
21/05/2025
Aşırı sorumluluk alma, günümüzde oldukça yaygın bir psikolojik eğilimdir. Çoğu insan, etrafındaki herkesin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önce düşünür. Ancak bu, duygusal tükenmeye yol açabilir. Peki, bu eğilim nasıl başlar? Hangi çocukluk deneyimleri ya da toplumsal baskılar bu durumu tetikler? 🧠
💡 Psikanalist Erik Erikson, gelişim psikolojisinde aşırı sorumluluk almanın çocukluk yıllarına dayandığını belirtir. Eğer bir çocuk sürekli olarak bağımsızlık yerine, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmışsa, büyüdüğünde de bu davranışı alışkanlık haline getirebilir. Sürekli olarak sorumluluk almak, kişinin kendine olan saygısını zedeler ve kaygı yaratır. 🧑⚕️
🌱 Bu eğilim, genellikle aile dinamiklerinden kaynaklanır. Ailedeki roller veya anne-baba beklentileri, çocuğun zamanla sorumluluk yükünü daha fazla hissetmesine yol açar. Eğer çocuk her zaman "başkalarına yardım etmelisin" mesajı alırsa, büyüdüğünde de bu sürekli yardım etme eğiliminde olur.
🧘♀️ Aşırı sorumluluk, kişinin kendini değersiz hissetmesine ve sürekli olarak başkalarına hizmet etme ihtiyacı duymasına yol açar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu tür düşünce biçimlerinin düzeltilmesine yardımcı olur ve kişiye sağlıklı sınırlar koymayı öğretir. Kendini sürekli olarak başkalarına adamak, özsaygıyı ve kişisel mutluluğu tehdit edebilir. 🌿
💬 Önemli olan, kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde bulundurmamız gerektiğini kabul etmektir. Aşırı sorumluluk alma eğilimini fark etmek, kendine bakma sürecinin başlangıcı olabilir. “Hayır demek” ve sınır koymak, kişinin hem özsaygısını hem de duygusal sağlığını koruyarak sağlıklı bir denge kurmasına olanak tanır. ⚖️