Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız

Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Akademik Başarı Bursu alarak eğitim görmüştür. Prof.

Psikoloji bölümünden “Yüksek Onur Öğrencisi” olarak derece ile 3 yılda mezun olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi Lisans Bölümü’nden “Onur Öğrencisi” olarak mezun olmuştur. Uzmanlık eğitimine Haliç Üniversitesi Klinik Psikoloji Master Programı’nda Başarı Burslu olarak başlayarak dereceyle bitirmiştir. Uzmanlık Tezini "Erken dönem uyumsuz şemaların somatizasyon ve dissosiyasyonla ilişkisi" adlı tez ile tamamlamıştır. Master eğitim sürecinde Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikanalitik Çocuk-Ergen Psikoterapisi eğitimleri ve Süpervizyonları almıştır. Dr. Doğan Şahin ve Prof. Dr. Zümra Atalay gibi yetkin birçok eğitmenden eğitimler almıştır. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi gibi Türkiye’nin en köklü iki hastanesinde klinik çalışmalarda bulunarak çalışmıştır. Aktif olarak Şema Terapi Derneği (ŞTD) ve Çift ve Aile Terapileri Derneğinde (ÇATED) komite üyesi olarak çalışmalar yürütmektedir. Yüz yüze ve Online Psikoterapi seansları gerçekleştirmektedir. Başlıca Çalıştığı Kurumlar: Klinik ve sivil toplum stajları
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
Psikalpark Psikolojik ve Eğitim Danışmanlık Merkezi (Nişantaşı)
Aktarım Psikoloji (Bağdat Caddesi)
Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV)
Şema Terapi Derneği ve Çift ve Aile Terapileri Derneğinde (ÇATED) komite üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Aldığı Kurs ve Sertifikalar:
Dinamik Psikoterapi Temel Eğitimi – Prof. Dr. Doğan ŞAHİN
Aktarım Odaklı Psikoterapi- Prof. Dr. Doğan ŞAHİN
Cinsel Terapi Seminerleri- Prof. Dr. Doğan ŞAHİN
Rorschach & TAT – Doç. Dr. İrem Erdem Atak (Rorschach ve Projektif Testler Derneği)
Temel Mindfulness Eğitimi – Prof. Dr. Zümra Atalay
Şema Terapi - Dr. Psk. Bahar Köse Karaca (Devam Etmekte)
Çocuk-Ergen Bilişsel Davranışçı Terapi – Doç. Dr. Dursun KARAMAN
Bilişsel Davranışçı Terapi – Doç. Dr. Cemil ÇELİK
Terapötik Kartlar – Doç. Dr. Durmuş ÜMMET
Ölüm ve Yas Terapisi – Psk. Dr. Hakan ERTUFAN
Çocuk-Ergen BDT Uygulamaları – Psk. Dr. Nevin DÖLEK
Çözüm Odaklı Terapi – Psk. Dr. Nevin DÖLEK
Kişilik Bozukluklarında Psikoterapi Eğitimi – Psk. Dr. Ferah DAYI
Bağlanma Temelli Aile ve Çift Terapisi – Psk. Dr. Suzanne LEVY
Varoluşçu Psikoterapiye Giriş – Kl. Psk. Bilal AKYÜZ
Çocuk – Ergen Bilişsel Davranışçı Terapi – Uzm. Psk. İrem Bengü AKSEKİLİ
Bilişsel Davranışçı Oyun Terapisi – Uzm. Psk. İrem Bengü AKSEKİLİ
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi – Uzm. Pınar HOCAOĞLU
MMPI- Psk. Dr. Sinem DURUSAL
Sanat Terapisi- Dr. Volkan DEMİR

Kendini sevmek, bencillik veya narsisizm değildir; sağlıklı özsaygı ve iyileşmenin bir göstergesidir.🧠 Psikoloji araştır...
16/09/2025

