalp enfarktüsüne sebep olur. Beyin damarlarının sertleşmesi, daralması ve yağlanması nedeni ile bura-larda hareket edemeyen trombositler birbirlerine yapışarak damarların tıkanmasına ve de neticede beyin kanamasına sebep olurlar.
2) Serbest radikaller hücrelere, hücre zarına zarar verirler çünkü vücut-taki çeşitli enzimlerin ve hormonların yapısını bozarlar ve hatta DNA’ya dahi zarar verirler. Ginkgonu birleşimindeki Flavonoller ser-best radikalleri yakalayarak onları zararsız hale getirir. Böylece hem kan dolaşımını normalleştirir hem de yıpranan hücreleri korur ve yeni-lenmesini sağlar.
3) Bilindiği gibi Ginkgo ekstresinin %24’ü Flavonol ve Flavonglikozitler, %6’sı Ginkgolidler ve %3’ü Bilobalid içerir. Ginkgo ekstresi beyne oksijen akışını artırır, kan akışını artırır, damarları genişletir, lipitleri (yağları) azaltır ve böylece beyin tansiyonu tekrar düzelir. Buna bağlı olarak da birçok hastalık ortadan kalkar. Şayet zamanında tedbir alınmaz ise beyin yeterince beslenemeyeceğinden birçok fonksiyonunu yeterince yapamaz ve bunların başında da yaşlılarda bunama (dement) hastalığı (Alzheimer), kulak çınlaması (tinnitus), baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu vb rahatsızlıklar ortaya çıkar.
4) Bacaklarda genellikle baldırlardaki atardamarlardaki yağlanma, sert-leşme ve kısmen tıkanma nedeniyle hasta aksayarak yürür. Çünkü baldır damarları ağrı verir ve çeker ve buna Latince Claudicatio intermittens denir. Almanca Schaufenster-krankheiten denir ve Türkçe vitrin hastalığı anlamına gelir. Yolda yürüyen hasta arada bir durunca baldırındaki ağrı azalır ve tekrar yürüyünce yeniden başlar bu nedenle geriden bakanlar hastanın vitrine baktığını bu nedenle arada bir durduğunu zannederler. Vitrin hastalığına karşı Ginkgo, K.yonca, Arnika, K.buğday ve Alıç tentür ve ekstreleri kullanılırsa daha etkili olur.

12/07/2021

Dizde Sıvı Kaybı Belirtileri

Dizdeki sıvı kaybının en önemli belirtileri ağrı ve hareketlerde kısıtlılıktır. Ağrı, özellikle yürüme, merdiven çıkma gibi aktiviteler sırasında veya sonrasında artış gösterir.

Ağrıyla beraber dizde şişlik, hareketlerde kısıtlılık görülebilir ve hastaların yaşam kalitesi büyük ölçüde etkilenir. İlerleyen dönemlerde hastalar yürüyüş, merdiven inip çıkma günlük yaşam aktivitelerini yapmakta bile zorlanabilirler.

Hastalar dizlerini sert ve tutuk olarak niteleyebilirler, hareketler sırasında diz ekleminden tıkırtı sesleri gelip rahatsız edici olabilir.

Dizde sıvı kaybının belirtileri genel olarak şöyle sıralanabilir:

▪️ Diz eklemi ve çevresinde ağrı
▪️ Hareketin kısıtlanması
▪️ Dizde sertlik,
▪️ Dizde katılık hissi
▪️ Hareket esnasında diz ekleminden sesler gelmesi
▪️ Dizde ödem, şişlik
▪️ Eklem yapısının bozulması
▪️ Eklemde kilitlenme
▪️ Yürüme, merdiven inip çıkmada güçlük
▪️ Dizde tutukluk

05/07/2021

VERTİGO BELİRTİLERİ

Vertigo hastalığı kişilere veya çevreye göre gelişen hareketlere hassasiyet olarak tanımlanabilir. Değişik semptomlar gösterse de genel olarak herhangi bir harekette ani bir baş ağrısı ile meydana gelir. Denge kayıpları ve boşlukta hissetme gibi durumlar oluşur. Meydana gelen bu belirtileri sıralayacak olursak;

1.Bulantılar
Vertigo geçiren kişilerde kaybolma veya hareket hassasiyetleri meydana gelir. Bu duruma ek olarak mide bulantısı, kusma, terleme ve anormal bir şekilde göz hareketleri oluşabilir.

2.İşitme Kaybı
Vertigo olan kişilerin iç kulak iltihabına sahip olma durumlarından dolayı işitme kayıpları yaşanması oldukça muhtemeldir.

