Uzm. Klinik Psikolog Bilge Dönmez

Uzm. Klinik Psikolog Bilge Dönmez Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikoterapisi
Çift, Aile ve Cinsel Terapi
Oyun ve Masal Terapisi
Bilgi almak için:
Psk.bilgedonmez@gmail.com

“İnsan, özgürlükten korkar. Çünkü özgürlük, seçim yapma zorunluluğu getirir. Ve her seçim, bir vazgeçiştir.”Engin Geçtan...
20/06/2025

“İnsan, özgürlükten korkar. Çünkü özgürlük, seçim yapma zorunluluğu getirir. Ve her seçim, bir vazgeçiştir.”
Engin Geçtan, Kimlikler

Hayat, biriktirdiklerimiz kadar bıraktıklarımızla da şekillenir. Kendimizle zaman zaman şu soruyla karşılaşırız: “Gerçekten ne istiyorum?” Bu sorunun yanıtı kolay değildir; çünkü bazen bize öğretilmiş cevaplarla yaşıyoruzdur. Ama bir gün gelir, iç sesimiz daha baskın çıkar.

Ve o gün, gerçekten özgürleşmeye başlarız.

Bazen yalnızca bir duyguyu netleştirmek yeter…Diğerleri arkada kalır ama yok olmaz.Sadece sırayla görünmeye ihtiyaçları ...
18/06/2025

Bazen yalnızca bir duyguyu netleştirmek yeter…
Diğerleri arkada kalır ama yok olmaz.
Sadece sırayla görünmeye ihtiyaçları vardır.
Duygular flu değildir; sırayla gelir, sırayla anlaşılır.

Güçlü görünmek, çoğu zaman hayatta kalma stratejisidir.Omuzlar dik, ses tok, yüz ifadesi kararlı… Ama içeride ne var?Güç...
27/05/2025

Güçlü görünmek, çoğu zaman hayatta kalma stratejisidir.
Omuzlar dik, ses tok, yüz ifadesi kararlı… Ama içeride ne var?

Güç, dışarıdan bakıldığında değil; insanın kendi iç karanlığına bakabildiği, kendi çatışmalarına tahammül edebildiği noktada başlar. Güçlü hissetmek; kırılganlığını inkâr etmeden yaşamaya devam etmektir.
Yani güçlü olmak, bazen “güçsüzüm” diyebilmektir.

Güçlü görünmekse...
Bir tür zırh.
Ve her zırh, ardında korunmak isteyen bir beden taşır.
Görünüş bir vitrin, his bir yeraltı sığınağıdır.
Biri başkaları içindir, diğeri kendine.

Belki de esas mesele, artık güçlü görünmeye çalışmadan yaşamaya cesaret etmektir.
Çünkü gerçek güç, zayıflığın da insan oluşun bir parçası olduğunu kabul edebilmektir.
Camdan yapılmış bir evi, “taş atmaktan korkmayan” bir yürekle inşa edebilmektir.

Görünüş seni koruyabilir ama içsel hislerin seni dönüştürür.
Hangisini yaşatıyorsun?

📚Seanslar bittikten sonra başlayan bir başka süreç var: düşünmek, gözden geçirmek, öğrenmeye devam etmek…Terapistlik sad...
19/04/2025

📚Seanslar bittikten sonra başlayan bir başka süreç var: düşünmek, gözden geçirmek, öğrenmeye devam etmek…
Terapistlik sadece seansta var olmakla sınırlı değil; bazen bir defterin başında, bazen sessiz bir gecede, bazen de yeniden okunan bir satırda mesleğimle temas ediyorum.
📝Kendi gelişimime alan açmak, danışanlarıma daha iyi eşlik edebilmenin bir parçası.
Çünkü bu meslek, yalnızca başkalarının hikâyesini duymak değil; o hikâyelere gerektiği yerden, gerektiği derinlikten bakabilmek için kendi içimizde de yol almaya devam etmek.

Kadınların nasıl doğuracağına, doğurup doğurmayacağına, ne giyeceğine, ne zaman konuşacağına... Bu, sadece bir görüş bel...
15/04/2025

Kadınların nasıl doğuracağına, doğurup doğurmayacağına, ne giyeceğine, ne zaman konuşacağına... Bu, sadece bir görüş belirtmek değil; sınır ihlalidir.

Bir bedenin sahibi olmak, onun hakkında karar verebilme özgürlüğünü de beraberinde getirir. Bu sadece bir “kadın meselesi” değil, bir insan olma meselesidir.

Psikolojik olarak, kişinin beden bütünlüğü ve mahremiyetine saygı duyulmaması, bireyin güven duygusunu, kendilik algısını ve hatta toplumsal aidiyet hissini zedeler. Her müdahale, her dayatma, görünmeyen bir iz bırakır.

Bedenler üzerinden değil, haklar üzerinden konuşmaya ihtiyacımız var.
Seçme hakkı, karar verme hakkı, korunma hakkı…
Ve en temelde: saygı görme hakkı.

