Psikoloji Dünyası �

06/02/2023

Ülkemize geçmiş olsun.
Depremde yapılırsa iyi olacak bir kaç öneri;
Kaybın olsun olmasın, depreme tanık ol ya da olma sadece uzaktan etkilensen bile Deprem hakkında konuşmak için destek almak.

Etkileneceğinizi düşünüyorsanız sosyal medyadaki travma yaratacak ölüm yıkım görüntülerinden bir süre uzak kalmak.

Bunun kimsenin suçu olmadığını, doğal afet olduğunu unutmamak.

Arama kurtarma yapılan yerlerde yüksek ses yapmamak

Sadece acil durum planını uygulamak.

Arama kurtarma olan yerlere yakın yerlerde yüksek sesle ağlamamak kavga etmemek soğuk kanlı davranmak.

Ses hatlarını ve interneti gereksiz meşgul etmemek.

Kan bağışı yapmak

Sadece doğruluğunu bildiğiniz bilgileri sosyal medyada paylaşmak bilgi kirliliği yaratmamak.

Gıda ve battaniye bağışı yapmak.

12/01/2023

Babaların ‘koruyucu/kollayıcı’ olma özelliği yerine çocuklarla hiç kurulamamış o ilişki!

Yıllar sonra bile hatırlanan o kötü anılar.. Bellekte kalması çok güç olsa da kendisini o an ‘özel ve sevilen/değer verilen’ hissettiği için hatırlanan erken yaş iyi anılar. Hepsi bir bütün ve o kadar iç içe ki.

Anneler için çocuklar yaşı kaç olursa olsun çocuk kalır ya hani, aslında durum çocuklar için de aynı. Yaşı kaç olursa olsun bir kişi babasıyla yaşayamadığı o duyguları arıyor. Yaşı kaç olursa olsun istediği çikolata alınmadığı için ayaklarını yere vuran o çocuğun duygusunda kalıyor aslında. Başı okşansın istiyor o an, sevilmek özel hissedilmek, nolursa olsun senin yanındayım, seni asla terk etmeyeceğimi hissetmek istiyor.

Ah biz yetişkin çocuklar!

01/12/2022

Günümüzde kadınların iş hayatına daha çok atılması, ekonomik özerklik kazanımı ve kadın haklarının daha ön planda olmasıyla beraber kadınlar artık çok daha kalın çizgili.

Bunun harika ve zaten olması gereken bir gelişme olması ve ilişkilerde bu toplumsal yargının bireylerdeki örüntülerle beraber körüklendiğinde olumsuz sonuçlar doğabiliyor.

İki kişi arasındaki ikili ilişkide her zaman birbirine karşı şefkat ve sınır vardır. Bu şefkati unutmamak, her iki tarafında birbirine diş geçirmek ve büyüklenmek yerine bazen verici tarafta olmak gerekebiliyor. Sınır konusunda da ne çok kalın çizgilerle kuralları koymak ne de tamamen silik/kolay aşılabilen sınırlar çizmek gerekiyor.
Peki ne demek bu? ‘Bugün yemekleri o hazırladı diye illa teşekkür mü etmem gerekiyor? Zaten her şey ortaklaşa olmalı!’ Demek yerine adı teşekkür olmasa bile güzel bir söz söylemek ilişkiyi veya kişiyi küçültmez aksine güzel filizlenen duygular katar. Bu durumları yaşayan kişilerin ailelerinde keskin sınırlarla büyütülmüş, duygulardan daha çok mantıksallık ön planda tutulmuş olabilir.
Seanslarda çok sık kullandığım, ayna olduğunu düşündüğüm ve çok sevdiğim soruyla bitirmek istiyorum;
‘Bilmem. Sizce öyle olabilir mi?’