Kendini sevmek, bencillik veya narsisizm değildir; sağlıklı özsaygı ve iyileşmenin bir göstergesidir.
🧠 Psikoloji araştırmaları, öz sevgi ve öz şefkatin depresyon, kaygı ve travma sonrası iyileşme süreçlerinde kritik rol oynadığını gösterir (Neff, 2003).
💬 Kendini yargılamayı bırakmak, hataları kabul etmek ve kendi ihtiyaçlarına değer vermek, iyileşmenin temel adımlarıdır.
🌿 Öz sevgi, başkalarıyla sağlıklı bağ kurmanın ve güvenli ilişkiler geliştirmenin ön koşuludur.
💡 Terapiler, öz şefkat ve mindfulness teknikleriyle kendini kabul etmeyi ve içsel eleştirmeni dönüştürmeyi öğretir.
🫂 Kendinize nazik olmak, travmaların ve duygusal yaraların iyileşmesini hızlandırır.
⚖ Kendini sevme pratiği, başkalarını da daha sağlıklı ve dengeli sevmeyi sağlar.
✨ İyileşme, kusurları kabullenmek ve kendi değerinizi tanımakla başlar.
💌 Kendini sevmek, hem ruhsal hem de duygusal olarak özgürleşmenin en güçlü adımıdır.

📖 “Kendini sevmek, hayat boyu süren bir yolculuktur ve iyileşmenin kapısını açar” – Louise Hay.

Tekrarlayan ilişkilerde aynı acıları yaşamak, çoğu zaman bilinçdışı öğrenilmiş kalıpların ve travmaların sonucudur.🧠 Psi...
09/09/2025

Tekrarlayan ilişkilerde aynı acıları yaşamak, çoğu zaman bilinçdışı öğrenilmiş kalıpların ve travmaların sonucudur.
🧠 Psikoloji araştırmaları, “bağlanma stilleri” ile bu döngüleri açıklamaktadır (Bowlby, Ainsworth).
💬 Kaçan, kontrol eden ya da eleştirel partnerlerle tekrar karşılaşmak, çocuklukta edinilen güven eksikliği ve bağlanma ihtiyacının bir yansıması olabilir.
🌿 Farkındalık ve kendi ilişki kalıplarını tanımak, bu döngüyü kırmanın ilk adımıdır.
💡 Terapiler, ilişkilerde sınır koymayı, sağlıklı iletişim kurmayı ve kendi değerini bilerek seçim yapmayı öğretir.
🫂 Geçmiş deneyimlerle yüzleşmek, travmaları iyileştirir ve gelecekte daha sağlıklı bağlar kurmanıza olanak sağlar.
⚖ Kendini gözlemlemek ve bilinçli seçimler yapmak, ilişkilerde tekrar eden yaralanmaları önler.
✨ Tesadüf yoktur; farkındalık ve bilinçli adımlar değişimin başlangıcıdır.
💌 Kendinize ve geçmişinize nazik olmak, gelecekteki ilişkilerinizi dönüştürür.

📖 “Kendini tanımayan, ilişkilerinde sürekli aynı dersleri tekrarlar”
– Carl Jung.

Sürekli başkalarını memnun etme ihtiyacı, çocuklukta sevgi ve onay için öğrenilmiş bir davranış olabilir.👶 Çocuklukta “i...
02/09/2025

Sürekli başkalarını memnun etme ihtiyacı, çocuklukta sevgi ve onay için öğrenilmiş bir davranış olabilir.
👶 Çocuklukta “iyi çocuk” rolüyle sevilmek için gösterilen çabalar, yetişkinlikte mükemmeliyetçilik ve aşırı uyum davranışına dönüşebilir.
🧠 Psikoloji literatüründe bu durum, “Bağımlı Kişilik Özellikleri” ve “Narsistik Travma” bağlamında incelenir.
💬 Kendinizi sürekli başkalarının beklentilerine göre şekillendiriyorsanız, kendi ihtiyaçlarınızın farkında olmayabilirsiniz.
🌿 Farkındalık ve bilinçli fark, memnuniyet döngüsünü kırmak için ilk adımdır.
🫂 Terapilerde, sınır koyma ve öz değer geliştirme teknikleri kullanılarak, “kendin için” yaşamayı öğrenmek hedeflenir (Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapisi).
⚖ Kendi istek ve ihtiyaçlarınıza öncelik vermek, hem ilişkilerde hem de ruhsal sağlıkta denge sağlar.
✨ Memnuniyet baskısını bırakmak, özgüvenin ve iç huzurun temelidir.
💌 Kendinizi onaylamak, başkalarına verdiğiniz değerin kalitesini de artırır.

