Seçkin Eczanesi

Seçkin Eczanesi seçkin eczanesi

07/04/2022

Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Tıbbi Onkoloji Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timuçin Çil, asitli içeceklerin ve cipslerin kanser riskini arttırdığını söyledi. Çil, “Tencere yemeklerine geri dönülmeli. Her besini mevsiminde ve zamanında kullanmak ger...

16/06/2021
15/05/2018
18/09/2016

NEDEN KANSERSİN ?
*hayatında hep şeker oldu. çayı, kahveyi şekersiz içmedin. kahvaltıya reçelsiz ve krem çikolatasız oturmadın. beyaz pirinç ve ekmeğin şeker olduğunu unuttun. içinde yüksek oranda fruktoz bulunan meyveleri kiloyla yedin. içinde glukoz ve aspartam olan ürünler tükettin. kolanın ve gazlı içeceklerin şeker ve zehir karışımı olduğunu bile bile içtin. önce insülin direncin başladı sonra şeker hastası oldun 150 kilo oldun ama durmadın.
*palm yağı, ayçiçek yağı, mısır özü yağı, margarin ve trans yağ içeren ürünleri kullandın. tereyağı ve zeytinyağı tüketmedin ki organlarından biri iflas edene kadar bunları yedin.
*paketlenmiş hazır sıvı ve katı tüm ürünlerdeki koruyucu kimyasalların seni kanser edeceğini önemsemedin. salçanı, makarnanı, turşunu hatta, limonu sıkıp limon suyunu bile kendin yapmadın. hazır almak kolayına geldi. pazardan nohutunu, fasülyeni bile almadın, bunları konserve satın almak yemek basitti.
*insanlar 4000 yıldır misfak vb doğal malzemelerle diş fırçalarken sen gittin 35 açılı sentetik diş fırçasını ağzına soktun. oda yetmedi; bildiğimiz çamaşır deterjanının şeker ve naneyle karıştırılmış şekli olan diş macunu ile hayat boyu diş fırçaladın ve bunun bir kısmını yuttuğunu göz ardı ettin. bal ve karbonatın dişlerini tartarlardan bile temizlediğini bilmedin ve dişleride o macunlarla çürüttün.
*çamaşır deterjanının ve yumuşatıcının vücud ısısı ile deri tarafından emildiğini ve deri kanserinin en büyük nedeni olduğunu umursamadın. çamaşırlarını borax ve karbonat karışımı ile yıkayıp yumuşatıcı gözüne elma sirkesi koyarak muhteşem bir temizlik elde edeceğini umursamadın.
*bulaşık makinesine deterjan ve parlatıcı koyduğunda, o deterjanı ve parlatıcıyı yediğini fark etmedin. deterjan yerine karbonat, parlatıcı yerine sirke koyarak hem sağlıklı hemde tertemiz bulaşıkların olacağını önemsemedin.
*evde basitce kostik ve zeytin yağını karıştırıp kalıplara dökmek ve kendi doğal sabununu yapmak dururken, gidip içerisinde bin tane kimyasal zehir olan o sabunlarla her sabah yüzünü bedenini yıkadın. her gün bu dahada iyi diye pazarlanan o şampuan zehirleriyle saçını yıkadın.
*evini arap sabunu gibi doğal yağlarla üretilmiş bir sabun yerine,temiz olsun diye çamaşır suyuyla sildin. o su buharlaştıkça soludun akciğer kanseri oldun.
* karıncaları, böcekleri, sinekleri; limon karbonat fesleğen acı biber vb doğal yollarla evinden uzak tutmadın. bastın böcek zehrini, o ağır kimyasalları temizlesen bile gitmezi unuttun. soludun ve eşyaların üzerinden ellerinle ağzına soktun. (o kadar kandırıldınki, böcek zehrine neden böcek ilacı dendiğini bile sormadın)
*yaşamını mahveden büyük şehirde egzost solumaya ve araba kullanmaya devam ettin.
*resmen radyoaktif olan cep telefonunu kulağına 2 saat yapıştırdın. radyoaktif olan wifi vericisini evin içine soktun, radyoaktif olan alıcı bilgisayarıda kucağından indirmedin.
*doğal beslenmeyen hayvanları, sebzeleri, meyveleri ve tahılları yedin. ve adınada "doğal beslenme" dedin.
*yiyeceklerini cam ve toprak kaplarda saklamak ve pişirmek yerine çelik ve bilmediğin kaplamalar kaplı kaplarda pişirdin yedin. en önemlisi mutfağının her yerine plastik, teflon ve alüminyum soktun ve çizildikçe onları yediğini unuttun.
*denize lağım ve fabrika atıkları boşaltırken o denizden çıkan balığı yedin, midyeleri yedin.
*fastfood un her aşamasının zehir ve ölümcül olduğu bas bas bağırılırken sen tepsi kadar pizzaları götürüyordun, 3 katlı burgerleri yuvarlıyordun.
*evine naylon torba, naylon kıyafet, sentetik ayakkabılar terlikler soktun. kıyafetlerinde sadece pamuk, bambu lifi, keten tercih etmedin.
*soba yı attın evine klima soktun.
*toprağa dokunmuyor ve stresten gülümsemeyi unutuyorsun.
sonuç: yıl 2015 ve sokaktaki her 10 kişiden 3 ü kanser.
Yazan: Gürcan GÜR

