Gökçekler

Gökçekler gökceklerin derviş dedesi adam gökcekleri bu sayfada topalamak isitiyorum

25/12/2023

*OSMAN NÛRİ TOPBAŞ HOCAEFENDİ GAZZELİ ÖĞRENCİLERLE BİR ARAYA GELDİ*

Hayırlı günler dilerim. Bu sabah, Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, Üsküdar'da bir grup Gazzeli öğrenci ile bir araya geldi.

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nda gerçekleşen buluşma, kahvaltı sonrası sorulu cevaplı bir hasbihal şeklinde cereyan etti.

Gazzeli misafirler son hadiselerle ilgili duygularını, düşüncelerini dile getirdi, bölgeden güncel bilgiler paylaştı. Yüreklerindeki imana şahitlik eden cesur sözleri karşısında, Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, şu konuşmayı yaptı:

"Tarihte iki büyük zalimin akıbeti ibretliktir. İlki Firavun. Musa Aleyhisselamı bulmak için büyük zulümler yaptı, katliamlar işledi, yüzbinlerce çocuğu katletti, fakat Allah Musa Peygamberi Firavun'un sarayında büyüttü. Muhyiddîn İbn-i Arabî Hazretleri bu durumu şöyle anlatır: 'Firavun, zuhûr edecek olan Hazret-i Mûsâ’yı imhâ için 980.000 mâsumu katletmiştir. Bu çocukların hepsi, Hazret-i Mûsâ’ya hayâtında imdâd olmak, onun rûhâniyetini güçlendirmek için öldürülüyorlardı. Çünkü Firavun ve Firavun âilesi, Mûsâ’yı henüz bilmiyorlarsa da Hak Teâlâ biliyordu. Elbette bunların her birinin alınan hayâtı, Mûsâ’ya âit olacaktı. Zîrâ gâye o idi.'

İkinci büyük zalim de Nemrut'tur. O da İbrahim Peygambere düşman olduğu için yüzbinlerce insanı katletti, fakat Allah onu da bir sivrisinek ile helak etti, zilleti tattırıp rezil etti.

Bugün de sünnetullah, âdetullah değişmedi, zafer inşallah Müslümanların olacaktır. İsrail çok fazla zulüm ve kötülük işlemiş durumda, masumları ve çocukları katlediyorlar senelerdir. Bu aynı zamanda helak olacaklarına dair bir işarettir, zaferin de ayak sesleridir. Hem İsrail hem de arkasındaki Amerika, muzaffer olamayacaklar.

Tarihten bir misal vereyim, Hendek harbinde bir tarafta Yahudiler bir tarafta Mekkeli müşrikler vardı, Müslümanlar büyük sıkıntı içindeydiler ve içlerinden tazarru ve niyaz hâlinde "Acaba Allah'ın yardımı gelmeyecek mi, Allah'ın yardımı ne zaman?" cümleleri geçti. Orada Peygamber Efendimiz metanetle "asıl hayat ahiret hayatıdır" duasını yaptı, sabrettiler, sonunda Rabbimiz görünmeyen ordularını gönderdi ve nihayetinde o güçlük hafifledi, müşrikler geri gitti, Yahudiler de perişan oldu. Allah'ın daima gözükmeyen orduları vardır, hüküm Allah'a aittir, irade Allah'ındır. Ayetin ifadesiyle, nice az topluluklar Allah'ın yardımı ve izni ile nice çok toplulukları bertaraf etmiştir."

Kahvaltı sonrasında, Gazzeli misafirler, verdikleri bağımsızlık mücadelesinin devam edeceğini vurguladılar. Kıyamet gününe kadar ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'yı savunacaklarını, bu uğurda gayret göstereceklerini ifade ettiler. İsrail'in hedefinin de önce Gazze'yi etkisiz hâle getirip ardından da Mescid-i Aksa'yı işgal etmek olduğunu belirttiler.

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, en son şu manidar sözlerle veda etti misafirlere:

"Filistinliler bugün Sultan Abdülhamid'in yetimleridir. Asırlardır aynı coğrafyada birlikte yaşadık. Bunun için sizler bizim için Sultan Abdülhamid'in emanetlerisiniz.

