Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem

Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem Ruhsal sorunlarımızı çözmek kendimizi tanımak ve farketmekle başlar.

🔸Yaygın anksiyete bozukluğunda, anksiyete gün boyu sürer ve gün içerisindeki hemen hemen her olayla ilgili endişe duyma ...
18/07/2025

🔸Yaygın anksiyete bozukluğunda, anksiyete gün boyu sürer ve gün içerisindeki hemen hemen her olayla ilgili endişe duyma ve kaygı belirtilerini yaşama halidir.

🔸Panik bozuklukta, anksiyete belirtileri aniden gelişir. Çok şiddetli yaşanır; kısa ve belirli bir süre içerisinde sonlanır. Bununla birlikte gün içerisinde veya günler içerisinde tekrarlayabilir. Zamanla kişide panik atak tekrarlama endişesi ve buna bağlı kişinin yardım alamayacağı yerlerden kaçınma, yalnız kalamama, kalabalık yerlere gitmeme gibi kaçınma davranışları oluşabilmektedir.

🔸Her iki hastalıkta anksiyete bozuklukları hastalıklarının birer alt grubudur. Ortak noktaları her ikisinde de kişinin hayatını etkileyen anksiyete belirtileri iken bunların yaşama sıklığı, yeri, süresi ve şiddetine göre farklılıklar göstermektedir.

🔸Her ikisinde de tedavi yaklaşımı terapi ile birlikte ilaç tedavisi olup, profesyonel bir yardım gerekir.

🌈 Anksiyete bozuklukları karmaşık ve zorlayıcı olabilir, ama unutmayın; doğru terapi ve gerektiğinde ilaç desteğiyle bu durumlarla baş etmek mümkündür. Profesyonel yardım almak, kendinize verdiğiniz en değerli hediyedir ve iyileşme yolunda güçlü bir adımdır.

🧏‍♀️ “Seni dinliyorum” demekle gerçekten dinlemek arasında büyük fark var. İlişkilerde en sık yaşanan sorunlardan biri, ...
15/07/2025

🧏‍♀️ “Seni dinliyorum” demekle gerçekten dinlemek arasında büyük fark var. İlişkilerde en sık yaşanan sorunlardan biri, iki insanın konuşuyor ama aslında anlaşamıyor olmasıdır.

🔍 İletişim sadece konuşmak değil; empati, sınır, zamanlama ve beden dilini okumayı da içerir. John Gottman, “İlişkinin sağlığı, çatışma anındaki iletişim şekliyle ölçülür” der.

🧠 Sağlıklı iletişimde temel olan üç şey var:

👂 Aktif dinleme: Gerçekten duymak, yargılamadan dinlemek. Dinlediğimizi gösteren beden işaretleri (baş sallamak, göz teması kurmak, anladığımızı ifade eden baş hareketleri ve tek kelimelik olumlamalar)

🗣️ Ben dili kullanmak: “Sen hep böylesin” değil, “Ben böyle hissediyorum” demek.

🚧 Sınır koymak: Nezaketle ama net olmak.

📖 Gestalt terapisi, bireyin "şu an ne hissettiğine" odaklanarak açık iletişimi teşvik eder. Jung ise ilişkileri "iki bilinçaltının dansı" olarak tanımlar. Yani bazen kelimelerin arkasında yılların izleri vardır.

💔 Sürekli kırılıyorsanız, söyledikleriniz görülmüyorsa ya da kendinizi sürekli açıklamak zorunda hissediyorsanız... Bu ilişkinin değil, iletişim modelinizin gözden geçmesi gerektiğini gösterir.

🌱 Sağlıklı iletişim öğrenilen bir beceridir, içgüdü değil. Ve çoğu zaman ilk adım: “Dinlemeye niyet etmek”tir.

✨ Sağlıklı iletişim sihirli bir yetenek değil; pratikle gelişen, zamanla güçlenen bir yolculuktur. İlişkinde gerçek anlamda dinlenildiğini hissetmek, ruhunun da beslenmesidir. Gerektiğinde profesyonel destek almak, bu yolculukta sana rehberlik edecek güçlü bir adım olabilir.

“Hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” diyorsanız… Bu satırlar sizin için. Duygusal yorgunluk, bedeniniz değil ruhunuzun...
08/07/2025

“Hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum” diyorsanız… Bu satırlar sizin için. Duygusal yorgunluk, bedeniniz değil ruhunuzun “yoruldum” dediği bir durumdur. Genellikle uzun süreli stres, tükenmeyen sorumluluklar ve bastırılan duygularla birlikte kendini gösterir.

💡 Duygusal yorgunluk yaşayan biri için küçük kararlar bile dev bir yük gibi hissedilir. Sabah ne giyeceğini seçmek zor gelir. Sevdiklerinizle iletişim kurmak bile bazen külfet gibi gelebilir.

🧠 Psikolojide bu durum “tükenmişlik sendromu” ile ilişkilendirilir. Özellikle bakım verenlerde, öğretmenlerde, sağlık çalışanlarında ve empati kapasitesi yüksek kişilerde sıklıkla görülür.

📌 Belirtiler neler mi?

😶 Sürekli bir bezginlik ve anlamsızlık hissi

😔 Ağlamaya yakın bir ruh hali, ya da duygusuzluk

🧍‍♀️ Sosyal geri çekilme

🧯 Küçük olaylara aşırı tepki verme (öfke, panik, endişe)

🛌 Yorgun uyanmak, uyuyarak bile dinlenememek

🍃 Peki ne yapılabilir?

🔄 Yenilenmek için bazen hayatın hızını yavaşlatmak gerekir. Viktor Frankl'ın dediği gibi: “Her şey alınabilir insandan, bir şey hariç: Tavır alma özgürlüğü.” O yüzden en küçük seçim bile önemli.

✨ Günlük ritüellerle başlamak iyi gelir: Sabah kahvesini 3 dakika sessizlikle içmek, gün içinde 10 dakika yürüyüş yapmak, ekranlardan uzaklaşıp gözleri dinlendirmek bile fark yaratır.

🧘‍♂️ Farkındalık çalışmaları, nefes çalışmaları, duygu günlüğü tutmak, hatta sadece “hayır” demeyi öğrenmek... Hepsi duygusal kasları dinlendirir.

💬 Unutmayın, duygusal yorgunlukla baş etmek yalnızca irade meselesi değildir; bazen profesyonel destek almak, psikoterapi veya gerekirse psikiyatri müdahalesi size yol gösterebilir. Ruh sağlığınızı güçlendirmek için atacağınız her adım, yeniden kendinize kavuşmanın anahtarıdır.

💥 Deprem yaşadığınızda, yalnızca bir sarsıntıyı değil; kontrolün elinizden kayıp gittiği, güvenli sandığınız yerlerin bi...
01/07/2025

💥 Deprem yaşadığınızda, yalnızca bir sarsıntıyı değil; kontrolün elinizden kayıp gittiği, güvenli sandığınız yerlerin bir anda tehdit hâline geldiği bir deneyimi yaşarsınız. Bu tür ani ve sarsıcı travmalar, beyni koruma moduna sokar. O yüzden siz “geçti” deseniz bile bedeniniz ve zihniniz hala “tehlike geçmedi” sinyali verir.

🧠 Beynimizin alarm merkezi olan amigdala, travma anında yaşanan korkuyu, görüntüleri ve sesleri kaydeder. Ve sonra, o depremle ilgisiz bir titreşim, bir gürültü ya da bir haber başlığı bile, o kaydı tekrar oynatabilir. Kalp çarpar, avuç içleri terler, “yine olacak” hissi sarar... Bu, aslında beynin sizi koruma mekanizmasıdır.

🧯 Peki bu ne zaman sorun haline gelir? Eğer:

📅 Aradan haftalar geçmesine rağmen hala gece uykularınız bölünüyorsa,

😟 Sürekli bir tedirginlik, "her an olacak" hissi taşıyorsanız,

🎞️ O anı tekrar tekrar yaşıyor, flashback’ler görüyorsanız,

😶 Sevdiklerinizle bağ kurmakta zorlanıyor, sosyal hayattan uzaklaşıyorsanız,

💔 Bedensel ağrılarla (baş, mide, kas) baş edemiyor ve panik atak benzeri ataklar geçiriyorsanız...
..o zaman bu artık doğal bir stres tepkisi değil, bir travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtisi olabilir.

