28/10/2018
Atatürk: Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz
26 Ekim 1923 akşamı Gazi, kabineyi Çankaya Köşkü'nde toplantıya çağırdı. Bu toplantıda başvekil Fethi Okyar'ın istifası karara bağlandı.
Ertesi sabah haber gazete manşetlerinde yer alacaktı. 28 Ekim gecesi, Çankaya'daki akşam yemeğine Latife Hanım da katıldı. Son derece heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Çünkü o akşam yemeğinin gündemini biliyordu. Sevgili Paşa'sı niyetlerini önce eşine heyecan ve içtenlikle anlatmıştı.
Latife Hanım bu sebeple birkaç kez mutfağa inmiş, yemeklerin o akşam yaşanacak olayların şanına yaraşır olmasına özen göstermişti.
Mustafa Kemal arkadaşlarına, yemekten sonra anayasanın bazı maddeleri üzerinde çalışacağını bildirmiş, yeni başkan adayı olduğu söylenen İsmet Paşa'yı da bu çalışmaya davet etmişti. İsmet Paşa bu daveti bekliyordu.
Sofrada seçim heyecanı, seçim dedikoduları, yeni seçilenler, bu kez meclise giremeyenler hakkında konuşmalar sürüp giderken, Mustafa Kemal bıçağını eline aldı, doğruldu, derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe tabağına vurarak: "Beyler!" dedi. O da heyecanlı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu.
Çıt çıkmıyordu şimdi yemek salonunda. "
Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz!"
Tek tek herkesin yüzüne bakarak durumu kontrol ediyordu. Şimdi sofradakiler yıldırım çarpmış gibi kalakalmıştı. Neden sonra, beyinlerinde şok yaratan bu haberi alkışlamak birilerinin aklına geldi ve yemek odası bir anda sanki patladı.
Atatürk bir süre bekledikten sonra açıklamasını sürdürdü: "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasamıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı son bir defa daha gözden geçirmemiz lâzım." Gerçekten de iki arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanı okunurken bitirebildiler.
İsmet Paşa da Mustafa Kemal'in ısrarıyla Çankaya Köşkü'nde kalarak birkaç saat köşkte uyudu.
Cumhuriyet ilan edileli 95 yıl oldu fakat bu garip millet 1938'den beri uyumaya ve uyutulmaya devam ediyor!
Sahi bizim Cumhuriyet ne alemde?!
Andımız bile dokunuyorsa şayet,