Bütün Türkiye dua ediyor, destek veriyor sizlere. İnşallah Rabbimizin yardımı gelecek. Dâvud -aleyhisselâm-’ın devrinde az sayıdaki Tâlût ordusundaki îmanlı askerlerin, çok sayıdaki Câlut ordusuyla karşılaştığında yaptığı şu duâyı, bugünlerde dilimizden düşürmüyoruz.

“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır (yüreğimizi sabırla doldur), ayaklarımızı sağlam bastır (bize mukâvemet/direnme gücü ver ve bizimle savaşan) kâfir kavme karşı bize yardım et.” (el-Bakara, 250)

Siz Gazzeliler olarak İslam dünyasına büyük bir ders verdiniz. Bir Müslüman cesur olacak, korkak olmayacak, bunu öğrettiniz yeniden. Canları ve mallarıyla cenneti satın alan Müslümanlardan olmamız lazım. Gazzeliler bugün bu manada tüm dünyaya öncü oldular. Biz ise kendi adımıza şunu düşünmeliyiz, acaba ahirette Gazzelilerle aynı cennette yer alabilecek miyiz? Gerçekten de sizler İslam dünyasına büyük bir heyecan verdiniz, Allah razı olsun."

Özel ve manalı bir buluşma idi, şahit olduklarımı ve not alabildiklerimi bir nebze sizinle de paylaşmak istedim.

21/12/2023

🇹🇷🇵🇸🇹🇷🇵🇸🇹🇷🇵🇸🇹🇷🇵🇸🇹🇷🇵🇸🇹🇷🇵🇸

19/12/2023
19/12/2023

Ebu Ubeyde:
''Bu mesajları siz Müslüman kardeşlerimize gönderiyoruz, belki de kısa bir zaman sonra sizinle birlikte bir daha olamayacağız Allah’tan dileğimiz bu konuşacağımız şeyleri bizim lehimizde bir delil olarak amel defterimizde saklasın, aleyhimize bir delil olmasın.
Birinci mesajımız;
Müslüman kardeşlerimize sesleniyoruz. Hepimiz Muvahhid Müslüman kimseleriz. Allah’ımızın hakkımızda takdir buyurduğu şeylere razıyız, asla ümitsiz değiliz, asla O’nun takdirine itiraz etmeyiz.
Zafere inanıyoruz
Zaferin kısa zamanda ve çabuk bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyoruz. Allah Teala’nın bunu hakkımızda takdir edeceğine dair hüsn-ü zanna sahibiz.
İkinci mesajımız;
Dua müminin silahıdır
Ey beni dinleyen Müslüman kardeşim: Bana sadece duayla bile olsa yardımcı olabilirsin. Dua Müminin silahıdır. Sakın duayı küçümsemeyelim. Eğer sen bana büyük bir yardımda bulunamıyorsan bana edeceğin duayla Allah katında beraat edeceksin. Evet sizden isteğimiz dua edin bize. Çoluk çocuğunuzla toplanıp bize toplu dua edin. Secdelerinizde bize dua edin, sadaka verin, bize dua edin.
Bizim duaya çok ihtiyacımız var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir sıkıntıya maruz kaldıklarında ellerini açıp dua ederlerdi. Israrla dua edip, duasının kabul edileceğine ve tahakkuk edeceğine inanırdı.
Üçüncü mesajım:
Bu mesajımızı dünyanın her tarafına ulaştırmaya çalışın
Bu mesajımızı dünyanın her bir köşesine ulaştırmaya çalışın. Zira hala ümmetin içerisinde uykuda olanlar var. Zaferin, kurtuluşun gökten ebabil kuşlarının yardımıyla geleceğine inanıyorlar. Ama ebabil kuşları gelse belki de önce bizi ve sizi taşlayacaklar.
Gazze’de olup bitenleri her tarafa duyurun. Haberlerimizi dünyanın dört bir yanına duyurun. Çocuklarımızın içine düştüğü ızdırabı aktarın. Gazze’nin her tarafı enkaz yığını haline geldi. Güvenilir hiçbir noktası kalmadı. Binalar, koca koca siteler, içinde oturanların üzerine devrildi.
En ufak bir uyarı yapmadan, ani baskınlarla vahşice yapıldı bunlar. Arkadaşlarımızdan, ailelerimizden tamamen, bütün aile fertleriyle dünyadan silinen, nüfus kütüğü silinenler oldu. Ailenin birinde yüz şehit, bir diğerinde elli şehit, diğerinde kırk şehit. Hayatta kalanları da ecellerini bekliyor burada.
Bunları size niçin söylüyoruz? Kıyamet gününde sizin için bir mazeret teşkil etsin diye söylüyoruz. Zira Allah’ın huzurunda size Gazze’deki Müslümanlar için ne yaptınız diye sorulduğunda en azından bu bahsettiğim şeyleri yaptığınızı söyleyerek kendi beraatinizi sağlamış olacaksınız. Dua sizden herhangi bir külfet istemiyor. Dua sizden herhangi bir tekellüfte bulunmanızı istemiyor. Bunu esirgemeyin lütfen Gazzeli kardeşlerinize.
Gafil olan kardeşlerimizi bu şekilde uyarmış olursunuz
Caddelere meydanlara çıkıp, insanlara karşı bu zulmü haykırmanız sizden büyük bir gayret istememektedir. En azından gafil olan kardeşlerimizi bu şekilde uyarmış, onlara bu durumu hatırlatmış olursunuz. Allah’ın karşısında kıyamet gününde inşaallah bu eylemlerinizle mazur görülürsünüz.
Aydınlık bir gün doğacak inşallah
Allah’a yemin olsun ki bu sıkıntılar, bu darlıklar bir ferahlığa vesile olacak. Bir mutlu sonla noktalanacak. Bu musibetlerden sonra mutlaka ihsanlar olacak. Bu karanlıkların ardından sadık bir fecir, aydınlık bir gün doğacak inşaallah! Allah Teâlâ bir zaman sonra olsa bile kullarına zafer bahşedeceğini vad ediyor.
Allah’a yemin olsun ki bu Gazze olaylarında en iyilerimiz, en masumlarımız vefat etti. Ailenin en iyileri Allah katına davet edilmekte. Allah onları adeta özellikle seçmekte, kendi katında mükafatlandırmak üzere davet etmekte.
Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Allah için hepinizi seviyorum. Mesajlarımızı diğer kardeşlerimize iletin, sesimizi onlara duyurun. Sosyal medya sınırından çıkıp olayı daha da aktif hale getirin. Dua birbirimize karşı vasiyetimizdir.
Ya Rabbi bize vaadetiğin zaferi bekliyoruz senden. Bize vaadettiğin zaferi nasib et bize. Allah’ım sabır yağdır üzerimize, sebat ver kalplerimize.
Bize, bizim hakkımızdaki en güzel sonucu yaz. Ve bizi muttaki kulların arasına ilhak eyle. Peygamberler, salihler, şehitler taifesine ilhak eyle."

18/12/2023

( LÜTFEN EKLEME YA DA ÇIKARMA YAPMADAN PAYLAŞIN)

1991 yılında İlahiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencisiydim. O yıldan beri aktif olarak vaaz ediyorum. Vaazlarımda gerek Efendimizden önceki kavimlerin, iman ettikleri için gördükleri fiziki ve psikolojik şiddeti, gerekse Efendimiz (as) ve ashabının Mekke müşriklerinden, münafıklardan ve yahudilerden gördükleri eza ve cefaları anlatırdım hep.

Anlattıklarım beni yıllar öncesine götürür, duygulanır ağlardım. Çünkü dillendirmesem de içten içe o yıllarda yaşamayı, o insanlarla birlikte imanın halavetini iliklerime kadar hissetmeyi arzulardım.

Ah derdim, keşke Bilal'in çıplak vücuduna konulan kocaman taşların Bilal'in şehadetine şahitlik ettiği gibi ben de Bilal'in imanına şahitlik etseydim.

