Psikolog Onur ÇAKIR

Psikolog Onur ÇAKIR Psikolog Onur ÇAKIR, Yeditepe Üniversitesi psikoloji bölümünden mezun olmuştur.

Mezun olduktan sonra anaokulunda ve özel eğitim kurumunda çocuklar ve engelli bireylerle ayrıca danışmanlık merkezlerinde ise yetişkin ve ergenlerle çalışmaktadır.

Çocuklukta öfkenin bastırılması, çoğu zaman “iyi çocuk olma” beklentisi veya anne-babanın öfke karşısında aşırı sert tep...
19/09/2025

Çocuklukta öfkenin bastırılması, çoğu zaman “iyi çocuk olma” beklentisi veya anne-babanın öfke karşısında aşırı sert tepki vermesiyle öğrenilir. Duygusal bastırma (Gross, 1998) uzun vadede beynin duygusal düzenleme alanlarını etkiler. Özellikle amygdala ve prefrontal korteks arasındaki sağlıklı iletişim bozulabilir.

📌Bastırılan öfke, yetişkinlikte farklı maskelerle ortaya çıkar:
Pasif-agresif davranışlar: Dolaylı yoldan kızgınlık ifade etmek (unutmak, ertelemek, imalı konuşmak)
Sürekli gerginlik ve huzursuzluk: Nedensiz yorgunluk veya vücutta ağrı olarak psikosomatik belirtiler
Kendine yönelen öfke: Aşırı öz eleştiri, değersizlik duygusu, depresyon belirtileri
Patlayıcı tepkiler: Normalde sakin görünen kişinin aniden yoğun öfke patlamaları yaşaması

📌Psikanalitik teoride (Freud), bastırma savunma mekanizması kısa vadede koruyucu olsa da uzun vadede bastırılan enerji başka yollardan geri döner. Jung ise buna “gölge” der ve “İçimizde yüzleşmediğimiz her şey, karşımıza kader olarak çıkar” diye açıklar.

Sağlıklı süreç, öfkeyi bastırmak değil, onun nedenini anlamak, ifade yollarını öğrenmek ve sınırlar koyabilmektir.

“Benim ihtiyaçlarım önemli değil” cümlesi, öğrenilmiş bir inançtır. Genellikle çocuklukta, bireyin ihtiyaçlarının sürekl...
15/09/2025

“Benim ihtiyaçlarım önemli değil” cümlesi, öğrenilmiş bir inançtır. Genellikle çocuklukta, bireyin ihtiyaçlarının sürekli olarak geri plana atıldığı, küçümsendiği veya görmezden gelindiği ortamlarda gelişir. Bu durum, psikolojide öğrenilmiş değersizlik veya koşullu sevgi bağlamında incelenir.

📌 Kaynak Dinamikler:
Koşullu kabul: Sevgi veya ilgiyi yalnızca belirli şekilde davrandığında almak
Parentifikasyon: Çocuğun ebeveynin duygusal ihtiyaçlarını karşılayan role sokulması
Sürekli kıyaslama: Kardeş, akran veya başkalarıyla olumsuz karşılaştırma

Bilişsel-Davranışçı Terapi literatürü, bu tür inançların otomatik düşünce haline geldiğini ve fark edilmeden kişinin tüm ilişkilerine yansıdığını gösterir. Yetişkinlikte kendi sınırlarını belirleyememe, hayır diyememe, aşırı fedakârlık gibi davranışlara neden olabilir.

Nörobilimsel olarak bu durum, beynin “tehdit tespiti” yapan amygdala’sının sosyal onay almaya bağımlı şekilde çalışmasına yol açabilir; çünkü çocuklukta onay = güven/kabul demekti.

📖 Virginia Satir’in dediği gibi: “Kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmek, kendi varlığını küçümsemektir.” Sağlıklı ilişkilerde kişinin kendi ihtiyaçları, başkalarınınkiler kadar değerlidir.

Çocuklukta duyguların yeterince görülmemesi, yargılanması veya bastırılması; yetişkinlikte karakter yapısının derinlikle...
08/09/2025

Çocuklukta duyguların yeterince görülmemesi, yargılanması veya bastırılması; yetişkinlikte karakter yapısının derinliklerine işleyen izler bırakabilir. Bağlanma kuramı (Bowlby, Ainsworth), güvenli bağlanan çocukların duygularını ifade etmesine izin verildiğini, güvensiz bağlananlarda ise duyguların sıkça engellendiğini ortaya koyar.

