Psikolojik Danişman GÜRAY TEKE

Psikolojik Danişman GÜRAY TEKE Bireysel Eğitim ve Öğrenci Koçu BİREYSEL KOÇLUK YARDIMLARINDA LİSE ve İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ HEDEF KİTLEDİR.

AMAÇ :
Koçluk Eğitimi
*Kendinizi tanımanızı sağlar*
*Başarılı olmak için kaynak kullanımı hakkında düzenlemeler yapılır; aracları yapıyı ve destegi temin eder,doğru çalışma yöntemleri sistamatize edilir*
*Amacınıza ulaşma yolunda sizi izleyecek ve deneyimlere dayalı eğitim haritaları oluşturalacak ,aile ile ilgili olumsuz iletişim ve diyaloglar ortadan kaldırılacaktır*
*Vizyonunuzu gerçeğe dönüşt

ürme projenizi sizinle paylaşır ve hazırlar*
*Zenginliğinizi ve potansiyelinizi ortaya çıkaran, hem sizi zorlayan hem de motive eden kişidir*
Her çocuğun farklı öğrenme yolları, farklı yetenekleri var.Ama malesef Eğitim Sistemi bu farklılıkları dikkate alan bir sistem değil.! Bilgi her öğrenciye aynı şekilde veriliyor ve her çocuktan aynı başarı bekleniyor.? Bu zorlayıcı koşulların altında bunalan, başarısızlık korkusuyla kıvranan çocuklarımızı endişeli gözlerle ve çaresizlik içinde izliyoruz.Zaman zaman öfke patlamalarına şahit oluyoruz.Gelişimlerini etkileyen kötü alışkanlıklar edindiklerini görüyoruz.Ne var ki nasıl davranacağımızı bilemiyoruz..?
ÖĞRENCİ KOÇLUĞU ;
*Tüm bu sürecin sizin için sorunsuz,
*Çocuğunuz için keyifli ,
*Doyumlu ve Başarılı bir hale dönüşmesinde ihtiyacınız olan REHBERLİKTİR. Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzmanı GÜRAY TEKE

ZEİGARNİK ETKİSİZeigarnik etkisi; kişilerin tamamlanmamış veya bölünmüş-yarıda kesilmiş etkinlikleri, tamamlananlara gör...
23/06/2023

ZEİGARNİK ETKİSİ

Zeigarnik etkisi; kişilerin tamamlanmamış veya bölünmüş-yarıda kesilmiş etkinlikleri, tamamlananlara göre daha kolay hatırladığını ifade eden psikolojik bir kavram.Sovyet psikolog ve psikiyatr Bluma Zeigarnik tarafından bir restoranda yapılan gözlem sonucu bulunmuştur.Zeigarnik, garsonların siparişleri sadece servis sırasında hatırladıklarını, servis tamamlandıktan sonra siparişi hafızalarından sildiklerini fark eder.Konuyla ilgili çalışmalar ve deneyler yapar. Yaptığı çalışmalarla; bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin, zihni meşgul ettiği ve iş bitince, zihnin bu meşguliyetten kendini kurtardığı sonucuna ulaşır.

Otizm spektrum bozukluğu, sosyal iletişimde güçlük, kısıtlı beceriler vetekrarlayıcı davranışlarla kendini gösteren; gen...
14/06/2023

Otizm spektrum bozukluğu, sosyal iletişimde güçlük, kısıtlı beceriler ve
tekrarlayıcı davranışlarla kendini gösteren; genetik ve çevresel faktörlere bağlı ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu çevresel faktörlerden bir tanesi de beslenmedir.
Tüketilen besinlerin otizme neden olabileceğinin yanı sıra otizmin birçok
belirtisinin de beslenme ile azaltılabileceği ortaya çıkmıştır. Ayrıca otizmli bireylerde seçici yemeye bağlı olarak ortaya çıkan gastrointestinal sistem hastalıkları ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli alınmaması sonucu ortaya
çıkabilecek hastalıklar da beslenme ile giderilmektedir. Bu kapsamda otizm belirtilerini azaltmak ve hasta sağlığını korumak amacıyla glütensiz-kazeinsiz diyet, ketojenik diyet, özel karbonhidrat diyeti, Feingold diyeti, Candida diyeti ve çeşitli besin takviyeleri kullanılmaktadır
(Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2021; 64: 33-41)

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜYakın akraba evlilikleri, genetik, metabolik hastalıklar,gebelik sırasında bakımın yetersizliği, il...
02/02/2023

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

Yakın akraba evlilikleri, genetik, metabolik hastalıklar,
gebelik sırasında bakımın yetersizliği, ilaç, alkol, sigara ve madde kullanımı, doğum
anoksisi, doğum sonrası hastalıklar, konvülziyonları, MSS enfeksiyonları, grip virüsleri,
kurşun zehirlenmesi, erken çocukluk döneminde uzun süreli beslenme yetersizlikleri
vb. etmenler yer almaktadır (Demir, 2005). Prematüre ve düşük doğum ağırlığı özgül
öğrenme güçlüğü için riski artırır. Aynı zamanda prenatal dönemde nikotine maruz
kalmada risk faktörüdür (DSM-V, 2013).

