Op. Dr. Hasan İlkehan

Op. Dr. Hasan İlkehan Biorezonans tedavileri

Op.Dr.Hasan İlkehan, “geleceğin tıbbı” olarak nitelendirilen Biorezonans terapilerine 2008 yılında başladı. 2006 yılından beri araştırmalarını sürdürdüğü bu alanda halen uluslararası eğitim ve konferanslara katılmaya devam ediyor ve bu tedavi yöntemini yaygınlaştırmaya çalışıyor. Biorezonans konusunun Türkiye'deki öncülerinden kabul edilmekte ve çalışmaları takdirle izlenmekte olan Dr. Hasan İlkeh

an, Hacettepe Tıp Fakültesi'nden mezundur. Toplam 25 yıl hizmet verdiği kurumlar arasında Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği, İnönü Üniversitesi Hastanesi, İngiltere Sheffield Children's Hospital, Kahramanmaraş Devlet Hastanesi, Fatih Devlet Hastanesi, Derince Eğitim ve Araştırma Hastaneleri bulunmaktadır.

Kliniğimizin kurucusu ve Türkiye’de biorezonans terapisinin öncülerinden olan Op. Dr. Hasan İlkehan ve biorezonans terap...
18/07/2025

Kliniğimizin kurucusu ve Türkiye’de biorezonans terapisinin öncülerinden olan Op. Dr. Hasan İlkehan ve biorezonans terapisti Ebru Dinçer İlkehan, uzman psikolog Çağla Tuğba Selveroğlu’nun Spotify’daki “Çocuğun Dünyasına Eşlik Edenler” başlıklı podcast’ine konuk oldu.
“Biorezonans ve Çocuklarda Alerji Tedavisi” konulu podcast’te Op. Dr. Hasan İlkehan ve Ebru Dinçer İlkehan, çocuklarda alerji sorununun biorezonans ile nasıl desteklenebileceğini anlattılar; Çağla Tuğba Selveroğlu’nun sorularını yanıtladılar: Biorezonans terapisi nedir ve nasıl çalışır, çocuklarda solunum ve besin alerjilerine yaklaşım nasıl farklılık gösterir, alerjik astım ve solunum yolu problemlerinde biorezonansın etkisi nedir, besin alerjilerinin kaynağı nasıl tespit edilir ve süreç nasıl ilerler, biorezonansın bağışıklık sistemi üzerindeki uzun dönemli katkıları nelerdir?..
Podcast’i aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz.

https://open.spotify.com/episode/3qeZgX7m9se86xLGbF1YlF?si=vrwl9g1JQWaXhi23oIi9ig&nd=1&dlsi=cd2cd29c64784d2e

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56


.ilkehan

İngiltere’de geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre Alzheimer riski, semptomlar başlamadan 15 yıl önce tespit edilebilec...
13/07/2025

İngiltere’de geçen yıl yapılan bir araştırmaya göre Alzheimer riski, semptomlar başlamadan 15 yıl önce tespit edilebilecek. Çünkü araştırmacılar, Alzheimer riski taşıyan kişilerin kanında bazı proteinlerin seviyelerinin yıllar öncesinden değişmeye başladığını keşfetti.

Bu proteinler şunlar:

• Gfap (beyin hücre hasarı göstergesi)
• Nefl (sinir hücrelerinin yapısal proteini)
• Gdf15 (iltihap ve hücre stresi göstergesi)
• Ltbp2 (beyin yapısal değişim belirteci)
İngiltere’de 50 binden fazla gönüllü ile yapılan çalışmada; yaş, genetik yatkınlık, eğitim seviyesi gibi faktörler de değerlendirildi. Bilim insanları, bu proteinleri ölçebilecek bir kan testi geliştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada yaklaşık 55 milyon Alzheimer hastası var.

Bu sayının,

• 2030’da 78 milyona
• 2050’de ise 139 milyona çıkması bekleniyor.
Henüz kesin tedavisi olmayan Alzheimer, erken dönemde yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri, ilaçlar ve bilişsel egzersizlerle yavaşlatılabiliyor.

Alzheimer hastalığını yavaşlatmak için bugünden adımlar atmak son derece önemli.

• Dengeli beslenin.
• Düzenli olarak egzersiz yapın.
• Sosyal etkileşimlerde bulunun.
• Zihinsel aktivitelerinizi artırın.
Biorezonans, Alzheimer tedavisinde tamamlayıcı tedavi yöntemlerinden biri olarak öne çıkıyor. Biorezonans ile Alzheimer’ı tetikleyen faktörlerin nötrleştirilmesi sağlanıyor, blokajlar ortadan kaldırılıyor, bağışıklık sistemi güçlendiriliyor, hastanın yaşam kalitesi yükseltiliyor, hatta kimi zaman hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabiliyor.


Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56


Hani “Keskin sirke küpüne zarar” derler ya…İşte bilim insanları da artık bunu söylüyor, hem de laboratuvar ortamında!Ame...
10/07/2025

Hani “Keskin sirke küpüne zarar” derler ya…

İşte bilim insanları da artık bunu söylüyor, hem de laboratuvar ortamında!

Amerika’daki birkaç üniversitenin el ele vererek yaptığı, öfkenin vücutta yarattığı tahribat ile ilgili araştırmalarının sonucu şunlar:

• Kalp krizi riski artıyor.
• Beyindeki sinir hücreleri zarar görüyor.
• Bilişsel kayıplar yaşanabiliyor; yani hem kalbiniz hem aklınız darbe alıyor.
• Sindirim sisteminde iltihaplanma tetikleniyor. O meşhur mide ağrılarınızın sebebi belki de öfkeniz olabilir…
Peki ne yapmalıyız?

• Her sinirlendiğinizde “Benim sağlığım daha değerli” deyin.
• Derin bir nefes alın.
• Gerekirse ortamdan uzaklaşın.
• Ve unutmayın: “Öfkeyle kalkan zararla oturur!”
Sağlıklı bir zihin ve vücut için arada bir kendinize şunu hatırlatın:
“Sakin kal… Çünkü sinirlenmeye değmez!”

Hepinize sakin ve sağlıklı günler dilerim.

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56


Günümüzde çocuklarda alerjik hastalıklar hızla artıyor. Egzama, astım, alerjik rinit ve besin alerjileri artık pek çok a...
06/07/2025

Günümüzde çocuklarda alerjik hastalıklar hızla artıyor. Egzama, astım, alerjik rinit ve besin alerjileri artık pek çok ailenin yakından tanıdığı sorunlar haline geldi. Ama peki…
Tüm bu alerjilerin bağırsaklarla bir ilgisi olabilir mi?

Yapılan bilimsel araştırmalar bu soruya güçlü bir şekilde “Evet!” diyor.

Örneğin, Kanada’daki British Columbia Üniversitesi ve BC Çocuk Hastanesi tarafından yürütülen geniş çaplı bir çalışma, bağırsak mikrobiyotasının çocukluk alerjilerinde önemli bir rol oynadığını ortaya koydu.

Araştırmadan öne çıkanlar şöyleydi:

• 0-5 yaş arası 1.115 çocuk incelendi.
• Alerji geliştiren çocuklarda, bağırsaklardaki yararlı bakteri çeşitliliğinin az olduğu ve mikrobiyom dengesinin bozulduğu görüldü.
• Sezaryen doğum, antibiyotik kullanımı, erken dönemde yetersiz lifli beslenme ve fazla hijyenik ortamlar bu dengesizliği artıran faktörler arasında sayıldı.
Bu sonuç, bağırsaklarımızdaki mikropların bağışıklık sistemimizin eğitiminde rol oynadığı anlamına geliyor. Çocuklukta bağırsak florasında yaşanan dengesizlikler, ileride alerji riskini artırabiliyor.

Çocukların bağışıklık sistemini desteklemek için ne yapabiliriz?

• Liften zengin beslenme
• Probiyotik ve prebiyotik gıdalar
• Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınma
• Toprak, açık hava oyunları ve hayvanlar gibi doğal dış ortamlarla temasın desteklenmesi
Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56

Sağlıklı bir beslenme, kalp hastalıkları riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Kalbin düzgün çalışması ve ge...
05/07/2025

Sağlıklı bir beslenme, kalp hastalıkları riskini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Kalbin düzgün çalışması ve genel kardiyovasküler sistemin sağlıklı kalması açısından doğru ve sağlıklı besinleri almak büyük bir önem taşır. Doymuş ve trans yağlardan kaçınıp, daha fazla lif, omega-3, vitamin ve mineral içeren gıdalar tüketmek, kalbinizi korumanıza yardımcı olur.
1. Kötü kolesterol (LDL) ve kalp sağlığı: Doymuş ve trans yağlar bakımından zengin bir beslenme, LDL yani “kötü kolesterol” seviyelerini artırabilir. Yüksek LDL seviyeleri, arterlerde plak birikimine yol açarak damarların daralmasına neden olabilir. Bu da kalp krizi ve felç riskini artırır. Bu nedenle zeytinyağı, avokado, fındık, badem, somon gibi omega-3 bakımından zengin balıklar tüketilmeli; kızartılmış yiyeceklerden, işlenmiş atıştırmalıklardan, fast food ürünlerden kaçınılmalıdır.

