Klinik Psikolog Merve Arslan

Klinik Psikolog Merve Arslan Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Klinik Psikolog Merve Arslan, Psychologist, Bebek Mah. , Küçük Bebek Caddesi , No:53, İncim Apt. , K:2 D:4, Beşiktaş/Istanbul, Istanbul.

Yeni bir köpek sahiplendik. Sokakta bulduğumuz bu dost, oldukça ürkek ve naif. Bir de bir sene önce sahiplendiğimiz bir ...
19/05/2025

Yeni bir köpek sahiplendik. Sokakta bulduğumuz bu dost, oldukça ürkek ve naif. Bir de bir sene önce sahiplendiğimiz bir köpeğimiz var. O, artık bizimle olmanın güvenini kazanmış; daha dışa dönük, hatta bazen şımarık diyebileceğim bir hale gelmiş. Yeni dostumuz daha sakin ve kontrollü, diğeri ise vurdumduymaz bir özgüvene sahip.

Bu farklılıklar beni bir düşünceye sevk etti. Yaşantılarımız, geçmişte yaşadıklarımız ve aldığımız yaralar hem hayvanların hem de insanların hayatlarını nasıl şekillendiriyor?

Bir köpeğin ürkekliği, belki de geçmişte yaşadığı bir travmayı yansıtıyorken; bir diğerinin şımarıklığı, sevgi ve güven içinde büyümesinin bir sonucu olabilir. İnsanlar için de durum çok benzer değil mi? Hepimiz geçmişimizin izlerini taşıyoruz, bu izler de kim olduğumuzu ve hayata nasıl baktığımızı şekillendiriyor.

Her birey, her canlı biricik. Bu hikaye bana bir kez daha empati kurmanın, yargısız bir şekilde tanımaya çalışmanın ve zaman tanımanın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlattı.

Sevdiğimiz insanlar hayatımızdan çıktığında, onlarla olan bağımız hemen bitmez. Onları içimizde taşımaya devam ederiz. İ...
26/04/2025

Sevdiğimiz insanlar hayatımızdan çıktığında, onlarla olan bağımız hemen bitmez. Onları içimizde taşımaya devam ederiz. İşte buna “psişik eş” deniyor. Psişik eş, sevdiğimiz kişinin bizde kalan içsel bir izidir. Fakat bu iz, onun birebir kopyası değildir. Kendi algılayışımızla içsel temsilini oluştururuz.
“Tıpkı bir sanatçının gördüğü bir manzarayı kendi gözünden resmetmesi gibi, psişik eşler de bizim ihtiyaçlarımızdan, hayallerimizden ve deneyimlerimizden süzülerek oluşur.”

Yas süreci de sadece fiziksel bir kaybı değil, içimizdeki bu psişik eşin zamanla solmasını içerir.
Yani sevdiğimiz kişi artık hayatımızda olmasa da, onu zihnimizde ve kalbimizde yaşatırız; zamanla bu bağ da yavaş yavaş azalır ve değişir.

Aslında bu yeti, çocuklukta gelişmeye başlar. Bir çocuk, sevdiği kişileri yanında olmadıklarında da zihninde tutabilirse, yalnız kalmaya daha kolay tahammül eder.
“Psişik eşleri barındırabilme, tutabilme yetisi sağlandıkça, çocuk giderek daha uzun sürelerle yalnız kalabilmeyi becerir.”
Eğer bu beceri yeterince gelişmemişse, kişi büyüdüğünde yalnız kalmakta çok zorlanabilir.

Kaybettiğimiz insanlar hayatımızdan gitse de, onları bir süre daha içimizde taşırız. Bu da hem yasın, hem iyileşmenin bir parçasıdır.

Kaynak: Elizabeth Zintl, Kayıptan Sonra Yaşam, Odağ Yayınları.

Bazı hikayeler insana iyi-kötü çizgisinde düşünmeyi öğretmiş olabilir. Oysa gerçeklik daha bulanık.
11/04/2025

Bazı hikayeler insana iyi-kötü çizgisinde düşünmeyi öğretmiş olabilir. Oysa gerçeklik daha bulanık.

Günlük hayatın içinde tetiklenen şemalar…
28/02/2025

Günlük hayatın içinde tetiklenen şemalar…

Hayat bazen bize sınırlamalarla baş etmeyi ve bu sınırlamaların içinde anlam bulmayı öğretir. “The Remarkable Life of Ib...
29/12/2024

Hayat bazen bize sınırlamalarla baş etmeyi ve bu sınırlamaların içinde anlam bulmayı öğretir. “The Remarkable Life of Ibelin” belgeseli, bu süreçleri ele alan ve izleyen herkesin kendi yaşamına dair sorular sormasına neden olan bir hikaye sunuyor.

Mats Steen, fiziksel olarak engellerle doğmuş bir bireydi ve bu onun günlük yaşamını belirli ölçüde etkilemişti. Mats, fiziksel engelleri nedeniyle sosyalleşmekte zorlanıyordu; ailesi onun aşık olamayacağı ya da dostluklar kuramayacağı konusunda endişeliydi. Ancak Mats’in hikayesini anlamlı kılan şey, hayatındaki sınırlamaların, onun içsel dünyasında engeller yaratmamış olmasıydı. Mats, çevrimiçi oyun dünyasında “Ibelin Redmoore” adıyla tanınan bir karakter yaratmış ve “World of Warcraft” oyununda derin dostluklar kurmuş, aşkı tatmıştı. Ibelin karakteri, onun için yalnızca bir kaçış alanı değil, aynı zamanda bağlantılar kurduğu, insanlarla anlamlı paylaşımlar yaptığı bir yer haline gelmişti.Hayatı boyunca fiziksel hareket kısıtlılıkları ile yaşamasına rağmen, iç dünyasındaki yaratıcılığı ve hayal gücüyle kendine bir özgürlük alanı açtı. Bu durum, bazen sınırlarımızın yalnızca dış dünyaya ait olduğunu ve asıl özgürlüğün iç dünyamızda yaratılabileceğini gösteriyor olabilir mi?
World of Warcraft’taki arkadaşları, Mats’in hayatına eşlik eden ve ölümünden sonra onun anısını yaşatan insanlardı. Bu durum, bir bağın gerçek olabilmesi için fiziksel temasın şart olmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Devamı Yorumda👇🏼

Ayşe, karne gününde oldukça heyecanlıydı. Bir dönem boyunca çok çalışmış, öğretmenlerinden hep olumlu geri dönüşler almı...
11/12/2024

Ayşe, karne gününde oldukça heyecanlıydı. Bir dönem boyunca çok çalışmış, öğretmenlerinden hep olumlu geri dönüşler almıştı. Karnesi neredeyse kusursuzdu. Ancak Ayşe’nin aklında başka bir şey vardı: Annesinin tepkisi. Annesi onun başarılarına her zaman büyük önem verirdi, ancak bu önem Ayşe’yi mutlu etmekten çok baskı hissetmesine neden oluyordu.

Eve döndüğünde, karnesini annesine gösterdi. Annesi karnedeki notlara hızlıca baktı ve gururla, “Benim kızım! İşte bu yüzden herkes sana hayran! Ne kadar zeki ve başarılı bir evlat yetiştirdiğimi bir kez daha kanıtladın,” dedi. Ayşe ise bu sözler karşısında karışık duygular hissetti. Annesinin mutlu olduğunu görmek güzeldi ama bir yandan da bir eksiklik vardı. Annesi, Ayşe’nin çabasını ya da duygularını değil, kendi ebeveynlik başarısını ön plana çıkarmıştı.

Ayşe’nin notları annesi için sadece bir karne değil, annesinin kendi değeriyle ilgili bir yansıma, yani narsistik bir uzantıydı. Ayşe’nin başarısı, annesinin kendi yeterliliğini ve çevresine göstermek istediği olumlu imajını besliyordu. Bu nedenle, Ayşe bir birey olarak değil, annenin kendi narsistik ihtiyaçlarının bir uzantısı olarak görülüyordu.