👥 Psikolojik destek almak, bu durumda bir lüks değil, ihtiyacınız olan bir iyileşme yoludur. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) gibi yöntemler beynin “donmuş” travmayı işlemesine yardımcı olabilir.

🧘‍♀️ Ayrıca bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile kişinin “deprem olacak, ben çaresizim” gibi otomatik düşünceleriyle çalışılarak kaygı azaltılabilir.

📖 Psikanalist D.W. Winnicott der ki: “Bir kişinin ruhsal olarak hayatta kalabilmesi için bir başkasının ‘orada’ olması gerekir.” Bu süreci yalnız geçirmeye çalışmayın. Destek istemek, zayıflık değil; ruhun, yeniden güçlenmek için verdiği bir sinyaldir.

Travmanın etkileri uzun sürdüğünde ve günlük yaşamınızı olumsuz etkilemeye devam ettiğinde, psikiyatri müdahalesiyle doğru tanı koymak ve gerekirse ilaç tedavisiyle destek sağlamak hayati önem taşır.

Ebeveynler, çocuklarının gelişiminde en önemli rolü oynayan kişilerdir. Çocuklar, ebeveynlerinden aldıkları sevgiyi, güv...
07/05/2025

Ebeveynler, çocuklarının gelişiminde en önemli rolü oynayan kişilerdir. Çocuklar, ebeveynlerinden aldıkları sevgiyi, güveni, desteği ve değerleri hayat boyu taşırlar. Ancak, ebeveynlerin bilinçsiz davranışları da çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu izler, bazen yıllarca sürebilir ve bireylerin ilişkilerinde ve yaşamlarında ciddi izler bırakabilir.

💡Ebeveynin tutumları, bir çocuğun özgüvenini, duygusal dengeyi ve hayata bakışını şekillendirir. Aşırı baskıcı, sevgi eksikliği veya tersine aşırı koruyucu tutumlar, çocuğun kendilik duygusunu etkileyebilir. Çocuk, bu deneyimleri birer "model" olarak alır ve bu model, ileri yaşlarda ilişkilerine yansır.

🧠Ebeveynlerden alınan duygusal yansımalar, çocuğun kendisine ve dünyaya olan bakış açısını şekillendirir. Örneğin, anne ve babasından yeterli sevgi görmeyen bir çocuk, ilerleyen yaşlarında sevgiye güvenmekte zorluk çekebilir. Ayrıca, ebeveynin model aldığı tutumlar, çocuğun stres ve kaygıyla baş etme şekillerini etkiler.

🛠️ Ebeveyn İzlerinin Tedavi Edilmesi
Psikoterapi: Geçmiş travmaların, ebeveynin izlerinin üzerine gitmek için terapi çok önemlidir. Bilişsel-davranışsal terapi bireyin geçmişteki olumsuz izleri işlemelerine yardımcı olabilir.
Farkındalık Yaratma: Ebeveynlerin, kendi çocukluklarında yaşadıkları deneyimleri fark etmeleri, onların çocuklarına nasıl bir etki bıraktığının farkına varmalarını sağlar.
Aile Terapisi: Aile içi iletişimin güçlendirilmesi, çocuk ve ebeveyn arasındaki bağların daha sağlıklı hale gelmesine yardımcı olabilir.

🎯Ebeveyn izleri, değiştirilebilen bir olgudur. Farkındalık ve doğru adımlar ile geçmişin etkilerinden kurtulmak mümkündür. Hem çocuklar hem de ebeveynler için sağlıklı bir aile ortamı, ilişkinin güçlenmesine ve duygusal iyileşmeye yol açar.

