Şems Akademi

Şems Akademi Şems Akademi Kişisel Gelişim ve Psikoterapi Merkezi

10/10/2023
Öfke tersine dönmüş olan sevgiden başka bir şey değildir.TADI KAÇMIŞ SEVGİ, hepsi bu.Onu düzeltmek gerekir ve o tekrar s...
07/08/2023

Öfke tersine dönmüş olan sevgiden başka bir şey değildir.
TADI KAÇMIŞ SEVGİ, hepsi bu.
Onu düzeltmek gerekir ve o tekrar sevgiye dönüşür.Bu nedenle öfke ve nefret gerçekten sevginin zıttı değillerdir.
Sevginin gerçek zıttı,kayıtsızlık,umursamazlıktır.
-Aşk hayatındaki sorunları geride bırakmaya hazır mısın?
-Aşk hayatınız,sosyal yaşantınız ve maddi problemlerinize sebep olan travmaları, blokajları geride bırakmanız için özel olarak hazırlanan bir çalışmadır Lovefeast .
-Hayatınızın akışını engelleyen farkında olmadığınız negatif etkenlerden de arınmanızı sağlıyor.
-Aşk hayatında sorun yaşayanlar #
-İlişkisini şifalandırmak isteyenler
-Değersizlik duygusu yaşayanlar
-Anne Babasıyla sorun yaşayanlar
-Aldatılma korkusu yaşanlar
-Terkedilme korkusu yaşanlar.
-Özgüven problemi olanlar
-Travmalarının etkisinde olanlar
-Geçmiş ilişkilerinin etkisinde olanlar
-Benzer ilişki modelleriyle karşılaşanlar
-Ruhuna iyi gelecek özel çalışmalar için bizimle iletişime geçin.
Mahasti Shems❤️♾️👑









Bir insanın para yardımı ile itleştirilebileceğine inanmak saflık olur. Zenginlik onun saygınlığına katkıda bulunmaz. Ta...
13/03/2022

Bir insanın para yardımı ile itleştirilebileceğine inanmak saflık olur. Zenginlik onun saygınlığına katkıda bulunmaz. Tabiki, bir insan zihni yapısında iyilik yapmaya muktediriyse, bunu elindeki imkanlarla yapması çok daha uygun ve verimlidir. Ancak bu durumda bile, harcanan miktar onun cömertliğinin bir ölçüsü olmayacaktır. Kim daha cömert ? Hayır kurumlarına bağış yapan bir milyoner mi, yoksa maaşının yarısını aynı amaç İÇİN veren mütevazi bir çalışan mı? Elbette birincinin katkısı daha büyük fakat ikincinin fedakarlığı daha değerli.
Zenginde fakirde çoğu insan “Parayla mutluluk satın alınmıyor” cümlesine katılmaya hazırdır. Fakirler- gönül rahatlığı için, zenginler-sadece zaten paraları olduğu için. Ancak gerçek mutluluğun her zaman bizden çok uzakta olmadığını söylüyor.
Psikolojik araştırmalar, bu halk bilgeliğini açıklığa kavuşturmamıza ve parayı reddetmemize değil, bize yeni bir anlayış getirmemize izin veriyor. Para somut olarak mutluluk olmasa da, ruh halimizi ve davranışımız için güçlü uyarıcı etkisi taşıyor. Hayati faliyete ve ruhsal yükselmeye katkıda bulunduğu ortaya çıkıyor. Her insanın bir şeyi temsil ettiği hissine ihtiyacı vardır, başka bir deyişle- o bir şeye değer duygusu. Küçük bir çocuk bunun onayını sevgi dolu bir kelime, ebeveyn övgüsü ve son olarak basit bir ödül- oyuncaklar veya tatlılar şeklinde alır. Büyüdükçe, okul notlarının onun değerlerini, yetenek ve becerilerinin ölçüsü olduğunu anlamaya başlıyor. Sonra bir yetişkin olur. Ve bir yetişkin için, bu tür işaretler…. Paradır! Doğru bizim kültürümüzde “Ne kadar değerlisin?” cümlesi bu güne kadar bir az utançla algılanıyor. Çok uzak olmayan geçmişte bu formülasyon basitçe öfke patlamasına neden olurdu. Resmî ideolojik yönergelerin kamuoyuyla tamamen birleştiği nadir durumlardan biriydi. Ancak bir nostaljik anı kesinlikle doğru olarak kabul edilmelidir- bir kişinin onurunu servetiyle ölçmek, kişiliğini değerlendirmek için gelir ve birikim düzeyini genişletmek zihniyetimize yabancıydı. “İyi adam” ve “Zengin adam” kavramları birbirinden bağımsız olarak var olmuş,duygusal olarak kesişmemiştir. Eğer birisi bir hiç olarak adlandırılmaktan onur duyuyorsa, bunun düşük maaş #