2. Kan basıncı (tansiyon), sodyum ve kalp sağlığı: Yüksek miktarda tuz tüketimi, yüksek tansiyon (hipertansiyon) riskini artırır. Hipertansiyon ise kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç için önemli bir risk faktörüdür. Sodyum alımını azaltmak, kan basıncını düşürmeye ve kalp sağlığını korumaya yardımcı olur. Bu nedenle taze sebzeler, meyveler, tam tahıllar tüketilmeli; paketlenmiş ve işlenmiş gıdalardan, konserve yiyeceklerden, hazır soslardan uzak durulmalıdır.

3. Şeker tüketimi ve kalp sağlığı: Aşırı şeker tüketimi; obezite, tip 2 diyabet ve insülin direncine yol açabilir. Bu da kalp hastalıkları riskini artırır. Kan şekeri düzeylerini dengede tutmak, kalp sağlığını korumak için önemlidir. Tam tahıllar, sebzeler gibi düşük glisemik indeksi besinleri tüketmek; işlenmiş şekerlerden, şekerli içeceklerden, tatlılardan kaçınmak gerekir.

Depresyonun biorezonans ile çözümünde…• Antidepresan-antistres frekansları• Canlılığı ve enerjiyi artıran frekanslar• Ho...
01/07/2025

Depresyonun biorezonans ile çözümünde…
• Antidepresan-antistres frekansları
• Canlılığı ve enerjiyi artıran frekanslar
• Hormonal dengeyi artıran frekanslar
• Bach çiçekleri programı
kullanılır.
Biorezonansa özel kan testiyle hastada depresyon geliştiren fiziksel ve çevresel faktörler saptanır. Depresyona etki eden toksin, alerjen, virüs ve bakteri gibi hücresel stres sorunları ortadan kaldırılır. Mutluluk hormonları seratonin ve endorfinin miktarı yükseltilir. Biorezonans terapisi, depresyon nedeniyle kullanılan antidepresanların etkinliğini de artırır.


Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56


⚡️Atopik egzama nedir?• Atopik egzama, bulaşıcı olmayan bir cilt hastalığıdır.• En sık 0-5 yaş arasında görülür.• Ciltte...
30/06/2025

⚡️Atopik egzama nedir?

• Atopik egzama, bulaşıcı olmayan bir cilt hastalığıdır.
• En sık 0-5 yaş arasında görülür.
• Ciltte kaşıntılı, kızarık alanlar oluşturur.
• Uykusuzluk, huzursuzluk ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olur.

✨Neden olur?

• Genetik yatkınlık; ailede alerji olması riski artırır.
• Yumurta, süt, fındık gibi besinlere karşı duyarlılık.
• Ev tozu, polen, hayvan tüyü gibi çevresel alerjenler.
• Modern yaşam koşulları (şehir hayatı, hazır gıdalar, sezaryen doğum).

✨Ne yapılmalı?

• Cilt temiz tutulmalı.
• Alerjen içermeyen nemlendiriciler kullanılmalı.
• Terleme önlenmeli.
• Pamuklu giysiler tercih edilmeli.
• Kimyasal temizlik ürünlerinden uzak durulmalı.
• Doktor önerisiyle gerekirse kortizonlu kremler kullanılmalı.

✨Biorezonans terapisi nasıl bir çözüm sunar?

• Biorezonans terapisi, egzamanın altında yatan nedenleri tespit etmeye ve kişiye özel bir iyileşme süreci sunmaya yardımcı olur.
• Terapi öncesinde vücuttaki 6.400 maddenin taraması yapılır.
• Seanslar haftada bir uygulanır.
• Biorezonans, bebekler ve çocuklar için de tamamen güvenlidir.


Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bağımlılık; kişinin, kullandığı psikoaktif maddeyi hayatındaki diğer değerlerden daha önceli...
26/06/2025

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bağımlılık; kişinin, kullandığı psikoaktif maddeyi hayatındaki diğer değerlerden daha öncelikli hale getirmesiyle tanımlanır. Bu durum hem bedensel hem de ruhsal bir esarettir.

Biorezonans terapisi, bağımlılıkla mücadelede tamamlayıcı ve etkili bir yöntem olarak öne çıkar. Uyuşturucu madde bağımlılığında uygulanan bu özel terapi yöntemi, vücudun maddeye olan frekans tepkisini düzenlemeyi hedefler. Tedavi süreci, kişinin kullandığı maddenin türüne, kullanım süresine ve miktarına göre planlanır. Genellikle başlangıçta ardışık 5 seans uygulanır; ardından kişinin durumuna göre haftalık ve aylık seanslarla süreç yaklaşık 6 ay desteklenir.

Zamanla vücut, bağımlı olduğu maddeyi tanımaz hale gelir. Bu maddeye karşı bir tür “tokluk” hissi gelişir; istek azalır, hatta çoğu zaman yerini tiksinme alır. Biorezonans terapisi, bu dönüşüm sürecine destek olarak kişiye özgürleşme yolunda güçlü bir adım sunar.

Hepinize sağlıklı günler dilerim.
Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56

Çocuğunuzun cildi hassas ve sık sık kaşınıyor mu? Durum böyleyse çocuğunuzda atopik egzama olabilir.• Çocukların %20’sin...
25/06/2025

Çocuğunuzun cildi hassas ve sık sık kaşınıyor mu? Durum böyleyse çocuğunuzda atopik egzama olabilir.

• Çocukların %20’sinde görülen bu hastalık, en çok ilk 5 yaşta ortaya çıkar.
• Kaşıntı özellikle geceleri artar, uyku düzenini ve huzuru bozar.
• Sıklıkla besin duyarlılığı veya çevresel alerjenlerle tetiklenir.
• En önemli adım, cildi doğru şekilde nemlendirmek ve kaşıntıyı kontrol altına almaktır.
• Parfümsüz, doğal içerikli ürünler ve uygun kıyafet seçimi de büyük fark yaratır.
Biorezonans terapisi ile egzamanın nedenleri belirlenebilir, kişiye özel terapi planı oluşturulur.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum.
Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56

Reflü, gastrit, ülser ve mide kanseri en sık görülen mide hastalıklarıdır. Mide hastalıklarının çözümünde tamamlayıcı bi...
21/06/2025

Reflü, gastrit, ülser ve mide kanseri en sık görülen mide hastalıklarıdır. Mide hastalıklarının çözümünde tamamlayıcı bir yöntem olarak biorezonans terapisinden yararlanılabilir. Gıda intoleranslarının ortaya çıkarılmasından doğru beslenme ritminin oluşturulmasına, mide hastalıklarına yol açan sorunların belirlenmesinden sindirim sistemini onarmaya ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye kadar pek çok noktada biorezononsa özel kan testi ve biorezonans terapisi önemli bir rol oynar.

Reflü

• Midedeki salgıların ve besinlerin yemek borusuna veya ağza kaçmasıdır. Mide kapakçığının gevşemesi; mide asidinin uzun süre kalması nedeniyle yemek borusunda hasar oluşması; aşırı yağlı, baharatlı, asitli (vb.) besinlerin çok miktarda tüketilmesi; yoğun sigara, alkol ve kahve tüketimi yapılması; stres, hamilelik dönemi ve mide fıtıkları gibi sebeplerle gelişebilir.
• Ağızda acı tat hissedilmesi, besinlerin ağza gelmesi, midede yanma ve ekşime hissi, göğüs bölgesinde ağrı ve sıkışma, boğazda yumru hissi, kuru öksürük, hıçkırık, geğirme, bulantı, kusma, ses kısıklığı, ağız kokusu gibi belirtileri vardır.

Gastrit

• Mide zarında tahrişler, iltihaplanmalar meydana gelmesidir. Helikobakter pilori enfeksiyonu, mide salgısının çok artması, sigara ve alkol kullanımı, uyuşturucu kullanımı, bazı ilaçların kullanımı, stres, yanlış beslenme ve yaşın ilerlemesi gibi sebeplerle gelişebilir.
• Mide yanması, ağrı, şişkinlik, hazımsızlık, bulantı, doygunluk hissi, geğirme ve ağız kokusuna neden olabilir. Gastritin akut (aniden ortaya çıkan) ve kronik (uzun süreli) olmak üzere iki türü vardır. Tedavi edilmezse ülsere dönüşebilir.


