Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi

Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi
Uzman Klinik Psikolog Ecemnur Terzi

Stanford Hapishane Deneyi, sosyal rollerin insan psikolojisi üzerinde ne gibi etkileri olduğunu gösteriyor. Detaylar içi...
12/08/2025

Stanford Hapishane Deneyi, sosyal rollerin insan psikolojisi üzerinde ne gibi etkileri olduğunu gösteriyor. Detaylar için tıklayın: https://wix.to/inSWxpM

1971 yazında, Stanford Üniversitesi’nin bodrum katı sahte bir hapishaneye dönüştürüldü. Psikolog Philip Zimbardo tarafından yürütülen Stanford Hapishane Deneyi, sosyal psikoloji tarihinin en tartışmalı ve en çok ses getiren deneylerinden biri olarak hafızalara kazındı. Bu deney...

Bir şeyden korkuyorsanız, önce şu soruyu sorun: Bu gerçekten benim korkum mu, yoksa bana öğretilmiş bir korku mu?📚 Psiko...
06/06/2025

Bir şeyden korkuyorsanız, önce şu soruyu sorun: Bu gerçekten benim korkum mu, yoksa bana öğretilmiş bir korku mu?
📚 Psikodinamik kurama göre birçok korku, çocuklukta deneyimlenen travmaların bilinçdışı yansımalarıdır.
👶 Örneğin; yüksek sesten korkmanız, küçükken bir bağırma sahnesine şahit olmanızdan kaynaklanabilir.
🔗 Öğretilmiş korkular ise aileden, toplumdan ya da kültürel aktarımlardan edinilir. Örnek: “Yalnız kalma tehlikelidir.”
🔍 Bu korkuların ayırdına varmak için “Ne zaman başladı?” ve “Kimin sesi bu?” gibi sorularla içe dönmek gerekir.
🧠 Kognitif davranışçı terapi (CBT) teknikleriyle, korkuların altında yatan irrasyonel düşünceler tespit edilip yeniden yapılandırılabilir.
💡 Korkularla yüzleşmek, onları bastırmaktan çok daha sağlıklı bir süreçtir çünkü bastırılan her duygu farklı yollarla geri döner.
⚡ Özellikle panik atak, fobiler ve anksiyete bozukluklarında köken çoğu zaman öğretilmiş korkulardır.
💬 Kendinize “Bu korku bana ait mi?” diye sorun… belki de artık bırakmanız gereken bir yük taşıyorsunuz.
🌈 Cesaret, korkusuz olmak değil; korkuyla birlikte yürümeye devam edebilmektir.

🧩 Sürekli bir şeyleri erteleyip karar veremiyorsanız, bu aslında farkında olmadan verdiğiniz bir “karar” olabilir.🔍 Psik...
30/05/2025

🧩 Sürekli bir şeyleri erteleyip karar veremiyorsanız, bu aslında farkında olmadan verdiğiniz bir “karar” olabilir.
🔍 Psikolojide karar verememe hali, sıklıkla içsel çatışmaların, korkuların ve bazen de düşük benlik saygısının sonucu olarak karşımıza çıkar.
🚪 Gestalt terapisine göre, açık kalmış “tamamlanmamış işler” zihinsel blokajlara neden olur. Yani geçmişte çözülmemiş bir durum, bugünkü karar verme sürecinizi sabote ediyor olabilir.
🧠 Karar verirken beyniniz, bilinçdışı geçmiş kayıtları tarar; “Bu yoldan daha önce acı çekmiştin” diyerek sizi durdurabilir.
💭 Ya da belki de mükemmeliyetçilikten dolayı hiçbir karar yeterince doğru gelmiyor olabilir.
🔒 Karar verememek aslında sorumluluktan kaçmaktır. Karar verdiğinizde sonucu da üstlenmek zorunda kalırsınız.
🛤️ Peki ne yapabilirsiniz? Öncelikle kendinize dürüst olun: “Gerçekten ne istiyorum?”
📓 Alternatifleri yazmak, artı-eksi listesi yapmak ve küçük adımlarla başlamak zihinsel yükü hafifletir.
💬 Terapistler bu tür blokajların altında yatan çekirdek inançları (örn: “Yanlış yaparsam değersiz olurum”) birlikte açığa çıkarmanıza yardımcı olur.
🌿 Karar verememek bazen de bir bekleme sürecidir. Belki de henüz zaman değildir. Ama farkında olmak, ilk adımdır.