Sadece gerçek bir kralın yanında kraliçe olmanız mümkündür.Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın olduğunu anlat...
08/03/2022

Sadece gerçek bir kralın yanında kraliçe olmanız mümkündür.
Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın olduğunu anlatan cümlenin gerçek özünü doğru anlamak gerekiyor diye düşünüyorum.Güçlü,Zeki,güzel,akıllı,enerjik bir kadının , içsel potansiyelinin yeterince günclü yang enerjisine sahip olmayan sevgili ve ya eşini başarılı yapması mümkün değildir. Burada erkeğin bir çok faktörün birleşimini taşıması gerekiyor.Bu koşullarda bunu sadece kendisinin uzantısı olan yani genini taşıyan oğlunda deneye bilir.
Evrim bir kereden fazla dişilerin stratejilerinden yana olmuştur ve sonuç olarak kadının bedeni ve zihni daha istikrarlı,plastik ve sürekli değişen varoluş koşullarına uyum sağlamıştır. Kadın bireyler daha fazla somatik ve zihinsel işaretlere sahiptir.
Erkek ve Kadın birbirlerini sadece anatomik olarak tamamlamazlar Adlında her insanda hem erkek hem kadın vardır. Bir erkek ne kadar erkekse yani güçlü yang enerjisini taşıyorsa yanındaki kadın gerçek kadınsallığını yani yin enerjisini yaşaya bilir. Statü,başarı,zenginlik,para bunlar kadın enerjisine gömülüdür. Hayatınızdaki kadını onurlandırdığınız ve yücelttiğiniz ( memnun ve mutlu )kadar zengin ve başarılısınız.Eski Çin felsefesinde Doğru uyum ve çekim dünyayı yönetir ve her şeyi fetheden bir aşk doğar.
Osmanlı döneminde neşeli,komik,güzel ve aynı anda eğitimli ve Zeki olan Rosalana bütün boş zamanını sarayın kütüphanesinde geçiriyordu. Büyük Sultanın kalbini ele geçirecek onun tek aşkı olacak ( pratik için harem döneminde çok nadir bir durum) en iyi arkadaşı ve danışmanı ve son olarak meşru bir eş statüsünde Avrupa güçlerinin şaşkın büyükelçilerinin önünde Süleyman, Sevgili Alexandra Anastasia Lisowska Haseki Sultan ile birlikte tahta çıktı.
Padişahın sarayında hüküm süren yin ve yang uyumu tüm Osmanlı imparatorluğunun hayatını değiştirmişti. Roksalananın etkisi altında ve çoğu zaman onun önderliğinde mühteşem saraylar ve camiler inşa edildi,hastaneler ve kantinler,fakirler için sığınaklar,medreseler ve sıbyan mektepleri,çeşmeler ve hatta kadınlara özel pazarlar yapıldı. Padişahın sarayı artık sadece lüksle parlamakla kalmadı,bilim ve sanat İÇİN bir sığınak haline geldi.