Bu tür bir ilişki, Ayşe’nin başarılarının ve çabalarının aslında kendi isteklerinden mi yoksa annesinin beklentilerinden mi kaynaklandığını sorgulamasına yol açabilir. Eğer bu dinamik fark edilmezse, Ayşe ilerleyen yıllarda başkalarının onayına bağımlı hissetmeye başlayabilir ve kendi duygusal ihtiyaçlarını geri plana atabilir.

Narsistik Uzantı Nedir?
Bir bireyin, özellikle ebeveynlerin, başka bir kişiyi (çoğu zaman çocuğunu) kendi değerini besleyen bir araç olarak görmesine narsistik uzantı denir. Bu tür durumlarda, kişi karşısındaki bireyi kendi başarılarını ve imajını yansıtan bir ayna gibi kullanır. Bu, çocuğun bireyselliğini gölgede bırakır ve ilişkide duygusal bir mesafe yaratabilir.

Uçak Fobisi: İçimizdeki Çocuğun Büyümemesiyle Bağlantılı Olabilir mi?Uçak fobisi, günümüzde birçok insanın yaşadığı yayg...
19/11/2024

Uçak Fobisi: İçimizdeki Çocuğun Büyümemesiyle Bağlantılı Olabilir mi?

Uçak fobisi, günümüzde birçok insanın yaşadığı yaygın bir korku türüdür. Birçok kişi için gökyüzüne çıkmak ve yerden yükselmek, büyük bir heyecanın yanı sıra yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirebilir. Ancak uçak fobisinin kökeni düşündüğümüzden daha derinlere uzanabilir. Bu yazıda, uçak fobisini “içimizdeki çocuğun büyümemesi” ile ilişkilendiren bir perspektif sunacağım.

Uçak Fobisi ve Çocukluk Korkuları

Çocukluk, güvenli alanımızın anne-baba, ev veya okul gibi sınırlı çevremizle şekillendiği, en temel duygusal ihtiyaçlarımızın karşılandığı bir dönemdir. Bu dönemde bir çocuk, koruma, güven ve ilgiye ihtiyaç duyar. Bazen çocukken deneyimlediğimiz korkular, yetişkinlik döneminde de şekil değiştirerek karşımıza çıkabilir.

Uçak fobisi olan bireylerin iç dünyasında, “kontrolü kaybetme” ya da “bilinmeze doğru gitme” korkusunun baskın olduğunu görüyoruz. Bu, çoğunlukla çocuklukta güvenli bağlanma konusunda yaşanmış eksikliklerin bir yansıması olabilir. Güvensizlik, tıpkı bir çocuk gibi, bilinmeyen bir durumda kaygıya kapılmamıza neden olur.

Devamı yorumlarda 👇🏼

Elif’in Sosyal Medya DöngüsüElif, her sabah uyandığında telefonunu eline alır, sosyal medyayı kontrol ederdi. Bir gün ön...
17/11/2024

Elif’in Sosyal Medya Döngüsü

Elif, her sabah uyandığında telefonunu eline alır, sosyal medyayı kontrol ederdi. Bir gün önce paylaştığı fotoğraf kaç beğeni almıştı? Kim yorum yapmıştı? Görünüşe göre, o fotoğrafı beğenenler kadar beğenmeyenler de olmuştu, çünkü Elif’in yakın arkadaşı Ayça hâlâ hiçbir şey yazmamıştı. Bu durum Elif’i huzursuz ediyordu. “Ayça neden beğenmedi? Yoksa kötü mü görünüyorum?” diye düşünmeye başladı.

Her paylaşımı, başkalarının olumlu bir şeyler hissetmesi ve onu sevmesi için planlıyordu. Giydiği kıyafeti, yazdığı başlığı… Ancak içinde bir şeyler eksik gibiydi. Paylaştıkça daha çok onay bekliyor, ama bu onay ona bir türlü yetmiyordu.

Bir gün, tam bir fotoğraf paylaşmak üzereyken bir an durdu. Neden bu kadar uğraştığını sorgulamaya başladı. “Bu fotoğrafı gerçekten paylaşmak istiyor muyum? Yoksa başkalarının beni nasıl gördüğü mü daha önemli?” diye düşündü. O an fark etti ki, kendi mutluluğunu, başkalarının onun hakkında ne düşündüğüne bağlamıştı.

Kendi içinden gelen bir mutluluk ya da güven duygusu yoktu. Hep dışarıdan gelecek bir onaya ihtiyaç duyuyordu. Bu farkındalık Elif için bir dönüm noktası oldu. Belki hemen her şey değişmeyecekti, ama artık kendine şu soruyu soracaktı: “Ben gerçekten ne istiyorum? Bu, bana mı yoksa başkalarına mı ait?”

….

Bu hikaye, başkalarının düşüncelerine bağımlı olmanın kişiyi nasıl yıpratabileceğini ve bunun ardında yatan bütünlüklü bir kendilik tasarımının eksikliğini gösteriyor. Elif’in farkındalık anı ise, bu bağımlılıktan kurtulmak için atılabilecek küçük bir adımın önemini vurguluyor.

Geçmişteki Kahve Tadını HatırlamakSude bir gün çok sevdiği bir kafeye gitmişti. Hava sıcaktı, cam kenarındaki koltuğa ot...
15/11/2024

Geçmişteki Kahve Tadını Hatırlamak

Sude bir gün çok sevdiği bir kafeye gitmişti. Hava sıcaktı, cam kenarındaki koltuğa oturmuş, en sevdiği kahveyi yudumlarken huzurlu bir anın tadını çıkarmıştı. O an her şey tamdı; kendini dingin, mutlu ve güvende hissediyordu. Fakat Sude için bu anın güzelliğini aklında tutmak zordu. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, aynı huzurlu anı hatırlayıp tekrar o kafeye gitmeyi düşünmedi bile.

Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB) olan bireylerde olumlu deneyimleri akılda tutmak ve tekrar yaşamak bazen zorlaşır. Bu, beynin ödüllendirme sistemindeki farklılıklardan kaynaklanır. Sude’nin yaşadığı o güzel an, belki de zihninde kalıcı bir yere sahip olamamıştı. Bu yüzden aynı deneyimi tekrar arzulamak ona anlamlı gelmemişti.

Sude gibi BKB’ye sahip bireylerde olumlu anıları daha çok fark etmeyi ve hayatlarına entegre etmeyi amaçlayan terapi yöntemleri, bu tür anların zihinde kalıcı hale gelmesine yardımcı olabilir. Böylece, onlar da geçmişte hoşlarına giden o kahve tadını hatırlayıp, yeniden deneyimlemek isteyebilirler.

Son zamanlarda altını çizdiklerim.
18/08/2024

Son zamanlarda altını çizdiklerim.

Arkhè Psikanaliz & Sinema Kampı- Haziran 23’ “Aşk yalnızlıkla kalamayan iki insanın kaçamağıdır”  #“Aşk eksiği vermektir...
20/11/2023

Arkhè Psikanaliz & Sinema Kampı- Haziran 23’


“Aşk yalnızlıkla kalamayan iki insanın kaçamağıdır”
#

“Aşk eksiği vermektir.

Bir annenin çocuğuna kucağını vermesi gibi.
Kucak boşluktur.
Onda olmayan şeyi vermektir.

Zamanım yok, yoğun çalışıyorsun. Olmayan zamanını vermektir, aşk.”

Bugün💭
24/05/2023

Bugün💭

Address

Bebek Mah. , Küçük Bebek Caddesi , No:53, İncim Apt. , K:2 D:4, Beşiktaş/Istanbul
Istanbul
34342

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Klinik Psikolog Merve Arslan posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Category