Her sabah aynaya baktığınızda gerçekten “sizi” mi görüyorsunuz, yoksa başkalarının yansıttığı bir benlikle mi karşılaşıy...
16/05/2025

Her sabah aynaya baktığınızda gerçekten “sizi” mi görüyorsunuz, yoksa başkalarının yansıttığı bir benlikle mi karşılaşıyorsunuz?
🎭 Benlik algısı; sizin kendinize dair oluşturduğunuz içsel görüntüdür, ama çoğu zaman bu görüntü kendi gerçekliğinizden çok, çevrenin size dayattığı imajlarla şekillenir.
🔄 Özellikle sosyal medya çağında kendinizi, ne yazık ki “görsel onay”la var etmeye çalışıyor olabilirsiniz.
🧠 Freud’a göre benlik; id, ego ve süperego arasında bir denge kurmaya çalışırken şekillenir. Yani her zaman kendi doğrunuzla değil, toplumun kurallarıyla da savaşırsınız.
🧬 Aynaya baktığınızda fiziksel görüntü değil, “öz-değer” duygunuzla yüzleşirsiniz. Eğer kendinize değer vermiyorsanız, ne kadar güzel görünseniz de içinizden bir ses eksik hissedecektir.
🌪️ Bazen beden algınız bozulabilir, beden dismorfik bozukluğu gibi durumlarda kişi aynada gördüğüyle gerçekte olanı ayırt edemez.
🌸 Gerçek benliği görmek; kusurları kabul etmekle, eksik yanlara rağmen kendinize şefkat göstermekle mümkün olur.
🪴 Bu süreçte terapi, iç gözlem, sanatla uğraşmak ya da sadece “kendinize nazik davranmak” bile büyük bir adımdır.
💡 Kendinizle yeniden tanışmaya hazır mısınız? Çünkü o aynadaki kişi sadece yüzünüz değil, yaşadığınız tüm hikâyelerin yansımasıdır.
🫶 Gerçek güzellik; başkalarının değil, sizin kendinizde neyi gördüğünüzle ilgilidir.

🌱 Eğer zaman zaman “Ben kimim?” diye soruyorsanız, bilin ki bu soru yalnızca bir kriz değil, aynı zamanda bir dönüşümün ...
09/05/2025

🌱 Eğer zaman zaman “Ben kimim?” diye soruyorsanız, bilin ki bu soru yalnızca bir kriz değil, aynı zamanda bir dönüşümün de habercisi olabilir.
🔍 Kendinize yabancılaştığınızı hissediyorsanız, yani kendinizi tanıyamıyor, duygularınızı anlayamıyor ve sürekli dış referanslarla yaşıyorsanız; bu duygunun altında yatan şey çok derin olabilir.
🌀 Psikolojide buna “benlik yabancılaşması” deniyor. Kimi zaman sosyal roller, beklentiler, aile baskısı veya travmalar bu yabancılaşmayı tetikleyebiliyor.
💭 Özellikle Carl Jung, kişinin “gölge” yönünü reddetmesi halinde içsel çatışmaların artacağını ve sahte benlikle yaşamaya başlayacağını söyler.
🪞 Peki çözüm ne? İç sesinizi yeniden duymak… ama bu, o kadar kolay değil çünkü o ses bazen bastırılmış, bazen de unutulmuş olabilir.
🧘‍♀️ Kendinize zaman ayırarak, “Ben ne hissediyorum?”, “Gerçekten ne istiyorum?” gibi sorular sormaya başladığınızda içsel keşfiniz de başlar.
📓 Günlük tutmak, terapiye başlamak, doğada yalnız vakit geçirmek ya da sadece sessiz kalmak bile bu bağın ilk adımı olabilir.
🌿 Psikoterapi kuramlarından biri olan varoluşçu yaklaşım da tam olarak bu yolculuğa rehberlik eder:
🎭 Yani siz de eğer zaman zaman kendinize yabancı hissediyorsanız, bu aslında içinizde bir değişim davetiyesi olabilir.
🌈 Yeter ki içinizdeki sesi duymaktan korkmayın… çünkü en doğru yolculuk, kendinize doğru olandır.

💭 Sınırlar, sevginin önünde bir engel olarak algılanabilir mi? Bazen, sınırlar "soğuk" ve "mesafeli" olarak düşünülse de...
29/04/2025

💭 Sınırlar, sevginin önünde bir engel olarak algılanabilir mi? Bazen, sınırlar "soğuk" ve "mesafeli" olarak düşünülse de, aslında sağlıklı sınırlar, ilişkilerin temellerini oluşturur. 🧠 Sevgi, ancak karşılıklı saygı ve özgünlük içinde gelişebilir. Bu bağlamda, sınırlar, bir kişinin duygusal sağlığını korumasına yardımcı olur ve böylece ilişkinin sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlar.

🌿 Bağımlı ilişkilerde sınırların yokluğu, kişilerin duygusal ihtiyaçlarını başkalarının ihtiyaçlarıyla harmanlamasına yol açar. Psikoanalitik teoriler, sınırların kişilerin duygusal bağlarını sağlıklı bir şekilde düzenlediğini söyler. Sınırlar, duygusal alanı tanımlar, iki kişinin birbirine duyduğu saygıyı güçlendirir.

💬 Sevgiye engel olmak değil, sevginin doğru şekilde dönüşmesini sağlar. Sınırlar, her iki tarafın da kendini rahatça ifade edebilmesini ve sağlıklı bir bağ kurmasını mümkün kılar. Kişisel sınırlar, hem kendimize hem de diğerine saygıyı artırır. Sevgi, bu sayede çok daha derin ve anlamlı bir hal alır. 🌸

🌸 Sessizlik, dışarıdan bakıldığında hiçbir şey söylemeyen, sakin bir hal gibi görünebilir. Ancak, bazen bu sessizlik asl...
26/04/2025

🌸 Sessizlik, dışarıdan bakıldığında hiçbir şey söylemeyen, sakin bir hal gibi görünebilir. Ancak, bazen bu sessizlik aslında gürültülü bir içsel çatışma veya bastırılmış duyguların yankısıdır. Sessiz kalmak, duyguların dışarıya çıkmaması değil, içsel gürültünün dışarıya vuramamasıdır. Bazen insanlar, söyleyecekleri şeyleri açıkça dile getiremeyebilir, ama iç dünyalarında o kadar fazla duygu birikir ki, sessizlik bile bir gürültüye dönüşür. 🧠

💡 Psikolojik açıdan bakıldığında, sessizlik duygusal bir çekişme veya içsel bir boşluk anlamına gelebilir. Bu, bastırılmış öfke veya kırgınlık ile ilişkili olabilir. Bir insanın sürekli sessiz kalması, onun duygusal olarak kapanmaya başlamasının bir işaretidir. Zamanla, bu tür duygusal içsel gürültü, ilişkilerde büyük kopmalara yol açabilir.

🧘‍♀️ Terapistler, duygusal farkındalık ve açık iletişim kurmayı savunur. İletişim terapisi ve açık diyalog bu gibi durumların üstesinden gelmek için oldukça etkili araçlardır. Çünkü sessizlik, gerçekte bir şeyler söylemekten korktuğumuzda ya da ifade etmekte zorlandığımızda ortaya çıkar.

💬Sessizlik kelimelerle ifade edilemeyen duyguları taşır. Bu yüzden, sessizliğin içindeki gürültüyü anlamak, ilişkilerin güçlenmesi için ilk adımdır.

🌿 İlişkilerde kendimizi kaybetmek, maalesef pek çoğumuzun deneyimlediği bir duygu. Özellikle romantik ilişkilerde, bağım...
24/04/2025

🌿 İlişkilerde kendimizi kaybetmek, maalesef pek çoğumuzun deneyimlediği bir duygu. Özellikle romantik ilişkilerde, bağımlı hale gelmek, kendi kimliğimizi kaybetmek, bazen farkında olmadan olur. İlişkilerdeki özsaygı eksikliği, kendini kaybetmenin ana nedenlerinden biridir. Psikolojik olarak, bir ilişkideki “benlik kaybı”, genellikle bağımlı kişilik yapıları ile ilişkilendirilir. Bu kişiler, partnerlerinin onayını ve sevgisini almak için kendi ihtiyaçlarını ve duygusal sınırlarını göz ardı ederler. 😔