3.Dengesizlik
Oluşacak bir diğer belirti ise denge halinin kaybolmasıdır. Vertigo hastalarının genellikle baş dönmesi, denge kayıpları, bir yöne doğru çekiliyormuş hissi, eğimli ve sallanarak yürüme durumları oluşur.

4.Halsizlik
Vertigo geçiren kişilerde genellikle halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, görüş zorlukları, bilinç seviyesinde düşüşler, yürüme zorlukları ve çeşitli konuşma sıkıntıları yaşanabilir.

20/05/2021
05/11/2020

ÇÖLYAK

Çölyak hastalığı unun içinde ki glüten maddesinin bağırsakta sindirelememesidir Bunun tedavisi için tek çare haftanın zayıf olan bağırsak florasını kuvvetlendirmektedir.

Bunun için 1 ay boyunca günde 2 çay kaşığı çörek otunu havanda ez.. Aç karnına su ile birlikte yut.

Düzenli kullanılırsa bu kur %70 oraninda şifa veriyor.

Çörek otunun içinde kıymetli yağlar vardır. Ezilince hemen içilmesi gerekir..bekleyince oksitlenme oluyor ve içinde ki yağlar havaya karışarak yok oluyor.

Bu sebeble bu kürün püf noktası her sabah sabırla taze edilmesidir.

Isterseniz ağzınızda dişinizle iyice ezerekde yutabilirsiniz.

Tercih hastaya aittir. Şifa olsun insaaallah
Unun içeriğini bozup içine sistein ekledikleri için bağırsaklarda birikme yapıyor.
Bu glüten poşete benzer bir madde.. bağırsakta birikiyor. Yanı poşet yiyoruz. Buna bağırsak ne yapsın.

Yapabileceğimiz bağırsak florasını kuvvetlendirmek dir.

Doğal ev yoğurdu yiyin günlük 2 kase tüketin.

Mayis ayında toplanmış beyaz papatya muhteşem iltihap söker. Bağırsakları temizler kalıntı bırakmaz..
Çayını demleyip için

12/08/2020

Evimizdeki Bu Zehir Kaynağına Dikkat ! -1-

"Kliniğime gelen 12 yaşlarındaki kız çocuğu, bana gelmeden yaklaşık iki sene önce aşırı halsizlik, yorgunluk ve mide bulantısı şikâyetleri ile ailesi tarafından bir tıp fakültesine götürülüyor. Teşhis aplastik anemi. Bu kemik iliğinin baskılandığı ve neredeyse tüm kan hücrelerinin sıfırlandığı korkunç bir hastalık. Devreye hemen bu hastalığın tedavisi için kullanılan kemoterapi ilaçları ve kortizon giriyor. Küçük hastamın durumu iyice kötüleşiyor. Ölümün eşiğine gelen çocuktaki asıl sorun neymiş biliyor musunuz? Ağır metal zehirlenmesi..

Zehirlenmenin kaynağı mı? Tost makinesi. Anne tost makinesinin yüzeyi çizildiği için önlem almak adına içini alüminyum folyo ile kaplamış. Yani yediği tostlarla küçük kızın vücudunda yüksek miktarda alüminyum birikmiş. Vücut ağır metallerin yükü altında, ilik baskılanmış kan hücresi üretemiyor. Neyse ki, hastam ağır metalleri vücuttan atan şelasyon tedavisine başladıktan kısa süre sonra tamamen iyileşti.

Alüminyum folyolar ısıyla temas ettiklerinde muhafaza ettikleri yiyeceğin içine alüminyum salmaya başlarlar. Bunu bilmeyen birçok ev hanımı, balığı, sebzeyi bu folyolara sarıp fırına atar. Aslında kimse bunu bilmek zorunda değil. Esas sorumluluk folyoyu yapan ve bu bilgiyi paylaşmayan üreticide, onu denetlemeyen kurumlarda. Ama maalesef kimse bizi korumadığı için, bütün tehlikeleri öğrenmek ve önlem almak yine bizlere düşüyor.."

Dr.Ümit Aktaş

19/06/2020

Uykudan uyandığınızda ağızdan salya akmışsa bağırsak kurdu olabilir demektir. Eğer salya sarı renkse safranızda da sorunludur.

10/03/2020

Bir zamanlar sigara içmek sağlık demekti... Çünkü sigara üreten firmalarla ilaç üreten firmaların patronları aynıydı. Sonra zararları kanıtlanınca, milyonlar bu illet yüzünden süründükten, öldükten sonra, son günlerin kampanyaları başladı.

Eroin ilk çıktığında ilaçtı ve eczanelerde satılıyordu.

Margarini de sağlık olarak bilirdik. Yıllarca reklamlarda yer aldı. Sonra birgün öğrendik ki, kötüledikleri, tu kaka ettikleri terayağı sağlık, margarin hastalıkmış.

Süte sağlık kaynağı dediler. Pastörize ettiler, sütün sağlık olmasının sebebi olan faydalı mikropları öldürdükten sonra çocuklarımıza içirdiler. Birgün diyecekler bunlar da zararlıymış.

Tuz yemeyin diyorlar. Tuz tansiyonu artırır diyorlar. İnsanlar mineralsiz kalınca kendilerini halsiz hissediyor, onlara ilaç satıyorlar çünkü. Yakın zamanda tuzun tansiyonla alakası yokmuş diyecekler.

Kalorisiz yiyecek reklamı yapıyorlar. Şekeri çıkarınca, sağlıklı oluyormuş. Şekeri çıkarıp ne koyuyorlar peki? Kanserojen etkisi kanıtlanmış, şekerden onlarca yüzlerce kat tatlı olan, pankreası daha çok yoran, muhtemelen şeker hastalığına yol açan endüstriyel tatlandırıcıları koyuyorlar. Kalorisiz ama kanser eden yiyecekler.

Zamanında kadınlara menapoz geciksin diye hormon replasman ilaçlarını sattılar. Milyonlarca kadın kullandı bunu. Sonra "pardon bu kanser yapıyormuş" deyip işin içinden çıktılar.

Talidomid verdiler gebelerin içi bulanmasın diye, bebekler kolsuz bacaksız doğunca yine pişkince sırıttılar.

Bilim yavaş yavaş gelişiyormuş. Bu uğurda yapılan gayretler de kutsalmış. Cennetleri dünya olduğu için ceplerini doldurdukları paralar da ödülleri oluyor. Ölen, sakat kalan milyonlar bilim gazileri, şehitleri... Unutmayın, biri size "bilim" diyorsa, oradan kaçacaksınız. Bakmayın onların kafasının karışık olduğuna, bal gibi biliyorlar neyin doğru neyin yanlış olduğunu, ama size biraz daha zehir satıp bir de ilaçlamak, cehenneme gidene kadar biraz daha ilahlık taslamak dertleri.

Bizim bildiğimiz "İlim", "bilim" diye uyduruk bir tanrıya dönüştükten sonra oldu ne olduysa, hiçbir şey yaratmayan, insanlara yararı dokunmayan bir şeyi ilah edindi insanlar. "Bilim insanı" olunca, bu koca çarkları olan sömürü sisteminin sözcüsü oldular.

Siz siz olun, ne sağlıkta, ne dinde, ne eğitimde, ne de gıdada hangi sektör olursa olsun aklınızı kapitalizmin sözcülerine kiraya vermeyin. Karşılığı dünyada da ahirette de perişanlık olur vesselam..

Dr. Bekir Tok
Şuraya bir not düşelim.
Tuzsuz yemek yemek akıl hastalığa sebebibiyet verir. Beyni besleyen tuzdur. Sofranizdan işlenmemiş turşuluk kaya tuzunu eksik etmeyin.