Keşke derdim, sayıları 40'a ulaşmayan sahabeler kolkola girip Kabe'ye yürüdüklerinde, ikinci safta kolkola Kabe'ye yürüyenlerden biri de ben olsaydım.

Ah derdim, Uhut'ta Resulün başı yarılacağına benim başım yarılsaydı. Bütün dişlerim Resulün tek bir dişine kurban olsaydı. Resulün yüzüne batan miğferin kanattığı o yanak benim olsaydı.

Keşke derdim, adım Sümeyye olsaydı da cennette "ilk şehit" ünvanıyla anılsaydım.

Ah derdim, efendisi tarafından ateşle işkence gören Habbab, Allah dediği için öldüresiye dövülen Ebu Zer olsaydım. Ah, yıllarca boykot uygulanıp aç-susuz bırakılan ama hiç pes etmeyen, dimdik ayakta duran ashabın bir ferdi de ben olsaydım.

Keşke derdim, Resulün üzerine deve işkembesi konulduğunda onu temizleyen eller benim ellerim olsaydı. Ona atılan oklara ben hedef olsaydım.

Ah derdim, Resulün ufacık bir iltifatına mazhar olmak için bütün belalara, bütün eziyetlere gönüllü boynunu uzatan Resul aşıklarından biri de ben olsaydım.

Keşke derdim, imanın zirvede olduğu o çağda yaşayıp, cennetin efendilerini dünya gözüyle görseydim. Onların taş gibi sağlam imanlarına, sabırlarına, mangal gibi yüreklerine, tevekkül ve teslimiyetlerine şahit olsaydım.

Bazen oturur uzun uzun tefekkür ederdim. O günlerin geçtiğini düşünür, artık o seviyede imana, sabra, teslimiyete sahip birilerinin gelmeyeceğine kanaat getirir ölesiye üzülürdüm. "Ne talihsiz bir çağda yaşıyorum" derdim sitemkâr bir edayla. "Benim de kaderimde böyle acip bir çağda nefes alıp vermek varmış." der hüzünlenirdim.

Lakin 38 gündür "Ey iman edenler! İman ediniz!" ayeti kerimesinin tecellisini müşahede etmekteyim. Hâşâ önceden iman etmiyormuşum da yeni müslüman olmuşum gibi bir iman kuvveti hasıl oldu gönlümde. Filistinlileri izliyorum hayretle.

Kardeşini defneden genç gülümseyerek "Hasbünallah ve nimel vekil" diyor, elhamdülillah ki şehit oldu diye seviniyor. Ve ekliyor: "Sıra bana da gelecek inşallah"

Bebeği bombardıman sonucu ölen adam çocuğu havaya kaldırıp "Bak canımı sana verdim. Artık benden razı mısın Yarab? Razıysan elhamdülillah. Benden daha çok al!" diyor.

6 çocuğu şehit olmuş kadın sadece "Allah bize yeter" diyor.

10 yaşındaki küçük kız "Allah bizi sevdiği için imtihan ediyor" diyor gülerek.

İki adam arabada içeceklerini içerken gülerek "Bu içecekler, burada içtiğimiz son içeceğimiz. Devamını cennette içeceğiz. Cennette görüşmek üzere" diyorlar.

Tanklar gençlerin üzerine yürürken gençler gülerek yerel danslarını yapıyorlar.

Kadınlar namaz kıyafetlerini giymiş, çocuklarını yanlarına almış şehit olmayı bekliyorlar.

Elleri kelepçelenip ölüme götürülen gençler, kahkahalarla gülüp zafer işareti yapıyorlar.

10 yaşındaki bir erkek çocuğu, dedesinin yemesi için uzattığı bir parça helvayı, "Dede ben oruçluyum. Öldüğümde oruçlu ölmek istediğim için sürekli oruç tutuyorum" diyerek reddediyor.

Bombardımana tabi tutulan 65 yaş üstü neneler, dedeler olayı anlatırken, kendilerini, ezbere şakır şakır Kur'an ayetleri okuyarak teselli ediyorlar. Donup kalıyorum resmen.

Yahu bu insanlar nasıl insanlar? Dostlar, Allah için söyleyin bana, biz gerçekten 2023 yılında mıyız? Nolur biri çıkıp söylesin bana, biz bu insanlarla aynı çağda mı yaşıyoruz? Aynı dine mi mensubuz?

Vallahi devrelerim yandı. Nolur biri beni aydınlatsın. Benim ülkemde, Starbucks'ta, Mc Donalds'da oturup yiyip içen, boykot etme zahmetinde bile bulunmayan, insan olmayı becerememiş gençlerin anne-babalarıyla, Filistinde evinin enkazının üzerinde oturup "Ne yaparlarsa yapsınlar burayı terk etmeyeceğiz. Burası bizim memleketimiz" diyen 10 yaşındaki erkek çocuğun anne-babası aynı dine mi mensup?

Bacak bacak üstüne atıp "Elin Arabı her şeyi hak ediyor" diyen adamla, yıkıntıların arasında parçalanmış elleriyle ölmüş 4 çocuğunu arayan adam aynı cennete mi gidecek?

Kuş sütü eksik kahvaltı sofrasına burun kıvıran oğlumuzla, kız kardeşini yahudiden korumak için elindeki taştan başka sermayesi olmayan oğlan aynı cennete mi girecek?

Diş fırçalarken, bulaşık yıkarken tonlarca su israf eden adamla, yahudiler sularını kestiği için kanalizasyondan su içen adam aynı cennette mi ağırlanacak?

Namaz kıyafetiyle sabaha kadar şehit olmayı bekleyen kadınla, başı örtülü olduğu halde tiktok çekip vücudunu teşhir eden, her türlü kepazeliği yapan kadın ötede aynı cennetle mi mükafatlanacak?

Öldüğünde oruçlu ölmek için sürekli oruç tutan 10 yaşındaki İsmail Muaz ile, burger yeme, kahve içme keyfinden feragat etmeyen bizim tuzu kuru gençlerimiz ötede aynı mı karşılanacak?

Bomba sesleri altında kendilerini, ezbere şakır şakır okudukları Kuran ayetleri ile teselli eden 65 yaş üstü neneler, dedelerle, bizdeki Müge Anlı ve Esra Erol'un programının tek bir bölümünü kaçırmamak için Kuran kursuna gitmeyi reddeden neneler ve sosyal medyadan önüne gelene yürüyen dedeler aynı cennetin sakini mi olacak?

"Eşim, çocuklarım hayatta mı bilmiyorum. Şu an bunun benim için bir önemi yok. Şu an benim için Filistin'in özgürlüğü önemli" deyip evini terk eden, 38 gündür bir avuç gence komutanlık yapan gönüllerin kahramanı Ebu Ubeyde ile, sokakta dişi sıfatıyla yürüyen hiçbir canlıyı ıskalamayan, saçının telinden ayak uçlarına kadar her zerresini utanmadan inceleyen ahlaksız erkeklerimiz aynı dinin mensubu olarak mı muamele görecek?

Tamamı hafızlardan oluşan, kaza namazı olanın alınmadığı bir avuç ordunun sakinlerinin imanıyla, zahmet edip sabah namazına bile kalkmayan, telefon başında sabahlayan bir güruhun imanı aynı kefeye mi konulacak?

Allah dedikleri için her şeylerini kaybetmiş insanların imanıyla, indirime giren yahudi mallarını talan eden, insanlığını üç kuruşa satan insanların imanı bir mi tutulacak?

Dostlar! Filistine iyi bakın! Cennetin sakinleri 2023'te Filistin'de ikamet ediyor. Kalbindeki nûr yüzünü aydınlatan bu seçilmişlere iyi bakın! Şanslı insanlarız. Zira cennet ehlini dünyadayken, dünya gözüyle görmek öyle her kula nasip olmaz. Bize nasip oldu elhamdülillah.