Ülser

• Mide dokusunun alkol, sigara, çeşitli ilaçlar, kötü beslenme alışkanlıkları, helikobakter pilori enfeksiyonu gibi sebeplerle tahriş olması ve buna bağlı olarak midedeki doku bütünlüğünün zedelenmesi, yaralar oluşmasıdır. Gastritin daha ileri halidir de denilebilir.
• Mide ağrısı, yanma, bulantı, kusma, ishal gibi belirtileri vardır. İleri aşamalarda siyah renkli dışkılama ve kusma, mide delinmesi, sürekli kilo verme gibi son derece olumsuz durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Sağlıksız ve dengesiz beslenme alışkanlıkları mide şişkinliğine yol açabilir. Gaz çıkarma, geğirme, karın bölgesinde ağr...
17/06/2025

Sağlıksız ve dengesiz beslenme alışkanlıkları mide şişkinliğine yol açabilir. Gaz çıkarma, geğirme, karın bölgesinde ağrı ve kramp, karın gölgesinde şişkinlik, bulantı, doluluk hissi gibi belirtileri olan ve çoğunlukla yemek yedikten sonra ortaya çıkan mide şişkinliğine bazı besinleri tüketmek iyi gelebilir. Bu besinleri şu şekilde sıralayabiliriz:

• Ananas, muz, elma, çilek: Ara öğünlerinizde bu meyveleri tüketebilirsiniz.
• Elma sirkesi: Yemeklerden önce 1 kaşık sirkeyi 1 bardak suya katıp içebilirsiniz.
• Fesleğen: Salatanıza ekleyebilir veya çay olarak içebilirsiniz.
• Kereviz: Öğünlerinize ekleyebiliriz.
• Rezene: Çay olarak tüketebilirsiniz. Ancak herhangi başka bir rahatsızlığınız varsa yoğun tüketiminden kaçınmak gereklidir.
• Nane, papatya, yeşil çay: Çay şeklinde tüketebilirsiniz.
• Tarçın: Çay olarak veya laktozsuz süte katarak tüketebilirsiniz.
• Yoğurt: Kaymaksız ve laktozsuz yoğurtlar rahatsızlığınıza destek olabilir.
• Zencefil: Çay şeklinde veya taze olarak tüketebilirsiniz. Ancak yoğun tüketiminden kaçınmak gereklidir.


Bunların yanı sıra yürümek, egzersiz yapmak, sıcak duş almak, karın bölgesine masaj yapmak veya sıcak su torbası uygulamak da mide şişkinliğine iyi gelebilir.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum.

Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56

Güneşe çıktığınızda cildiniz hemen tepki veriyorsa bu basit bir kızarıklık değil, güneş alerjisi olabilir ve hayat kalit...
14/06/2025

Güneşe çıktığınızda cildiniz hemen tepki veriyorsa bu basit bir kızarıklık değil, güneş alerjisi olabilir ve hayat kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Biorezonans terapisi ile güneş alerjisinin kökenine inebilir, bağışıklık sistemini dengeleyerek cildinizin aşırı tepkilerini hafifletebilirsiniz.

Güneş alerjisi, güneşe çıktıktan kısa süre sonra ciltte kızarıklık, kabarıklık, döküntü ve kaşıntıyla kendini gösteren bir durumdur. Kadınlarda daha sık görülür.

Güneş alerjisinin türleri:

• Güneş ürtikeri: Belirtiler birkaç dakika içinde başlar.
• Polimorfik ışık patlaması: Tepki birkaç saat sonra çıkar, halk arasında “güneş zehirlenmesi” denir.
• Fotoalerjik reaksiyon: Parfüm ve krem gibi maddelerin güneşle etkileşimi sonucu oluşur.

Güneş alerjisi, bağışıklık sisteminin aşırı tepkisidir.
Güneş yanığı ise uzun süre korumasız güneşe maruz kalmanın sonucudur.
İkisi farklıdır ama ikisi de cilde zarar verir.

Kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?

• 11:00–16:00 arası güneşe çıkmamaya çalışın.
• Yüksek faktörlü güneş kremi kullanın.
• Şapka ve gözlük takın.
• Parfüm ve losyon gibi ürünlerle doğrudan güneşe çıkmayın.

Güneş alerjisinin altında bağışıklık sistemi dengesizlikleri olabilir.
Biorezonans terapisi ile cildin tepkilerini dengeleyebilir ve alerjiyi kökünden çözümleyebilirsiniz.


Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56
Hepinize sağlıklı günler diliyorum.




Bilgi ve randevu için: 0505 351 77 56
Hepinize sağlıklı günler dilerim.

Address

Göztepe

Opening Hours

Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Telephone

+905053517756

Website

https://biorezonansilesigarabirakma.com/, http://opdrhasanilkehan.com/

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Op. Dr. Hasan İlkehan posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Op. Dr. Hasan İlkehan:

Share

Category