18/12/2019

KAN TAHLİLLERİ KISALTMASI
Hemogram: Tam kan sayımı anlamına gelmektedir.
RBC: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır. Bunlar oksijen taşıyan hücrelerdir.
HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını göstermektedir. Kanda varolan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.
HCT: Hematokrit. Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir.
PLT: Platelets, yani trombosit sayısı. Pıhtılaşmayı sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır.
MPV: Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir.
PDW: Kandaki trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.
MCV: Oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğüdür. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.
MCH: Kırmızı kan hücrelerindeki (yani eritrositlerdeki) toplam hemoglobin miktarını gösterir.
MCHC: Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.
RDW: Eritrositlerin dağılımı genişliğini gösterir.
WBC: Beyaz kan hücrelerinin lökosit sayısı. Beyazküreler yanı akyuvarlarımızın sayısını belli eder. Vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevlidir.
CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir.
PNL: Nötrofiller. Bakteryel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.
NE%: Nötrofil yüzdesi. Bu hücrenin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve tahrip etmektir.
LY%: Lenfosit yüzdesi. Bu hücreleri bağışıklık yanıtının humoral kısmını oluştururlar. Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda düşer.
MO%: Monosit yüzdesi. Bu hücreler fagositoz yapma yeteneğindedir ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar.
EO%: Eozinofil Yüzdesi. Yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerin yüzdesini gösterir. Alerji ve parazitik hastalıklarda bakılır.
BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofillerin de fagositoz yeteneği vardır ama asıl fonksiyonunu, çeşitli maddeler salgılayarak gösterir.
İdrar Tahlili Kısaltmaları
PRO: Protein. Genellikle hamilelerde görülür. Normalde sık rastlanmaz.
GLU: Glikoz. Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir.
Sg: Dansite (Yoğunluk). Referans aralığı 1.010 ile 1.020 arasındadır.
pH: Referans aralığı 4.8–7.4 arasında olmalıdır. Ortalama pH 6 olarak kabul edilebilir.
LEU: Lökosit. İdrarda lökoside rastlanması patolojik etki olduğunu gösterir.
NIT: Nitrit. İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.
KET: Keton. Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir.
UBG: Ürobilinojen Değeri
BIL: Bilirubin. Ölü kan hücrelerinin karaciğer ve safra kesesi aracılığıyla atılımını gösterir. Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.
ERY: Eritrosit. İdrarda kan olduğunu gösterir.
Biyokimya Tahlili Kısaltmaları
CA: Kalsiyum. Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.
PHOS: Fosfor. Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
UREA: Üre. Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.
GLU: Glikoz. Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.
TP: Total Protein. Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.
HB: Hemoglobin. Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
UA: Ürik Asit. Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.
BİL-D: Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
BİL-T: Bilirubin. Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT: Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir.
ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.
AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.
GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.
ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Vücutta neredeyse tüm dokularda vardır; fakat ne iş yaptıkları pek bilinmez.
LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.
HDL: Kandaki yağ oranını gösteren, yararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
LDL: Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. Kandaki yağ oranını gösteren, zararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.
TK: Toplam Kolesterol. Toplam kolesterolün değerini gösterir.
VLDL-K: VLDL Kolesterol. Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
CK-MB: Kreatin Kinaz. İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.
AMYL: Amilaz. Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.
TG: Trigliserid. Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.
FE: Demir. Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.
Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.
Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.
Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
Kreatinin Klerensi: Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve böbrek hastalıklarının takibinde kullanılır. Burada ise böbrek hastalıkları ve şok kreatinin klerensi düzeyini azaltır.
AKŞ: Açlık Kan Şekeri. Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.
TKŞ: Tokluk Kan Şekeri. Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.
OGTT ve OGL: Şeker yüklemeleri
Asit Fosfataz: Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır.
Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.
Lipaz: Pankreas fonksiyon testlerindendir.
DBK: Demir Bağlama Kapasitesi. Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.
Transferrin: Plazmada demir transportunu sağlayan major proteindir. Demir eksikliği anemisi, gebelik ve östrojen kullanımında transferin düzeyi artar.
Hepatit Tahlili Kısaltmaları
HBsAg: Akut veya kronik HBV (Hepatit B Virüsü) enfeksiyonlarının tanısında kullanılır.
Anti-HBs: HBV’ye karşı immünitenin tespitinde kullanılır.
Anti-HAV IgM: Akut HAV enfeksiyonunun tanısında kullanılır.
Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı immünitenin olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.
HBeAg: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde, HBsAg’den sonra ortaya çıkar.
Anti-HBe: HBV enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.
Anti-HIV: HIV, Aids tanısında kullanılır.
Anti-HCV: HCV enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde HCV enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur.
Hormon Tahlili Kısaltmaları
FERR: Ferritin. Demir eksikliği anemisi, kronik hastalık anemisi, talasemi, hemakromatozis ve demir yükleme tedavisinin takibinde kullanılır.
B12: Vitamin B12. Hematopoezis ve normal nöronal fonksiyonlar için gereklidir.
FOL: Folik Asit. Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile megaloblastik ve makrositik anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır.
T3-T4-FT3-FT4: Total T3, Total T4, Serbest T3, Serbest T4. Troid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.
TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon. Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır. Tek başına yeterli değildir, ek yöntemler gerekir.
E2: Estradiol. Vücuttaki en potent endojen östrojendir.
ß-HCG: Beta HCG. Gebeliğin teşhisi, ektopik gebelik şüphesinin değerlendirilmesi ve in vitro fertilizasyon hastalarının takibinde kullanılır.
AFP: Alfa-Fetoprotein. Hepatoselüler ve germ hücreli kötü huylu tümörlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.
CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde CEA düzeyi artar.
CA 125: Özellikle over malignitelerinin (yumurtalık kanseri) takibinde kullanılan bir tümör markeri yani bir tümör belirleyicisidir.
CA 15–3: Meme kanserinin tanı ve tedavi takibinde kullanılır.
CA 19–9: Tüm gastrointestinal sistem kanserleri ve diğer adenokarsinomlarda CA 19–9 düzeyi artar.
PSA: Prostat-Spesifik Antijen. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.
Free PSA: Serbest PSA. Prostat hastalıklarının tanı ve takibinde kullanılır.

Address

BAĞLAR/DİYARBAKIR
Diyarbakır
21090

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when ŞİFA bahçesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to ŞİFA bahçesi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram