Uzman Psikolog Sinan KUCUR

Uzman Psikolog Sinan KUCUR Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) bölümünden mezun oldum. Kent Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisansımı bitirdim.

Bilişsel Davranışçı Terapi ve Dinamik Psikoterapi ekolleri ile danışanlarımı görmeye devam ediyorum.

Aşırı sorumluluk alma, günümüzde oldukça yaygın bir psikolojik eğilimdir. Çoğu insan, etrafındaki herkesin ihtiyaçlarını...
21/05/2025

Aşırı sorumluluk alma, günümüzde oldukça yaygın bir psikolojik eğilimdir. Çoğu insan, etrafındaki herkesin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önce düşünür. Ancak bu, duygusal tükenmeye yol açabilir. Peki, bu eğilim nasıl başlar? Hangi çocukluk deneyimleri ya da toplumsal baskılar bu durumu tetikler? 🧠

💡 Psikanalist Erik Erikson, gelişim psikolojisinde aşırı sorumluluk almanın çocukluk yıllarına dayandığını belirtir. Eğer bir çocuk sürekli olarak bağımsızlık yerine, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmışsa, büyüdüğünde de bu davranışı alışkanlık haline getirebilir. Sürekli olarak sorumluluk almak, kişinin kendine olan saygısını zedeler ve kaygı yaratır. 🧑‍⚕️

🌱 Bu eğilim, genellikle aile dinamiklerinden kaynaklanır. Ailedeki roller veya anne-baba beklentileri, çocuğun zamanla sorumluluk yükünü daha fazla hissetmesine yol açar. Eğer çocuk her zaman "başkalarına yardım etmelisin" mesajı alırsa, büyüdüğünde de bu sürekli yardım etme eğiliminde olur.

🧘‍♀️ Aşırı sorumluluk, kişinin kendini değersiz hissetmesine ve sürekli olarak başkalarına hizmet etme ihtiyacı duymasına yol açar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu tür düşünce biçimlerinin düzeltilmesine yardımcı olur ve kişiye sağlıklı sınırlar koymayı öğretir. Kendini sürekli olarak başkalarına adamak, özsaygıyı ve kişisel mutluluğu tehdit edebilir. 🌿

💬 Önemli olan, kendi ihtiyaçlarımızı da göz önünde bulundurmamız gerektiğini kabul etmektir. Aşırı sorumluluk alma eğilimini fark etmek, kendine bakma sürecinin başlangıcı olabilir. “Hayır demek” ve sınır koymak, kişinin hem özsaygısını hem de duygusal sağlığını koruyarak sağlıklı bir denge kurmasına olanak tanır. ⚖️

İyileşme süreci, sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel bir yolculuktur. Birçok insan, zorlu bir dönemden geçtikten...
14/05/2025

İyileşme süreci, sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel bir yolculuktur. Birçok insan, zorlu bir dönemden geçtikten sonra iyileşmeye başlasa da bu süreç genellikle ağır ve tükenmişlik hissi yaratabilir. İyileşme yorgunluğu, fiziksel dinlenme kadar, psikolojik dinlenmeyi de gerektirir. 🧠

💬 İyileşme, genellikle kronik bir stres ile başlar. Örneğin, kayıp, travma veya uzun süren bir sıkıntıdan sonra, kişilerin yeniden dengeye gelmesi zaman alır. Bu süreçte kişi, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan kendisini yorgun hissedebilir. Yorgunluk, duygusal açlık ve bunalım gibi faktörlerin birleşiminden ortaya çıkabilir. 😴

🧘‍♀️“İyileşmek, bir kırık kemiğin kaynaması gibi değildir.” Çünkü duygusal yaralar bazen görünmeyen, çok daha karmaşık ve derin olabilir. İyileşmek, sürekli bir mücadele süreci olabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), iyileşme sürecindeki bu tür yorgunlukları aşmak için stratejiler sunar ve kişinin duygusal yükünü yönetmesine yardımcı olur. 🌸

⚡ İyileşme, kişinin eskiye dönmemesi için farkındalık kazanmasını sağlar. Ancak bu farkındalık, başka bir yorgunluk türü de yaratabilir. Kendini sürekli değerlendirme ve hesap verme süreci, yeni bir tür stres kaynağı olabilir. Bu durum da, psikolojik olarak dinlenmeyi zorlaştırır. 🌙

🌷 İyileşme süreci sırasında kendi sınırlarını çizmek, iyileşme yorgunluğunun önüne geçebilir. Kişi, başkalarının beklentilerini karşılamak için sürekli çaba sarf etmemeli. İyileşme, kişisel bir yolculuktur ve bu yolculukta kendi ihtiyaçlarınıza saygı göstermek çok önemlidir. 🙌


🌱 Sınırlar, hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Bireysel sınırlar, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, s...
07/05/2025

🌱 Sınırlar, hayatımızın her alanında karşımıza çıkar. Bireysel sınırlar, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, sosyal ve psikolojik sınırlar da içerir. Ancak, bazen sınır koymak, insanın kendisini suçlu hissetmesine yol açabilir. "Sınır koymak doğru mu?" sorusu, bu konuda sıkça karşılaşılan bir sorudur. ❓

🧠 Bordeline Kişilik Bozukluğu’na sahip kişiler için, sınır koymak çok zor olabilir çünkü onlar, sınırların sağlıklı bir şekilde çizilmesinden ziyade, sürekli olarak bağımlılık ve kaygı hissiyle boğuşurlar. Ama sınır koymak aslında özgürlüğü ifade eder. Kendi duygusal ihtiyaçlarımızı ve başkalarının haklarını göz önünde bulundurmak, sağlıklı ilişkiler için gereklidir. 🤝

💬 Sınırlar, insanların duygusal sağlığını koruyan bir mekanizma olarak işlev görür. Duygusal açlık ve bağımlılık ilişkilerde sınırları aşma çabalarına neden olabilir, ancak bunlar sağlıksız bağlar oluşturur. Kendi sınırlarını korumak, aslında kişinin özgürlüğünü sağlamak anlamına gelir. 🌈

⚡ Sınır koymanın temeli, kendini değerli hissetmek ve başkalarının haklarına saygı duymak olarak özetlenebilir. Bunu başaramadığında insanlar kendilerini suçlu hissedebilir. Oysa sağlıklı sınırlar, özgürleşmenin kapısını aralar.


Deprem gibi büyük felaketler, insanların ruhsal dünyasında derin izler bırakabilir. Deprem sonrası travma, sadece fiziks...
30/04/2025

Deprem gibi büyük felaketler, insanların ruhsal dünyasında derin izler bırakabilir. Deprem sonrası travma, sadece fiziksel zararlarla sınırlı kalmaz; psikolojik etkiler de büyük bir boyut kazanır. Bu tür olaylar, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi ağır ruhsal rahatsızlıklara yol açabilir. 🧠

👩‍⚕️ DSM-5’e göre, travma sonrası stres bozukluğu, büyük bir tehdit veya felaket sonrasında gelişen ruhsal bir bozukluktur. Deprem gibi ani ve büyük felaketlerde, insanlar hem fiziksel olarak hem de duygusal olarak büyük bir stres altına girerler. Bu, korku, dehşet, ve çaresizlik duygularının bir arada yaşanmasına yol açar. 😔

💡 Deprem sonrası belirtiler genellikle geçici olabilir, ancak bazı insanlar için bu belirtiler kalıcı hale gelir. İnsanlar, sürekli olarak güvenlik kaygısı yaşar, geçmişe dönük anıları sıkça tekrar eder, uyumakta zorlanırlar ve gündelik yaşamda sürekli bir içsel gerginlik hissi taşırlar. Ayrıca travmatik flashback (geçmişte yaşanan felaketin tekrar göz önüne gelmesi) de sık görülen bir durumdur. ⚡

🧘‍♀️ Önemli olan, insanların duygusal ve psikolojik olarak iyileşmelerine yardımcı olacak sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmeleridir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), travma sonrası stresin tedavisinde yardımcı bir yöntem olarak öne çıkar. Kişilerin travmatik olayları yeniden çerçevelemelerine yardımcı olur, olumsuz düşünceleri yönetmelerine destek verir. 🌿

🌱 İyileşme süreci zaman alabilir ve her birey farklı bir hızda ilerler. Toplum desteği, insanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Bir arada olmak, destek almak, kaygıyı hafifletir. Birçok kişi için sadece dinlenmek ve güvende hissetmek iyileşme sürecinin ilk adımıdır. 🙏


Hepimiz bir noktada zor bir süreçten geçerken, tek ihtiyacımızın birinin bizi anlaması olduğunu hissettik. Gerçekten, ba...
28/04/2025

Hepimiz bir noktada zor bir süreçten geçerken, tek ihtiyacımızın birinin bizi anlaması olduğunu hissettik. Gerçekten, bazen kelimelere gerek yoktur; sadece birinin yanımızda olması, derin bir empatik bağ kurması yeterlidir. “Ben seni anlıyorum” demek, duygusal iyileşme için büyük bir adım olabilir. 🧠

💬 Carl Rogers, empatik dinlemenin gücünü çok güzel bir şekilde anlatmıştır. Ona göre, dinleyicinin sadece “duyması” değil, gerçekten hissederek dinlemesi gerekir. İnsanlar, duygularını ifade ederken ya da acı çekerken, “yanlış anlaşılmaktan” korkar. Ancak birinin bize içten bir şekilde “anlıyorum” demesi, kaygılarımızı hafifletebilir ve duygusal rahatlama sağlar. 😊

👂 Empatik dinleme, yalnızca sözlerden ibaret değildir. Beden dili ve göz teması gibi unsurlar da çok önemlidir. Beni anladığını hissetmek, psikolojik iyileşmemin başlangıcıdır. Zihinsel olarak iyileşmek için, önce içsel dünyamızdaki duygusal yüklerden kurtulmamız gerekir. Birinin bizi anlaması, o yükü bir nebze hafifletir. 🌿

💡 Çoğu zaman düşünce hatalarımız (kognitif çarpıtmalar) bizi zor durumda bırakır. “Kimse beni anlamıyor,” “Herkes bana karşı,” gibi düşünceler, yalnızlık hissini derinleştirir. Oysa “anlaşıldığımı” hissetmek, bu çarpıtmaları kırmamıza yardımcı olabilir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu tür olumsuz düşüncelerle başa çıkma yöntemlerini öğreterek, kişilerin duygusal dengeyi sağlamalarına yardımcı olur. 🧘‍♀️

🌟 Her insanın en temel ihtiyacıdır anlaşılmak. Bazen sadece gözlerimizle bile anlatmak istediğimizi karşı tarafa geçirebiliriz. Birinin duygusal olarak yanımızda olması, o an yalnız olmadığımızı gösterir. Kimi zaman bir gülümseme ya da sessizce dinlemek, kelimelerden çok daha fazlasını anlatabilir. 💕

🌿 Günlük hayatımızda, küçük şeylerin psikolojik etkisi büyük olabilir. Öyle ki, bir reklam, bir sosyal medya paylaşımı, ...
07/04/2025

🌿 Günlük hayatımızda, küçük şeylerin psikolojik etkisi büyük olabilir. Öyle ki, bir reklam, bir sosyal medya paylaşımı, bir ses ya da görsel, zihinsel ve duygusal durumumuzu değiştirebilir. Bu tür "mikro-tetikleyiciler", aslında farkında olmadığımız, ama hayatımızı yönlendiren etkenlerdir. 🎧

🌸 Psikolojik açıdan baktığımızda, mikro-tetikleyiciler bilinçaltımıza işlemektedir. Örneğin, sosyal medyada gördüğümüz bir fotoğraf, kendimizi başka biriyle kıyaslamamıza yol açabilir. Ya da bir ses, bilinçaltımızda eski bir anıyı tetikleyebilir. Freud’a göre, bilinçaltındaki hatıralar ve izlenimler, bizi şekillendiren güçlü tetikleyicilerdir. 🌱

🌼 Bu mikro-tetikleyiciler, genellikle travmalarla bağlantılıdır. Bir kişi, geçmişte yaşadığı bir duygusal acıyı, sosyal medyada gördüğü bir sahneyle yeniden hissedebilir. John Bowlby'nin bağlanma teorisine göre, bu tür tetikleyiciler, güvenli bağlanma eksikliği veya travma sonrası kaygıyı tetikleyebilir. 💔

🌷 Sosyal medyada paylaşılan içerikler, bizim psikolojik durumumuzu doğrudan etkiler. Özellikle, sürekli idealize edilmiş yaşamları görmek, kaygı düzeyini artırabilir. Bu yüzden sosyal medya kullanımını sınırlamak, bu tetikleyicilerle başa çıkmanın yollarından biridir. 🧘‍♀️

🌞 Bilinçli farkındalık (mindfulness) ve duygu regülasyonu, mikro-tetikleyicilerin etkilerini yönetebilmek için güçlü araçlardır. Kendimize "Beni ne tetikledi? Neden bu şekilde hissediyorum?" diye sorarak, bu tür küçük, ama etkili tetikleyicileri kontrol altına alabiliriz. 🕊️

✨ Mikro-tetikleyiciler, küçük ama güçlü etkilerdir. Bunları fark etmek ve kontrol altına almak, psikolojik sağlığımızı korumanın önemli bir yoludur. 🌱

🌿 "Hiçbir şey yapmamak" kelimesi kulağa tuhaf gelebilir, değil mi? Ancak, modern toplumda her an bir şey yapıyor olmak, ...
01/04/2025

🌿 "Hiçbir şey yapmamak" kelimesi kulağa tuhaf gelebilir, değil mi? Ancak, modern toplumda her an bir şey yapıyor olmak, sürekli meşgul olmak, ruhsal sağlığımızı tehlikeye atabilir. Çalışma, sosyal medya, ailevi sorumluluklar... Sürekli bir şeyler yapmak, kişiyi tükenmişliğe ve stres bozukluklarına sürükleyebilir. 😓

🌼 Bilimsel çalışmalar, bu tür "meşguliyet" halinin genellikle kaçmak yerine, bir boşlukla yüzleşmemek için bir savunma mekanizması olduğunu belirtir. Ne kadar çok çalışırsak, içsel huzursuzluklarımızdan kaçmak o kadar kolay olur. Ancak, gerçek rahatlama, anı yaşamakta ve "hiçbir şey yapmamayı" öğrenmekte yatar. 🧘‍♂️

🌸 Mindfulness, bu konuda güçlü bir yöntemdir. Zihnimizi sakinleştirmek, sadece bedensel gevşeme değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel rahatlama sağlar. Hiçbir şey yapmamak, aslında zihnin dinlenmesine ve kendini yeniden toparlamasına olanak tanır. 💖


🌿 Kendini sabote etme, çoğu zaman fark etmeden yapılan bir eylemdir. Kendi başarılarımızı engellemek, "ben buna değer mi...
25/03/2025

🌿 Kendini sabote etme, çoğu zaman fark etmeden yapılan bir eylemdir. Kendi başarılarımızı engellemek, "ben buna değer miyim?" sorusuyla başlar. Çoğu zaman, bu soruyu cevapsız bırakmak, kendi gelişimimizi engelleyen bir alışkanlık yaratabilir. Kendi potansiyelimizi sorgulamak, çoğu zaman bir kısıtlama yaratır. 🔒

🌼 Psikolojik araştırmalar, kendini sabote etmenin kaygı ve özdeğer eksikliğinden kaynaklandığını gösteriyor. Bunu yapmak, genellikle bir savunma mekanizmasıdır. Başarısızlık korkusu, bazen insanları harekete geçmekten alıkoyar ve onları bilinçsiz bir şekilde geri çeker. Bu, hem profesyonel hem de kişisel yaşamda gelişimin önünde bir engel olabilir.

🌸 Bunu fark etmek, iyileşmenin ilk adımıdır. Kendimize başarılarımıza odaklanarak, engelleri değil fırsatları görmeye çalışarak, bu döngüyü kırabiliriz. Kendi potansiyelimizi kutlamak, sabote etme davranışını dönüştürmenin yoludur. 🎉


🌿 Şüphecilik, hayatta birçok soruya cevap ararken sağlıklı bir korunma mekanizması olabilir, ancak aşırı şüphecilik, zam...
20/03/2025

🌿 Şüphecilik, hayatta birçok soruya cevap ararken sağlıklı bir korunma mekanizması olabilir, ancak aşırı şüphecilik, zamanla paranoya gibi olumsuz bir hal alabilir. Birçok insan, duygusal ve psikolojik olarak savunmasız hissettiğinde, şüpheci yaklaşımı bir koruma kalkanı olarak kullanır. Ama bu bazen ilişkilerde güven krizine, iş hayatında ise verimlilik kaybına neden olabilir.

🌼 Paranoya, bazen gerçekle pek ilgisi olmayan, aşırı şüpheli ve kuşkucu düşünceleri ifade eder. Bunun temelinde, güven eksikliği, çocukluk travmaları veya geçmişte yaşanan ihanetler gibi faktörler olabilir. Her iki durum da duygusal tükenmişlik yaratabilir. İlişkilerde ve iş hayatında aşırı şüpheciliğin, kişiyle etrafındakiler arasındaki sağlıklı sınırları zedelediğini unutmamalıyız. 🌸

🌱 Carl Rogers’ın "kişisel büyüme" üzerine yaptığı çalışmalar, insanların ilişkilerde daha güvenli ve şeffaf olabilmek için açık iletişim kurması gerektiğini vurgular. Şüpheci bir yaklaşımı dengelemek için açık ve dürüst konuşmalar, güven oluşturmanın en temel yollarından biridir. Her şeyin, olduğu gibi kabul edilmesi, ilişkileri rahatlatabilir. 🌞


🌿 İçsel eleştirmen, çoğu zaman beynimizdeki en sesli ve en acımasız seslerden biridir. İçsel zorbanın sesi gibi, bizi sü...
18/03/2025

🌿 İçsel eleştirmen, çoğu zaman beynimizdeki en sesli ve en acımasız seslerden biridir. İçsel zorbanın sesi gibi, bizi sürekli olarak yargılar, kusurlarımızı vurgular ve kendi potansiyelimizi küçümser. Ancak, psikolojik sağlığımızı sürdürebilmek için bu iç sesi dönüştürmek, bize daha sağlıklı bir zihin yapısı sağlar. 🧠

🌸 Brené Brown'un da dediği gibi, "Kendini kabul etmek, kusurlarına rağmen kendi değerini bilmek, şefkatle yaklaşmaktır." İçsel eleştirmenimiz, bazen farkında bile olmadan, çok sert ve yıkıcı olabilir. Bu sesle barışmak, öz şefkat pratiği ile mümkündür. 🦋

🌼 Öz şefkat, kendimize nazik ve anlayışlı davranmaktır. İçsel zorbanın sesiyle savaşmak yerine, onu anlayarak, neden böyle düşündüğünü anlamaya çalışmak gerekiyor. Bu, onu kabul etmek ve değiştirme gücümüzün olduğunu anlamaktır. Kendi hatalarımıza ve kusurlarımıza da sevecenlikle yaklaşmak, içsel eleştirmenimizi nazik bir rehbere dönüştürebilir. 💖

🌱 Her gün kendimize nazik bir dille, "Sen yeterlisin, hatalar hepimiz için" demek, bu içsel sesi dönüştürmek için güçlü bir adımdır. Unutmayın, öz şefkat bir beceridir ve zamanla gelişir. 🌷


🌱 İyileşme, fiziksel bir yaradan çok daha fazlasıdır. Birçok kez kendimizi, iyileşme sürecine hemen girmemiz gerektiği k...
06/03/2025

🌱 İyileşme, fiziksel bir yaradan çok daha fazlasıdır. Birçok kez kendimizi, iyileşme sürecine hemen girmemiz gerektiği konusunda baskı altında hissederiz. Ancak, unutmayalım ki iyileşme bir süreçtir ve kendimize nazik olmak bu süreçte çok önemlidir. 🌸

💬 Kendimize nazik olmak, sadece bedenimize değil, zihnimize de iyi gelir. Bilişsel teoriler, kişinin kendi içsel konuşmasını ve kendine yaklaşımını değiştirdiğinde iyileşmenin hızlandığını gösterir. Kendinize, "Bu süreç zaman alacak, ama her gün biraz daha iyi oluyorum" şeklinde yaklaşmak, pozitif bir etki yaratabilir. 🧘‍♀️

🕰️ İyileşme, hızlı bir süreç olmayabilir. Fakat her adım, bir ilerleme demektir. İyileşme bir sonuç değil, bir yolculuktur. Bu sebeple kendinize karşı nazik olun ve her küçük başarıyı kutlayın! 🎉

🌟 Brené Brown, şefkatin gücünden sıklıkla bahseder. Kendimize şefkatli olmak, aslında zor zamanlarda kendimizi sevme şeklimizdir. Bunu yapmak, duygusal iyileşme sürecine büyük katkı sağlar. 🧡


🌧 Duygusal fırtınalar, hayatın bir parçası olabilir ve zaman zaman herkesin içinde bir fırtına kopar. Bu fırtınalar, kay...
27/02/2025

🌧 Duygusal fırtınalar, hayatın bir parçası olabilir ve zaman zaman herkesin içinde bir fırtına kopar. Bu fırtınalar, kaygı, öfke, korku ya da üzüntü gibi duygusal çalkantıları içerir. 🌬️

🧠Bilişsel davranışçı terapiden (CBT) bir alıntı yapacak olursak, “Duygular, düşüncelerimizin bir yansımasıdır.” Yani, duygusal fırtınaların çoğu, zihinlerimizdeki olumsuz düşüncelerin bir sonucu olarak başlar. 🧠

🌈Bu fırtınalarla başa çıkabilmek için duygusal farkındalık ve içsel denetim geliştirmek önemlidir. Farkındalık meditasyonu ve derin nefes egzersizleri gibi teknikler, bu fırtınaların önüne geçebilir ve sakinleşmeyi sağlayabilir. Mindfulness (Farkındalık) yaklaşımında olduğu gibi, anı kabul etmek ve duygularla sağlıklı bir ilişki kurmak çok değerli.

🌸 Fırtına Sonrası Huzur…
Sonuçta, duygusal fırtınalar geçicidir. Zamanla bu duygusal dalgalanmaların sakinleştiğini ve kişiyi daha güçlü kıldığını görebiliriz. 🌈


Address

Tesvikiye

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzman Psikolog Sinan KUCUR posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Uzman Psikolog Sinan KUCUR:

Share