16/09/2017
🙌🏻
Değerli Sevgililer,
Bugün huzurunuza, Sevgiden ve onun inkârı ve bastırılmasından doğan sonuçları konuşmak için geldik. Sevgi, her daim her yerde mevcut olan ve her şeyi birbirine bağlayan enerjidir. Ancak, bu şekilde idrak edilip öyle kabul edilinceye kadar, varlığı mevcut olmayan bir şeymiş gibi görülebilir. Hepinizin birer “Yaratıcı” olduğunu asla unutmayın.
Dünya, Sevgi ile ilgili çok sayıda kavramlara sahiptir ve bunların hepsi, farklı inanç sistemlerini yansıtan kavramlardır. Ancak, en anlayışsız ve en uyanmamış bir bilinç durumu bile, Sevginin var olan her şey olduğu ve sadece öyle olabileceği gerçeğini değiştiremez. Sevgi, tüm canlıları BİR’in bünyesinde bütünleştiren ve birbirine bağlayan enerjik bir tutkaldır.
Sevginin, tüm ruhlar tarafından bütün katmanlarda arzulanmasının nedeni budur; en çarpıtılmış ve her türlü yolla elde edilmiş hali olsa bile… Hatta bir terörist bile, Dünya’yı onunla aynı fikirde olanlar için daha iyi bir yer haline getirdiğine inanmaktadır. Herkes, doğuştan içinde barındırdığı “Birlik” olgusunca kabul görme ve sevilme peşindedir. Fakat bu içsel özlemi, sadece ulaşılan bilinç seviyesine göre yorumlayabilir veya gösterebilir.
Gaia, başlamış olan bu “yüksek boyutlu enerjiye geçiş” işlemi için hazırlanmış olan herkesle birlikte yükselmektedir. Gaia, üzerinde yaşayan her canlıya güzellik, bolluk ve Sevgi bahşetmiş olan yaşayan bir ruh, bir bilinçtir. İnsanlığın büyük bir kısmı Gaia’yı, kaynakları kötüye kullanılabilen ve kişisel kazanç için istismar edilebilen “kirli bir Dünya” olarak görmeye devam ettiğinden dolayı, Gaia da kendi yükselişine kendi karar vermiştir ve buna hazırdır.
Yangınlar ve seller, Gaia’nın spiritüel cehaleti yansıtan eski yoğun enerjinin katmanlarını temizleme yollarından bazılarıdır. Asırlar boyunca bu yoğun enerjileri bünyesinde taşımış ve onlardan kurtulmaya (salıvermeye) karar vermiştir. Hem kendisi (Gaia), hem de üzerinde yaşayan canlıların tümü, eski ve ağır olan enerjileri, daha hafif ve yüksek olan enerji seviyesine taşıyamaz. Bundan dolayı çoğu kişi bu dönemde, “hücresel hafızasını temizleme ve salıverme” ihtiyacını deneyimlemektedir.
Tüm insanlık, Dünya gezegeninin asla bencilce kullanılması ve istismar edilmesi için yaratılmadığını idrak etmelidir. “Bir şeyin üzerinde mülkiyet hakkı olma” fikri, çok eski zaman önce kullanılan “çobanlık yapma” (yol gösterme, koruyucusu olma anlamında kullanılmıştır) kelimesini yanlış tercüme etme veya yorumlama sonucu ortaya çıkmıştır. Artık hem Gaia’nın kendisinin, hem de tüm yaşam biçimlerinin Tek Bir İlahi Bilinçten türediğini ve sadece bu Bilincin bünyesinde bulunduğunu ve değersizlik duygusu gibi bir takım yanlış anlamlardan dolayı kimsenin bu bütünlükten asla dışlanmadığını, herkesin anlamasının zamanı gelmiştir.
Şimdi, herkes için değişim zamanıdır; hem uyanmış hem de uyanmamış bilinçler için… Uzun yıllardır süregelen zıtlık ve ayrımcılık enerjisinin yaratımları, sürekli artan yüksek boyutlu frekansların varlığı ile açığa çıkmakta ve çözülmektedir. Aynen parlayan bir el fenerinin daha önce görülmeyen karanlık köşeleri aydınlattığı gibi, Işık da her zaman gölgeyi açığa çıkarmaya hizmet edecektir.
Kişisel trajediler çoğu zaman, bazı insanların uyanmasının ve rahat ama “farkındalıksız” bir bilinç durumundan çıkmasının tek yoludur. Sizler bu duruma, yangılar ve seller aracılığı ile tanık oluyorsunuz. Hava olaylarının her zaman yıkıcı olması gerekmez. Ama insanlar “yaratıcılık” yeteneklerinden bihaber oldukları için, bu tür olaylar ortaya çıktığında fazlasıyla detaylandırıyor, tartışıyor ve atmosferi korku ve korkunç tahminlerle dolduruyorlar. Her zaman şunu hatırlamalısınız; Sizler birer yaratıcısınız!
Ancak Evrensel bilinç, herkesin birbiriyle ve Yaratan ile BİR olduğu gerçeğiyle aydınlandığında, tahrip edici hava koşulları ortadan kalkacaktır. Çünkü bu tür afetlerin enerjik kaynağı ve özü olan ayrımcılık inanç sistemi (barış, huzur, uyum ve bütünden ayrı olduğuna inanma) artık yok olacaktır. İlahi Bilinçte, “Yıkıcı hava şartları” diye bir fikir mevcut değildir.
Spiritüel anlamda hazır olan herkes, rahat (alışık olduğu) ama modası geçmiş inanç sistemlerini bırakmalıdır. “Uyan” çağrısı bazen çok acı verici olabilir. Ancak uyanmak için “ağırdan alan” bir ruhu spiritüel yolculuğunun bir sonraki aşamasına ilerletmek için sıklıkla gereklidir. Yeryüzündeki herkes bu Dünya’ya öğrenmek, ruhsal olarak gelişmek ve sadece kişisel yanılsamalarında (kişisel dünyalarında) arkaya yaslanıp dinlenmek için değil, tüm dünyanın yükselişine yardım etmek için gelmiştir.
Bazıları (herkes değil) kendilerinin, etraflarındaki kişilere göre daha iyi ya da daha yetersiz, daha evrimleşmiş, daha değerli vs. olduklarına inanarak zıtlık ve ayrımcılık duygusuyla yaşadıkları için, deneyimlemiş oldukları büyük kayıplarından dolayı halen acı çekmektedir. Herkesin Birlik içinde birbiriyle bağlantılı olduğu fikrini başka türlü algılamayacak olan kişiler için, kendilerini daha üstün ya da daha aşağıda gördükleri kişilerle birden bire aynı durumda olduğunu anlamak, derin tutum ve davranış ayarlamaları ve spiritüel olgunlaşmayı sağlar.
Sizler, birçok şekilde eski enerjinin dağılmasına tanık oluyorsunuz ve ancak değişime izin vererek Dünya’nın kendi yüksek gerçekliğine yükselebileceğini anlamaya ve kabul etmeye başlıyorsunuz. Şu anda Yeryüzünde meydana gelen her şeyin, bu yükseliş sürecinin bir parçası olduğunu daha iyi anlayabilmeniz için bunlardan bahsediyoruz.
Işığınıza sahip çıkın, besleyin ve bu Işığı Gaia ve onun üzerinde yaşayan herkese gönderin. Çünkü Işık, gölgeyi yok eden frekanstır. Işık, siz olun!
Bahsettiğimiz bu Işık nedir ve onu birilerine nasıl göndeririz? Işık, yüksek frekanslı enerjinin görünen şeklidir. İlahi Bilinç ya da Kaynak, insan gözüyle görülemeyen saf elmas ışığıdır. Bir ruh, kendi İlahi özünün frekansı gibi titreşmeye ne kadar yaklaşırsa, titreşimi de o kadar hızlı ve daha yüksek (daha hafif) olacaktır. Siz ne kadar aydınlanırsanız, tüm enerji alanınız da o kadar ışıltılı ve parlak renklerle titreşmeye başlayacaktır.
Fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenleriniz, giderek yükselen frekanslarla titreşmeye başlayınca, daha yavaş, daha ağır titreşimler de kolayca fark edilebilir hale gelecektir. Dolayısıyla, her zaman keyif almış olduğunuz bazı yerlerin, mekânların, insanların, kitapların, filmlerin, besinlerin vb. aniden sizinle aynı frekansta titreşmemesinin (artık keyif almamanızın) nedeni budur.
Birilerine “Işık göndermek” demek; ne kadar derine gizlenmiş olursa olsun, o kişi/kişilerin gerçek doğasını (özünü) onaylamak demektir. “Işığı tutmak” demek, kendi gerçek özünüzün ışığında kalmak demektir. Bunu yaptığınızda veya bir kişiye ya da bir mekâna Işık gönderdiğinizde, gözünüzün önünde altın/ beyaz renkte bir Işık canlandırın. Amacınız sadece, birilerine yüksek titreşimli Işık göndermek olsun. Bunun haricinde belli bir amaç taşımayın. Çünkü Işık bilinçlidir ve neye ihtiyaç duyulduğunu, bazı insani fikirlerden çok daha iyi bilir. Işık, bir şeyleri düzeltmek için gönderilmez. Daha ziyade, zaten var olan “gizli mükemmelliği” aydınlatmak ve ortaya çıkarmak için gönderilir.
Algıya açık olun. Belki bazı renkler veya kristalimsi görüntüler daha çok gözünüze çarpabilir. Farklı enerjiler, farklı renklerde ortaya çıkarlar. Eğer daha çok sevgiye ihtiyaç varsa, pembe renkleri daha çok algılayabilirsiniz. Şayet herhangi bir şekilde iyileşme/şifalanma gerekiyorsa, daha çok mavimsi/yeşilimsi renklerin farkına varabilirsiniz.
Gözünüzde canlandırdığınız görüntünün, “bir şeyleri oldurmaya” çalışmadan şekillenmesine izin verin. Ve durumla ilgili kişiler için, her zaman en yüksek ve en iyi şekilde yardım etme niyetiyle bunu yapın.
Sizin tabirinizle “Dünya liderlerine” ve otorite figürlerine Işık gönderin. İster kendi yaptıklarından dolayı olsun, ister görünüşte kendi kontrolleri dışı koşullardan ötürü yaptıklarından olsun, acı çeken herkese Işık gönderin. Kutsallığını kabul ederek ve onaylayarak, Gaia ve onun tüm canlılar âlemini gözünüzde canlandırıp, Işık gönderin.
Ne kadar sıradan olursa olsun, her faaliyetin spiritüel bir etkinlik olduğu ve birinin, bir diğerinden daha fazla spiritüel olmadığı gerçeği doğrultusunda, sohbet ve etkinlikleriniz esnasında daima Işık olun. Gerçekte kim ve ne olduğunuzu bilerek yaşayın, hareket edin ve davranın. Bu, hem “şifalandırıcı” hem de Işığa aç bir Dünya’ya daha fazla Işık getiren bir uğraştır.
Işık çalışması, spiritüellikle ilgili sıkı ve titiz faaliyetlere katılmak, saf niyetten başka bir şey düşünmemek ve sürekli gerçekliğin bilincinde kalmak demek değildir. (Burada, her şeyden el ayak çekip, huşu içinde hiçbir şey yapmamak, sürekli meditasyon yapmak, olumsuz düşünmemek için kendini zorlamak vs. gibi davranışlardan bahsedilmektedir.) Ritüeller ve törenler bir zamanlar gerekliydi ve belki de “enerji ve uyanış” konusunda yeni olanlar için hala daha gerekli olabilir. Ancak bu tür mesajlara çekilen ve onları okuma isteği duyan sizler, gerekli bilgi seviyesine ulaşmış bulunuyorsunuz. Ritüeller ve törenler, yalnızca kişinin zıtlık ve ayrımcılık anlayışı çerçevesinde kalmasına yarar.
Hoşlandığınız küçük ritüeller; mum yakma, sevdiğiniz kristalleri tutma vb. gibi şeylerde bir sakınca yoktur. Ancak bireylerin, spiritüel olabilmeleri için ya da içsel çalışmalarını yapabilmeleri için mutlaka bunlara ihtiyaç duyduklarına ve onlar olmadan başaramayacaklarına inandıkları zaman, sahte bir ayrımcılık duygusu canlı tutulmuş olur.
Bir okun ucu genellikle ısı üretir ve yanıklara neden olur. Yaşamınızda ne meydana gelirse gelsin, kim olduğunuzu, ne olacağınızı ve her zaman olmuş olduğunuzu yani, “insani deneyimler yaşayan İlahi bir Varlık” olduğunuzu asla unutmayın.
Siz umutsunuz, sizden sonra gelecek olanlar için yolu açan “yükselişin ilk dalgalarısınız”. Sizin işiniz budur ve siz bunu yapmaya hazırsınız. Bu kutsal ve güçlü zaman diliminde Yeryüzünde bulunmanızın sebebi budur.
Başkalarına yardım edebilmek adına birçok şeyi deneyimlemeye ve gelişmeye istekli olduğunuz için sevgi, saygı ve takdirlerimizle…
Bizler, Arktruslular Grubuyuz.