💡 İlişkilerde benlik kaybı genellikle bağlanma stilleri ile bağlantılıdır. Anksiyeteli bağlanma stili olan kişiler, ilişkilerde sürekli onay alma ihtiyacı duyarlar. Bu insanlar, partnerlerinin sürekli olarak onları sevmesini ve onaylamasını beklerler. Bu beklenti, onların kendi kimliklerini bulmalarını engeller. Ancak, sağlıklı bir ilişki, bireysel kimliği koruyarak karşılıklı saygı ve sevgi üzerine inşa edilmelidir. 🧠

💬 Bilinçli farkındalık burada devreye giriyor. Kendi duygularını fark etmek, kişisel sınırlarını tanımak, bir ilişkinin içine kaybolmamak için çok önemli. Kendini kaybetmek yerine, kendi kimliğini bulmak, sadece bir birey olarak değil, partnerinle birlikte bir bütün olarak daha güçlü bir bağ kurmana yardımcı olur.

🌸 Psikoterapi, bu süreçte kendini yeniden tanıma ve özsaygıyı artırma konusunda önemli bir adım atmanı sağlayabilir. Kendi değerini bilmek ve sevilmeye değer olduğunu kabul etmek, kendini bir ilişkide kaybetmekten çok seni güçlendirecek bir yol olacaktır.

🌸 İyileşmek, bir çok insanın gözünde yalnızca fiziksel bir süreçtir: bir yara kapanır, bir hastalık tedavi edilir ve bed...
18/04/2025

🌸 İyileşmek, bir çok insanın gözünde yalnızca fiziksel bir süreçtir: bir yara kapanır, bir hastalık tedavi edilir ve beden sağlığa kavuşur. Ancak iyileşme çok daha geniş bir kavramdır ve fizikselin ötesine geçer. İyileşmek aslında zihinsel bir yolculuk ile başlar. 🧠 Kendisini iyileştirme sürecine girmek, bir şekilde yaşadığınız travma veya acı ile yüzleşmek anlamına gelir. Bedensel iyileşme başladığında, zihin de buna paralel bir iyileşme sürecine girer, ama bu iki süreç birbirinden bağımsız ilerleyemez.

💬 Psikolojik açıdan baktığımızda, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), kişilerin olumsuz düşüncelerini fark etmelerini ve bunları değiştirmelerini amaçlar. Kişinin acısını kabul etmesi ve yaşadığı deneyimle barışması, iyileşmenin en önemli başlangıç noktasıdır. İyileşmek yalnızca acıdan kaçmak değil, onu kabullenmek ve bu deneyimi bir güç kaynağına dönüştürmektir. 🌟

🌿 Bunu, insanın kendi duygusal travmalarına dönüp onlarla yüzleşmesi gerektiği gibi düşünebiliriz. Her şeyden önce, iyileşme bir farkındalık süreci gerektirir. Kişinin, kendini tanıması, duygularını anlaması, travmalarını kabul etmesi gerekir. Bu kabul, iyileşmenin kapılarını açar.

🧘‍♀️ Zihinsel iyileşme sürecinde zaman önemli bir faktördür. Bu süreç her birey için farklı işler; kimi insanlar bir anda değişir, kimileri içinse iyileşme zamanla, sabırla gelir. İyileşme başlamak için doğru zamanı beklemez, çünkü iyileşme şimdi başlamalıdır. Geçmişin acılarına takılı kalmadan, bir adım atmak gerekir.

"Birisi bana gerçekten değer verince uzaklaşmak istiyorum. Neden?"Sevgi, güvenli bir liman gibi hissettirmesi gerekirken...
09/04/2025

"Birisi bana gerçekten değer verince uzaklaşmak istiyorum. Neden?"
Sevgi, güvenli bir liman gibi hissettirmesi gerekirken bazılarımız için tam tersi olabilir.

🛑 Bağlanma Travması ve Kaçış Mekanizması

Bu tepkinin kökeninde genellikle kaçıngan bağlanma stili yatar. Eğer çocuklukta ihmal edildiysen ya da sevgi tutarsız verildiyse, yetişkinlikte sevgi gördüğünde bilinçaltın şöyle der:
"Bu fazla güzel, kesin kötü bitecek!"

😨 Kaçış İsteği Hangi Düşüncelerle Gelir?

🔹 "Ben kimseyi sevemem."
🔹 "Bağlanırsam acı çekerim."
🔹 "Bana fazla iyi davranıyor, kesin altında başka bir şey var."

💡 Peki, ne yapabiliriz?

✔ Bağlanma stilini fark et: Sevgiden kaçıyorsan, bu geçmişten gelen bir savunma mekanizması olabilir.
✔ Sağlıklı ilişkiler üzerine çalış: Sevgiye izin vermek, savunma duvarlarını yavaş yavaş indirmekle mümkün olur.
✔ Sevgiye alıştır: Güvenli alanlarda küçük bağlar kurarak sevginin korkulacak bir şey olmadığını hissetmeye başla.

"Bazen öfkemi kontrol edemiyorum. Ama bu gerçekten benim öfkem mi?"Bazen bir olay karşısında içimizde anlam veremediğimi...
28/03/2025

"Bazen öfkemi kontrol edemiyorum. Ama bu gerçekten benim öfkem mi?"
Bazen bir olay karşısında içimizde anlam veremediğimiz bir öfke patlar. Ama bu öfke gerçekten bize mi ait, yoksa başkalarından miras mı kaldı?

🧠 Öfke, Bilinçaltı ve Aktarılan Travmalar
Psikanalist Carl Jung’a göre, bireyler sadece kendi duygularını değil, geçmiş nesillerden gelen duygusal yükleri de taşır. Yani, anne-babanın ya da hatta onların anne-babasının bastırdığı öfke, bir nesil sonra bilinçaltımızda patlak verebilir.

🔄 Bilinçaltından Gelen Öfke İşaretleri:
🔹 Bir olay karşısında gereğinden fazla sinirleniyorsan...
🔹 Bazen neden kızdığını bile bilmiyorsan...
🔹 Ailende de öfkeli bireyler varsa...
Belki de taşıdığın öfke gerçekten sana ait değildir.

💡Neler yapılabilir?
✔ Öfkenin kaynağını araştır: İlk ne zaman bu duyguyu hissettin?
✔ Başkalarının yükünü bırak: Senin olmayan duyguları taşımak zorunda değilsin.
✔ Duyguları dönüştür: Öfke, doğru yönlendirilirse büyük bir motivasyon kaynağı olabilir.

"Gerçekten aşık mıyım, yoksa bu sadece geçmişin izleri mi?"Bazen biri hayatımıza girer ve içimizde büyük bir heyecan dal...
14/03/2025

"Gerçekten aşık mıyım, yoksa bu sadece geçmişin izleri mi?"
Bazen biri hayatımıza girer ve içimizde büyük bir heyecan dalgası yaratır. Ama bu aşk mı, yoksa geçmiş yaralarımızın bizi ittiği bir tekrar mı?

🔄 Bağlanma Stilleri ve Travmalar
Bağlanma teorisine göre, çocuklukta ebeveynlerimizle kurduğumuz bağlar, yetişkinlikteki ilişkilerimizi şekillendirir. Eğer güvensiz bir bağlanma yaşadıysak, bazen aşk sandığımız şey aslında bağımlılık ya da korkunun ürünü olabilir.

🔹 Kaçıngan bağlanma: “Bağlanırsam incinirim, en iyisi uzak durayım.”
🔹 Kaygılı bağlanma: “Beni sevsin, hiçbir zaman bırakmasın.”
🔹 Sağlıklı bağlanma: “Sevip sevilebilirim ama kendi başıma da yeterliyim.”

😵 Aşk mı, Travma mı? İşaretler:
❌ Partnerine karşı aşırı bağımlılık hissediyorsan…
❌ Terk edilme korkun çok yoğunsa…
❌ İlişkide hep aynı döngüyü yaşıyorsan…
Belki de yaşadığın şey aşk değil, bilinçaltının seni eski bir hikâyeye geri sürüklemesi.

💡 Ne yapabiliriz?
✔ Kendi duygularını gözlemlemek: Aşk mı, korku mu?
✔ Bağlanma stilini keşfetmek: Hangi çocukluk dinamikleri bugünkü ilişkilerine yansıyor?
✔ Sağlıklı ilişkiler üzerine çalışmak: Güvensizlik yerine karşılıklı destek ve sevgi inşa etmek.

Address

Yenişehir Mahallesi Sümbül Sok. No:10 Star Port Residence D:39
Istanbul
34728

Opening Hours

Monday 10:00 - 22:00
Tuesday 10:00 - 22:00
Wednesday 10:00 - 22:00
Thursday 10:00 - 22:00
Friday 10:00 - 22:00
Saturday 10:00 - 22:00

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Pelen Psikoloji Eğitim ve Danışmanlık Merkezi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category