Duyu Eğitim Danışmanlık

Duyu Eğitim Danışmanlık Mesleki Danışmanlık

Çocukluk çağı travmalarının, mağdurlarında nasıl izler bıraktığını sarsıcı bir şekilde aktaran, gerçek vakaların terapi ...
25/11/2020

Çocukluk çağı travmalarının, mağdurlarında nasıl izler bıraktığını sarsıcı bir şekilde aktaran, gerçek vakaların terapi odalarındaki ifadelerini de içeren, ilgi uyandıran anlatımıyla "tüm renklerini kaybetmiş gökkuşağı hikayeleri"ni okuyucularına sunan değerli terapistimiz ve hocamız Dr. Psikolog Z. Deniz Aktan ile emeği geçen öğrencilerine gönülden teşekkürler. Kitap, travma mağdurları ve yakınlarına yol gösterici olmasının yanı sıra değerlendirme sürecini ve farklı terapi ekollerinde nasıl ele alındığını aktarması bakımından ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar için de rehber niteliği taşıyor. Tüm geliri Koruncuk Vakfı'na bağışlanan bu değerli eseri kesinlikle öneriyoruz.

Eğer kişi tüm yaşamını gerçeklerle acı verici bir çarpışmadan sakınmak için eğilerek sürdürmüşse yaşlılık yıllarında da ...
01/06/2020

Eğer kişi tüm yaşamını gerçeklerle acı verici bir çarpışmadan sakınmak için eğilerek sürdürmüşse yaşlılık yıllarında da sırtını yeni gerçekliklerin önünde eğilmeye hazır tutar..

Sigmund Freud

YA SONRACoronanın akıbeti ne olur bilmiyorum ama günlük rutinimiz yavaş yavaş alışılmış haline dönücek gibi gözüküyor. İ...
24/05/2020

YA SONRA

Coronanın akıbeti ne olur bilmiyorum ama günlük rutinimiz yavaş yavaş alışılmış haline dönücek gibi gözüküyor. İçinde kayıplar, korkular, kaygılar, mesafeler, özlemler, belirsizlikler barındıran bir dönem yaşadık. Ancak bu dönemin bitişi herkes için ve hemen mutluluk getirmeyebilir. Genel olarak bir süre yas süreci yaşayacağımızı düşünüyorum. Yas genel olarak bilindiği gibi yalnızca bir kaybın akabinde yaşadığımız acı dolu bir süreç değil aslında. Yas arzu ettiğimiz koşullara sahip olsak bile önemli hayat değişimlerinden sonra, fazla sorumluluk aldığımız bir dönemin bitişinde, istenmeyen bir süreçten yada bağımlılıktan özgür kaldığımızda, zorlu ve engellerle dolu bir yaşantı şeklinin sona erdiğinde de yaşadığımız bir adaptasyon sürecidir. Özgürlüklerin kazanılması , amaca ulaşmak , büyük başarılar ve kazanımlar edinmek bile sanılanın aksine bir süre yas reaksiyonu göstermenizi neden olur. Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci bu sürecin sonunda ilk olarak mutlu ve rahatlamış hisseder. Ancak bu uzun sürmez. Kısa sürede boşluk, geçmişteki engellenmelere karşı öfke, hüzün ve özlem hisseder genelde. Aşırı stresli bir iş ortamında uzun süre çalışan biri işten ayrılınca bir süre boşluk, anksiyete, iç bunaltısı hissedebilir hayal ettiğinin aksine. Yürütülemeyen bir ilişki bittiğinde ilk tepki rahatlama da olsa, akabinde yine boşluk, alışkanlıkların ve günlük rutinlerin özlemi, kendini yalnız biri olarak konumlandıramama, yarım kalan meseleler ve ifade edilmemiş duygulardan dolayı hüznün ve öfkenin eşlik ettiği bir süreç yaşanır. Pandemi dönemi sonunda da benzer bir yas süreci yaşayabileceğimizi düşünüyorum. Engeller ortadan kalkınca bir süredir alışmış olduğumuz yaşantı değişecek. Sürecin bitişi kimileri için coşku ve mutluluk verici olarak hayal edilse de, sonucundan mutlu olsakta olmasak ta bu mutluluğa yakın geçmişimizde alıştıklarımızın özlemi karışacak. Bu bu özlem kimi için dinlenmek, kimi için aile, kimi için yalnızlık, kimi için üretmek , kimi için üretmemek, kimi için görünür olmak, kimi için görünür olmamak, kimi için mutlu olmuş olmak, kimi için çok mutsuz olmak anlamına gelebilir. Yani yasnı tuttuğumuz şey iyi yada kötü anlamlar içerebilir. Etkileri hafiflemekte olan pandemi sürecinin normalleşme aşamasında çokta normalleşemeyebiliriz. İçe kapanmalar veya aşırılıklar ortaya çıkabilir. Yani en yalın haliyle, yaşantımızı biranda ve yoğun olarak etkileyecek her değişim beraberinde yas tepkilerini getirir. İçinde karmaşık duygular barındıran bu yas,, yani adaptasyon sürecinde daha sağlıklı kalabilmek için yaşam şeklimizi olabildiğince ve dış gerçekliğe uyumlu olarak acelesiz ve bir miktar temkinli geçirmekte fayda var. Bunu hem kendi sürecimizi hem de sevdiklerimizin sürecini kolaylaştırmak için yapabiliriz..