Shaul, Paulo Freire’nin ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ adıyla eğitimde bir özgürleşme siyasetiönerdiği çalışmasının önsözünde ...
28/12/2022

Shaul, Paulo Freire’nin ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ adıyla eğitimde bir özgürleşme siyaseti
önerdiği çalışmasının önsözünde “tarafsız eğitim süreci diye bir şey yoktur. Eğitim, ya genç
kuşağı mevcut sistemin mantığıyla bütünleştirmeyi kolaylaştırmak için kullanılan bir araç işlevi
görür ya da erkek ve kadınların gerçeklikle eleştirel ve yaratıcı olarak ilişkilenmeleri ve kendi
dünyalarını dönüştürmeye katılma biçimlerini keşfetmelerini sağlamak anlamına gelen bir
“özgürlük pratiği” haline gelir” (Freire, 2008, 14)

Sosyal medya ve Post-Panoptikon DevriByung-Chul Han, panoptikonun sonunu değil, tümüyle yeni perspektifsiz bir panoptiko...
09/12/2022

Sosyal medya ve Post-Panoptikon Devri

Byung-Chul Han, panoptikonun sonunu değil, tümüyle yeni perspektifsiz bir panoptikonun başlangıcını yaşadığımızı söylemiştir. Ona göre artık tek bir gözlemci/iktidar/gardiyan ve gözlemlenen tek tip topluluk/mahkum yoktur .Yerkürenin tümü bir panoptikon haline gelmiştir ve böylelikle her yer şeffaf hale gelip içeriyi ve dışarıyı birbirinden ayıracak duvarlar ortadan kalkmıştır. Perspektifsiz post-panoptikon, herkesin her yerde ve her şekilde gözlemlenebilir durumda olduğu, istenilerek katılınan bir panoptikondur.

Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham'ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir. Tasarımın konsepti gözetlemeye izin verir. Şöyle ki; bütünü (pan-) gözlemlemek (-opticon) anlamına gelen bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluydu. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktaydı.

Panoptikon'un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı.

Bentham, Panoptikon'u "bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli" olarak ifade etmiştir.

İnsan hiçbir kalıp ve standart içinde olamaz. İnsan ne görürse ne istersene yaparsa ve nasıl yaparsa odur. Bireysel ihti...
09/12/2022

İnsan hiçbir kalıp ve standart içinde olamaz. İnsan ne görürse ne isterse
ne yaparsa ve nasıl yaparsa odur. Bireysel ihtimaller ve bunlar karşısında
yapılan davranışlar önemlidir. Ayrıca insan doğası diye bir şey yoktur. Her
insanın kendisi için yarattığı gerçekler, yaşam tarzı ve tercihleri vardır. Her
insan (akıl bakımından yetersiz olmadıkça) kendi davranışlarından sorumludur.
İnsan durağan bir varlık değildir. Sürekli değişme ve bir şey olma
durumundadır. İnsanın dünyadaki var oluş alanı üçe ayrılmaktadır: 1. Umweltth
(Doğa Yasalarının Dünyası), 2. Mithwelt (İnsan Dünyası), 3. Eingenwelth
(Kişinin Öznel Dünyası) Aslında bu üç dünya birbirinden ayrılmaz bir bütünlük
içindedir