Sezgiler ve kavramlar,tüm bilişimizin başlangıcıdır,öyle ki, ne sezgisiz kavramlar bir şekilde ona tekabül eder,ne de ka...
05/03/2022

Sezgiler ve kavramlar,tüm bilişimizin başlangıcıdır,öyle ki, ne sezgisiz kavramlar bir şekilde ona tekabül eder,ne de kavramsız sezgi bilgi verebilir. Sezgi ve kavram ya saf ya da ampiriktir. Ampirik bir duyum bu bir nesnenin gerçek varlığını ima eder. Fikre hiç bir duyum eklemediğinde temiz fikre dönüşe bilir.
Duyumlar; duygusal bilginin konusu olarak adlandırılabilir. Bu nedenle saf tefekkür yalnızca içinde bir şeyin düşünüldüğü biçimi içerir ve saf kavram yalnızca genel olarak bir nesne hakkında düşünme biçimini içerir.Duygusal tefekkür nesnesini nesnesini düşünme yeteneği akıldır. Bu yetenekler hiçbiri diğerine tercih edilemez. Duyarlılık olmadan bize tek bir nesne verilmez ve anlayış olmadan tek bir nesne düşünülemez. İçeriği olmayan düşünceler boş, kavramsız düşünceler kördür. Akıl hiçbir şeyi tefekkür edemez ve duyular hiçbir şey düşünemez. Sadece onların birleşiminden bilgi doğabilir.
Mantık ise iki şekilde ele alınabilir: anlamanın genel ya da özel uygulamasının mantığı olarak. Salt düşüncelerine ilişkin kuralları içeren mantık,ampirik içerikli tüm bilgileri dışlamak zorunda kalacak. Transandantal felsefenin avantajı aynı zamanda kavram veya fikir arasında bağlantıyı kuruyor. Dolayısıyla,bir yargı, bir nesne hakkında dolaylı bilgidir ve bu nedenle, bir nesne hakkında sahip olduğumuz bir fikir hakkında bir fikirdir. Her yargıda,birçok geçerli olan kavram vardır ve bunlar arasında,sırasıyla doğrudan nesneye gönderme yapan belirli bir temsil vardır. Yani, örneğin,yargıda konu hakkındaki anlayışımız. Yargıda tüm cisimler bölünebilir. Bölünebilirlik kavramı diğer çeşitli kavramlar için de geçerlidir. Aynı şekilde aşkın mantıkta da sonsuz yargıları olumlu yargılardan ayırt etmek gerekir.
Mantığı,akıldan,aklı tefekkürden,tefekkürü inançtan ayırabilen insan bilgedir.
#

İnanç nedir? Psikologlara göre inanç,erken çocuklukta yaratılan veya yaşamdaki önemli deneyimlerden kaynaklanan bir bilg...
03/03/2022

İnanç nedir? Psikologlara göre inanç,erken çocuklukta yaratılan veya yaşamdaki önemli deneyimlerden kaynaklanan bir bilgisayar programıdır. Program,kural olarak,yaşam deneyimiyle onaylanan basit ama akılda kalıcı fikirlerden oluşur.
Hayatlarımızı her zaman mutluluğa giden bir yol olarak mı inşa ediyoruz? Bizi kim bilir ne bulmak için yollarda ve yoldan saptıran nedir?
Zaferlere ve başarılara,olağanüstü sevgi ve büyük mutluluk deneyimlerine rağmen neden yeniden hayatın ıstırabına ve kederine yenik düşüyoruz?
Herkesin kendi gerçekliği ve yaşam haritası vardır, ancak hepimiz koşullara,düşmanların entrikalarına,başkaların yanlış anlaşılmasına ve olumsuz “karmaya” atıfta bulunma yeteneği ile birleşiriz.
Ancak şairin dediği gibi: “Herkes kendine göre seçer …..” ve bu, hayatımda olan her şeyi kendim seçtiğim,”tek başıma” yani kendi inançlarıma göre seçtiğim anlamına gelir. Genel olarak,geçici hayatımızın şu veya bu fenomenine karşı tutumumuza inanç denilebilir. Karşı cinse,işe,çevremdeki insanlara,doğaya,aileye,dünyada meydana gelen olaylara karşı tavrım her seferinde şu ya da bu inancımı öne çıkarıyor. Tanıdıklarımızdan herhangi birine ebeveynleri,iş arkadaşları,ailesi,sevgilisi,tutkusu,yaşadığı ülkesi hakkında ne hissettiğini sorun ve bir dizi inanç elde edeceksiniz. Hayatımızı incelemeye ve analiz etmeye karar verdiğimizde sıkıntıların ve talihsizliklerin çoğunun,belirli bir durumu bir bütün olarak özgür görüşümü engelleyen belirli inançlar ve tutumlar nedeniyle başımıza geldiğinin farkına varıcaz.
Dolasıyla,her birimizin birçok inancı vardır ve çoğu bir kişinin yaşadığı gerçeklikle tezahürat eder.Tanrıya şükür ki, kısmen diğer insanların inançlarıyla örtüşüyorlar.Aksi taktirde dünya sürekli bir savaş ve düşmanlık içinde olurdu. Her insan ona faydalı olmayan inançları kullanarak hayatını kesintisiz bir çatışmalar ve talihsizlikler ,felaketler ve ıstıraplar,hayal kırıklıkları ve yoksulluk zincirine dönüştüre bilir. Aynı anda sağlıklı inançların yardımıyla hayatını keyifli ve güzel kılmak,onu sevgi ve her türlü ilgiyle doldurmak, hayatını yaratıcılığa veya ruhsal gelişime vermekte özgürdür.
#