🎈Terapinin getirdiği değişimler
09/04/2025

🎈Terapinin getirdiği değişimler

Bazı anneler, kızlarının gelişimini kendi eksiklikleriyle karıştırır.Sabotaj çoğu zaman “fedakarlık” kılığında gelir. Bu...
07/04/2025

Bazı anneler, kızlarının gelişimini kendi eksiklikleriyle karıştırır.
Sabotaj çoğu zaman “fedakarlık” kılığında gelir.

Bu anneler genellikle kendi anneleriyle de benzer bağlanma sorunları yaşamış, duygusal ihtiyaçları karşılanmamış kişilerdir. Kızlarıyla kurdukları ilişki gerçek bir “anne-birey” ilişkisi değil, daha çok “arkadaşlık, sahiplik, rekabet ya da ihtiyaç karşılama” şeklindedir.

Kendini yalnız, değersiz ya da kurban gibi hisseden bir anne, kızının büyümesini engellemek için duygusal baskı kurabilir:
* Ben senin için her şeyimi verdim, sen de beni bırakıp gidiyorsun.
* Sen mutluysan ben mutsuzum.
* Senin yüzünden hasta olacağım.
Bu, kızda yoğun suçluluk ve kendi hayatını kuramama gibi sonuçlar doğurabilir.

Anne, kendi içinde bağımsızlığı “terk edilme”yle eşleştiriyorsa, kızının büyümesini, fikir üretmesini, evden uzaklaşmasını ya da hayat kurmasını bir tehdit gibi algılayabilir. Tepkileri:
* Sen daha o kadar büyümedin.
* Bana mı sordun bunu yaparken?
* Senin için en doğrusunu ben bilirim.
Kız çocuğu büyümeye, ayrışmaya çalıştıkça anne onu suçlulukla ya da eleştiriyle durdurabilir.

Bu senin hikâyen olabilir ama sonun olmak zorunda değil.
Kendini görmeye başladığında döngü kırılır.

Şiddet ve Hiddet: Kontrol Mü, Kayıp Mı?Hiddet, bir anlık patlama gibi görünse de aslında uzun süredir içimizde birikenle...
26/03/2025

Şiddet ve Hiddet: Kontrol Mü, Kayıp Mı?

Hiddet, bir anlık patlama gibi görünse de aslında uzun süredir içimizde birikenlerin dışa vurumudur. Kontrol kaybı gibi hissettirse de çoğu zaman bilinçdışı bir kontrol mekanizmasıdır; sınır koymak, öfkeyi yönlendirmek ya da bir şeyleri korumak için ortaya çıkar. Ama şiddet… İşte o, hiddetin kendi sınırlarını aşıp başkasına zarar vermeye dönüştüğü andır.

Şiddet, sadece fiziksel olmak zorunda değil. Sözcüklerle, sessizlikle, bakışlarla da şiddet uygulanabilir. En sert darbeler bazen görünmez olanlardır. Peki, hiddet ile şiddet arasındaki bu çizgi ne zaman bulanıklaşıyor? Kendi öfkemiz bizi mi yönetiyor, yoksa biz onu dönüştürebiliyor muyuz?

Öfkeyi anlamak, onu şiddete dönüştürmeden yönetebilmek... İşte asıl güç burada saklı.

Öfke, sınırlarımız ihlal edildiğinde ortaya çıkan sağlıklı ve insani bir duygudur. Haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizlik...
24/03/2025

Öfke, sınırlarımız ihlal edildiğinde ortaya çıkan sağlıklı ve insani bir duygudur. Haksızlık, eşitsizlik ve adaletsizlik karşısında hissettiğimiz öfke, içimizde bir alarm görevi görerek “Burada bir şeyler yanlış” der. Ancak bu alarm uzun süre çaldığında, yani insanlar sürekli adaletsizlik ve şiddete maruz kaldığında, yalnızca öfke değil, derin bir yaralanma da ortaya çıkar.

Şiddet, bireyin yalnızca bedenine değil, psikolojisine de yöneltilmiş bir saldırıdır. Şiddete maruz kalmak veya tanık olmak, insanın en temel ihtiyacı olan güven duygusunu zedeler. Güvende hissetmediğimizde, hem bireysel hem de toplumsal olarak travmanın etkileriyle yaşamaya başlarız. Kaygı, umutsuzluk, öğrenilmiş çaresizlik, yabancılaşma… Bunların hepsi, süreğen adaletsizlik ve şiddetin birey ve toplum üzerindeki psikolojik sonuçlarıdır.

Ancak travma, yalnızca bizi yaralayan bir şey değildir. Travmanın içinden geçerken, öfkemizi sağlıklı bir biçimde yönlendirmek, sınırlarımızı korumak ve dayanışma içinde olmak iyileşmenin de bir yoludur. Çünkü travmalar ancak kolektif olarak tanındığında ve yüzleşildiğinde, bireysel ve toplumsal olarak iyileşebiliriz.

Şiddet güveni zedeler, travma yalnızlaştırır. Ama adalet ve dayanışma, iyileşmenin temelidir.

Address

Kadıkoy

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Uzm. Klinik Psikolog Bilge Dönmez posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Practice

Send a message to Uzm. Klinik Psikolog Bilge Dönmez:

Share

Category