Eser:
Modernizm ve Kadın
Kanvas
Kutay Elibol

18/02/2022

Dün lisenin önünde okula girmeden önceki son kuytu köşede gizli gizli tek başına sigara içen maksimum 15-16 yaşlarında bir kız gördüm.
Bu görseli gördüğümde onu anımsadım. Bazen yaşından çok bağımsız şekilde yaşıtlarından çok daha fazla şey yaşamış olanlar, konuştuğunuzda ve her girdiği ortamda sen ne kadar olgunsun denilen bir kişi, arka planda neler olduğunu sadece ilişki güçlendikçe terapi odasında görüyoruz. İstenmeden dünyaya gelen cocuklar, anneannenin veya uzaktan yine yaşça büyük bir akrabanın bakımverdiği bir şekilde o yaşa kadar gelmiş ama ‘anne’ kavramının tam anlamını yaşayamamış ‘sınır’ koymakta çok zorlanan o çocuklar. Bir üst jenerasyonla büyüdükleri için odalarının kapıları hiç kapanmamış, dışarıda diğerleriyle geçirdikleri zamanlar ‘tehlikeli’ olarak görüldüğü için yaşanan her şey bakım verenle en ufak ayrıntısına kadar paylaşılmak zorunda kalınmış, kendi alanı olmayan sınırsız kişiler, ilerde büyüdüklerinde kendi sınırlarını o kadar keskin çizerler ve bütün hareketleri o sınırları aşmak adına olur.
Sonuç: yaşı kaç olursa olsun kişiye sadece özerk bir insan olduğu için saygı duyulmalı, örn en basit olarak odasına kapıyı vurarak girilmeli çünkü evde sınır kapılardır. Ona alan tanınmalı. Sınırlarına saygı gösterilmeli.

13/01/2022

Seanslarda bazen suskunluk olur, bazen tamamen her şeyle dolar taşar oda. Bazen kızgınlık, öfke, suçlama(bazen kendini aslında en çok kendini). Bazen durgunluk olur; artık bir şeyleri fark etmenin, onca duyguyu, yılları, hayatındakilerin sana yaptıklarını, senin kendine yaptıklarını, yaşadıklarını, yaşayamadıklarını hepsini sorguladıktan, yaşadıktan, hatırladıktan sonraki durgunluktur o. Bir süre kalır üzerinde, iyi mi kötü mü anlamazsın. Sadece durgunluk, duraksama olur her şeyde.. Bazen geçmişteki sırları kat kat kapattığın odadan onları kendin bulman o odaya getirmen zaman alır. Bazen aslında hep aklında olduğu için şak diye söylersin. Bazen sadece başlığı söylersin konu kapanır. Derine inene kadar çook zaman geçer, yorulursun, duraksarsın. Tüm bunlar olurken, duyguları işlerken 10 ton tuğla taşısan daha az yıpratır seni ama sonunda ‘biriyle’ bunu paylaşabiliyor olma hissi, artık o yükü tek başına taşımadığın hissi tümüne değer. İşlemesi zordur, o odada tüm gerçekliğiyle tekrar tekrar yaşaması zordur, kabulu zordur ama sonuçta ne kolay ki? Zorluktan sonraki güzellik her şeye değer! 🏺🍃🌾

11/11/2021

‘’Sanki tekrar tekrar sahneye koyulmuş bir tiyatro gibiydi herşey..
Anneannemin anneme yaptıklarını, annem de kardeşimle bana yapardı..’’

İşte tam olarak duyguların kilit noktası da bu. Aslında hep fark ettiğimiz ama içinde bulunurken gerçeği göremediğimiz bir zincir. Annenin kendi annesinden gördüğü sevgi biçimi kodlandığı gibi direk kendi hayatına& çocuğuyla ilişkisine geçiyor. Neleri öğreniyoruz farkında olmadan aslında neleri şemalıyoruz veya kodluyoruz en derinlerde.

Psikolojinin matematikle ne ilgisi var ki hocam demişti bir danışanım ama bunlar hep kendimizin oluşturduğu tescilli formüllerimiz. Formülün artık işlemediği bozulduğu zamanlarda da bir yerlerde terslik olduğunu fark edip destek alma ihtiyacı duyuyoruz. Formüllere bir de uzaktan birlikte bakıyoruz.