Duygusal ihtiyaçların sürekli görmezden gelinmesi, yetişkinlikte şu şekilde kendini gösterebilir:
Kronik onay arayışı: İç çocuk hâlâ “Fark et beni” diye seslenir.
Duygu tanımlama zorluğu (alexithymia): Kişi ne hissettiğini ifade etmekte zorlanır.
Yakın ilişkilerde aşırı uyum sağlama: Kendi ihtiyaçlarını bastırarak karşı tarafı memnun etme eğilimi.

Nörobilim açısından, çocuklukta duyguların kabul görmemesi, beynin prefrontal korteks ile limbik sistem arasındaki duygusal düzenleme ağlarını zayıflatabilir. Bu da stresle baş etmede güçlük yaratır.

📖 Alice Miller, “Yetenekli Çocuğun Dramı” adlı kitabında şunu söyler: “Çocuğun gördüğü ilgi, çoğu zaman yalnızca beklentiye uyum sağladığında gelir; kendi gerçek ihtiyaçlarını gösterdiğinde değil.” Bu nedenle duyguların erken yaşta değer görmesi, ileriki yaşamda öz-değer duygusunun temelidir.

Bir ilişkide “kendini kaybetmek”, romantik filmlerde idealize edilebilir ama psikoloji açısından bu, çoğu zaman ilişkise...
05/09/2025

Bir ilişkide “kendini kaybetmek”, romantik filmlerde idealize edilebilir ama psikoloji açısından bu, çoğu zaman ilişkisel bağımlılık veya ko-bağımlılık (codependency) belirtisidir. Sevgi; iki ayrı bireyin özgür irade ile, karşılıklı saygı içinde bağ kurmasıdır. Oysa bağımlılıkta, kendi kimliğini, sınırlarını, isteklerini tamamen partnerinin varlığına göre şekillendirme eğilimi vardır.

📌 Ayırt edici işaretler:
Kendi değerini partnerin onayına bağlama
Terk edilme korkusuyla sürekli fedakârlık yapma
Kendi ilgi alanları, sosyal çevresinden uzaklaşma
Yalnız kalmamak için zarar verici ilişkileri sürdürme

Psikanalitik açıdan bu durum, erken çocuklukta yaşanan bağlanma yaralarına dayanabilir. Nesne ilişkileri kuramı (Melanie Klein, Winnicott), bireyin bebeklikte bakım verenle yaşadığı deneyimlerin, ileriki ilişkilerde “tamamlanma ihtiyacı” şeklinde tekrarlanabileceğini söyler.

🎯 Sağlıklı sevgi, karşı tarafı hayatına dahil eder ama kendi merkezini korur. Bağımlılık ise yaşam yönünü karşının varlığına teslim eder.

📖 Halil Cibran’ın “Ermiş”teki sözleri bu dengeyi mükemmel özetler: “Birbirinizi sevin ama sevginin bağları olmasın; aranızda okyanusun dalgaları gibi hareket eden bir deniz olsun.”

🕯️ Duygusal ihmal, çocuklukta ihtiyaç duyulan sevgi, ilgi ve destekten yoksun kalmak anlamına gelir. Fiziksel zarar görü...
22/08/2025

🕯️ Duygusal ihmal, çocuklukta ihtiyaç duyulan sevgi, ilgi ve destekten yoksun kalmak anlamına gelir. Fiziksel zarar görünmese de, ruhta derin izler bırakır ve erişkinlikte yaşamı etkiler.

🧩 John Bowlby’nin Bağlanma Teorisi, duygusal ihmalin güvenli bağlanmayı nasıl engellediğini gösterir. Güvensiz bağlanma, ilerleyen yaşlarda ilişki kurmada zorluk, düşük özgüven ve duygusal dalgalanmalara yol açar.

🌿 Duygusal ihmal yaşayan bireyler genellikle kendilerini değersiz hisseder, duygularını ifade etmekte zorlanır ve duygusal boşluk içinde yaşarlar. Bu durum, depresyon, anksiyete ve kronik stres riskini artırır.

🛠️ İyileşme süreci, önce bu yaraların farkına varmakla başlar. Terapide güvenli ilişki deneyimleri, duyguların tanınması ve işlenmesi üzerine çalışılır. EMDR ve şema terapisi gibi yöntemler özellikle etkili olabilir.

✨ Virginia Satir’in dediği gibi: “İyileşme, yıkılan bir şeyi onarmak değil, yeni bir şey yaratmaktır.” Duygusal ihmalin yarattığı boşluklar, sevgi ve anlayışla yeniden dolabilir.

Empati, insan olmanın en kıymetli yeteneklerinden biridir. Ancak fazlası, yani “empati yorgunluğu” ya da “duygusal tüken...
15/08/2025

Empati, insan olmanın en kıymetli yeteneklerinden biridir. Ancak fazlası, yani “empati yorgunluğu” ya da “duygusal tükenmişlik”, özellikle psikolojik destek veren mesleklerde çok sık karşılaşılan bir durumdur.

🧠 Empati yorgunluğu, başkalarının travmatik deneyimlerine aşırı maruz kalma sonucunda ortaya çıkan ruhsal bitkinliktir. Bu durum, profesyonellerde olduğu kadar, çevresindeki insanların sorunlarıyla sürekli ilgilenenlerde de görülebilir.

🌱 Carl Rogers’ın “koşulsuz olumlu kabul” yaklaşımıyla bağdaştırılan empati, bazen sınırlı kaynaklarımızı zorladığında bizi savunmasız bırakır.

⚠️ Empati yorgunluğunu fark etmek, kendi sınırlarını korumak ve düzenli olarak “duygusal bakım” yapmak şarttır. Kişisel sınırlar, terapi, hobiler ve sosyal destek ağları burada hayat kurtarıcıdır.

🦸‍♀️ Empati kurarken tükenmek yerine, sağlıklı bir bağ kurmayı öğrenmek, hem kendin hem başkaları için en iyisidir. Unutma, senin iyiliğin, başkalarına en büyük desteği sağlar.

🧩 Eskiden yorgunluk bağırarak, öfkeyle çıkardı. Şimdi çoğu kişi iç sesini bile susturmuş halde…🔕 Sessiz tükenmişlik, yük...
08/08/2025

🧩 Eskiden yorgunluk bağırarak, öfkeyle çıkardı. Şimdi çoğu kişi iç sesini bile susturmuş halde…

🔕 Sessiz tükenmişlik, yüksek işlevli depresyonla benzer seyredebilir: kişi dışarıdan “iyi görünür” ama içi çökmüştür.

🧠 Psikolojide bu durum “maskeli depresyon” olarak da anılır; çünkü kişi, kendini güçlü göstermek adına duygularını bastırır.

🛑 Sürekli “hallederim” demek, bir noktadan sonra içsel bir kaçışa dönüşebilir.

🧘‍♀️ Jung’un dediği gibi: “Dışa bakanlar rüya görür, içe bakanlar uyanır.” Ama bazen içe bakmak da çok yorucu olur.

🔍 Tükenmişliğin ilk sinyalleri genellikle duygusal mesafe, azalmış motivasyon ve bedensel şikayetlerle ortaya çıkar.

💬 “Artık hiçbir şey hissetmiyorum” diyorsan, bu bir uyarı işaretidir.

🌪️ Günümüzde stres faktörleri o kadar çoğaldı ki, tükenmişlik “anormalin normali” gibi yaşanıyor.

🛠️ Terapi, bu sessizliği duymak, anlamlandırmak ve yeniden nefes alabilmek için güçlü bir araçtır.

💌 Sessizlik bir kabulleniş değil, bazen yardım çağrısıdır.

🗯️ “Zorbalık sadece çocuklukta olur” diyenlere inat, yetişkin dünyasında da zorbalık çok yaygın bir gerçek.🏢 İş yerlerin...
04/08/2025

🗯️ “Zorbalık sadece çocuklukta olur” diyenlere inat, yetişkin dünyasında da zorbalık çok yaygın bir gerçek.

🏢 İş yerlerinde, arkadaş ortamlarında hatta aile içinde bile pasif-agresif ya da manipülatif zorbalık şekilleri yaşanabiliyor.

💣 Psikodinamik kuramlara göre, zorbalık çoğunlukla bireyin kendi bastırılmış öfkesiyle baş edememesinden kaynaklanır.

🧠 Zorbalığa maruz kalan bireyde anksiyete, özgüven kaybı ve sosyal fobi gelişebilir.

🛡️ “Hadi sus” baskısı, kurbanın duygusal dünyasını travmatize eder.

📉 Sürekli değersizleştirme, küçümseme ve alay yoluyla kişi kendini eksik hissetmeye başlar.

🎭 Yetişkin zorbalığı bazen gülümseyerek yapılır; bu da mağdurun yaşadığını adlandırmasını zorlaştırır.

🧩 Bu tür ilişkilerde “gri taş yöntemi”, yani duygusal tepkiyi keserek zorbayı etkisiz hale getirmek faydalı olabilir.

🧘‍♂️ Zorbalığın olduğu yerde sınırlar çizmek, en büyük direniştir.

💬 Yaşadığın şey “abartı” değil. Adını koymak, değişimin ilk adımıdır.

🌻 Yaz ayları, sosyal etkinliklerin, buluşmaların ve tatil planlarının arttığı dönemlerdir. Ancak, bu yoğun sosyal tempoy...
18/07/2025

🌻 Yaz ayları, sosyal etkinliklerin, buluşmaların ve tatil planlarının arttığı dönemlerdir. Ancak, bu yoğun sosyal tempoya bağlı olarak sosyal kaygı yaşayanlar için zorluklar da artabilir.

🧠 Sosyal kaygı bozukluğu, kişinin sosyal ortamlarda yargılanma, utanma veya reddedilme korkusudur. Yazın sosyal beklentilerin yükselmesi bu korkuları tetikleyebilir.

😰 Kalabalıklar, yeni tanışmalar ve sosyal aktiviteler, sosyal kaygı yaşayanlarda kaçınma davranışlarına yol açabilir. Bu da izolasyonu ve yalnızlık hissini artırır.

🔄 Ancak kaçınma, kaygının artmasına ve kişinin sosyal becerilerinde gerilemeye sebep olur. Bu döngüyü kırmak için yavaş ve kontrollü adımlarla sosyal ortamlara girilmelidir.

💡 Bilişsel davranışçı terapi (BDT), sosyal kaygının üstesinden gelmede en etkili yöntemlerden biridir. Kaygı ile yüzleşmek ve düşünceleri yeniden yapılandırmak bu süreçte çok önemlidir.

🌿 Yaz mevsimi, açık havada yapılan aktiviteler ve doğayla temas, rahatlamaya ve kaygının azalmasına yardımcı olabilir.

🌟 Sosyal kaygı seni tanımlamaz. Küçük adımlarla, profesyonel destekle ve sabırla bu zorluğun üstesinden gelebilirsin.

Kendine şefkat, son yıllarda psikolojide popülerleşse de aslında insan olmanın temel ihtiyaçlarından biridir.🧘‍♀️ Kristi...
14/07/2025

Kendine şefkat, son yıllarda psikolojide popülerleşse de aslında insan olmanın temel ihtiyaçlarından biridir.

🧘‍♀️ Kristin Neff’in araştırmaları, kendine şefkatin stresle başa çıkmada, depresyon ve anksiyete riskini azaltmada etkili olduğunu ortaya koymuştur.

🌿 Kendine şefkat; kendini yargılamadan, hata yapma hakkını tanıyarak ve zorluklar karşısında nazikçe yaklaşarak kendini desteklemektir.

🛑 “Kendine sert olmak” kültürü, özellikle rekabetçi ve mükemmeliyetçi toplumlarda yaygındır. Oysa bu yaklaşım uzun vadede psikolojik yıpranmaya neden olur.

🌸 Kendine şefkat göstermek, öz bakımın, ruhsal dayanıklılığın ve sağlıklı özsaygının temel taşlarındandır. Sadece bireysel değil, ilişkisel sağlığı da güçlendirir.

🧠 Psikoterapi süreçlerinde, kendine şefkat geliştirmek, travma sonrası iyileşmede ve özgüven kazanımında anahtar rol oynar.

💬 “Kendine nasıl davranıyorsan, başkalarına da öyle davranırsın” sözü, şefkatin hem bireysel hem toplumsal etkisini özetler.

🌟 Kendine şefkat bir lüks değil, hayatta kalmak için gerekli bir beceridir. Önce kendine iyi davran ki başkalarına da iyi davranabilesin!

🚫 “Hayır diyememek” aslında birçok kişinin hayatında sıkça karşılaştığı, ama üzerine konuşulmayan büyük bir psikolojik s...
07/07/2025

🚫 “Hayır diyememek” aslında birçok kişinin hayatında sıkça karşılaştığı, ama üzerine konuşulmayan büyük bir psikolojik sınır meselesidir.

🤯 Psikoloji alanında sınırlar, kişinin kendini koruması ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için olmazsa olmazdır. Bu sınırları koymak, ‘benlik’ ve ‘özgüven’ ile doğrudan ilişkilidir.

🌪️ “Hayır” demekte zorlanmak, genellikle çocuklukta öğrenilen onaylanma ihtiyacı, aşırı sorumluluk duygusu veya reddedilme korkusundan kaynaklanır.

💡 Brene Brown’un çalışmaları, sınır koymanın “kendine şefkat”le el ele gittiğini gösteriyor. Kendini koruyabilmek, sağlıklı ilişkilerin temelidir.

🛡️ Sınır koyabilmek, kişinin özsaygısını artırır ve uzun vadede tükenmişlikten korur. Sınır koyamayanlar genellikle duygusal yorgunluk ve stres yaşar.

🗣️ “Hayır” demek, ilişkilere zarar vermez; aksine, iletişimin kalitesini artırır. Bu yüzden kendinize izin verin: ‘Hayır’ demek de sevgiyi ifade edebilir.

🌟 Kendi sınırlarını tanıyan ve bu sınırları saygıyla ifade eden bireyler, hem kendine hem çevresine daha sağlıklı ve gerçekçi bağlar kurar.

📱 Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ama hepimiz bir yerde “Gerçek ben kim?” sorusuyla yüzl...
04/07/2025

📱 Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ama hepimiz bir yerde “Gerçek ben kim?” sorusuyla yüzleşiyoruz. Çünkü sosyal medyada gördüğümüz profil, çoğu zaman gerçek kişiliğin sadece bir kırpıntısı, hatta bazen hayali bir versiyonudur.

🧠 Psikoloji literatüründe “sanal benlik” kavramı, bireylerin sosyal medyada gerçek kimliklerini yansıtmak yerine, daha idealize edilmiş bir kendilik sunma çabasını ifade eder. Bu, bazen özgüveni desteklese de uzun vadede gerçek benlikle olan bağın zayıflamasına yol açabilir.

🤳 Sosyal karşılaştırma teorisi, insanların kendilerini başkalarıyla kıyaslayarak değer biçmesi üzerine kurulu. Ancak sosyal medya, genellikle sadece en iyi anları, başarıları, kusursuz görüntüleri gösterir; bu da “gerçek ben” algısını çarpıtır.

💔 Bu durum, özellikle gençlerde “benlik algısı”nda karışıklıklara, özsaygı sorunlarına ve hatta depresif belirtilere neden olabilir. Çünkü sosyal medyada görünen mükemmel hayat ile kendi hayatı arasındaki fark büyür.

🌱 Carl Rogers’ın hümanist yaklaşımında “koşulsuz pozitif kabul” temel kavramdır; yani insanın gerçek haliyle kabul edilmesi. Sosyal medya ise çoğunlukla koşullu kabule dayanır: Beğeni, yorum ve onay alınca var olma hissi güçlenir.

🔄 Gerçek benlik ile sosyal medyada sunulan benlik arasındaki dengeyi kurmak, dijital dünyada ruh sağlığını korumanın anahtarıdır.

🌟 Kendine karşı nazik ol, gerçek benliğini bulmak için sosyal medya maskelerini yavaş yavaş çıkarabilirsin. Bu, özgüveni ve içsel huzuru getirir.

Address

Izmir
35590

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Psikolog Onur ÇAKIR posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram

Category