 
                                                                                                    22/10/2025
                                            Her şey travma değildir. Ama yanlış bilgi, ebeveynliğin en büyük travması olabilir.
Son zamanlarda çocuk gelişimiyle ilgili her olumsuz deneyime “travma” denmesi o kadar yaygınlaştı ki…
Birçok anne baba artık çocuklarının üzülmesine bile tahammül edemiyor. Çünkü sosyal medyada, her ağlamanın altında bir “travma izi” arayan yüzlerce “instapsikolog” var.
Oysa her “hayır”, her ağlama krizi, her anlaşmazlık bir travma değil; tam tersine çocuğun ruhsal dayanıklılığını güçlendiren doğal deneyimlerdir.
Bir çocuk hayal kırıklığı yaşamadan sabrı, bir sınırla karşılaşmadan disiplini, bir reddedilme yaşamadan kabulün değerini öğrenemez.
Ama sosyal medyada sürekli pompalanan “kusursuz ebeveynlik” anlayışı, anne babaların içgüdülerini bastırıyor.
Ebeveynler artık “ne hissediyorum?” değil, “acaba yanlış mı yapıyorum?” diye düşünüyor. Bir paylaşımda gördüğü cümle, yılların sezgisinden daha etkili hale geliyor.
Ve sonuçta…
Kendi duygusuna güvenmeyen, her davranışını sorgulayan, suçlulukla hareket eden bir ebeveyn profili oluşuyor. Travmadan kaçarken, çocukların en temel güven kaynağı olan ebeveynin kararlılığı kayboluyor.
Artık öyle bir dönemdeyiz ki; çocuk ağlasa “travma yaşadı”, anne “hayır” dese “ruhu zedelendi”, baba sınır koysa “otoriter” damgası yiyor.
Bu kadar hassasiyetin içinde çocuklar, duygusal olarak değil, gerçek hayata karşı savunmasız büyüyor. Çocuğa her istediğini vermek sevgi değil, kaygıdır. Onu her duygudan korumaya çalışmak ise, dayanıklılığını elinden almaktır. Travma, her gözyaşı değildir. Gerçek travma; duygusuna eşlik edilmeyen, duygusu bastırılan çocuğun sessizliğinde başlar. Bir çocuk üzülür, ağlar, sinirlenir… ama ebeveyni yanındaysa, o an iyileşir. Ebeveynliğin amacı çocuğu üzülmekten korumak değil; üzüldüğünde yanında kalabilmektir. Bazen “hayır” demek, “seni koruyorum” demektir. Bazen sınır koymak, “sana güveniyorum, baş edebilirsin” demektir.
Her duyguyu “travma” sanmayalım.
Çünkü her duygudan kaçınan bir çocuk, gerçek yaşamın içinde ilk zorlukta dağılır.                                        
 
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                                                                                     
                                         
   
   
   
   
     
   
   
  