📖 “Başkalarını mutlu etmek için kendini kaybetme; önce kendini sev”
– Carl Rogers.

İçinizde sürekli suçluluk duyan bir “küçük çocuk” olabilir; bu, çocuklukta öğrenilen içsel eleştirmenin bir yansımasıdır...
26/08/2025

İçinizde sürekli suçluluk duyan bir “küçük çocuk” olabilir; bu, çocuklukta öğrenilen içsel eleştirmenin bir yansımasıdır.
🧠 Psikoloji araştırmaları, kronik suçluluk hissinin genellikle aile içi ilişkilerde çocuklukta edinilen değerler ve beklentilerle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
💬 Kendinizi sürekli suçluyor olmanız, başkalarının beklentilerine uyum sağlama ve kendini cezalandırma biçimiyle şekillenmiş olabilir.
🌿 Bu küçük çocukla tanışmak, kendi duygularınızı fark etmek ve onu güvenli bir şekilde anlamak için kritik bir adımdır.
💡 Terapötik yaklaşımlar, içsel eleştirmenle yüzleşmeyi ve onu şefkatle dönüştürmeyi önerir (Öz-Şefkat Terapisi, Kristin Neff).
🫂 Kendinize izin vermek, hatalarınız için kendinizi cezalandırmayı bırakmak, iyileşmenin başlangıcıdır.
⚖ Suçluluk hissinin kaynağını anlamak, sağlıklı sınırlar koymayı ve özgüven geliştirmeyi sağlar.
✨ Bilinçli farkındalık ve kendine şefkat, suçluluk döngüsünü kırmanın en etkili yoludur.
💌 İçinizdeki küçük çocukla barışmak, kendinizi özgürleştirir ve ruhsal iyileşmeye kapı açar.

📖 “İçimizdeki çocuk, hayat boyu bize rehberlik eder; onu dinlemek cesaret ister”
– John Bradshaw.

“Seni seviyorum” demekten çok, “Beni kurtar” diye bağıran ilişkiler var. Sevilmek, kabul görmek isteriz ama bazen karşı ...
19/08/2025

“Seni seviyorum” demekten çok, “Beni kurtar” diye bağıran ilişkiler var. Sevilmek, kabul görmek isteriz ama bazen karşı tarafın kurtarıcı rolüne bürünmesini beklemek daha ağır basar.

🧩 Bu durum, psikolojide “kurtarıcı kompleksi” olarak bilinir. Freudyen kuramda narsisizme paralel olarak, kişinin kendisini değersiz hissetmesi, sevgiyi değil, kurtarılmayı aramasına neden olabilir.

🌊 Özellikle travma geçmişi olan bireylerde, iyileşmekten çok, birinin gelip onları “tamamlamasını” beklemek yaygındır. Bu da ilişkide sağlıksız bağımlılıkların temelini oluşturur.

🔗 İlişkilerde bu kurtarıcı-kurtarılma dinamiği, “codependency” yani karşılıklı bağımlılık modeline işaret eder. Bu kalıp, hem karşıdaki kişiye ağır yük bindirir hem de özgürleşmeyi zorlaştırır.

🌱 Terapötik yaklaşımlarda amaç, bireyin kendi değerini keşfetmesi ve kendi içsel kaynaklarıyla güçlenmesidir. Carl Rogers’ın “koşulsuz kabul” teorisi burada büyük rol oynar.

💡 Unutmayalım ki, gerçek sevgi “kurtarma” değil, “yanında durma”dır. Bizi tamamlayan başkası değil, kendimizin en iyi versiyonuyuz.

🛑 “Ben böyleyim” cümlesi, çoğu zaman değişime karşı bir savunmadır. Bu direnç, hem kendimizi koruma hem de alışkanlıklar...
05/08/2025

🛑 “Ben böyleyim” cümlesi, çoğu zaman değişime karşı bir savunmadır. Bu direnç, hem kendimizi koruma hem de alışkanlıklarımızın rahatlığıyla ilgilidir.

