21/11/2025
Tansiyon problemi genellikle “tuzlu yeme”, “genetik yatkınlık” veya “yaş” gibi yüzeysel sebeplerle açıklanır. Oysa fonksiyonel tıp bakış açısıyla değerlendirildiğinde kan basıncının regülasyonu tek bir faktöre bağlı değildir. Hormonlar bu dengeyi etkileyen en önemli unsurlardan biridir ve çoğu zaman göz ardı edilir.
👉Özellikle kortizol, insülin, tiroid hormonları, aldosteron ve östrojen-progesteron dengesi kan basıncını doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Stres hormonu olan kortizol, kronik düzeyde yüksek seyrettiğinde damar tonusunu artırarak yani damarların sürekli dar kalmasına neden olarak tansiyonu yükseltir. Bu nedenle hipertansiyon değerlendirilirken bireyin stres yükünü ve HPA ekseni fonksiyonunu mutlaka dikkate alınmalıdır.
✔️İnsülin direnci, sodyum tutulumu ve damar sertliğini artırarak inflamatuvar bir ortam oluşturur ve bu da hipertansiyon riskini yükseltir.
✔️Tiroid hormon dengesizlikleri hem düşük hem yüksek hormon düzeylerinde tansiyonu etkileyebilir; bu yüzden TSH tek başına yeterli değildir.
✔️Kadınlarda östrojen-progesteron dengesi, özellikle menopoz sonrası dönemde tansiyonu doğrudan etkiler ve kardiyovasküler sağlığın izlenmesinde önemlidir.
Tansiyon bir sayıdan ibaret değildir. Altta yatan hormonal dengesizlikler düzeltilmeden sadece ilaçla baskılanan bir tansiyon, aslında bize vücudun yardım çağrısını susturmak anlamına gelir. Bu çağrıyı duymak, anlamak ve kök sebebe yönelmek gerekir. Çünkü gerçek iyileşme, bedenin doğal dengesine geri dönmesiyle mümkündür. 🌸
•••
👩⚕️Prof. Dr. S. Deniz Özzeybek
🌐www.denizozzeybek.com
📞0 (532) 054 04 32
☎️0 (232) 202 69 46
📩bilgi@denizozzeybek.com
📍Alsancak/Konak/İZMİR
•••