30/07/2020
Kurban Psikolojisi
Kurban Bayramının yaklaştığı şu günlerde kurban kavramı üzerine bir şeyler dile getirelim istedik.
Binlerce yıldır süren bu geleneklerin kaynağını gözden kaybettik hatta unuttuk. Mitoloji alanındaki kurban hikayelerinden vararak geldiğimiz ve en bilinen ilk kurban hikayesi, Hz Adem’in oğulları Habil ve Kabil arasında dökülen KANDIR. Böylece kolektifte bir tohum olarak açığa çıkan katil ve kurban enerjisi değişerek günümüze kadar gelmiştir. Katil yani suçluluk duygusu, çaresizlik gibi durumlarını rahatlatmak için atak yapan saldıran bir durum alırken; Kurban kendini başkalarına adamak başkaları için yaşantısını feda etmek anlamı ile açıklanır. Bu durumdan çıkmak, rahatça nefes alabilmek içinse ‘’ kan dökmek ‘’ ikisi için bir çözüm gibi gözükür. Kan o günden itibaren bu amaçla kullanılmış, ardından gelen Hz. İbrahim’in oğlunu Tanrı’ya adaması ile dinselleşmiştir. Koç eski kültürlerin kaynaklarına baktığımıza karşımıza, güç, kuvvet olarak gelir. Ve bugüne kadar kulaktan kulağa, yorumdan yoruma birçok değişime uğraması olasıdır. Bir şeyi feda etmek, onu sunmak ya da onu öldürmek kelime anlamı ötesinde ruhani olarak görünmeyen tarafından okuma gerektirir. Böyle olduğunda ise gücünü teslim edebilmek ya da gücünü öldürebilmek onu dönüştürebilmekten bahsedilmektedir. Güç kavramı ve burada onu nasıl kullandığımız önem kazanır. Gücü saldırganlığa dönüştürüp kan akıtarak mı kazanıyor ya da gücü zaten İlahi’nin nefesini içinde taşıdığını bilerek her can’ında aynı nefesi taşıdığını kavrayarak zarafetle mi buluşturuyoruz? Burada sorun bir bedeni, bir eti, bir kanı sunmaktan elbet daha öte bir şey, bir çiçeği dahi dalından izinsizce aldığınızda aslında bir can alıyorsunuz. Ancak güç kavramı dinden öte bir politik meseleye dönmüş ve kan dökmek bir güç gösterisine dönüşmüştür. Binlerce yıl içinde iki kişi arasında başlayan bu kan dökme grup, aşiret, toplum, ırk, ülke sarmalında giderek büyümüş bir hal ile, birbirinin kellesini uçurmuş oluk oluk kan akıtmıştır bu durum en son görünen haliyle büyük dünya harbine kadar gitmiştir maalesef bu akan kanlar hiçbir şeyi çözmemiş olduğu gibi her şeyi daha karmaşık içinden çıkılmaz bir hale doğru sürüklemiştir.
Kestiğiniz kurban ile bir canlının yaşantısını alırsanız bunun size dönüşü olacaktır. En temeliyle bu bizde kurban olma enerjisini açar böylece ruhsal olarak altına girdiğimiz bu yük vicdanımızı da tetikleyerek gittikçe derinleşen bir kurban enerjisi ile bizi sarar. Tam da bu nokta da sıkıştığımız ve çıkış aradığımız bu çıkmazda vicdanımızı rahatlatmak üzere önümüze iki yol açılır: biri sürekli atak yapan öfkelenen, aksi, şiddete varan, karşındakini ezmeye çalışan bir haklı olma savaşıdır, diğeri ise ezilen, kendini başkalarına adayan, çaresizliklere bürünen, kendini ifade etmeye çalışan, sürekli yakınan, yakarışta olan, feda eden bir yoldur. İster katil ister kendini feda eden olun, öyle ya da böyle yine de Kurban oluruz.
Kurban adamak, kesmek yerine görünen ilk anlatımın ardına inmek ruhsal olarak anlatılmak isteneni kavramaya çalışmak ve bu yolda kendinizi yaşantınızın kurbanı yaptığınız kaynaklardan başlayarak ilk kurbanın acısına kadar gelen geçen tüm süreçlere şifa enerjisi göndererek bir ve bütüne dönüşümü sağlayabilirsiniz. Böylece içinde İlahi’nin nefesini taşıyan tüm can’larla, o içteki gerçek gücünüzü hatırlayarak, bugünden sonra bunu var olan her şeyle bir ve bütün olarak özgürleşme bayramına dönüştürerek, kutlayabilir miyiz?
Bayramınız kutlu olsun.
Nefes-i Hızır Kişisel Gelişim Merkezi
Gülçin Önel & Sabri Salış