🧱 Psikolojide bu durumu, Carl Rogers’ın “kendini gerçekleştirme” sürecinde “direnç” olarak tanımlarız. İnsanlar konfor alanlarından çıkmakta zorlanır çünkü bilinmeyen riskli ve korkutucudur.

🔄 Alışkanlıklar, nöral devrelerde derin izler bırakır. Bu yüzden davranışları değiştirmek, sadece istek değil, nörobiyolojik bir süreçtir.

🧠 Ayrıca, psikodinamik açıdan, “ben böyleyim” demek, genellikle çocuklukta edinilen kimliklerle ilişkilidir. Freud’un “ego savunma mekanizmaları” bu direnci anlamamıza yardımcı olur.

💡 Değişim, küçük adımlarla, şefkatli farkındalıkla başlar. Tara Brach’ın mindfulness yaklaşımı, kendimize yargısız ve sabırlı bakmamızı öğütler.

🌈 “Ben böyleyim” demek, aynı zamanda “ben değişemem” anlamına gelmez. İnsan sürekli gelişen, dönüşen bir varlıktır.

savunma

“Neden hep aynı hatayı yapıyorum?” diye sormak, romantik ilişkilerde tekrar eden desenlerin en net yansımasıdır. Bu döng...
31/07/2025

“Neden hep aynı hatayı yapıyorum?” diye sormak, romantik ilişkilerde tekrar eden desenlerin en net yansımasıdır. Bu döngüler, aslında içsel dünyamızın dışa yansımasıdır.

🧩 Psikodinamik teoride, Freud’un “tekrar zorunluluğu” kavramı bu durumu çok iyi özetler. Kişi, bilinçdışı çatışmalarını ve eski yaralarını, benzer ilişkilerde tekrar tekrar yaşar.

🔄 Attachment (Bağlanma) teorisinde ise, güvenli ya da güvensiz bağlanma stilleri bu tekrar eden kalıpları besler. Örneğin kaçınan bağlanma stili, yakınlık kurmaya çalışırken geri çekilme döngüsüne yol açar.

🔍 Aynı zamanda, partner seçimlerimiz bilinçdışında çocukluk deneyimlerimizle şekillenir. John Bowlby’nin bağlanma çalışmaları, çocuklukta yaşanan güvensizliklerin yetişkin ilişkilerine etkisini vurgular.

💡 Tekrar eden desenlerin farkına varmak, bu döngüyü kırmanın ilk adımıdır. Farkındalık ve terapi ile sağlıklı ilişki modelleri öğrenilebilir.

🌻 Brené Brown’un dediği gibi, “Bağ kurmak için önce kendinle barışmalısın.” Kendimizi anlamak, o eski kalıplardan kurtulmanın anahtarıdır.

🏠 Aynı fiziksel alanı paylaşmak, aslında her zaman aynı dünyayı paylaştığımız anlamına gelmez, değil mi? İnsanlar bazen ...
29/07/2025

🏠 Aynı fiziksel alanı paylaşmak, aslında her zaman aynı dünyayı paylaştığımız anlamına gelmez, değil mi? İnsanlar bazen aynı çatı altında, ama bambaşka içsel evrenlerde yaşayabilirler.

🌌 Psikolojide “eşler arası duygusal mesafe” kavramı bu durumu anlatır. John Gottman’ın çalışmalarında da gördüğümüz üzere, çiftlerin iletişimde kopukluk yaşaması, aslında zihinsel ve duygusal olarak birbirlerinden uzaklaşmalarıdır.

🧠 Herkesin algısı, duyguları, geçmiş deneyimleri farklıdır. Bu yüzden aynı evde yaşayan iki kişi bile, dünyayı farklı pencerelerden izler. “Gerçeklik” dediğimiz şey, bireysel zihinsel haritaların toplamından başka bir şey değildir.

🎭 Carl Jung’un “gölge” kavramı burada önemli: Birbirimizin görünmeyen yanlarını göremeyince, kendi evrenlerimizde sıkışıp kalırız. “Sen beni anlamıyorsun” cümlesi çoğunlukla bu algı farkından doğar.