Her daim madalyonun iki tarafı vardır.Bir şeyi hayal ettiğimizde, hayalimizin gerçekleşmesine bir tür kaybın eşlik edebi...
02/03/2022

Her daim madalyonun iki tarafı vardır.
Bir şeyi hayal ettiğimizde, hayalimizin gerçekleşmesine bir tür kaybın eşlik edebileceğini düşünmüyoruz. Örneğin,başarılı bir siyasi faaliyet çoğu zaman yakın arkadaşların kaybı ile sonuçlanır. Başarılı bir girişimci,ailesine istenilen kadar vakit ayırmayacak. Alışkanlıklarını değiştirmek ve bir çok hobisini kaybetmek zorunda kalacaktır. Kendi evinizi inşa etme hayali,sizi onunla ilgilenmeye ve onu düzenli tutmak için önemli miktarda para harcamaya zorlayacaktır. Bu nedenle her hangi bir rüya sadece ayrı ayrı hayal ettiğimiz olumlu yönler değildir, her şeyin bir diğer tarafı vardır. Fransız yazar Romain Rolland,”Arzu bizi kör eder ve çoğu zaman aldatılız” dedi ve sonra ekledi. “Ama arzularımızdan vazgeçersek,tüm yaşam bir hata olur.”
Bir hayal kırıklığı duygusu her şeyi elde etmiş olanların en mutlu kişiler olduğuna inandığında başlar. Gördüğü sadece hikayenin ön tarafıdır. İstediğinizi elde etmek için olumlu sonuçları görmek yaşayabilecek rüyanın olumsuz olma ihtimalini inkar etmekten geçiyor.
Belki de rüyamızın gerçekten bu kadar mükemmel ve gerekli olup olmadığını veya onda bir şeyleri değiştirmemiz gerekip gerekmediğini düşünmeliyiz.
“Kara çizgi” döneminde istediğinizi elde edemezseniz ne yapmalı ve nasıl tepki vermelisiniz? Psikologlar her şeyden önce arzularımızla çalışmayı tavsiye eder. Hayat ne yazık ki mutlu sonla biten Hollywood filimlerinin çoğuna benzemiyor.
Arzularımızın gerçekle teması olmadığı İÇİN gerçekleşmemesi muhtemeldir.
Her şeyin bir fiyatı vardır.😉😃
Bu konuda harika bir düşünce Oscar Wilde tarafından dile getirilmiştir.
“ Hayatta iki gerçek trajedi vardır: Biri istediğinizi alamadığınızda, ikincisi ise elde ettiğinizde” Determinist yasalarla yönetilen bilinmeyen bir dünyada yaşıyoruz.

Bir kişi bir eylemdir,bir kelime değil. Hangi konu olursa olsun sözünü tutmayan insanlardan uzak durun.Bir kişinin nasıl...
01/03/2022

Bir kişi bir eylemdir,bir kelime değil. Hangi konu olursa olsun sözünü tutmayan insanlardan uzak durun.