Umwelth: İnsanın biyolojik varlığını sürdürme ve biyolojik
gereksinimlerini karşılama dünyasıdır. Doğa yasalarının doğal döngülerin, uyku
ve uyanıklığın, doğmuş olmanın ve ölümün, doyum aramanın ve gerilim
boşaltmanın dünyasıdır. Umwelt’te yaşayan insan; davranışlarını biyolojik
ihtiyaçlarına göre düzenler. Kendisiyle ve dış olaylarla ilişkisinin de tek amacı,
biyolojik varlığını sürdürebilmek ve doyum sağlamaktadır. Bu doğa yasalarıyla işleyen durumları sıkıntısız geçirmek, uyum yapmak ile mümkündür. Uyum da
biyolojik dünyanın bir boyutudur.
Mithwelt: Bireyin diğer insanlarla birlikte varoluş dünyasıdır. İnsanın
insanla kurduğu ve içsel dünyasına ilişkin duygularını ve düşüncelerini
paylaştığı, anlamlı ve içten bir ilişkinin o insanda oluşturduğu duyguları
içermektedir. Böyle bir ilişkide kişilerin, birbirlerini yaşantılarının bilincine
ulaşabilmiş olmaları, insanın var oluş bilincini ve kendi benliğine ilişkin
duygularını zenginleştirir ve bireyi yalnızlık ve soyutlanmış olma
yaşantılarından uzak tutar. Bu süreç iki insanın birbirine uyumlu ilişkiler
kurmasından öte bir “ilişki”dir. Çünkü bu ilişki her iki insanda da değişime ve
gelişime neden olmaktadır.
Eigenwelth: Bireyin kişisel öznel dünyasını temsil eder. Bu alan
insanın kendisini ve kendi varoluşunun farkında olması ile olmasıyla ilişkilidir.
Diğer bir değişle kendisi için yaşamasıdır. Varoluşçu düşünceye göre her
insanın diğer insanlarınkine benzemeyen insana, dünyaya, yaşama ve olaylara
bakış açısını belirleyen öznel bir dünyası vardır. Bu dünyasında birey özgürdür.
Birey bu dünyasını nasıl var ederse öylede yaşar. Bunun sorumluluğu da
kendisine aittir. Seçme özgürlüğü ve sorumluluk varoluşçu düşünürlerin en çok
üzerinde durdukları kavramalardır.

08/12/2022

Böyle olsaydı..

08/12/2022

Böyle olsaydı...

08/12/2022

Bir kaç yıl önce İtalya’nın Monza belediyesi tarafından süs balıklarının kıvrımlı fanuslara konması yasaklandı. Kavisli bir fanusa konan balığın Dış dünyayı çarpıtılmış bir biçimde göreceğini ve bunun zalimce olduğunu söylediler.
YORUM SİZİN

Eric Richard Kandel 1973’teÖğrenme üzerine yaptığı çalışmada deniz salyangozunu kullandı. Uzun süreli belleğin kısa süre...
07/10/2022

Eric Richard Kandel 1973’te
Öğrenme üzerine yaptığı çalışmada deniz salyangozunu kullandı. Uzun süreli belleğin kısa süreli belleğin uzantısı olmadığını buldu. Biri işlevsel birisi ise anatomik değişikliğe sahipti.

Kierkegaard kaygıyı “ölüme dek süren hastalık" olarak tanımlar; "insanın benliğiniyitirmesi" diye yorumlar. Ayrıca Kierk...
07/10/2022

Kierkegaard kaygıyı “ölüme dek süren hastalık" olarak tanımlar; "insanın benliğini
yitirmesi" diye yorumlar. Ayrıca Kierkegaard kaygıyı, yaşamın bölünmez bir parçası olarak
görmüş, nevrotik anksiyetenin benliğin dağılmasından ve anlamsızlıktan doğduğu görüşü ile
çağdaş kuramcılara temel hazırlamıştır. Kierkegaard’ın görüşlerinden esinlenen varoluşçulara
göre kaygı, “İnsanın varoluşuna ilişkin özelliklerden biridir." Benliğin erimesi, varlığın yitirilmesi
insana korku ve kaygı verir. Kaygı var olma ile yok olma arasındaki çatışmayı içerir. Frankl’ın
Logoterapisinde ise, kaygı yaşam ve ölümden korkmadır. Tüm gizilgüçlerini gerçekleştiremeyen
insan suçluluk duyar. Kaygı, korku, ruh hastalıkları varoluşun başka bir görünüşüdür.
Psikanalistler ve varoluşçular, kaygının bireyin düşünce, duygu ve belleğindeki çatışmaların doğal
bir sonucu olduğunu ileri sürmüşlerdir

Sempatik sistem "savaş veya kaç"tır. Parasempatik sistem ise "dinlen ve sindir"dir. Tehlikeli bir durumda sempatik siste...
05/10/2022

Sempatik sistem "savaş veya kaç"tır. Parasempatik sistem ise "dinlen ve sindir"dir. Tehlikeli bir durumda sempatik sistem devreye girer, vücudu alarm haline sokar ve kendini korumaya aldırır. Bu, gerçek bir tehlike karşısında bizi hayatta tutan yegane durumdur

Tırnak yiyen ( Onikofaji ) çocukların % 75’inde  dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görüldüğü bildirilmektedir.
04/10/2022

Tırnak yiyen ( Onikofaji ) çocukların % 75’inde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görüldüğü bildirilmektedir.

16/09/2022

Earl nightingale: Başarı değerli bir idealin ilerici gerçekleşimidir.
“Düşündüğümüz şey oluruz”

17/03/2022

Eğitim Danışmanlığı ve Öğrenci Koçluğu

Address

Eskişehir Psikoloji Enstitüsü
Eskisehir
26170

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolojik Danişman GÜRAY TEKE posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikolojik Danişman GÜRAY TEKE:

Share