💬 Aynı evde olup da iletişim kopukluğu yaşayanlar için, terapi ve bilinçli iletişim teknikleri (örneğin Nonviolent Communication) köprü kurmanın yollarını sunar.

🌱 İyi haber şu ki; farklı evrenlerde yaşamak zorunda değiliz. Ortak değerler, empati ve açık iletişimle, o mesafeleri kapatmak mümkün.

🧬 Ailelerimizden sadece genetik değil, aynı zamanda psikolojik miras da alırız. Bu miras bazen sevgi dolu anılar olur, b...
24/07/2025

🧬 Ailelerimizden sadece genetik değil, aynı zamanda psikolojik miras da alırız. Bu miras bazen sevgi dolu anılar olur, bazen ise kuşaklararası travmaların yükü.

📚 Kuşaklararası travma kavramı, özellikle epigenetik ve psikodinamik teorilerle destekleniyor. Traumatize olmuş bireylerin yaşadığı acılar, bilinçdışı yollarla sonraki nesillere aktarılabiliyor.

👶 Mesela, 2. Dünya Savaşı sonrası travmalar yaşayan ailelerin çocukları ve torunları, doğrudan yaşamamış olsalar bile, bu travmaların etkilerini psikolojik ve biyolojik olarak hissedebiliyorlar.

🔄 Yıkıcı döngüler; şiddet, ihmal, duygusal kopukluk gibi olumsuz kalıplar kuşaklar boyunca aktarılabilir. Bu da bireylerin yaşam kalitesini ve ruh sağlığını etkiler.

💡 Son yıllarda yapılan çalışmalar, farkındalığın ve bilinçli müdahalenin, bu döngüleri kırmada çok etkili olduğunu gösteriyor. Aile terapileri ve travma odaklı terapiler burada büyük önem kazanıyor.

🧘‍♀️ Bu nedenle, geçmişin yükünü taşırken, şimdi ve geleceğe odaklanarak kendi iyileşme yolculuğunuza cesaretle devam etmek, en değerli adımlardan biri.

💡 Duygusal emek, hayatımızın her alanında karşımıza çıkar; özellikle ilişkilerde, iş hayatında ve aile içinde “hep veren...
17/07/2025

💡 Duygusal emek, hayatımızın her alanında karşımıza çıkar; özellikle ilişkilerde, iş hayatında ve aile içinde “hep veren” olmak büyük bir yorgunluk yaratabilir.

⚡ Arlie Hochschild’in “Duygusal Emek” kavramı, kişilerin içsel duygu durumlarını yöneterek dışarıya belirli bir duyguyu yansıtma çabasını anlatır. Bu durum, gerçek duygularla dışa yansıyanlar arasında büyük bir çelişki yaratabilir.

🧠 Sürekli başkalarının duygusal ihtiyaçlarına odaklanmak, empatiyle harmanlanırken kişisel sınırların aşılmasına ve tükenmişliğe neden olur. Bu durum, duygusal yorgunluk sendromu olarak da bilinir.

😔 Bu yorgunluk, zamanla motivasyon kaybı, depresyon belirtileri ve hatta fiziksel hastalıklarla kendini gösterebilir. “Seni neyin yorduğunu bilmek, iyileşmenin ilk adımıdır.”

🌿 Duygusal emek yorgunluğu yaşayan kişiler, bazen kendi duygularını görmezden gelir ve “ben hep dayanırım” düşüncesiyle hareket ederler. Bu da iyileşmeyi zorlaştırır.

📖 Carl Jung’un dediği gibi, “Karanlıkla yüzleşmeden aydınlığa ulaşamayız.” Kendi duygusal sınırlarını belirlemek, dinlenmek ve destek almak, bu yorgunluğu aşmanın anahtarıdır.

💪 Siz de kendinizi “hep veren” rolden çıkarabilir, sağlıklı sınırlar koyabilir ve enerjinizi kendiniz için de kullanabilirsiniz. Bu, ruh sağlığınız için olmazsa olmazdır.