Dostlar, hadi gelin kabul edelim. Hani sadece La ilahe illallah dediğimiz için kesin cennete gireceğimizi zannediyor, cenneti çantada keklik görüyorduk ya... Filistinliler bize 38 gündür adeta "Durun müslümanlar! Sınanmadan, denenmeden sadece inandık demekle cennete giremezsiniz. Müslüman öyle olunmaz, böyle olunur!" diye iman dersi veriyorlar. Nasıl müslüman olunacağını dökülen kanlarıyla, kaybettikleri mallarıyla, verdikleri canlarıyla gösteriyorlar.

Kuran'ı baştan sona okursanız, orada müminlerin, münafıkların, kâfirlerin ve müşriklerin vasıflarının ayet ayet anlatıldığını müşahede edersiniz. Ben son olarak Murat Padak hocanın yeni çıkan mealini okudum. İnanın, Filistinliler Kuran'da ayet ayet anlatılan "mümin" vasıflarının hepsini taşıyorlar.

Biz mi? Utanarak ve esefle ifade etmeliyim ki, biz de, Kur'an'da zikredilen münafıkların vasıflarının tamamını taşıyoruz. Ötede halimiz nice olur bilmiyorum.

Kaçış yok, bu gidişle ötede bir sürpriz olacak sanki. Lakin bu sürpriz bizi cennete mi yoksa cehenneme mi koyar, işte orası meçhul.

Ayşeli Polat

03/12/2023

Ebu ubeyde'nin konuşmasının çevirisi:
LÜTFEN SONUNA KADAR OKUYUN VE GEREĞİNİ YAPIN

"Muhterem kardeşlerim size izzet ve şeref yurdundan, Gazze’den sesleniyorum.
Sebat yurdundan, sabır yurdundan, Allah’ın takdirine rıza gösteren yurttan size sesleniyorum.
Bu mesajları siz Müslüman kardeşlerimize gönderiyoruz, belki de kısa bir zaman sonra sizinle birlikte bir daha olamayacağız. Allah’tan dileğimiz bu konuşacağımız şeyleri bizim lehimizde bir delil olarak amel defterimizde saklasın, aleyhimize bir delil olmasın.
Birinci mesajımız: Müslüman kardeşlerimize deriz ki;
Hepimiz Muvahhid Müslüman kimseleriz. Allah’ımızın hakkımızda takdir buyurduğu şeylere razıyız, asla ümitsiz değiliz, asla o’nun takdirine itiraz etmeyiz.
Zaferin kısa zamanda ve acil bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyoruz. Allah Teala’nın bunu hakkımızda takdir edeceğine dair hüsn-ü zanna sahibiz.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Sizden öncekilerin başına gelenlerin benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlar büyük sıkıntılara maruz kaldılar, sarsıldılar.” Evet biz de şu an büyük bir sarsıntıdan geçiyoruz. Ayet-i kerimenin devamında: “(Bu durum karşısında) Allah’ın elçisi: zafer ne zaman diye diyecek… İyi bilin ki Allah’ın zaferi pek yakındır.” Evet biz de büyük sıkıntılara maruz kaldık, sarsıldık. Kalplerimize ve canlarımıza dokunan bir sarsıntıdan geçtik, ancak Rabbimizin rahmetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmedik, kesmeyeceğiz. Allah Teala Kur’an’ında: ‘Allah’tan ümidinizi kesmeyin’ buyuruyor. Biz de Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmiyoruz. Rabbimizin kendi katına aldığı kardeşlerimizi şehitler olarak görüyoruz. Kalanları da büyük bir zaferin beklediğini düşünüyoruz. Bu Allah’a zor gelen bir şey değildir.
İkinci mesajım: Ey beni dinleyen Müslüman kardeşim:
Bana sadece duayla bile olsa yardımcı olabilirsin. Dua Müminin silahıdır. Sakın duayı küçümsemeyelim. Eğer sen bana büyük bir yardımda bulunamıyorsan bana edeceğin duayla Allah katında beraat edeceksin. Evet sizden isteğimiz dua edin bize. Çoluk çocuğunuzla toplanıp bize toplu dua edin. Secdelerinizde bize dua edin, sadaka verin, bize dua edin. Bizim duaya çok ihtiyacımız var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir sıkıntıya maruz kaldıklarında ellerini açıp dua ederlerdi. Israrla dua edip, duasının kabul edileceğine ve tahakkuk edeceğine inanırdı.