Sıvı veya asitli yemekleri yedikten  hemen sonra dişlerin fırçalanması dişlerin alt tabakalarına zarar verebilir. Asitli...
24/03/2016

Sıvı veya asitli yemekleri yedikten hemen sonra dişlerin fırçalanması dişlerin alt tabakalarına zarar verebilir.
Asitli ve baharatlı yemekler genelde dişlerin çürümesine neden olurlar ama söz konusu yemekleri yedikten hemen sonra dişlerin fırçalanması bu maddelerin dişlerin köklerine kadar gitmesine müsaade ederek diş köklerinin çürümesine yol açar.

27/01/2016
Kahvaltının ÖnemiVücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 12 saatlik bir...
20/01/2016

Kahvaltının Önemi
Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile kahvaltı arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre vardır. Bu süre içinde vücut, besin öğelerinin tümünü kullanır. Sabah kahvaltı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşmaz. Bu durumda yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve algılama azlığı gibi sıkıntılar yaşanır.

Kahvaltı yapmayan çocuklarda okul başarısı düşer. Anlama kapasitesi, odaklanma ve konsantrasyon azalır. Vücut kendi depolarından kullanır ve hastalıklar karşısında direnci düşer. Açlık hissiyle birlikte yorgunluk ve bitkinlik oluşur.
Öğünler içinde en önemlisi sabah kahvaltısıdır. Güne istekli başlamada ve elverişli bir biçimde sürdürmede yenilen sabah kahvaltısının miktarı ve içeriği büyük önem taşır.
Bedenin düzenli çalışması için kan şekerinin belirli bir düzeyde olması gerekir. Şekerin düşüklüğü kadar yüksekliği de sakıncalıdır. Düzenli aralıklarla ve uygun miktarlarda öğün tüketildiğinde kan şeker düzeyi alçalıp yükselme göstermediğinden vücut dengede çalışır.
Kahvaltı yapmadan güne başlamak verimi düşürür.
Kahvaltıda yeterli protein tüketen bireylerde iş verimi ve konsantrasyon yüksektir. Kahvaltı yapmayanlarda ise anlama ve kavrama hızı düşer. Kahvaltı yapmadan egzersiz yaptıklarında baş dönmesi, bulantı ve kusma şikayetlerini dile getirmektedirler. Düşük protein içeren kahvaltı alımından sonraki ikinci ve üçüncü saatler arasında kan şekeri açlık seviyesinin altına düşmekte ve kişiler açlık hissi duyduklarını belirtmektedirler. Yeterli protein içeren kahvaltıdan sonra ise kan şekeri düzenli gitmekte, açlık düzeyinin üzerinde seyretmekte, böylece kişiler açlık hissi duymamaktadırlar.
Yeterli ve Dengeli Kahvaltı Örüntüsü
Dengeli bir kahvaltı günlük enerjinin 1/4 ü ya da en az 1/5 ini karşılamalıdır. Günlük enerji gereksinimi yaş gruplarına göre farklılık gösterir. Bireyin enerji gereksinimi 2000-3000 kalori olduğunda kahvaltıda alınması gereken enerji miktarı 400 - 600 kalori kadardır.

Kahvaltıda tüketilecek protein miktarı, kan şekerini düzenlemede, yorgunluk ve açlık gibi duyguların önlenmesinde etkili olduğundan, günlük tüketilecek miktarın en az 1/5’i kadar olmalı ve bu değerin altına düşmemelidir. Kahvaltı alınması gereken protein, karbonhidrat, vitamin ve mineraller, eser elementler ve lif gibi besin ögeleri bakımından dengelenmeli, doygunluğu daha uzun süre sağlamalı, kan şekerinin de daha geç düşmesine yardımcı olmalıdır. Kahvaltıda tüketilecek meyve ya da sebze, özellikle C vitamininden yüksek ise demir emilimini de artırır. Kahvaltıda tüketilen meyve ya da sebzenin kan kolesterol düzeyini düşürmede de etkili olduğu bilinmektedir.

ZEYTİN ÇEKİRDEĞİYaşanmış bir hatıra:"Hemeroid ameliyatı için gün almış ameliyat gününü beklerken o günlerin çabuk geçmes...
08/12/2015

ZEYTİN ÇEKİRDEĞİ

Yaşanmış bir hatıra:
"Hemeroid ameliyatı için gün almış ameliyat gününü beklerken o günlerin çabuk geçmesi ve bir an önce çektiğim acılardan kurtulmak için günün her saatini dua ederek geçiriyordum.

Midemde gasrtrit, bağırsak tembelliğine bağlı kabızlık ve buna bağlı olarakta hemeroid vardı ve bunlar çok ilerlemiş bir durumda idi...

Her ne yersem yiyeyim boğazıma kadar bir yanma ve çok şiddetli sancılar çekiyordum...

Bir gün arkadaşlarımdan birisi ile kahvaltıda buluştuk ve o iştahla çeşitli yiyecekleri yerken ben çay içerek her zaman olduğu gibi kahvaltıyı geçiştirmeye çalışıyordum...

Bu durumu görünce neden yemediğimi sordu bende ona detayları ile çektiğim sıkıntıları anlatınca bana zeytin çekirdeklerini çıkarmayıp yutmamı söyledi, önce şaka yaptığını sandım ama onun çekirdeklerin hiç birini çıkarmayıp yuttuğunu görünce inandım.

Bende kahvaltıya başlayıp çekirdekleri yutmaya başladım.

Çok ilginçtir yıllardır sabah kahvaltılarını çay içerek geçiştirdiğim halde boğazıma kadar yanmalar hissetmeme rağmen o gün midemde yanma olmadı kahvaltıdan yaklaşık yarım saat kadar sonra midemden saf zeytinyağı kokusu geldiğini hissettim..

Arkadaşıma midede çekirdeğin erimeyeceğini zaten rahatsız olduğumu söylediğimde bana mide özsuyunun zeytin çekirdeğini çok kısa bir sürede parçalayarak saf zeytinyağına ve şifalı yağlara ulaşıldığını geriye kalan posanın ise bağırsakları onarararak rahatlattığını dolayısı ile kabızlığın ve hemeroidinde tedavi olduğunu yanı sıra damar sertliğinden hazımsızlığa kadar bir çok derde şifa olduğunu söyledi..

İlk önce bütün bunların hayal olduğunu düşünmeme rağmen bu konuda şifa bulmak için katlandığım eziyetleri hatırlayınca bunun çok dah a kolay olduğunu düşünerek çekirdekleri yutmaya devama ettim ...

ilk 15 günde midemdeki yanmalar ve gastritin yumuşadığını ve yok olduğunu,hemeroidimin verdiği ızdırapların son bulduğunu gördüm. Her geçen gün onlarca zeytin çekirdeğini yutarak sağlığıma biraz daha kavuştum. Bu arada ameliyatımı iptal ettim ve halen bu mucizevi ve hiç bir yan etkisi olmayan ilacı yutmaya devam ediyorum. 3 aylık bir sürenin sonunda cildimdeki matlığın yerini bir parlaklık ve bütün ızdıraplarımın yerini bir mutluluk aldı.

Yaklaşık 6 seneden beri etrafımda bu dertlerden muzdarip olan onlarca kişiye tavsiye ettim ve hiç firesiz hepside şifa buldu, inanın benim 5 ve 11 yaşlarında iki oğlum var onlar bile yutarlar yedikleri zeytinlerin çekirdeğini.