🎭 “İyi çocuk” olmak, aslında sadece dışarıya gösterdiğimiz bir rol değil, çoğu zaman içimizde taşıdığımız ağır bir yüktü...
10/07/2025

🎭 “İyi çocuk” olmak, aslında sadece dışarıya gösterdiğimiz bir rol değil, çoğu zaman içimizde taşıdığımız ağır bir yüktür. Bu yük, aile ve toplum beklentileriyle şekillenir.

⚖️ Erik Erikson’un gelişim kuramında, çocuklukta “kimlik ve rol karmaşası” yaşanırken, iyi çocuk olma beklentisi kişinin gerçek benliğini gölgeleyebilir. “Hep doğru olanı yapmalıyım” inancı, duygusal baskı yaratır.

🔒 Bu yük, özellikle mükemmeliyetçilikle birleştiğinde, çocuklukta başlayan kaygılarla beraber yetişkinlikte “kendini beğenmeme” ve “kendini eleştirme” döngüsüne dönüşür.

💡 Alice Miller’in “Zalimlikten Kaçış” kitabında, ebeveynlerin “iyi çocuk” beklentilerinin çocukların iç dünyasında nasıl bastırılmış öfke ve acıya yol açtığına değinilir.

😓 İyi çocuk rolünü üstlenen kişiler, çoğu zaman kendi ihtiyaçlarını görmezden gelir, duygularını bastırır ve başkalarının beklentilerine göre yaşarlar. Bu da uzun vadede tükenmişlik ve duygusal yorgunluğa neden olur.

🌈 Ama gerçek özgürlük, “iyi çocuk” rolünü bırakmak ve kendi ihtiyaçlarını keşfetmekle başlar. Brené Brown’un dediği gibi, “Mükemmellik değil, özgünlük bizi güçlü kılar.”

🌻 Kendinize izin verin; hata yapın, sınırlar koyun ve gerçek benliğinizi yaşamaya başlayın. Bu yükü hafifletmenin yolu, kendinize şefkat göstermekten geçer.

Reddedilme travması, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan “ait olma” duygusunu zedeler. Çocuklukta ya da yetişkinl...
03/07/2025

Reddedilme travması, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan “ait olma” duygusunu zedeler. Çocuklukta ya da yetişkinlikte deneyimlenen bu travma, kişinin ilişkilere yaklaşımında derin izler bırakır.

🛡️ Kaçınan bağlanma stili, John Bowlby’nin bağlanma teorisinde önemli bir yere sahiptir. Bu kişiler, reddedilme korkusuyla ilişkilerden uzaklaşır, duygusal mesafeyi korurlar. Çünkü “yaklaşmak” risklidir, “uzak kalmak”sa koruyucudur.

🔍 Mary Ainsworth’un araştırmaları da bu stilin oluşumuna ışık tutar; ebeveynlerin duygusal olarak ulaşılmaz veya tutarsız olduğu durumlarda çocuk, kendi kendini duygusal olarak koruma mekanizması geliştirir.

🌫️ Reddedilme travması yaşayan kişiler, duygularını bastırma, yakınlık kurmaktan kaçınma ve kendi kendine yetme eğilimindedir. “Kimseye güvenmemek” onlara zarar gelmesini engellemenin yoludur.

📚 Psikanalizde Melanie Klein, “İçsel nesne ilişkileri” kavramıyla, kişinin erken yaşta yaşadığı reddedilme deneyimlerinin, zihinsel temsillerde nasıl kalıcı yaralar açtığını anlatır. Bu da kaçınan bağlanmanın iç dinamiğini oluşturur.

🌱 Ama şunu bilmek çok önemli: Kaçınan bağlanma stili sabit değildir. Terapi, güvenli bağlanma modelleri ve sağlıklı ilişki deneyimleriyle bu mesafe yavaş yavaş kapanabilir.

💡 Carl Rogers’ın dediği gibi, “Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek, değişimin başlangıcıdır.” Reddedilme travmasıyla yüzleşmek ve kendine şefkat göstermek, bu sürecin temel taşıdır.

Address

Sultan Selim, Sultan Selim Caddesi No:57 D:4, Kâğıthane/Istanbul
Istanbul
34415

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Uzman Klinik Psikolog Onur Cansız:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram