22/09/2025
Belgin’ce bir sosyal sorumluluk öyküsü... Evet, ben yazdım ve merak ediyorum SİZ OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ?
Çırılçıplak genç bir kadın sahilde koşuyordu... Sabahın çok erken bir saatinde etrafta çok az insan da olsa durum haliyle çok tuhaftı. Kadını gören herkes önce şaşkınlıkla ona bakıyor, sonra utanarak gözlerini kaçırıyor, daha sonra da merakla kimden kaçtığını araştırmaya başlıyordu. Arkasından koşan, kovalayan hiç kimse yoktu. Kadın da zaten arkasına bakmadan yüzünde bazen bir gülümseme bazen de dudaklarından fırlayan bir kahkahayla koşuyordu. Görenler ne yapacaklarını bilemeden birbirlerine bakıyorlardı. Sahi ne yapılırdı sabahın çok erken bir saatinde sahil boyunca çırılçıplak bir şekilde kendi kendine gülerek, gülümseyerek koşan bir kadın görüldüğünde? Kimsenin genetik kodlamasında böyle bir kayıt yoktu; kimse bilgi dağarcığından bu veya buna benzer bir deneyim çıkartıp böyle yapılır diyemiyordu. Bu belli ki o sırada orada bulunan herkes için ilk kez yaşanan bir olaydı... Ne yapacağını bilememek bir yana, kovalayan da olmadığına göre kadının yakalanmasını gerektiren bir durum da yoktu ortada herhalde. Bir de canım, kolay mı? Çırılçıplak bir kadına dokunmak gerekiyordu onu yakalamak için... Her şey bir yana, herkesin ilk anda aklına gelen düşünce büyük olasılıkla, niye ben tutayım oluyordu... Amaaan işte neyse ne, kadının biri çırılçıplak sahilde koşuyordu ve kimse ne yapacağını bilemiyordu. Sonra bazı önemli ayrıntılar dikkati çekmeye başladı. Kadın fena sayılmazdı, düzgündü... Hatta bayağı bir güzeldi canım. Kafayı mı yemişti, ne yapıyordu böyle? Kovalayan yoksa peşinden niye koşardı böyle bir kadın sokaklarda çırılçıplak? Polislik mi, hastanelik mi, nasıl bir durum vardı ortada? Arkasından bakakalmışlarken birden kadın sahil boyunca koşmayı bırakıp önce dizlerinin üstüne çöktü, sonra yine fişek gibi ayağa fırlayıp bu kez denize doğru koşmaya başladı. Olaya tanıklık edenlerin genetik kodlarında bir hareketlenme başladı işte o zaman! Aman Tanrım, intihar etmek isteyebilirdi kadın. Böyle bir durumda konu hem polislik hem de cankurtaranlık olabilirdi işte. Telefonlar çıkarıldı, bazıları polisi ararken bazıları da S**I DURUN, RESİM ÇEKMEYE ve bu anları ölümsüzleştirmeye başladılar! Amatör kameralar paparazzilik görevlerini yerine getirmeye başlamışlardı artık ilk şaşkınlığı kadının hedef değiştirmesiyle atlatarak! Bu arada kadın denize ulaşmış, kendini serin sulara bırakmış ve kâh gülüyor kâh ağlıyordu. İşte bu yeni bir durumdu. Sanki serin suyun etkisiyle kadın da duygularına daha fazla yaklaşmış gibiydi. Sahildeki kameralar görevlerini yapmaya devam ediyorlar, sadece resim değil, artık video da çekiyorlardı. Her anı kaydetmenin sorumluluğunu taşıyorlardı bir başka deyişle... Bu arada yakın çevreden bir ekip arabası gelmiş, ambulans çağrılmış ve her türlü müdaheleye hazır şekilde beklemekteydiler. Kadın intihar etmeye niyetli gözükmüyordu gerçi. Sanki suya girip de ağlayabilince biraz rahatlamış, hatta kendine gelmiş gibiydi. Sustu birden, sahile doğru yürümeye başladı, göğüsleri sudan çıkar çıkmaz çıplaklığının farkına vardı ve tekrar eğildi suyun içine doğru. Geri geri yürümeye ve göğüslerini gizlemeye çalıştı. Fotoğraf ve video çekenleri de yeni farketmişti. Kadın sanki bir rüyadan uyanıyor gibiydi. Belli ki utanmıştı ve ne yapacağını bilemiyordu. Polis ekip arabasından anons yapmaya başladı: "Hanım, dur orada, seni güvenli bir şekilde oradan çıkaracağız!"
Bu ve buna benzer olayları her gün yaşamıyoruz allahtan... Olağan dışı bir durumla karşılaştığımızda neler hissediyoruz, şöyle bir durup düşünelim mi? Önce doğal olarak bir şaşkınlık yaşıyoruz, sonra merak etmeye başlıyoruz, izleyip öğrenmeye çalışıyoruz. Bunların her biri son derece olmazsa olmaz, insanlık hali gereği oluşan duygular... Pekiiii, sonra n'apıyoruz? Bazılarımız yardım edebilir miyim diye düşünüp bir şey yapabilmeye çalışıyoruz. Bazılarımız ise izlemeye, gözlemeye devam edip merakımızı tatmin etmeye bakıyoruz.
Yukarıdaki çırılçıplak kadın örneğindeki gibi... Kimisi telefonunu çıkarıp yardım çağırıyor, kimisi kadını ve olayı kaydederek kamu yararına çalışıyor. Doğru veya yanlış demiyorum... Yalnızca insanlık hali gereği tepkilerimizin farklı olabileceğini, ama ilk aşamada şaşkınlık ve merak duygularının çoğunluk tarafından paylaşıldığını söylüyorum.
O kadın neden çırılçıplak koşuyordu o saatte sokaklarda? Bilmem, bilmiyorum 🙂 ... Nasıl öğrenebilirim? Konuyu izleyerek ancak tabii... İstiyor muyum gerçekten öğrenmeyi? İstiyorsam neden istiyorumdur?
Bazen bilmeyi isterim, ama bir bakarım zaman içerisinde o konuyu unutup gitmişimdir, çünkü gündemim değişmiştir.
Bazen, örneğin o kadın gerçekten benim için önemli bir duruma gelmişse, gerçekten sonuna kadar izlerim konuyu. Öğrenirim ve belki de o kadına bir hayrım bile dokunabilir, sorumluluk alabilirim. Bu tabii işin zor olan kısmı:)... Sorumluluk alıp yardımcı olabilmek... Genelde yapılan ne? Sorumluluk almayacak kadar konuya dahil olmak... Öğreneyim, merakımı tatmin edeyim, mümkünse biraz işin magazinsel kısmına dahil olayım, elimi hiç bir taşın altına sokmadan, hiç bir risk veya sorumluluk almadan, konuya fazla bulaşmadan sıyrılayım... Hatta söyleneyim, "offf kimse de bir şey yapmaz ki, nasıl bir toplum olduk biz böyle," diye 'hariçten gazel okuyayım'.
Belgin Altop (Belgince)
(22 Eylül 2025)
(İlk yazım tarihi: 2014)