07/12/2025
Zihnin bizi zorlamaya alışkın; daha fazlasını yap, daha çok dayan, biraz daha katlan...
Ama sistemimize iyi gelen her zaman “daha fazlası” değil, bazen ihtiyacımız sadece durmak.
Kendi sınırlarımızı bilmek ve yeri geldiğinde bırakabilmek; pes etmek değil, kendimize zarar vermemek için çizdiğimiz görünmez ve şefkatli bir daire aslında.
Kendimizi hırpalamadan, incitmeden, “buraya kadar iyi hissettiriyor” diyebildiğimiz yerde aslında içten içe kendimize saygı duymuş oluyoruz.
Her şeye kadir olmadığımızı kabul ettiğimizde, kalpte ince bir tevazu kapısı açılıyor.
Kontrol etme, yetişme, yetme çabamız biraz gevşiyor; “benim de gücüm sınırlı” diyebilmenin sadeliğiyle tanışıyoruz.
Ve durmayı seçtiğimiz o ince eşiğin üzerinde, teslimiyet başlıyor.
Teslimiyet; vazgeçmek değil, hayatla kavga etmeyi bırakıp, onunla aynı hizaya gelmeyi, razı olmayı seçmek.
İşte dönüşüm de aslında tam o anda, zihnin gaza bastığı fakat bizim ayağımızı pedaldan çektiğimiz ve olanı olduğu haliyle kabul ettiğimiz yerde başlıyor.
Sevgiyle..