Arkadaşlar sonsuz şifa kaynağı bir ilaç hiç bir yan etkisi yok ben yıllardır taştan sert şeyleri bile eritiyorum ve hiç bir sıkıntım kalmadı inanın migren ağrılarında bile çok mükemmel sonuçlar veriyor.
Yapmanız gereken şey yediğiniz tüm zeytinlerin çekirdeklerini yutmak sayı sınırı yoktur.
Yalnız zeytin meyvesini çiğneyip çekirdeğini yutun zira meyveyi olduğu gibi yutarsanız mide zeytinin dışındaki ince zarı eritemiyor ve olduğu gibi dışarı atmaya çalışıyor."

*
Zeytin çekirdeğinin yutulması günümüz insanları arasında yeni duyulan bir şey olmasına rağmen eskilerin birçoğunun yaptığı bir uygulamadır. Yani olumlu etki ve tesirleri senelerdir hatta asırlardır bilinmektedir.
1985′li yıllarda başlayan araştırmalar bugüne kadar devam ettirilmektedir. Yaklaşık 25 sene süren neticede karşılaşılan hadiseler hayret vericidir. Bu neticelere bin kişi değil belki yüz binlerce insan tarafından karşılaşılmıştır demek daha doğrudur:

Midesinde yanma olan herkes zeytin çekirdeğini yuttuktan sonra rahatladığını ifade etmiştir.

Zeytin çekirdeğini yutan kimseler sindirim yolu rahatsızlıklarının bittiğini(kabızlık gibi) ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeği yutan kişilerde basur problemiyle karşılaşılmamış, hatta basuru olup ta yutanlar iyileştiklerini ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeğini senelerdir yuttuğunu bildiğimiz insanlarda kanser hadisesine nadiren rastlanılmıştır.

Son günlerde gelen yoğun telefon trafiğinden dahi birkaç gündür zeytin çekirdeklerini yutmaya başlayıp ta yukarıdaki benzeri rahatlamaları hissettiklerini söyleyen onlarca insan vardır.

Zeytinyağını diğerlerinden farklı kılan bu madde veya maddeler en yoğun halleri ile zeytin çekirdeğinin içerisindedir. Herhangi bir zeytin çekirdeğinin her iki ucunu hafifçe törpülerseniz çekirdeğin içinin oyuk olduğunu ve içerisinde pıhtılaşmış veya çok koyu kıvamlı bir yağ olduğunu görürsünüz. Bahse konu olan maddelerin burada ki konsantrasyonu %80′lere varan miktarlardadır. Zeytin çekirdeği muhteviyatında ki bu faydayı elde etmek için ise zeytin çekirdeklerini atmayıp yutmak gerekir.

İnsan vücuduna faydalarını özetlersek;

-Ülser gastrit gibi mide problemlerini bitirdiği;
-Bağırsak ve sindirim yollarını düzenlediği;
-Basur ve prostatı engellediği;
-İç organlarda oluşabilecek kanserojen hücre riskini binde birlere indirgediği.

ÖNEMLİ NOT: Zeytin çekirdeklerinin ögütülmesine ihtiyaç yoktur
Alaattin Karakoç
20 Ekim ·

04/06/2015
Kuru Meyvelerin Gücü Konu : Ekleyenler : Şehnaz Çetin ve Gülay Barut Afyon Kocatepe ÜniversitesiYaşamımız boyunca anne v...
13/05/2015

Kuru Meyvelerin Gücü
Konu :
Ekleyenler : Şehnaz Çetin ve Gülay Barut
Afyon Kocatepe Üniversitesi

Yaşamımız boyunca anne ve babamızın sık sık tüketmemiz gerektiğini söylediği gıdaların başında kuru meyveler gelir. Öğrencilik hayatımızın başlamasıyla çantamızdan, cebimizden kuru kayısıyı, kuru üzümü eksik etmedik. Bu durum üniversite hayatımızın başlamasıyla kuru meyvelerin valizimizde büyük yer kaplamasına dönüştü. Biz iki dost ortak olan bu durumu gündeme getirmek istedik. HADİ BAŞLAYALIM….

Kuru meyveler yaş meyvenin içerdikleri % 80-95 oranındaki suyun % 10-20 oranlarına düşürülmesiyle elde edilir. Meyveler kurutulduğunda içerdikleri şeker, vitamin, mineral, protein, yağ gibi besin maddeleri daha yoğun hale gelir. Daha fazla taze meyve tüketilerek alınabilecek besinler bu yoğunlaşma nedeni ile daha az miktarda kurutulmuş meyve ile vücuda alınabilir. Kurutulan meyvelerin C vitamini dışında bütün vitamin ve mineralleri korunur.

ORAC (Oxygen radical absorbance capacity), vücudumuzda bulunan serbest radikaller olarak adlandırılan ve başta kanser olmak üzere pek çok hastalığa yol açan maddelerin yok edilmesini sağlayan besinler için kullanılan bir ölçektir. ORAC değerinin yüksek olması besinin daha fazla antioksidan olduğunu, kansere karşı koruyuculuğunu ve yaşlanmayı geciktirdiğini gösterir. Yapılan ORAC analizine göre kuru meyvelerin antioksidan potansiyeli çok yüksektir.

Meyveler arasında kurutmaya en elverişli olanları elma, kayısı, erik, dut, üzüm, muz, incir ve vişnedir. Biz ülkemizde en çok tüketilen kayısı, incir ve üzüme değineceğiz.

KURU KAYISI (Halk arasında en yaygın olan..)
Özelikle kükürt içermeyen sadece güneş ışığında kurutulmuş olan “gün kurusu” kayısılar yüksek demir içeriği sayesinde kansızlık için birebirdir. İçerdiği A vitamini içeriği ile cilt bozukluklarını önler, büyümeye yardımcıdır, görme fonksiyonlarını ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Besleyici ve potasyum açısından çok zengindir. Potasyum başta kalp kasları tüm kasların ve sinirlerin iyi çalışmasını sağlar. İçeriğindeki seluloz ve pektik ile hafif etkili bir müsil olarak kabızlık tedavisinde kullanılabilir.Lifli besinler kan şekerinin dengeli yükselmesini sağladığı için şeker hastalarının kan şekerinin düşmesini engellemek için yanlarında bulundurabilecekleri pratik bir yiyecektir. Yine lifli içeriğinden dolayı zararlı maddelerin bağırsakta kalma süresini kısaltıp kanserden korunmada faydalıdır. Dolayısıyla lifli bir besin olan kayısı günlük beslenmemizde mutlaka yer alması gereken önemli bir besindir.

KURU İNCİR (Cevizin vazgeçilmezi..)
Besin öğeleri bakımından zengin olan incirin faydaları saymakla bitmiyor…Yüksek lif ve posa oranı sayesinde kabızlığı önleyip zayıflama diyetlerinin de vazgeçilmezi olur.Yüksek oranda karoten, lutein ve tannen içermektedir. Bu sayede yaşlanmanın vücuttaki etkilerini geciktirmeye yardımcı olur.Bunun yanısıra öksürük, bronşit ve astım gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.Yoğun miktarda pektin enzimi içermesi nedeniyle incir, kolesterolün düşürülmesinde de etkin bir maddedir. İncir potasyumdan zengin bir meyvedir, bu özelliğinden ötürü de tansiyonu düzenlemede oldukça faydalıdır. Yüksek demir içeriğinin yanı sıra C vitamini de içeriyor olması, incirdeki demirin emilimini artırır.Kuru incirin kalsiyum ve fosfor içeriği yüksektir bu sayade kemik ve dişler üzerinde koruyucu etkisi vardır.2 Adet taze incir kalsiyum içeriği açısından 1 bardak süte eşdeğerdir. Süt alerjisi olan bireyler için de kalsiyum kaynağı olarak çok güzel bir alternatiftir. İncir aynı zamanda yüksek oranda antioksidan içeren bir meyvedir.

KURU ÜZÜM (Keklerimizden eksik olmayan kuru meyvemiz..)
Karbonhidrat, lif ve mineral bakımından zengin bir besin olduğu için kaliteli bir enerji kaynağıdır. Kuru üzüm A, B1, B2, C vitaminlerini ve çok çeşitli mineraller (demir, çinko, potasyum, magnezyum, fosfor) içerdiğinden dolayı iyi bir besindir. Kuru üzüm, kandaki polifenolik antioksidan olan kateşin maddesinden zengindir. Bu antioksidan, vücutta oluşan serbest radikallerle savaşır. Ayrıca antibakteriyel özelliğiyle enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltır. İçeriğindeki magnezyum ve potasyum sayesinde vücutta asit baz dengesini sağlar. Yani düzenli kuru üzüm tüketimi gut, romatizma, böbrek taşı ve kalp hastalıklarında koruyucu etki sağlar ve sindirim problemi çeken kişilere önerilir. Kuru üzümün içindeki demir vücutta kolayca emilebilmektedir ve günlük demir ihtiyacının yaklaşık % 35’ i karşılayabilmektedir. Bu etkisiyle özellikle kadınlarda görülen kansızlık sorununa karşı koruyucu bir besindir. Kuru üzüm tüketimi göz sağlığına da faydalıdır. İçeriğindeki A vitamini, beta-karoten ve alfa-karotenoid sayesinde katarakt gibi hastalıkları önlemeye yardımcıdır. İçerisindeki “oleanolik” adındaki fitokimyasal madde, diş çürümelerini ve kırılmalarını engelleyerek sağlıklı bir diş yapısına sahip olmanızı sağlar. Kuru üzümdeki B vitaminleri bağışıklık sistemini güçlendirir aynı zamanda unutkanlığa da iyi gelir.

Biz iki diyetisyen adayı hayatımızın yoğun temposunda kolay ulaşılabilen besleyici değeri olmayan boş kaloriye neden olan abur cubur yerine; rahatlıkla yanımızda taşıyabileceğimiz sağlıklı ve besleyici alternatif ara öğün olan kuru meyveleri gündemimize aldık.

Yoğun çalışma temposunda ve metropol şehirlerde yoğun trafikte enerji ihtiyacımızı kolay ve kısa sürede karşılayan kuru meyvelerin gelenekten geleceğe aktarılması ve bilinçli beslenmenin baş tacı olması gerekir.
SAĞLIK İÇİN SAĞLIKLI BESİN...

17/04/2015

STV Haber kanalının 17.04.2015 14:40 tarihli yayın akışı

12/02/2015

24 Bini aşkın eczanenin yer aldığı sektör, sağlık sisteminin vazgeçilmez parçası. Büyükşehirlerden en ücra köşelere kadar hizmet götüren eczaneler, Bakış’ta izleyiciyle buluşuyor.

Bakış, 18 Şubat saat 09.35’te Habertürk’te.

24/10/2014

bitkilerin koruyucu ve tedavi edici özelliklerinin eğitimini alan tek meslek grubudur

25/09/2014

Acıbadem Maslak Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz, Çocuk Sağlığı üzerine soruları yanıtlıyor; "Balık yağının çocuklar icin faydası ne...

20/09/2014

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine..

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki silüetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle

Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa-sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen
yanağından makas al..

Sonra şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
Sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları bardakları misafire
Sizden âlâ misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..

Arkadaşım,hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illâ ki sağlık!

Can Yücel

04/09/2014

Şekerin zararları
1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonları na karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonları na sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer hastalığı riskini artırabilir.

Şekerin gizli isimleri
Yiyeceklerin “içindekiler” listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz. Bu isimler ne mi? Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.

Şekerin vücudunuza zararları
• Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna “metabolik sendrom” deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor.
• Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.
• Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.
• Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

Her yerde “şeker” var
Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hale gelişi… Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hale getiriliyor. Doğuştan tatlıya yatkınlığı olan insanoğlu da, farkında olmadan bu çekime kapılıyor ve satışlar artıyor. Gittikçe daha fazla satın alıyor, daha yiyoruz bu gıdaları.

Çocuklar ve bebekler için çok sakıncalı
şekerin zararlarıÖzellikle bebek mamasında bile şeker olması, çocukların beslenme zevkinin bir ömür boyu yanlış bir yolda gitmesine neden oluyor. Günümüzde artan aşırı şişmanlığını sorumlularından biri de bebekken tanışılan şeker olsa gerek. Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde 60 daha fazla şeker bulunuyor!

Şekerdeki genetik risk
Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdan “mısır şekeri” üretiliyor. “Nişasta bazlı sıvı şeker” de denilen bu “oynanmış” şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü. Genetiğiyle oynanmış gıdalar ise, başlı başına sayfalarca yazı yazılabilecek bir konu. Doğal halinde değil, insan eliyle “oynanmış” genlere sahip yiyecekler yediğimizde, bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları. Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri, kanser gibi rahatsızlıkları n nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor

Address

Islahiye

Telephone

03428631187

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Seçkin Eczanesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Seçkin Eczanesi:

Share

Category