Sınav kaygısı, öğrenciler için oldukça yaygın bir deneyimdir ve başarısızlık korkusu ile birlikte gelir. Birçok öğrenci,...
30/04/2025

Sınav kaygısı, öğrenciler için oldukça yaygın bir deneyimdir ve başarısızlık korkusu ile birlikte gelir. Birçok öğrenci, sınav öncesi yoğun stres, endişe ve panik hissi yaşayabilir. Bu kaygı, düşüncelerin bulanıklaşmasına, odaklanma zorluklarına ve bedensel belirtilere yol açabilir.

💡 Sınav kaygısının kökeninde genellikle yüksek başarı beklentisi, geçmişte yaşanan başarısızlık deneyimleri, mükemmeliyetçilik veya yetersizlik hissi bulunur. Toplumda başarıya verilen önem, sınavlarda yüksek not alma baskısını artırır. Ayrıca, hazırlık sürecinin verimli olmaması, öğrencilerin kaygılarının artmasına sebep olabilir.

🧠Sınav kaygısının en büyük psikolojik etkilerinden biri, düşüncelerin duraksaması ve belirsizlik içinde kalmaktır. Kişi, sınavın sonucunu kontrol edemediği için kontrol kaybı yaşar. Bu, anksiyetenin tavan yapmasına neden olabilir. Ayrıca, sınavı geçememe korkusu, öğrencinin kendi yeterliliğine dair duygularını zedeler.

Bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler, olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olarak kaygıyı azaltabilir. 🎯 Düzenli nefes egzersizleri, zaman yönetimi teknikleri ve pozitif iç konuşmalar ise hem psikolojik rahatlama sağlar hem de sınav başarısını artırarak kişinin özgüvenini güçlendirir.
💊 Gerekli durumlarda, doktor kontrolünde reçete edilen anksiyete ilaçları, beyin kimyasını dengeleyerek kaygıyı azaltabilir ve odaklanmayı artırarak sınav performansını iyileştirebilir. 🧠

Kaygı, modern yaşamın getirdiği stresle birlikte herkesin hayatında bir şekilde yer alabiliyor. Ancak, bazen kaygı, kişi...
22/04/2025

Kaygı, modern yaşamın getirdiği stresle birlikte herkesin hayatında bir şekilde yer alabiliyor. Ancak, bazen kaygı, kişinin günlük işlerini yapmasını zorlaştıracak kadar yoğun hale gelebilir. Kaygı, bir tehdit algılandığında vücudun verdiği doğal bir tepkidir, ancak bu tepki kontrolsüz hale geldiğinde kaygı bozukluğu halini alır.

🧠 Kaygı Neden Ortaya Çıkar?
Kaygı genellikle bilinçli veya bilinçsiz olarak tehdit algısı sonucu ortaya çıkar. Stresli bir yaşam tarzı, geçmiş travmalar, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler kaygıyı tetikleyebilir. Kaygı, beyin kimyasındaki dengesizliklerden de kaynaklanabilir.

💭 Kaygının Fiziksel Etkileri
Kaygı, vücutta çeşitli fiziksel reaksiyonlara yol açabilir. Bunlar arasında hızlanan kalp atışı, terleme, kas gerginliği ve mide bulantısı yer alır. Zihinsel olarak ise, kaygı düşüncelerin takılmasına, odaklanma zorluğuna ve uyku problemlerine yol açabilir.

📊Araştırmalar, kaygının genetik ve çevresel faktörlerin birleşimi ile şekillendiğini gösteriyor. Ayrıca, kaygıyı yönetmenin beyin kimyasını olumlu yönde değiştirebileceği de tespit edilmiştir. Bu süreçte kortizol, serotonin ve dopamin gibi hormonların dengelenmesi büyük önem taşır. 🧠 Düzenli terapi, egzersiz ve stres yönetimi teknikleri, bu biyokimyasal süreçleri olumlu yönde etkileyerek kaygının hafiflemesine katkı sağlayabilir.

Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin sürekli tekrar eden, rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceler...
16/04/2025

Obsessif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin sürekli tekrar eden, rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşüncelere karşı gösterilen yinelemeli davranışlarla (kompulsiyonlar) kendini gösteren bir psikolojik bozukluktur. OKB, genellikle kişinin gündelik yaşamını zorlaştırır ve sosyal ilişkilerinde zorluklar yaratır. Ancak tedavi süreci, OKB'nin üstesinden gelmek için büyük bir fırsat sunar.

🧠OKB'nin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, beyin kimyası ve çevresel faktörlerin birleşimi, bu bozukluğun gelişmesinde rol oynar. Beyindeki serotonin sistemi, OKB'nin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayabilir.

🔄 Obsesyon ve Kompulsiyonlar
Obsesyonlar: Zihinsel, istenmeyen ve sıkça tekrarlayan düşünceler. Örneğin, kirlenme korkusu veya başkalarına zarar verme korkusu.
Kompulsiyonlar: Obsesyonlara karşı yapılan, kişinin rahatsız edici düşüncelerinden kurtulmaya çalışarak yaptığı yinelemeli davranışlar. Örneğin, sürekli el yıkamak veya belirli bir sayıda hareketi tekrar etmek.

🔬Yapılan araştırmalar, OKB’nin beynin belirli bölgelerindeki anormal aktiviteyle ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu, tedavi sürecinde özellikle beyin kimyasının düzenlenmesi gerektiğini göstermektedir.

💊 OKB tedavisinde hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi önemli rol oynar. Bilişsel davranışçı terapi, obsesyonları tetikleyen durumlarla yüzleşmeyi ve kompulsiyonları azaltmayı hedefler. 🧠 Antidepresanlar, özellikle SSRI grubu ilaçlar, beyin kimyasını dengeleyerek obsesyon ve kompulsiyonların şiddetini azaltmada yardımcı olabilir.

Bipolar bozukluk içinde mani diye tanımladığımız canlılık dönemlerinin olduğu ama aynı zamanda başka dönemlerde de depre...
13/01/2025

Bipolar bozukluk içinde mani diye tanımladığımız canlılık dönemlerinin olduğu ama aynı zamanda başka dönemlerde de depresyon olarak tanımladığımız çökkünlük dönemlerinin döngüsel olarak yaşandığı bir rahatsızlıktır.
Bu dönemler aylarca sürebildiği gibi günlerce olan kısa ve hızlı döngüler şeklinde de olabilir.
Burada depresyon dönemleri oldukça şiddetli seyirde olup günlük hayat kalitesini, sosyal ilişkilerini, öz bakımını, maddi düzeyini etkileyecek düzeyde şiddetli olurlar ve genellikle bu dönemlerde hastanın bir hastaneye yatarak tedavi görmesi bile gerekebilmektedir.
Bunun dışında bu dönemlerin olmadığı, normal oldukları uzun dönemler de gözlemlenir. O yüzden daha çok bir epilepsi hastalığına benzer. Ara ara nöbetler halinde bu dönemlere girerler. Bu dönemde de hastaneye yatış gerekebilir.
Sürekli bir rahatsızlık hali yoktur bu kişilerde. Ama bu dönemler geldiklerinde çok tehlikeli oldukları ve kişinin hayatına çok zarar verdikleri için de o dönemlere girmemeleri için koruyucu tedavi almaları mutlaka gerekir.

Panik bozukluk, genellikle kişinin yaşamında bir dönüm noktası, zor bir süreç ya da duygusal birikimlerin sonucu olarak ...
06/01/2025

Panik bozukluk, genellikle kişinin yaşamında bir dönüm noktası, zor bir süreç ya da duygusal birikimlerin sonucu olarak ortaya çıkar. Bu bozukluğu yaşayan bir kişi, genellikle günlük yaşamındaki stres ve baskılarla baş etmekte zorlanır. Aslında panik ataklar, vücudun bir tür "alarm" mekanizmasının tetiklenmesidir; ama burada önemli olan, kişinin yaşadığı stres ve baskının bir dışsal tehdit olmaktan ziyade içsel bir sıkışma haline dönüşmesidir. Terapide bu sıkışmanın ve daralmanın nedenlerini bulmak, panik bozukluğunun tekrarlamasını engellemeye yardımcı olabilir. Kişi, yaşadığı zorlukların kökenine inerek, daha derin bir farkındalık geliştirebilir ve bu farkındalık, panik atakların önlenmesinde önemli bir rol oynar.

Panik bozukluk, kişinin yaşadığı duygusal sıkışmaların vücuda yansımasıdır. Bu durum genellikle içsel bir baskıdan kaynaklanır ve vücudun alarm mekanizmasının yanlış tetiklenmesidir. Terapide bu sıkışmanın kaynağını bulmak, panik bozukluğunun tekrarlamasını engellemeye yardımcı olabilir. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve nefes egzersizleri, panik ataklarla başa çıkmada önemli araçlardır.

Depresyon, çoğumuzun duyduğu ama ne olduğunu tam anlamadığımız bir durum. Genellikle "Hadi, biraz daha güçlü ol!" gibi d...
30/12/2024

Depresyon, çoğumuzun duyduğu ama ne olduğunu tam anlamadığımız bir durum. Genellikle "Hadi, biraz daha güçlü ol!" gibi dışarıdan gelen "iyi niyetli" tavsiyelerle geçiştirilen, ancak içinde oldukça derin bir boşluk barındıran bir hastalık. Bu, sadece "üzülmek" değil, bir tür içsel boşluk, enerji kaybı ve yaşamın anlamını kaybetme hissidir.

Günlük hayatın akışında bir noktada, depresyonun belirtilerini fark etmek çok zor olabilir. Çoğu kişi, sadece "keyifsiz" hissettiğini söyler. Ancak bu duygular, daha derin ve kalıcı olabilir. Sabaha uyanmak bile bir mücadele haline gelir, sevdiğiniz şeyler bile artık ilgi uyandırmaz. Yalnızlık ve değersizlik hissi, depresyonun en belirgin izleri arasında yer alır.

Bu dönemde, kişi çoğu zaman kendini dış dünyadan soyutlayabilir. Sosyal ilişkilerde zorluklar yaşanır, işler yavaşlar, ve zaman zaman uyku düzeni bile bozulur. Kendini depresyonda hissetmek, bir tür zihin ve bedendeki tüm kaynakların tükenmesi gibidir. Bunu aşmak, zaman alabilir, ama profesyonel yardım, doğru tedavi ve destek ile bu dönemin üstesinden gelinebilir.

Sosyal fobi, sosyal durumlarda aşırı korku ve kaygı duyma durumudur. Özellikle başkalarının ne düşündüğü konusunda aşırı...
23/12/2024

Sosyal fobi, sosyal durumlarda aşırı korku ve kaygı duyma durumudur. Özellikle başkalarının ne düşündüğü konusunda aşırı hassasiyet geliştirebiliriz. Sosyal anksiyetesi olan biri, bazen bir odada yalnız kalmayı, başkalarının dikkatini üzerine çekmektense tercih edebilir. Bir sosyal etkinlik, sanki tüm dünyaya karşı çıplak kalmışsınız gibi hissettirebilir.

Topluluk önünde konuşma, yeni insanlarla tanışma, hatta bazı kişiler için sadece bir sohbet başlatmak bile oldukça zor olabilir. Sosyal fobi, genellikle küçük yaşlarda başlar ve ergenlik dönemi ile şiddetlenebilir. Bu korku, kişinin kendine güvensizlik, başarısızlık korkusu ve hatta aşağılanma korkusuna dayanır. Bazen bu kaygılar o kadar büyük olabilir ki, kişi sosyal ortamlardan tamamen kaçınmayı tercih edebilir.

Terapi ve destek grupları, sosyal becerilerin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, kendi değerini fark etmek ve başkalarının düşüncelerinin bizi tanımlamadığını kabul etmek, sosyal fobinin üstesinden gelmede önemli adımlardır.

Address

Izmir

Opening Hours

Monday 09:00 - 19:00
Tuesday 09:00 - 19:00
Wednesday 09:00 - 19:00
Thursday 09:00 - 19:00
Friday 09:00 - 19:00
Saturday 09:00 - 19:00

Telephone

02324042627

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Psikiyatrist Uzm. Dr. Ali Bülent Çekem:

Share

Category