PSY Q Eğitim Danışmanlık

PSY Q Eğitim Danışmanlık Türkiye'nin ve dünyanın saygın terapistlerinin eğitimlerini organize eder. Psikoloji eğitimler

04/09/2025

🧠 Modern hayatın koşturmacası içinde duygusal tükenmişlik, adeta görünmez bir virüs gibi yayılıyor. Peki, nedir bu duygusal tükenmişlik? Psikolojik literatürde “emotional exhaustion” olarak geçen bu kavram, kişinin uzun süreli stres, baskı ve duygusal yük altında kendisini enerjisiz, bitkin ve içsel olarak boşalmış hissetmesi durumudur.

💔 Özellikle iş hayatında ya da yoğun kişisel ilişkilerde yaşanan sürekli yüksek beklentiler, beynimizin duygusal dengeyi sağlayan limbik sistemini zorlar. Bu durum, serotonin ve dopamin gibi mutluluk hormonlarının dengede kalmasını engeller. Uzun vadede kişi, hem fiziksel hem psikolojik olarak tükenmiş hisseder.

🌿 Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinden yola çıkarsak, güvenlik ve ait olma ihtiyaçlarımız karşılanmadığında; yani “ben buradayım, değerliyim” hissi zedelendiğinde, duygusal tükenmişlik ortaya çıkar. Carl Rogers’ın “koşulsuz kabul” teorisi de buna işaret eder; biz, kendimizi koşulsuz kabul edilmediğimizde duygusal anlamda zarar görürüz.

😔 Bu durumdaki kişilerde sıkça gördüğümüz belirtiler arasında kronik yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, uyku problemleri ve hatta sosyal çekilme vardır. Ancak unutulmamalı ki, duygusal tükenmişlik bir hastalık değil, beynimizin “kendi kendini koruma” refleksidir.

🧘‍♀️ Bu noktada mindfulness (bilinçli farkındalık) ve nefes egzersizleri bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemlerdir. Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, mindfulness uygulayan bireylerde stres hormonlarında anlamlı azalma olduğunu göstermiştir. Ayrıca, duygusal ihtiyaçlarınıza zaman ayırmak, sınırlar koymak ve gerekirse profesyonel destek almak, iyileşme sürecinde kritik rol oynar.

✨ Unutmayın, tükenmişlik geçici bir durumdur; önemli olan onu fark edip gerekli adımları atmaktır. Kendinize nazik olun, çünkü her büyük değişim küçük bir farkındalıkla başlar.

🧠 Anksiyete sadece zihinsel bir durum değil, aynı zamanda bedenimizin de sinyal verdiği karmaşık bir reaksiyon. Fiziksel...
28/08/2025

🧠 Anksiyete sadece zihinsel bir durum değil, aynı zamanda bedenimizin de sinyal verdiği karmaşık bir reaksiyon. Fiziksel tıp ve rehabilitasyon alanında yapılan çalışmalar, anksiyetenin kalp ritminden sindirim sistemine, bağışıklık fonksiyonlarından kas gerilimine kadar vücudumuzda derin etkiler yarattığını gösteriyor.

💓 Özellikle kronik anksiyete durumunda, vücut sürekli “savaş ya da kaç” modunda kalıyor. Bu da kalp atış hızının artması, tansiyonun yükselmesi, kaslarda sürekli gerginlik yaratması anlamına geliyor. Aynı zamanda stres hormonları kortizolun uzun süre yüksek kalması, bağışıklık sistemini zayıflatıyor, bu yüzden sık hastalanmalar kaçınılmaz oluyor.

🌿 Psikoneuroimmünoloji adı verilen disiplin, zihin, sinir sistemi ve bağışıklık sistemi arasındaki bu karmaşık ilişkiyi inceliyor. Özellikle kronik ağrılar, migren, fibromiyalji gibi hastalıklarda anksiyete ve stresin tetikleyici olduğu kanıtlandı.

🧘‍♀️ Fiziksel tedavi ve rehabilitasyon sürecinde, anksiyete yönetimi için nefes teknikleri, gevşeme egzersizleri ve bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler entegre ediliyor. Böylece sadece semptomları değil, sebebi de hedef alıyoruz.

✨ Kendinize şunu hatırlatın: Zihinsel sağlığınıza önem vermek, fiziksel sağlığınızı korumanın en etkili yoludur. Anksiyeteyi görmezden gelmek yerine onunla dost olmak, iyileşmenin anahtarıdır.


📱 Sosyal medya hayatımıza renk katarken, iletişim biçimimizi ve empati yeteneğimizi de derinden etkiledi. Empati, psikol...
21/08/2025

📱 Sosyal medya hayatımıza renk katarken, iletişim biçimimizi ve empati yeteneğimizi de derinden etkiledi. Empati, psikolojide karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlama, onlarla duygusal bağ kurma yeteneği olarak tanımlanır. Ancak ekranlar ardında bu yetenek nasıl zayıflıyor?

👁️‍🗨️ Daniel Goleman’ın “Duygusal Zeka” kavramında empati, sosyal zekanın kalbi olarak geçer. Empati eksikliği, sosyal çatışmaların, yanlış anlaşılmaların ve hatta yalnızlık hissinin artmasına yol açar. Modern iletişim biçiminde, yüz yüze etkileşimlerin yerini hızlı mesajlaşmalar ve “like” tıklamaları alıyor; bu da duygusal sinyallerin kaybolmasına neden oluyor.

🌐 Araştırmalar gösteriyor ki, sosyal medyada geçirilen uzun saatler, gerçek hayattaki sosyal becerileri zayıflatıyor. Ayrıca, dijital platformlarda karşılaşılan “trolling”, siber zorbalık ve yüzeysellik, empati gelişimini engelliyor. Harvard Üniversitesi’nin psikoloji bölümü bu konuda yaptığı çalışmada, gençlerde sosyal medya bağımlılığı arttıkça empati düzeyinin düştüğü sonucuna varmış.

❤️ Buna karşın, empatiyi güçlendirmek mümkün. Dijital detoks yapmak, bilinçli iletişim kurmak ve yüz yüze sohbetlere öncelik vermek, bu yeteneği yeniden canlandırır. Brene Brown’un sözleriyle “Empati, insan olmanın temelidir.” Dijital çağda da bunu hatırlamak ve uygulamak büyük önem taşıyor.


20/08/2025
18/08/2025

🎧 İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri “duyulmak”tır; yani sadece dinlenmek değil, derinlemesine anlaşılmak ve hislerin, düşüncelerin karşı taraf tarafından hissedilmesidir.

🧠 Psikolojide Carl Rogers’ın “Koşulsuz Pozitif Kabullenme” kavramı, duyulmanın temelini oluşturur. Bizi yargılamadan, değiştirmeye çalışmadan tam anlamıyla kabullenmek, insanı özgürleştirir.

💬 Ancak günlük hayatta çoğumuz, partnerimizin sadece sözlerini duymakla kalır, içindeki duygusal frekansı kaçırırız. Bu yüzden, “dinlemek” ile “duymak” arasındaki farkı anlamak şarttır.

👂 Mindfulness temelli yaklaşımlar, aktif dinlemeyi yani karşındakini tüm dikkatinle ve beden dilinle dinlemeyi önerir. Böylece karşındakinin duygu ve düşüncelerine tamamen odaklanabilirsin.

🤯 John Gottman’ın araştırmaları, çiftlerin %70’inin iletişimde anlaşmazlık yaşadığını, ancak sağlıklı çiftlerin “duyulma” ihtiyacını karşılayarak bu sorunları aşabildiklerini gösteriyor.

🌿 Duyulmak demek, “Senin hissettiklerin benim için önemli” demektir. Bu, ilişkiye güven ve bağlılık katan görünmez bir bağdır.

💌 Bu yüzden, partnerinle konuşurken sadece kelimelere değil, gözlerine, ses tonuna, vücut diline odaklan. Onun dünyasına girmeye çalış, empati yap.

🕊️ “Duyulmak” iletişimin kalbidir. Ve iletişim, sağlıklı ilişkinin anahtarıdır.

⚠️ Çift terapisine başlamak için illa “ayrılık noktasına” gelmek gerekmez; hatta bu düşünce, ilişkide çok önemli fırsatl...
14/08/2025

⚠️ Çift terapisine başlamak için illa “ayrılık noktasına” gelmek gerekmez; hatta bu düşünce, ilişkide çok önemli fırsatların kaçmasına neden olabilir.

🧠 Psikolojik araştırmalar gösteriyor ki, terapiye erken dönemde başlamak; iletişim sorunlarının, güven kayıplarının, öfke patlamalarının ve çözümsüz kalmış çatışmaların önüne geçer.

💬 Terapistler, çiftlerin sorunlarını “daha derin bir anlayış”la çözmelerine, duygusal yaralarını iyileştirmelerine ve ilişkide bağlanmayı güçlendirmelerine destek olur.

👥 John Gottman’ın “4 Atlı” kavramı (eleştiri, savunma, küçümseme, geri çekilme) ilişkide sorunları belirlemede kritik öneme sahiptir ve terapi sürecinde bu döngü kırılabilir.

🌿 Erken terapi; aslında ilişkide “yatırım” gibidir. Hem bireysel hem ortak gelişim için harika bir fırsat sunar.

📚 Psikoloji literatüründe “önleyici terapi” kavramı giderek önem kazanıyor. Yani sadece kriz zamanlarında değil, ilişkide sağlıklı kalmak için de destek almak öneriliyor.

💡 Bu yüzden, ayrılık sinyalleri ortaya çıkmadan; duygusal mesafe büyümeden terapiye gitmek, ilişkide uzun vadeli mutluluğun kapısını açar.

💞 En güçlü çiftler zor zamanlarda değil, zor zamanlar gelmeden destek alabilenlerdir.

Güven, bir ilişkiyi ayakta tutan en güçlü yapıştırıcıdır. Ama maalesef bir kez sarsıldığında, onarılması çoğu zaman zord...
11/08/2025

Güven, bir ilişkiyi ayakta tutan en güçlü yapıştırıcıdır. Ama maalesef bir kez sarsıldığında, onarılması çoğu zaman zordur. Neden mi? Çünkü güven, süreklilik ve tutarlılık üzerine kurulur.

🔍 Psikolojide, güvenin temeli “bağlanma teorisi”ne dayanır. Bowlby’nin dediği gibi; güvenli bağlanma, bireyin kendini güvende ve değerli hissetmesi demektir. İlişki içinde güven kaybı yaşandığında, bu temel sarsılır ve duygusal mesafeler başlar.

🧠 Beynimiz, ihanet ya da yalan gibi durumları “tehdit” olarak algılar ve otomatik olarak savunma moduna geçer. Bu da iletişim kopukluğuna, şüpheye ve sürekli bir alarm haline yol açar.

🌱 Yeniden güven inşa etmek için gereken şey; zaman, şeffaflık ve sabırdır. Terapistler, bu süreci “güven tazeleme” olarak adlandırır ve çiftlerin açık, yargısız ve sürekli iletişim kurmasını önerir.

📚 Ayrıca, Kristen Neff’in öz-şefkat çalışmaları, bireylerin kendi duygusal acılarını kabul ederek, karşı tarafı da anlamaya başlamasında çok yardımcı olur.

🤝 Güven kaybı zor, ama imkânsız değil. İki taraf da gerçek anlamda istemeli, emek vermeli ve sabretmeli.


👂 “Sizi dinliyorum,” der karşınızdaki, ama sözlerinizin içinde kaybolur gibi hissedersiniz değil mi? İşte burası, gerçek...
07/08/2025

👂 “Sizi dinliyorum,” der karşınızdaki, ama sözlerinizin içinde kaybolur gibi hissedersiniz değil mi? İşte burası, gerçek anlamda duyulmak kavramının başladığı yer.

💡 Duyulmak, sadece kelimelerin işitilmesi değildir. Carl Rogers’ın “Koşulsuz Pozitif Kabul” teorisinde de vurgulandığı gibi, duyulmak; yargılanmadan, eleştirilmeden, hissettiğiniz tüm duygularla birlikte kabul edilmek demektir.

🎭 İnsan beyninin sosyal bağ kurma ihtiyacı, bize sadece konuşulmanın değil, “anlaşılmanın” ne kadar yaşamsal olduğunu gösterir. John Gottman’ın araştırmaları da iletişimde anlaşılmanın, ilişkilerin sağlam kalmasında en kritik etken olduğunu ortaya koyar.

💬 Mesela bir tartışmada, eşiniz “Evet, anladım,” dediğinde aslında çoğu zaman sadece kulak vermiştir, anlamaya çalışmamıştır. Bu yüzden sizde bir boşluk, bir yalnızlık hissi doğar.

🌱 Gerçek duyulmak; karşıdaki kişinin gözlerine bakmak, beden diliyle desteklemek, ve en önemlisi empati ile karşı tarafın dünyasına adım atmaktır.

💖 Bunu sağlamak için bilinçli dinleme teknikleri öğrenmek şart. Çünkü dinlemek bir sanat ve emek ister. Burada, “aktif dinleme” denen yöntem devreye girer; bu da karşınızdakinin söylediklerini yargılamadan, özetleyerek geri vermek demektir.

📚 Virginia Satir’in sözünü hatırlayalım: “İnsanların en büyük ihtiyacı, anlaşılmak değil, duyulmaktır.” Bu yüzden, duyulmak, ilişkide duygusal güvenin temel taşıdır.

06/08/2025

⏳ “Terapiste gitmek için ayrılığın eşiğine gelmek mi gerekir?” Bu soru, ilişkilerde sıkça gündeme gelir. Ancak bilimsel gerçek, beklemenin çözüm olmadığını gösteriyor.

🧠 Modern psikoloji ve aile terapisi literatüründe, sorunlar büyüyüp “tamir edilemez” hale gelmeden müdahale etmek, en sağlıklı yaklaşımdır. John Gottman’ın araştırmaları, çatışmaların erken dönemde ele alınmasının ayrılık riskini ciddi oranda azalttığını ortaya koyar.

⚠️ Erken müdahale, çiftlerin birbirini daha iyi anlamasına, iletişim kalıplarını değiştirmesine ve duygusal bağlarını güçlendirmesine olanak sağlar.

🧩 Ayrıca, terapinin amacı ayrılığı engellemek kadar, bireysel farkındalık ve gelişimi de desteklemektir. Bazı durumlarda, terapi çiftlerin yollarını daha sağlıklı şekilde ayırmalarına da yardımcı olur.

📚 Virginia Satir’nin “İlişkiler, sevgi, büyüme ve dönüşüm için bir laboratuvardır” sözü, terapinin aslında bir kriz anından önce başlaması gerektiğini hatırlatır.

💡 Yani, ilişkiniz zorlanıyorsa, çatışmalar tekrar ediyorsa veya iletişim kopuksa beklemeyin. Daha erken adım atmak, yaralar derinleşmeden iyileşmenin kapısını açar.

🤝 En sağlıklı ilişkiler bile emek ister; terapi ise o emeği destekleyen en güçlü araçlardan biridir.

Ebeveynlerin ayrılığı, çocukların hayatında sadece bir değişiklik değil, duygusal bir deprem etkisi yaratır. Bu travma, ...
31/07/2025

Ebeveynlerin ayrılığı, çocukların hayatında sadece bir değişiklik değil, duygusal bir deprem etkisi yaratır. Bu travma, aslında yetişkinlerin sandığından çok daha derindir ve karmaşıktır.

🧠 Bağlanma teorisinin kurucusu Bowlby, çocukların ebeveynlerine olan güvenli bağlarının kopmasının, gelişimsel olarak büyük zararlar verebileceğini belirtmiştir. Çocuk, ebeveynlerinin ayrılığına bazen kendi davranışlarının sebep olduğunu düşünebilir; bu, suçluluk duygusunu tetikler.

💔 “Ayrılık sonrası çocuklarda anksiyete, güvensizlik, depresyon ve davranış sorunları sıkça görülür.” Ancak en önemlisi, bu duyguların çoğu kez sessizce yaşanmasıdır. Çünkü çocuklar duygularını ifade etmekte zorlanabilir, özellikle korku ve kaygı söz konusuysa.

🛡️ Ebeveynlerin bilinçli yaklaşımı ve çocuğa açık, yaşına uygun bilgi vermesi, çocuğun bu süreci daha sağlıklı yönetmesini sağlar. Aile terapileri ve destek grupları, çocukların duygusal iyileşmesinde çok faydalıdır.

📚 Rogers’ın “Koşulsuz Pozitif Kabul” yaklaşımı, çocuğun duygularının kabulü ve onun yanında olunması gerektiğini vurgular. Bu, iyileşmenin temel taşlarından biridir.

🌱 Çocukların dünyasında sevgi ve güvenin sarsılmaması, onların psikolojik sağlamlığı için kritik önemde.

🔥 Tartışmalar sona erdiğinde yüzeyde sükunet olabilir ama içinizde hala patlamaya hazır bir volkan hissediyorsanız, bu “...
17/07/2025

🔥 Tartışmalar sona erdiğinde yüzeyde sükunet olabilir ama içinizde hala patlamaya hazır bir volkan hissediyorsanız, bu “sessiz savaş” denen psikolojik durumun tipik bir belirtisidir. Sözsüz kalan duygular, bastırılan öfke ve kırgınlıklar, aslında ilişkide görünmeyen bir çatışmanın habercisidir.

🧩 Carl Jung’un “Gölge” kavramı bu noktada çok anlamlıdır: Kendi kabul edemediğimiz, bastırdığımız olumsuz yönlerimizi, bilinçsizce karşımızdaki kişiye yansıtırız. Bu yansıma, karşı tarafla aramızda görünmez bir gerginlik ve mesafe yaratır.

🗣️ “Söylemek istediğiniz şeyleri susmakla bastırmak, biriken enerjiyi zehire çevirir.” Sessiz savaş, iletişimin tamamen durduğu ama duygu fırtınalarının içinde devam ettiği bir süreçtir.

⚖️ Modern psikoloji, çiftlerin bu durumu aşabilmesi için “duygu regülasyonu” becerileri geliştirmesini önerir. BDP, ACT gibi terapötik yaklaşımlar öfke ve korkularla yüzleşme, onları yapıcı şekilde ifade etme yollarını öğretir.

📖 Gottman Çift Terapisi’nden öğreniyoruz ki, tartışmanın sonunda bile olumlu dokunuşlar, küçük özürler ve “senin duyguların önemli” mesajları ilişkideki sessiz savaşları azaltır.

🤝 İlişkide gerginliğin kalıcı olmaması için, tartışmanın bitişiyle birlikte “duygu temizliği” yapmak gerekir. Konuşulmamış duygular, çoğu zaman problemlerden daha tehlikelidir.

🏡 Aynı evde yaşamak, aynı yastığa baş koymak... Ama bazen kalpler o kadar uzak olur ki, yan yana olmaya rağmen adeta yab...
10/07/2025

🏡 Aynı evde yaşamak, aynı yastığa baş koymak... Ama bazen kalpler o kadar uzak olur ki, yan yana olmaya rağmen adeta yabancı hissedersiniz. Peki neden olur bu? Duygusal mesafe dediğimiz olgu tam da bunu anlatır; iki kişinin ruhsal olarak birbirinden kopması, iç dünyalarında ayrı kalmalarıdır.

🧠 Psikolojide özellikle bağlanma teorisi bu mesafenin temelini anlamak için çok değerli. Bowlby ve Mary Ainsworth’un çalışmaları, sağlıklı bağlanmanın güven ve samimiyet üzerine kurulduğunu gösterir. Bu bağ koparsa ya da zarar görürse, kişiler arasında görünmez bir duvar örülür.

💔 Aynı evde farklı dünyalarda yaşamak, çoğu zaman iletişim eksikliğinin ya da çözülmemiş çatışmaların sonucu olur. Virginia Satir’in dediği gibi, “İnsanlar sadece anlaşılmayı, dinlenilmeyi ve kabul edilmeyi ister.” Ancak siz birbirinizi dinlemeyi bıraktığınızda, kalplerde sessiz bir boşluk başlar.

⚡ Peki bu duvarları nasıl yıkabiliriz? Öncelikle kendi içimize dönüp, karşımızdakini anlamaya çalışmak önemli. Özellikle aktif dinleme, empatik yaklaşım ve açık iletişim köprüleri yeniden inşa eder. Ayrıca, bilinçli çift terapileri duygusal mesafenin azaltılmasında çok etkili.

📚 Alfred Adler’in “İnsanlar, aidiyet hissetmek ve bir yere ait olmak isterler” sözü burada devreye giriyor. Bu aidiyet duygusu kaybolduğunda, aynı evde bile yabancılaşmak kaçınılmaz oluyor.

🤝 Unutmayalım ki; duygusal yakınlık bir çiçek gibidir, emek ve özen ister. İletişimden vazgeçmemek, köprüleri sağlam tutmak, sevgiyi canlı tutmanın sırrıdır.

Address

Izmir

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when PSY Q Eğitim Danışmanlık posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to PSY Q Eğitim Danışmanlık:

Share

Share on Facebook Share on Twitter Share on LinkedIn
Share on Pinterest Share on Reddit Share via Email
Share on WhatsApp Share on Instagram Share on Telegram