Bir kişinin nasıl davrandığına bakarız ve kendimiz başkalarıyla aynı durumda bize davranılmasını istediğimiz gibi davranırız. Nadir istisnalar dışında hemen hemen hepimiz iyi,asil,başarılı görünmek için çocukluktan savurganlığı öğreniriz.”iyi olmak” ile “iyi görünmek” arasında sadece çok önemli bir fark vardır. “Olmak gerçek eylemlere dayanırken,”görünmek” güzel kelimelere dayanır.
İmajını kelimelerden inşa eden insan,kuma göz açıp kapayıncaya kadar yıkılan,zıddına dönen kaleler kurar. Bu vahyi kabul etmek çok zor olabilir ve sorumluluğu başkalarına atarak gerçekliği anında bilinç dışına iteriz ve sonra suçlu arayışı başlar.
Spinoza’nın dediği gibi, insanların başkaları için söyledikleri başkalarını değil, onların kendilerini anlatıyor.
Bu nedenle bir kişinin başkaları hakkında söylediklerini dinlemek çok önemlidir. Psikologlar olumsuz niteliklerimizi başkalarına atfetme eğilimini bir yansıtma olarak adlandırır. Bu bir tür psikolojik savunma mekanızamsıdır ve bunun sonucunda içsel olanın yanlışlıkla dışarıdan geldiği algılanır. Kendi düşüncelerimizi, duygularımızı,güdülerimizi,karakter özelliklerimizi harici birine veya bir şeye atfederiz.
Olumsuz yönlerini başkalarına atfetmek,kişinin kendi gölge yönlerini (kabul edilemez duygular,arzular,güdüler,fikirler vb.) yabancı olarak görmesine ve sonuç olarak onlardan sorumlu hissetmesine izin veren bir savunma mekanizmasıdır. Bu tür bir korumanın olumsuz sonucu,olumsuzun yansıtıldığı dış nesneyi düzeltme veya”onun neden olduğun” duygulardan kurtulmak için ondan tamamen kurtulma arzusudur. Bu durumda,dış nesnenin üzerine yansıtılanla hiçbir ilgisi olmayabilir. İnsanlar zayıflıklarından korkmaya ve onları daha derine gömmeye meyillidirler. Zayıf yönlerimiz genellikle büyüme için yeni fırsatlardır.
“Daha az söz, daha çok eylem!”
Bir kişinin doğasını tanımak için onun için yeni bir durumda nasıl davranacağına bakmak ve verdiği sözü tutabilirikine bakmak yeterlidir.

“Hayatın yarısı eğitim,profesyonellik,evlilik ve kariyer edinmeyi içerirken,paralel içsel benliğin gelişimi için ayrılan...
24/02/2022

“Hayatın yarısı eğitim,profesyonellik,evlilik ve kariyer edinmeyi içerirken,paralel içsel benliğin gelişimi için ayrılan zamandır”
Bu gelişme olmazsa, öğlenden sonra hayatın kuralları sabahınkinden farklı olduğu için birey hastalanmaya başlar.

Her birimizin kendi denizimize akan bir ırmağı olsa ne güzel olurdu.
“Biz insanlık olarak tek bir bütünsel organizmayız ya da bilim adamlarının dediği gibi bir “süper organizmayız”
Bir organizmanın ideal durumu, tüm unsurlarının uyumlu bir etkileşim halidir. Bir organizmanın unsurları veya organları birbirleriyle mutlak uyumlu bir ilişki içinde olduklarında, organizmanın tamamı ve her bir organı ayrı ayrı yaşamı hisseder. Ebedi, mükemmel zevk hepimizi doldurur, aramızda dolaşır,çünkü her birimiz tarafından heyecanlanır,depolanır ve iletilir. Elementlerin uyumlu oranı,dışında bir bireyin yaşamını iyileştirmenin imkansız olduğu “sıcak bir akış” oluşumudur. Kaynaklarındaki en büyük nehirler sadece küçük akarsulardır. Hayat büyük bir nehirdir, Bilge bir adam asla dalgalarla savaşmaz. Akışla birlikte gider, çünkü akışın kendisini gitmesi gereken yere götüreceğini bilir. Sosyal bir varlık olarak,bir kişi sürekli olarak çevredeki dünyanın etkisi altındadır. Diğer insanlar, onların görüşleri,sözleri,davranışları,bize ve birbirimize tepkileri. Bu liste süresiz olarak devam edebilir. Elbette tüm bunların dışında kendimizi hayal etmeniz mümkün değil. Bu faktörlerin kombinasyonunu analiz ederek geleceğini ve başarı şansını tahmin edebiliriz. Neden bir yetişkinin çevresine de aynı önemi vermiyoruz?Sonuçta dış faktörler başarılı olma şansımızı doğrudan etkiler.

Tüm etik öğretilerde,öğretmene saygı gösterilir. Gerçek hoca, öğrencinin kanatları vazifesini üstlenen kişidir.Öğretmen ...
21/02/2022

Tüm etik öğretilerde,öğretmene saygı gösterilir. Gerçek hoca, öğrencinin kanatları vazifesini üstlenen kişidir.
Öğretmen kavramı mentorluk ve ahlaki rehberliğe genişletenlerden biri de Konfüçyüstü. Konfüçyüs,Çin’de ezberlenmesi için zorunlu olan “Hükümler ve Sohbetler”adlı çalışmasında,asalet ve cömertlik,saygı,hakikat için çabalama,doğruluk ve sürekli kendini geliştirme gibi niteliklere sahip bir kişinin kapsamlı ve uyumlu bir şekilde gelişmesi idealini formüle etti.
M.Ö 523’te Konfüçyüs dünyadaki ilk özel okulu “insan karakterlerinin eğitimi için” yarattı ve burada üç bine kadar öğrenci yetiştirildi. Öğretim metodolojisi, öğretmenin öğrencilerle diyaloglarına dayanıyordu ve her birine bireysel bir yaklaşım uygulandı. Konfüçyüs,ahlakı ilkeye en önemli yeri verdi. Konfüçyüs,öğrencileriyle yaptığı yansımalarda “Çalışmak ve düşünmek zaman kaybıdır ve öğrenmeden düşünmek tehlikelidir “ dedi.
“Öğrenme tokluk hissi olmadan her zaman gereklidir.”

İlk Konfüçyüsten temel pedagojik ilkeleri berilledi.Tutarlılığa saygı duymak.
Asıl bir hoca talimat verir ama üstelemez,cesaretlendirir ama zorlamaz,yolu açar ve çekilir.Yalnız çalışırsanız ufkunuz ve bilginiz sınırlı ve kıt olucak.
Öğretmen ve öğrenci birlikte büyür.Okuma ve yazma bilen değil, dinleyen,duyan ve anlayan okuryazardır.
Konfüçyüs,bireyin yetiştirilmesini ve ahlakı gelişimini,insan varlığının ve refahının en önemli faktörleri olarak gördü.
Bir seçkin akıl hocamızın ve öğretmenimizin olması neden bizim için bu kadar önemli?
Beynimizin gelişiminin çevreden,sosyal temasların doğrudan varlığından ve kendi türleriyle iletişimden büyük ölçüde etkilendiği ortaya çıktı.
Nörobiyolojide,bir hayvanın erken yaşta edindiği bireysel deneyimin beynin sonraki morfolojik, fizyolojik ve biyokimyasal gelişimi üzerindeki etkisi konusunda oldukça büyük bir gerçekler cephaneliği birikmiştir.
Modern psikoloji aynı zamanda öğretmen kavramını ve onun gerçek hedeflerini de analiz eder. Öğrenmeye karşı bir ihtiyaç yoksa öğretmeye gerek olmadığına dair bir teori var.
Öğretmen biliş için fırsatlar sağlar, ancak kendi başına mutlak garantörü olamaz.

Psikolog Susan Sparks,”kendinize gülebiliyorsanız,kendinizi affedebilirsiniz ve kendinizi affederseniz çevrenizdekileri ...
20/02/2022

Psikolog Susan Sparks,”kendinize gülebiliyorsanız,kendinizi affedebilirsiniz ve kendinizi affederseniz çevrenizdekileri de affedebilirsiniz” diyor. Gerçekten de kendimizle ironi yapıyorsak bu, mükemmel olmadığımız gerçeğini kabul ettiğimiz ve bunun İÇİN kendimizi kınamaya gerekli görmediğimiz anlamına gelir. Kahkaha ve mizah sadece stres ve depresyona yenik düşmemeye değil, aynı zamanda başkalarıyla iyi ilişkiler kurmaya da yardımcı olur. Bilim adamları, kendine gülme yeteneği ile iyimserlik düzeyi arasında doğrudan bir bağlantı kurmuşlardı. Bu nedenle bu tür insanlara ortak bir dil bulmanın ve birlikte zor bir durumdan bile bir çıkış yolu aramanın daha kolay olması şaşırtıcı değildir.
Cesaretleri kırılmaz ve sevinçleriyle herkesi suçlayabilirler. Kendisiyle ironik bir insan ,kendi insanlığını ve başkalarının insanlığını kabul eder.
Yazdıklarım tümü, ciddi olmanın yanlış olduğu anlamına gelmez. Ancak,hayatın değişken olduğunu ve işin sırrının duygusal ifademiz de dahil olmak üzere yaptığımız her şeyde doğru dengeyi bulmak olduğunu anlamamız gerekiyor.

Sürekli ciddi olan ve önem yayan bir kişi başkalarını kendinden uzaklaştırabilir. Herkese,iletişim kurduğu insanları eleştirdiğini yayınlar. Ve gerçekten zor bir durumda, sonsuz ciddiyet, olan her şeyin çok daha fazla dramatize edilmesine yol açar. Bu da durumu daha da kötüleştirir.
Bilim bize mizah anlayışının ve zekanın ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu söylüyor.
Yeteneklerimiz gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkıcak.
Evet bu çok önemli bir fenomendir.

“Güzelliği gördüm ama her seferinde neyin kötü neyin güzel olduğunu anlayamadım” William Shakespeare.Kuşkusuz güzellik,d...
19/02/2022

“Güzelliği gördüm ama her seferinde neyin kötü neyin güzel olduğunu anlayamadım” William Shakespeare.

Kuşkusuz güzellik,dış çekicilikten daha geniş bir kategoridir. Bir kişi,bir sanat eseri, bir doğa olayı güzel olabilir ama aynı zamanda bir hareket,bir satranç kombinasyonu,bir duygu,bir düşünce dizisi de olabilir. Güzellik,rasyonel kategorilerle kavranamayan bir memnuniyettir.Güzellik,kozmik logos gibi insanlara seslenir,ancak onlar onu duymuş olsalar bile,onu sonuna kadar yakalayamazlar ve tutamazlar. Güzellik nedir bu soru,gerçeğin,sonsuzluğun,inancın,yaşamın anlamının, insanın amacının ne olduğunu anlama girişimleriyle aynı geniş yoruma neden olur.

Profesyonel olarak,sanatçılar,genel olarak sanat insanlarının yanı sıra güzelliğin yaratılmasıyla da ilgilenmektedir. Onlar değilse, bir eserin aurasının bir kişinin ruhu üzerindeki etkisinin gücünü kim anlar
Bir resim,bir heykel,bir müzik akoru.
Ancak bir geri bildirim de var tıpkı bir kişinin bir eserin yaratıldığı malzemeyi etkilemesi gibi.
Eserde onu uzun süredir yaratan ustayı etkiler. Bir kişinin yüzünün ( dış güzelliğin) zihninin ve yaşam tarzının yansıttığı şey olduğuna inanan Budisleri hatırlamamız gerekir.
Böyle bir güzellik yalnızca sanatçının yeteneğine ve çalışmasına değil,aynı zamanda eserlerin güzelliğini neredeyse dini öneme sahip bir kategori haline geldiğinde,bir kişinin manevi etkinliğinin en yüksek özlemlerine dayanır.
Hristiyanlığın en önemli estetik ve dini sembolü haline gelen Raphael’in muhteşem Sistine Madonnası bu büyük sanatçının özenli çalışmasının ve yaratılışın temasına saygı duymasıyla ömürlerin erişebileceği ideali somutlaştırdı.
“İnsanlık yok edildiğinde artık bir sanat yoktur.Güzel kelimeleri bir araya getirmek bir sanat değildir”
Bertolt Brecht.

Address

Ataşehir Bulvarı Metropol Istanbul
Istanbul
34750

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Şems Akademi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Şems Akademi:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category