29/11/2023
EVDEN NE GETİRDİN?
KAPAK (3)
Terapi amaçlı grup çalışmalarında çeşitli yöntemler kullanılır. Grup terapisi, benzer sorunları olan bireylerin, öğrenme ve kişiler arası ilişkiler açısından destekleyici bir ortamda kendine dair farkındalık kazanmasını sağlar.
Grup terapisinde benzer sorunları olan kişiler birbirine ayna görevi görür, birey başkalarıyla etkileşim içinde olduğu zayıf ve güçlü yönlerini daha rahat ortaya koyar. Herkes katılımda bulunur, birey yalnız olmadığını, yargılanmadığını hisseder ve kendini değiştirmeye yönelik sorumluluk alma ve sorunlarıyla baş edebilme gücü harekete geçer.
Bu kez bizden çalışmaya gelirken evden bir nesne getirmemiz istenmişti. Katılımcıların elinde çeşitli şeyler vardı. Terapistin yönlendirmesiyle süreç başladı.
Uzun saçlı, esmer, orta yaşlı bir kadın söz aldı. Elinde orta boy bir makas vardı. “Ben,” dedi “evden bu makası getirdim, neden getirdiğimi de bilmiyorum.” Biraz durdu ve alçak sesle devam etti: “Bazen sebebini bilmeden bir şeyleri keserim.” Utanmış gibiydi.
Bilindiği gibi: “Makas ya da sındı, birbirine bakan yüzeyleri sertleştirilmiş çelikten yapılmış kesici el aleti. Makaslar çeşitli nesnelerin kesiminde, bir kaç parçaya ayırmada kullanılırlar. Örnek olarak: kâğıt, metal levha, kumaş, ip, kablo, saç, yiyecek gibi. (Oxford sözlük)
Ayrıca soyut anlamda bakacak olursak “kesmek” ifadesini öyle farklı anlamlarda kullanılır ki: mesela; ümidini kesmek, arkadaşlığı kesmek, konuşmayı kesmek (susmak), ilişkiyi kesmek, dinlemeyi kesmek, hesabı kesmek, karşı cinsi kesmek, herhangi bir şeye son vermek, görüşmeyi kesmek vb…..
Bu hanım sebebini bilmediği bazı şeylerle baş etme yöntemi olarak bir şeyleri kestiğinden söz ediyordu. Terapist söz almak isteyen katılımcıların bu konudaki düşüncelerini dinledi.
Çalışma ilerledikçe konu ilginç bir yöne kaydı. Makası getiren kadın meditasyon yaptığından, kendini tanımaya çalıştığından söz etti. Ve genellikle meditasyonu yarım kestiğini, makasla bir şeyleri kesme eylemini de meditasyon sonrası yaptığını fark etti.
Özet olarak söyleyecek olursam ne zaman kendine dair negatif bir özellik hissetse kendiyle yüzleşmeyi kesiyor, yüksek benden gelen uyarıları kesiyor meditasyonu yarıda bırakıyor ve ardından da bir şeyler kesiyordu. Ve “bu bende yok ki” diye kendini rahatlatmaya çalışıyordu. “Kesme” eylemini de somut hale getiriyordu.
Yeryüzüne tekâmül amacıyla enkarne olan varlıkların bazısı ilk etapta oluşturdukları yersel adaptasyon kişiliğine öylesine sıkı sıkıya bağlanıyorlar ki kendilerini bu kişilikten (ego da diyebiliriz) ibaret sanıyorlar. Yüksek benlerinden gelen uyarıları göz ardı ediyor, egolarının lekesiz, tertemiz olduğuna inanıyorlar. Egoları da bu konuda (ya da kişinin hangi konuda hassasiyeti varsa) kendi varlığının devamı için çeşitli taktikler ve tuzaklar kullanıyor. Böyle varlıklar farkındalık kazanmazlarsa göksel kişilikleri ortaya çıkamıyor, beşeri yaşam içinde sıkışıp kalıyorlar. Bu hanım da böyle bir süreç içindeydi. Birkaç katılımcı da benzer olgular yaşadıklarını itiraf ettiler. Çalışma kişilerin kendilerindeki negatif özelliklerin, bağımlılıkların, kayıtlayıp şart haline getirdiklerinin ve otomatik düşüncelerin farkına varmanın önemi ve yapılması gerekenlerle ilgili bilgilerle sona erdi. Terapist ve makas getiren kişi özel birkaç seans yapmaya karar verdiler.
Biz de yükselmeye çalışanlar olarak egomuzun olumsuz yanlarıyla yüzleşebiliyor muyuz? Bize ayna görevi gören kişilerle karşılaştığımızda gereken önemi verebiliyor muyuz? Egomuzun çıkıntılı yanlarını fark etmeyip “bu bende yok” diye kesip atıyor muyuz?
Evimizden herhangi bir nesne seçelim, bize ne ifade ediyor, neyi sembolize ediyor? Bir bakalım. Kendimize karşı dürüst olursak gelişim açısından büyük bir adım atmış oluruz.
Sevgilerimle…..
Semra Evrim