12/10/2021

‘Özellikle sol bacağımı ve kolumu hissetmiyordum bir ara, uyuşuyordu sonra da hissizlik..’ Bazı zamanlarda kısa süreli bazen de maruz kalınan strese bağlı olarak uzun süreli bu şikayetler sizi okula&işe gitmeye veya günlük hayattaki aktiviteleri yapamayacak kadar zorluyorsa destek alınması gereken bir durum olabilir. Kimyasal kaynaklı olmayan %90 Psikosomatik belirtilerin tek çözüm yolu psikoterapidir..
Travmalar psikosomatizasyonu ya da bir diğer deyişle bedensel rahatsızlıkları her zaman tetikleyebilir.. Sürekli yaşanan mide rahatsızlıkları, baş ağrıları, tansiyon, uzuvda uyuşmalar ve diğerleri. Biyolojik nedeni olmayan ve bizim de fark etmediğimiz ama koşullandığımız belli stresör durumlarda bu arkadaşlar sahnede yer almayı pek severler. Psikolojik kaynağını bulduğunuzda&çözdüğünüzde yaşanan bu somatik problemlerin azaldığını da görebilirsiniz.

17/08/2021

Bir terapistle terapi yapmanın en güzel yanı sizi o an gerçekten yargılamadan bir ayna gibi orada sizinle var olmaktır. O an, o odada sadece siz ve sizin getirdiğiniz gerçeklikler vardır. Bir başkasına anlattığınızda sizinle kurduğu ilişki, kişinin kendi karakteri ve anlattıklarınızın o kişi için ne ifade ettiğine göre size yorum yapar. Terapist yorum yapmaz, tavsiye&akıl vermez. Sizin o anda ne yapmak istediğinizi, ne düşündüğünüzü, ne hissettiğinizi sorar. Zaten üzerine konuştukça o temel problemin çok benzerlerini aslında hayatınızda defalarca kez yaşadığınızı görürsünüz. Fark etmek, yansıtmayı kabullenmek güzel bir başlangıçtır.

09/08/2021

Nedir?

Bir anda olan, kişinin elinde olmayan, dışardan gelen kötü olaylar.
Beklenmediği anda olması insanı kötü etkiliyor. Travmanın da en kök özelliği budur.

Elinde olmadan gelişmesi de kontrol edilememesini tetikler. İnsan kontrolü dışında gelişen olaylar için kendinisini güçsüz, aciz hisseder ve öfkelenir.
Bu öfkeyi yeri geldi devletin yetersizliğine yönelttik, yeri geldi kendimize kızdık evrene kötü davrandığımız için yeri geldi sabotaj olma ihtimali için belli grupları suçladık.

Kaynağının belirsizliği, kontrol edememe ve beklenmedik anda olması 3 ana hat.

Ne iyi gelir onu da sonraki postta yazacağım..

24/06/2021

Duygunu, düşünceni ve eylemlerini fark et. Eğer istiyorsan ‘değişim’ sonrasında zaten gelir.

🌍Ziyaret etmiş miydiniz? Link profilde mevcut.
⬇️
https://oozgeozkan.wixsite.com/website

16/02/2020

Bazen bir şarkının tınısı, bazen rastgele denk gelen bir reklamdaki anne figürü, bazen markette karşılaştığın ağlayan bir çocuk.. Hemen hepsi bize geçmişte daha çok erken çocukluk dönemlerindeki ‘bize’ bir şeyler anımsatır. Yara almış yanımızı açmak yerine her seferinde daha da katmanlaştırmışızdır. Peki bu katmanlar bu yaralar, üzüntüler, kırılmış duygular, eksiklikler ya da çok abartılmışlıklar ne zaman o sert kabukları çatlatır?
İlk olarak ergenlik döneminde hissederiz artık ‘birey olmak’ gerektiğinde, kendi duygumuzu düşüncemizi seçmemiz beklendiğinde.
Sonra sınav zamanı şık seçerken bir anda dikkat dağınıklığı beliriverir tepede.
Sonra partner seçerken, senin eksikliklerini anlayan, bazen de fazlalıkları kapatman gerektiğinde, yani kendi anne-babanla olan ilişkinin yansımalarını kendi ilişkinde çözebildiğinde.
En son çocuk sahibi olduğunda, artık senden ‘olmanı, olgunlaşmanı’ beklediklerinde. Artık çocuk olmadığında, kendi çocukluğunda yaşadığın zorlukları çocuğuna yansıtmamaya çalıştığında. ‘O da benim gibi olmasın’ diyip bazen abarttığında.
Kısacası yaraları çözemediğinde hayattaki her karar noktanda her dönüm noktanda çocukluğun ‘karşında’. İçindeki yaraları kapatmanın TEK yolu ise ‘Psikoterapi’. Anneni, kendini, babanı, hayatı affetmenin rahatlığına ulaşmadan, o yükü üzerinden atmadan. En önemlisi seni neyin böyle yaptığını FARK ETMEDEN yaşamak çok zor..

13/04/2019

Bir terapistle kurulan terapötik ilişki hayatınızda devamı sağlanan çerçeve, güven duyduğunuz ve ‘sağlıklı’ ilişki tanımınıyla belki ilk defa tanışacağınız bir olgudur. Bunu size terapist ya da başkası öğretmez. Siz bunu zaman içerisinde terapi sürecinde deneyimler ve benimsersiniz. Orada ‘o an’ istediğiniz duyguyu ifade edebilir, istediğiniz kadar ‘siz’ olabilirsiniz. Terapi böyle bir penceredir.

23/01/2019

Ünlü Adler’e göre kişilik oluşumu ve gelişiminde sırası çok önemlidir. Aynı ortamda büyüseler dahi farklı sergileyen çocukların doğum sırasının bu farkta önemli rolü olduğunu savunur. 👶🏼 ilk çocuk doğduktan hemen sonra, ikinci çocuğun doğumuna kadar ailenin tek başına ilgi odağıdır ve özel bir ilgiyle büyütülmekte olduğuna inanır. İkinci çocuğun doğumundan sonra, ilk çocuğun evdeki odak merkezi olmadığını hissettiğinde, bu olayı kendisine yapılan bir vurgun gibi görür. Bu darbeden sonra ise evdeki düzenini ve iktidarını sürdürebilmek için, kaygılı, düşmanca, sert ve muhafazakâr kişilik örüntülerine bürünebilir. İlk çocuklar genelde sosyal açıdan baskın ve daha başarılıdır. 👧Ortanca çocuk ise, ilk çocuğa oranla daha şanssızdır. Doğumu gerçekleştiğinden bu yana, evdeki dikkat sadece onda değil ondan büyük olan çocukta da olacaktır ve ilk çocuğun da kendisinden önce “en gözde” olduğundan ilerleyen yaşlara kadar habersizdir. ✍🏼Adler, en küçük çocuğun ise bencil ve talepkar olduğunu, çünkü kendisiyle ilgilenilmesine alışık olduğunu iddia etmiştir. En küçük çocuk bütün ailenin ilgi odağı olan ve dolayısıyla en çok şımartılanıdır. Şımarık çocuk kişilik özelliklerine sahip olsa da yaşça ondan büyüklerle çok fazla rekabet ettiği için, kişiliğinde bir özellik olarak bunu geliştirerek etrafındakileri arkada bırakabilir. 👼🏼Adler’e göre tek , başkalarına kişilik tutumu içerisinde yaşayarak abartılı bir benlik algısı ve üstünlük duygusu içinde olurlar. Özellikle tarafından şımartılma olasılıkları fazladır.

19/12/2018

19/12/2018

🔑🗣ALEKSİTİMİ🗝🗣
En basit tanımıyla duygularını fark etme, tanıma, ayırdetme ve ifade etme güçlüğü olarak tanımlanan aleksitimi başlangıçta ruh sağlığı alanında psikosomatik bir durumu ve belirtiyi anlatmak amacıyla ortaya atılmışken zaman içinde aleksitiminin sağlıklı bireylerde de sıkça görüldüğü fark edilmiştir. 📚📄Kelime anlamı olarak aleksitimi Yunanca’da a= yok, lexis= söz, thymos=duygu anlamına gelen kelimelerin birleşmesinden meydana gelmiş bir kavramdır.
🔆Aleksitimik kişilik özellikleri belirtilerinin dört temel başlık altında toplanmaktadır:
⚜️1-Duyguları fark etme,ayırt etme ve söze dökme güçlüğü
⚜️2-Hayal kurma, düşlem yaşantısında kısıtlılık
⚜️3-Operasyonel düşünme biçimi
⚜️4-Dış merkezli-uyum sağlamaya yönelik bilişsel yapı
Çalışmalarda beynin sağ yarımküre hasarı olan kişilerin aleksitimik belirtiler gösterdiği, yine beynin sağ ve sol yarımküre arasındaki bağın bozulmasının da aleksitimiye neden olduğu gösterilmiştir. 🧠Sağ hemisferin duyguları işlemede ve düzenlemede, dilin duygusal öğelerini tanıma ve ifade etmede önemli rol oynadığı ve buna bağlı olarak aleksitimik belirtilerin oluştuğu bulgularına ulaşmışlardır. Aleksitimi oluşumunda duyguların dışavurumunda önemli rolü olan frontal lobda meydana gelen sorunların da önemli yer tuttuğu bildirilmektedir.
💥Aleksitiminin üç önemli özelliği (duyguları ifade güçlüğü, düşlem eksikliği, içe vuruk düşünme eğilimi) ile sağlıksız ego savunmaları ve baş etme stilleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. 🇹🇷🌍Ülkemizde de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde aleksitimi yüksek oranda görülmektedir. Avrupa da yapılan çalışmalarda genellikle gelişmiş batı toplumlarında az görülürken doğuya gittikçe (Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan gibi ülkelerde) artmakta, Türkiye’de oldukça yüksek oranlara ulaşmaktadır.
🔌Uzmanlar bunu, duyguları işlemekle görevli sinirsel devrelerin “kısa devre” yapmasına bağlıyor. Beynin singulat korteksi, duyguların beyindeki tezahürünü bu kişilerde bloke ediyor. Yani diyelim kişinin kalp atışları hızlanıyor; ancak bunu tetikleyenin “heyecan” olduğunu bilmiyor; çünkü duyguları işleyen devrelere böyle bir mesaj ulaşamıyor

19/12/2018

🌙🌔Geceleri geç uyuyanların kaçırdığı ‘Melatonin Hormonu’ ✨Melatonin hormonunun temel görevi, vücudun biyolojik saatini ve ritmini ayarlamaktır. Hormonun üretimi gün içinde ışığın durumuna göre değişir. Üretim gece başlar ve sabaha karşı durur. Melatonin salgılanması genellikle 21.00- 22.00 saatleri arasında başlar. En yüksek değerlerine ise 02.00-04.00 saatlerinde ulaşır ve 07.00-09.00 arasında sona erer. Gece ne kadar uzarsa, melatonin salgılanması da o kadar uzun sürer.🕚🕜 Melatoninin salgılanması mevsimlik değişiklikler de gösterir. Günler uzadıkça üretim azalır, kısaldıkça artar. Günlerin kısa olduğu kış mevsiminde melatonin üretimi artar ve üretim daha erken başlar. Yaz günlerinde ise azalır ve daha geç salgılanır. Beynin küçük karanlık bir bölgesinde bulunan, dışarıdaki karanlık ve aydınlıktan veya mevsimlere göre gecenin kısalıp uzamasından haberi olmayan bu hücreler ne kadar hormon salgılamaları gerektiğini adeta bilirler. ☀️🌬🌦 Çeşitli uyku bozuklukları olanlar için sirkadyen ritim tedavisi uygulanabilir. 🌠🌙