Üçüncü mesajım: Ey bu mesajımı dinleyen kardeşlerim:

Bu mesajımızı dünyanın her bir köşesine ulaştırmaya çalışın. Zira hala ümmetin içerisinde uykuda olanlar var. Zaferin, kurtuluşun gökten ebabil kuşlarının yardımıyla geleceğine inanıyorlar. Ama ebabil kuşları gelse belki de önce bizi ve sizi taşlayacaklar.

Gazze’de olup bitenleri her tarafa duyurun. Haberlerimizi dünyanın dört bir yanına duyurun. Çocuklarımızın içine düştüğü ızdırabı aktarın. Gazze’nin her tarafı enkaz yığını haline geldi. Güvenilir hiçbir noktası kalmadı. Binalar, koca koca siteler, içinde oturanların üzerine devrildi. En ufak bir uyarı yapmadan, ani baskınlarla vahşice yapıldı bunlar. Arkadaşlarımızdan, ailelerimizden tamamen, bütün aile fertleriyle dünyadan silinen, nüfus kütüğü silinenler oldu. Ailenin birinde yüz şehit, bir diğerinde elli şehit, diğerinde kırk şehit. Hayatta kalanları da ecellerini bekliyor burada.

Bunları size niçin söylüyoruz? Kıyamet gününde sizin için bir mazeret teşkil etsin diye söylüyoruz. Zira Allah’ın huzurunda size Gazze’deki Müslümanlar için ne yaptınız diye sorulduğunda en azından bu bahsettiğim şeyleri yaptığınızı söyleyerek kendi beraatinizi sağlamış olacaksınız. Dua sizden herhangi bir külfet istemiyor. Dua sizden herhangi bir tekellüfte bulunmanızı istemiyor. Bunu esirgemeyin lütfen Gazzeli kardeşlerinize.

Caddelere meydanlara çıkıp, insanlara karşı bu zulmü haykırmanız sizden büyük bir gayret istememektedir. En azından gafil olan kardeşlerimizi bu şekilde uyarmış, onlara bu durumu hatırlatmış olursunuz. Allah’ın karşısında kıyamet gününde inşaallah bu eylemlerinizle mazur görülürsünüz.

Allah’a yemin olsun ki bu sıkıntılar, bu darlıklar bir ferahlığa vesile olacak. Bir mutlu sonla noktalanacak. Bu musibetlerden sonra mutlaka ihsanlar olacak. Bu karanlıkların ardından sadık bir fecir, aydınlık bir gün doğacak inşaallah! Allah Teâlâ bir zaman sonra olsa bile kullarına zafer bahşedeceğini vad ediyor.

Allah’a yemin olsun ki bu Gazze olaylarında en iyilerimiz, en masumlarımız vefat etti. Ailenin en iyileri Allah katına davet edilmekte. Allah onları adeta özellikle seçmekte, kendi katında mükafatlandırmak üzere davet etmekte.

Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Allah için hepinizi seviyorum. Mesajlarımızı diğer kardeşlerimize iletin, sesimizi onlara duyurun. Sosyal medya sınırından çıkıp olayı daha da aktif hale getirin. Dua birbirimize karşı vasiyetimizdir.

Ya Rabbi bize vaadetiğin zaferi bekliyoruz senden.
Bize vaadettiğin zaferi nasib et bize.
Allah’ım sabır yağdır üzerimize, sebat ver kalplerimize.
Bize, bizim hakkımızdaki en güzel sonucu yaz.
Ve bizi muttaki kulların arasına ilhak eyle.
Peygamberler, salihler, şehitler taifesine ilhak eyle."
AMİN AMİN AMİN YA RAB

Address

Kayseri

Telephone

+905323512319

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Gökçekler posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share