03/05/2020

Koşulsuz sevgi denildiğinde hep ebeveynlerin çocuklarına olan sevgileri akla gelir. Çocukları ne yaparsa yapsın, onlara ne kadar kızsalar da kırılsalar da sevgilerini hissettirir ebeveynler. Bazı talihsiz istisnai durumlar dışında, hiçbir ebeveyn bile isteye çocuğunun ruhunda nasıl yaralar bırakacağını bilerek onun kolunu kanadını kıramaz. Ama bunu çoğunlukla yaparlar.. Asıl koşulsuz seven çocuklardır. Ebeveynleri onlara ne yaparsa yapsın, sevildiklerinde sevilmediklerinde, ihmal edildiklerinde, işgal edildiklerinde, söz hakkı ve seçme şansı verilmediklerinde, cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarında, çocuk yaşlarında ebeveynlik yapmak zorunda kaldıklarında, bir oyuncak gibi eve kapatıldıklarında, sokaklarda dilendirildiklerinde, hatta fiziksel ve psikolojik şiddet gördüklerinde bile onlar ebeynlerini sevmeye ve onlardan sevgi beklemeye devam ederler. Ana babalarının nereli olduğu, hangi okulları bitirdiği, onların dini inancı, onların neye benzedikleri ve neleri başardıkları çocuklar için önemli değildir. Çocuklar her koşulda severler ebeveynlerini. Hatta neredeyse çoğu zaman ebeynlerinden bekledikleri sevgi için kendiliklerinden bile vazgeçerler. Bir çocuk ebeveyni tarafından sevilmek için onu mutlu etmek ve kabul görmek için, arzularından vazgeçebilir. Kendi arzuları yerine ebeveynlerinin isteklerini yerine getiren ve hayat boyu kendi olma fırsatını kaçıran çocuklardır bunlar. Yada aldığı sevgi karşısında ödediği bedellerin yükünden sevgiyi artık kimseden beklemeyen, sevemeyen, sevilmek istemeyen çocuklardır. Yada sevgiyi hep koşulsuzca verip ama hep koşullu aldıkları için hayat boyu her sevgi ilşkisinde kendilerini feda eder ve istismar edilirler. Yada her türlü ilişkide sevgi için birileriyle rekabet etmek zorunda hisseder ve en çokta kendileri zarar görürler. Yani gerçek kendilikleriyle hayatı tüm coşkusuyla yaşamak yerine erken dönem ebeveyn ilişkilerindeki KOŞULLU SEVGİ nedeniyle KOŞULSUZ SEVGİ alamayacaklarından korktukları, farkında bile olmadıkları sahte kendilikleriyle sahte dünyalarında yaşarlar. Çoğunlukla gerçekten sevildiklerine inanmaz, yada onları gerçekten sevmeyen kişilerle İlişki kurarlar. Taki birşeylerin ters gittiğini , varolmanın başka imkanları olabileceğini düşünene kadar..

Çocuklar dış dünyadaki  sınırlara,engellenmelere karşı ebeveynleri tarafından hazırlanmalıdır. Çocuğun kendi kontrolü dı...
21/02/2020

Çocuklar dış dünyadaki sınırlara,engellenmelere karşı ebeveynleri tarafından hazırlanmalıdır. Çocuğun kendi kontrolü dışında engelleneceği durumlara karşı dayanma kapasitesi artırılmalıdır. Dayanma kapasitesinin artması, sınır ve gerekliliklere uyum sağlayabilmesi, ebeveynleri ile ilişkisinde yaşayacağı optimal kırılmalarla mümkündür. Dış gerçekliğe uygun, makul nedenlere dayalı kural ve sınırları çocuğa öğretmek, ileriki yaşlarda kişinin birtakım kural ve sınırların, hatta engellerin olduğu, ama tüm bu engellenmelere karşı dayanıklılığı olan, kendini varetmenin yollarını bulabilen, adil bir dünya algısı olan, yeni yollar deneme ve yaratma cesareti olan, arzularını gerçekleştirebilen ama bunların gerektirdiği sorumlulukları ve bazı fedakarlıkları göze alabilen, sınır ve kuralları bir istismar gibi değil, birarada yaşamanın gereklilikleri gibi görebilen sağlıklı bir yetişkin olmasını sağlar. Keyfe keder sınırlamalar, çocuğun hayat enerjisini açığa çıkaramadan bastırmasına neden olmaktadır. Ebeveynin hiçbir makul nedeni olmadan, dış gerçeklikle anlamlı bir ilişkisi olmayan engellemeleri çocukta adil olmayan bir dünya algısı yaratır. Bir yetişkin olduğunda kişi, sınır ve engellenmelere karşı dayanıksız, öfkeli, hiç sorumluluk almayan dürtüsel bir yapı sergiler yada gerekmediği durumlarda bile hep başkalarının isteklerine boyun eğen, kendi sınırlarını çizmeyen, sorumluluk alan ancak bunun altında ezilen, hayatın haz ve mutluluklarını yeterince yaşayamam birine dönüşür. Yani sınır aslında sağlıklı bir ruhsal yapının varoluşudur.

08/12/2019

Yakınlık, kendini ifade edebilme kapasitesi gerektirir. Bu yüzden bazı kişiler, yakınlık karşısında, kimliğini kaybetmek ve yakın ilişki içinde yok olmak gibi korku verici bir tehlike hisseder. Yok olma ve kimlik kaybı hissi , zaman algısında da bir dağılma yaratır. Acil karar verme yanılgısı, kararın sürekli ertelenmesi, yaratıcı çalışma kapasitesinin azalması, iş ortamında çökkünlük, toplumsal rollerin reddi ve aykırı davranışlar bu korkunun bir sonucu ve maliyetlidir. Yakınlık korkusunun ağır maliyetlerinden kurtulmak için kişinin kendini ifade edebilme kapasitesinin gelişmesi gerekir. Bunun en sağlıklı gerçekleştiği ortamlar kişilerin kendilerini özgürce ifade edebildiği ilişkiler ve terapi odasıdır..

Klinik Psikolog Saadet Emişçi

04/12/2019

"insan böyledir azizim, kendini sevmeden sevemez"

Albert Camus (Düşüş)

Narsisistik bir savunma mekanizması olarak özünde kendini sevilmeye değer görmeyen birinin bir ötekini ilişki türü ne olursa olsun gerçekten sevmesi pek zordur...

30/10/2019

Çeviri: Düşünbil Dergisi ®

14/10/2018

Hepimiz bir bataklıkta yaşıyoruz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor..

Oscar Wilde

29/08/2018

Cesaret umutsuzluğun yokluğu değil, daha çok umutsuzluğa rağmen ilerleyebilme yetisidir..

Rollo May

http://dusunbil.com/hollywoodun-sevdigi-5-lacanyen-sinema-klisesi-3/
07/05/2017

http://dusunbil.com/hollywoodun-sevdigi-5-lacanyen-sinema-klisesi-3/

Korku Filmleri ve Ayna Görüntüsü İşte sadece iki cümlede bir korku hikâyesi: “Onu yatağına yatırıyordum ve bana “Baba, yatağımın altında canavar olup olmadığını kontrol etmen lazım” dedi. Onun eğlencesi için yatağın altına baktım ve onu gördüm, başka bir onu, yatağın altında gözlerini bana dikmi

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1604068389633649&id=384363921604108
18/04/2017

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1604068389633649&id=384363921604108

Gelişmekte olan nöropsikanaliz, esasen farklı iki araştırma alanı olan psikanaliz ve sinir bilimini, zihnin nasıl çalıştığını anlamanın yepyeni bir yoluna ulaşmak için birleştirmeyi hedefliyor. Manhattan Yukarı Doğu yakasında, dört tarafı psikanalistlerle çevrilmiş bir apartman dairesindeyim. Baz

06/01/2017

ÇOCUKLARIMIZA TERÖR OLAYLARINI NASIL ANLATALIM? Merve Bayer Merve Bayer Mart 17th, 2016 İlkokul, Okul Öncesi, Rehberlik 2774 3 Son zamanlarda toplum olarak çok şiddetli kayıplar verdiğimiz aynı zamanda psikolojik anlamda da bizleri oldukça zorlayan süreçlerden geçiyoruz. Yaşanılan acı verici olaylar...

Address

Caddebostan
Istanbul
34728

Opening Hours

Monday 10:00 - 20:00
Tuesday 10:00 - 20:00
Wednesday 10:00 - 20:00
Thursday 10:00 - 20:00
Friday 10:00 - 20:00
Saturday 10:00 - 20:00

Telephone

+902163803229

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Duyu Eğitim Danışmanlık posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Duyu Eğitim Danışmanlık:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram