01/12/2020
Konu: Beden ve Ruh Sağlığı
Sayfa: 14
Makale yazarı:
Klinik psikolog
“Clay Field, bizi başlangıcımıza, dokunmayı ve dünyayı haptik (dokunsal) bir şekilde deneyimlediğimiz temellere geri götürür. Kendimizi ifade edebilmek için, öncelikle kendimizin fiziksel netliğini kazanmamız gerekir.”
Prof. Heinz Deuser
Work at The Clay Field (Kil Alanı’nda Terapi), hem yetişkinler hem de çocuklar için, yaş dönemlerine göre farklılaşan yöntemlerle uygulanabilir. Genel standartlara göre, 36 *42 cm genişliğinde ve 3 cm derinliğinde ahşap bir kutu, içinde 10-15 kglik. yumuşak ve pürüzsüz heykel kilini ihtiva eder. Clay Field’in bir diğer terapötik kaynağı ise ılık sudur. İşte, tüm bu Kil Alanı, terapiye gelen kişinin “dünyasını” temsil eder. Eller, kazarak, iterek, çekerek ve daha bir çok hareketle konuşmaya başlar. Bu konuda eğitim almış terapist, hem travmatik alanın nazik bir şekilde keşfedilmesi, hem de iyileştirilmesi için bir rehber, yoldaş ve gözlemcidir. Clay Field’de kaynaklarımız sınırlı ancak, yapabileceklerimiz sonsuzdur. Clay Field’in temelindeki devinim, yıkmak ve tekrar yapmaktır: daha önceden getirdiğimiz, ancak bugün, hayatımızı sekteye uğratan , zihinsel – psikolojik- duyusal oluşumlarımızı yıkıp, yerine daha etkin, taze ve işlevsel yapıları inşa etmektir. Kil alanında, herhangi bir sanatsal eser, heykel ya da eve götürecek estetik bir sonuçla uğraşmayız. Önemli olan, süreç içinde cereyan edenlerdir. Eve götürülecek olansa yeni bedensel, duygusal ve zihinsel oluşumlardır.
Görsel: https://www.ipe.com.tr/tr/ekip/3/uzman-psikolog-saba-basoglu